EF-ÂLÎ MÜKELLEFİN
EF-ÂLÎ MÜKELLEFİN
Çocukluğumuzda ilkokula başlamadan önce Diyanetin atadığı hocaların görev yaptığı Kur’an kurslarına ablalarımızın eline tutunur giderdik, aslında kurs büyükler içindi ancak hocalar bize de bişey demez bilakis hoş tutarlar, öğrenme isteğimizi takdirle karşılarlardı.
Ablalarımızın aldığı derslere bizlerde dahil olurduk.
Çünkü ikinci bir mekanda yoktu ki küçüklere ayrı eğitim verilebilsin.
Sabah ve öğleden sonra olmak üzere kızlar ve erkekler
ders görürdü Kur’an kursunda.
Demem o ki Kur’an dersinin akabinde, ilmihal dersleri olurdu. İslamın, imanın, namazın, abdestin, guslün şartları, Ef-âlî mükelkefin
edilleyi şeriyye dersleri işlenirdi.
Tabiki ablalar defterlerine bizlerde kafalarımıza nakşederdik konuları, hem öyle nakşetmişiz ki yarım asra yakın zamandır silinmedi ne beynimizden, ne de yüreğimizin derinliklerinden.
Bugün eğer hak yol, hak dava diyebiliyorsak o derslerin tezahürü diyebilirim.
Sağlam temeller üzerine yapılıyor sağlam binalar dersek abartmış olmayız kanaatimce.
Her ne kadar devamında belki onlarca hocanın tedrisatından geçtik ama Çatık kaşlı Kamil hocamız mayalamıştı adeta islam hamurunu. Belki de ilk hocam oluşumudur.
Annem, babam, ablamlar “haricinde bilemiyorum. Allah hayırlı uzun ömürler versin.
Kendisinden helallik isteyenlere de aldığınız eğitimi amele dönüştürüyorsanız helaldir hakkım demekten de çekinmez.
Demem o ki, ondan sonraki hocalarımızda istikamet üzere idiler hepsinden Allah razı ve memnun ola.
Bahsettiğim dönem ilkokul ve öncesi dönemler.
Ve Kamil Hoca Kur’an derslerinin yanında ilmihal derslerini çok çok önemserdi.
Hatırlıyorum ahlâkı değerleri hatırlatan Hadis, Ayet ve atasözleri yazılı levhalarla donatmıştı kursu.
Başını kaldıran onlarla da inşa olurdu bi taraftan.
Namaz, oruç, zekat, hac, herkesin bildiği kısmen de olsa uygulanan ibadetler gününüzde.
Gel gelelim şu Efali Mükellefin
nedir, ne değildir bi dokunsak mı, ilkokul öncesi öğrendiğimiz ama ömrümüzün sonuna kadar sorumlu olduğumuz mükellefiyetler nelerdi.
-Farz: Allahın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak.
-Sünnet: Peygamberimizin Allah'tan aldığı emirleri fiili ve kavli olarak uygulamaları.
-Vacip: Farz kadar keskin olmasa da işlenmesi zaruri fiiller.
-Mubah: Yapılmasında herhangi bir günah olmayan.
-Müstehap: Yapılınca sevap olan, yapılmayınca günah olmayan.
-Haram; Allah’ın kesinlikle işlenmesini yasakladığı fiildir.
-Mekruh: Kesin haram olmamamakla birlikte yapılması hoş olmayan.
-Müfsit: Meşru olan bir akideyi bozmaktır.
Şöyle başımızı ellerimizin arasına alıp derinlere bi dalış yapsak fena mı olur?
Rabbimizin hayatımızı idame ettirirken işlememiz gereken fillerin kaçta kaçında varlık gösteriliyor acaba?
Adem atamız ve İblisin imtihanı ne idi?
Bi yolculuk yapalım tarihe.
Rabbimiz İblis’ten Adem’e secde etmesini telkin etti, İblis secde etmeyerek mükellefiyetini yani Rabbimizin işlemesini istediği fiili işlemedi ve ebeden huzurundan kovuldu.
Adem (a.s) ye ise şu ağaca yaklaşma diye emretti. Peki Adem (a.s) ne yaptı yaklaşma dediği fiili yaklaşarak yani Allah'ın emrini değilde kendi nefsi ve iblisin telkiniyle yanlış fiili gerçekleştirdi kendisi ve eşini Rabbimiz huzurundan uzaklaştırdı.
Neyseki Adem Atamız ve Havva annemiz hatalarını anlayıp pişman oldular, af dilediler ki bu uzun zamanlar aldı.
Kaldı ki tek bir fiilin yerine getirilmemesi neticesinde
sonuç ortada.
Meseleye bu boyutuyla
baktığımızda halimiz nicedir.
Edilleyi Şeriyye'yede (usulu erba)bir göz atalım.
