Maydanoz ve Limon
<p>“İfrat tefriti netice verdiğinden daha mûzırdır.”</p>
<p>Hikmetli ifadeyi her okuduğumda yahud dinlediğimde, “hâl-i hâzır”da nazar ettiğimiz çok hâdisenin idrâk anahtarı olduğunu bir defa daha kabullenirim.Dün denilecek bir tarihe kadar istikâmetli sayılabilecek ve kendini İslâmî grup diye lanse eden bir “dairenin” uçan daire gibi hayalî- hâli misâllerden tek bir misâl!..</p>
<p>Her hadiseyi “siyasete” bağlayıp, Nûr’un imanî, fıkhî ve İslâmî ibârelerini dahi zihinlerindeki bir siyasî görüşe payanda yapıştaki ifratları, tefriti netice verip, Üstad’ın “şerr-i âzam” diye isim verip, cumhuriyet kelimesini lâyık bulmadığından, sâdece “Halk Fırkası”ya da “Eski Parti” diye isimlendirdiğ CHP’yi savunur, onunla aynı istikamette oy kullanır veya -ad vermeden- onun görüşlerinin aynısını sahiplenir; gazetesinde manşete çeker hâle gelmesini sadece bir şahsa düşmanlığa bağlamayı kolaycılık görüyor; en büyük sebebin ifratkârlıkları olduğunu düşünüyorum.</p>
<p>Veya resmi iddia ve raporlarla darbeci fetö’nün “hâl-i pür-melâl”ini sâdece gizlilik, takıyye ve şantaja bağlamak meseleyi eksik anlamak olur. Fetö tarafından kurulup yayımlanan, ABD’nin resmi web sitesi gibi “ algı” teşkil edilen bir site tarafından – bu da ayrı bir rezillik ya- “en büyük ……… grup” diye servis edilen asyacı “takımı” misali, 28 Şubat post-modern darbesini mâzur gören fetöye; militan ve fransız tipi laiklik tatbikatıyla, dindar millet bu örgüte itilince, “şartlandırdıkları” talebeler -açıkçası militanlar- vasıtasıyla şantaj-istismar-minnet kullanılarak finans yönüyle de şişmiş, neticede yabancı istihbarat örgütlerinin, ülkeyi Haçlı’ya peşkeş çekmede kullanılan maşası hâline getirilmiştir.</p>
<p>O ifratladır ki daha düne kadar paralelci, doğrusu Fetö’ye kin kusan ulusalcı solun tesir ettiği ılımlı(!) sol da bu meş’um örgütle ittifak kurmuş, ifratları böylesi bir paradoksu sergilemiştir.</p>
<p>İrfân hayatımızda çok görmüşüzdür. Risale okunan irfanî derslerden ilk kopan kişiler mübalağalı ve ifratkâr insanlar olur hep. Meslekte ifratın terğib edildiği tek yer vardır: İrtibat. O da kardeşliği pekiştirmeye vesile olduğundandır. Yoksa “irtibat” ediyorum diye turistik veya ticarî gezi için yapılanı değil.</p>
<p>Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin kabul ettiği iki makam vardır. Kendi adına, “bir nevi üstadlık.” Risale-i Nur adına da “Müceddidlik.”</p>
<p>Bu mânaların dışında paye veren insanların başında, açık adını vermediğim, “Hayırcı” ve her iyi icraatı “yandaş”larından gelmediği için – tâbiri caizse- yerden yere vuran menfî hareketçi gazete çevresi geliyor. Vardıkları nokta nedir peki?..</p>
<p>O “haddinden fazla makam” verir göründükleri Üstad’larını tam 19 defa zehirleyen bir ekiple aynı görüşü paylaşmak!</p>
<p>Demek ki neymiş?</p>
<p>“İfrat tefriti netice verdiğinden daha mûzır” imiş. Biri her meseleye atlayan maydanoz, diğeri dişleri “kamaştıran” ekşisi keskin limon!</p>
<p>Demek ki ubûdiyette ve iman hizmetinde de olsa, onu hayat sahasına dökmeden önce şöyle bir düşünmeliyiz. Bu gayretin neticesi nereye varıyor? Eğer “hırs-ı sevâb” gibi uhûvveti bozucu ifratkâr bir hedefe akıyorsa, kollarımızı bağlayıp bir defa daha düşünelim.</p>
<p>Mehmet Nuri BİNGÖL</p>
Ekleme
Tarihi: 14 Şubat 2020 - Cuma
Maydanoz ve Limon
<p>“İfrat tefriti netice verdiğinden daha mûzırdır.”</p>
<p>Hikmetli ifadeyi her okuduğumda yahud dinlediğimde, “hâl-i hâzır”da nazar ettiğimiz çok hâdisenin idrâk anahtarı olduğunu bir defa daha kabullenirim.Dün denilecek bir tarihe kadar istikâmetli sayılabilecek ve kendini İslâmî grup diye lanse eden bir “dairenin” uçan daire gibi hayalî- hâli misâllerden tek bir misâl!..</p>
<p>Her hadiseyi “siyasete” bağlayıp, Nûr’un imanî, fıkhî ve İslâmî ibârelerini dahi zihinlerindeki bir siyasî görüşe payanda yapıştaki ifratları, tefriti netice verip, Üstad’ın “şerr-i âzam” diye isim verip, cumhuriyet kelimesini lâyık bulmadığından, sâdece “Halk Fırkası”ya da “Eski Parti” diye isimlendirdiğ CHP’yi savunur, onunla aynı istikamette oy kullanır veya -ad vermeden- onun görüşlerinin aynısını sahiplenir; gazetesinde manşete çeker hâle gelmesini sadece bir şahsa düşmanlığa bağlamayı kolaycılık görüyor; en büyük sebebin ifratkârlıkları olduğunu düşünüyorum.</p>
<p>Veya resmi iddia ve raporlarla darbeci fetö’nün “hâl-i pür-melâl”ini sâdece gizlilik, takıyye ve şantaja bağlamak meseleyi eksik anlamak olur. Fetö tarafından kurulup yayımlanan, ABD’nin resmi web sitesi gibi “ algı” teşkil edilen bir site tarafından – bu da ayrı bir rezillik ya- “en büyük ……… grup” diye servis edilen asyacı “takımı” misali, 28 Şubat post-modern darbesini mâzur gören fetöye; militan ve fransız tipi laiklik tatbikatıyla, dindar millet bu örgüte itilince, “şartlandırdıkları” talebeler -açıkçası militanlar- vasıtasıyla şantaj-istismar-minnet kullanılarak finans yönüyle de şişmiş, neticede yabancı istihbarat örgütlerinin, ülkeyi Haçlı’ya peşkeş çekmede kullanılan maşası hâline getirilmiştir.</p>
<p>O ifratladır ki daha düne kadar paralelci, doğrusu Fetö’ye kin kusan ulusalcı solun tesir ettiği ılımlı(!) sol da bu meş’um örgütle ittifak kurmuş, ifratları böylesi bir paradoksu sergilemiştir.</p>
<p>İrfân hayatımızda çok görmüşüzdür. Risale okunan irfanî derslerden ilk kopan kişiler mübalağalı ve ifratkâr insanlar olur hep. Meslekte ifratın terğib edildiği tek yer vardır: İrtibat. O da kardeşliği pekiştirmeye vesile olduğundandır. Yoksa “irtibat” ediyorum diye turistik veya ticarî gezi için yapılanı değil.</p>
<p>Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin kabul ettiği iki makam vardır. Kendi adına, “bir nevi üstadlık.” Risale-i Nur adına da “Müceddidlik.”</p>
<p>Bu mânaların dışında paye veren insanların başında, açık adını vermediğim, “Hayırcı” ve her iyi icraatı “yandaş”larından gelmediği için – tâbiri caizse- yerden yere vuran menfî hareketçi gazete çevresi geliyor. Vardıkları nokta nedir peki?..</p>
<p>O “haddinden fazla makam” verir göründükleri Üstad’larını tam 19 defa zehirleyen bir ekiple aynı görüşü paylaşmak!</p>
<p>Demek ki neymiş?</p>
<p>“İfrat tefriti netice verdiğinden daha mûzır” imiş. Biri her meseleye atlayan maydanoz, diğeri dişleri “kamaştıran” ekşisi keskin limon!</p>
<p>Demek ki ubûdiyette ve iman hizmetinde de olsa, onu hayat sahasına dökmeden önce şöyle bir düşünmeliyiz. Bu gayretin neticesi nereye varıyor? Eğer “hırs-ı sevâb” gibi uhûvveti bozucu ifratkâr bir hedefe akıyorsa, kollarımızı bağlayıp bir defa daha düşünelim.</p>
<p>Mehmet Nuri BİNGÖL</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.