-Kitap: Allah’ın Kitabı Kur’an’ı kerim,
-Sünnet: Peygamberimizin işlediği fiili ve kavli davranışları,
-İcma: Müctehid imamların Peygamberimizden sonra herhangi konu hakkında fikir birliğine varmaları,
-Kıyas: Kitap, sünnet ve icma da hükmü bulunmayan herhangi bir konuya aralarında illet birliği sebebiyle bu kaynaklardan birinde yer alan konunun hükmünü vermek.
Gelelim günümüze
Bizler de herkes gibi üniversite dahil okuduk.
Her anımız hakikaten bir ders niteliğinde geçti geçmeyede devam ediyor.
İlk hocamdan bahsetmişken sonraki dönemlerimin ekserisini Cennet mekan Erbakan hocamızın tedrisatında geçirdiğimi de yazmadan geçersem hem kendime hemde dinin yıldızı manasında olan ufkumuzu yolumuzu aydınlatan Necmeddin Erbakan hocamıza haksızlık etmiş olmak istemem elbette.
Allahımızın ben razıyım dediği kullar ile haşreylesin. Kendisiyle son nefesine kadar bir ve beraber olduğumuz gibi ahirette de komşu eylesin.
Kur’an’ın okuduğumuz her ayetinde ve yahut surelerinde
hep söylediğim bir mevzu vardır. ”Tek bu ayet yada sure inse yetermiş” haşa diyorum ama önemine binaen binlerce ayetle Rabbimiz tekrar tekrar
ruhumuzun derinliklerine nakşedip hayatımızın her saniyesinde ve alanıda fiili olarak işleyeceğimiz konuları ilmek ilmek, gerek yazılı gerek görsel ayetlerle gözümüzün içine sokuyor.
Neyse ki çok ama çok şey bilmesek dahi çok şey yapalım fiili olarak, bilmediğimiz için pejmurde değiliz, yapmadığımız için bu haldeyiz.
Mükellefiyetimizi yerine getirelim ki gülistana dönsün, zaten cennet olan vatanımız:
Vesselam
Nazile ŞANAL.
Ekleme
Tarihi: 26 Mayıs 2022 - Perşembe
EF-ÂLÎ MÜKELLEFİN
EF-ÂLÎ MÜKELLEFİN
Çocukluğumuzda ilkokula başlamadan önce Diyanetin atadığı hocaların görev yaptığı Kur’an kurslarına ablalarımızın eline tutunur giderdik, aslında kurs büyükler içindi ancak hocalar bize de bişey demez bilakis hoş tutarlar, öğrenme isteğimizi takdirle karşılarlardı.
Ablalarımızın aldığı derslere bizlerde dahil olurduk.
Çünkü ikinci bir mekanda yoktu ki küçüklere ayrı eğitim verilebilsin.
Sabah ve öğleden sonra olmak üzere kızlar ve erkekler
ders görürdü Kur’an kursunda.
Demem o ki Kur’an dersinin akabinde, ilmihal dersleri olurdu. İslamın, imanın, namazın, abdestin, guslün şartları, Ef-âlî mükelkefin
edilleyi şeriyye dersleri işlenirdi.
Tabiki ablalar defterlerine bizlerde kafalarımıza nakşederdik konuları, hem öyle nakşetmişiz ki yarım asra yakın zamandır silinmedi ne beynimizden, ne de yüreğimizin derinliklerinden.
Bugün eğer hak yol, hak dava diyebiliyorsak o derslerin tezahürü diyebilirim.
Sağlam temeller üzerine yapılıyor sağlam binalar dersek abartmış olmayız kanaatimce.
Her ne kadar devamında belki onlarca hocanın tedrisatından geçtik ama Çatık kaşlı Kamil hocamız mayalamıştı adeta islam hamurunu. Belki de ilk hocam oluşumudur.
Annem, babam, ablamlar “haricinde bilemiyorum. Allah hayırlı uzun ömürler versin.
Kendisinden helallik isteyenlere de aldığınız eğitimi amele dönüştürüyorsanız helaldir hakkım demekten de çekinmez.
Demem o ki, ondan sonraki hocalarımızda istikamet üzere idiler hepsinden Allah razı ve memnun ola.
Bahsettiğim dönem ilkokul ve öncesi dönemler.
Ve Kamil Hoca Kur’an derslerinin yanında ilmihal derslerini çok çok önemserdi.
Hatırlıyorum ahlâkı değerleri hatırlatan Hadis, Ayet ve atasözleri yazılı levhalarla donatmıştı kursu.
Başını kaldıran onlarla da inşa olurdu bi taraftan.
Namaz, oruç, zekat, hac, herkesin bildiği kısmen de olsa uygulanan ibadetler gününüzde.
Gel gelelim şu Efali Mükellefin
nedir, ne değildir bi dokunsak mı, ilkokul öncesi öğrendiğimiz ama ömrümüzün sonuna kadar sorumlu olduğumuz mükellefiyetler nelerdi.
-Farz: Allahın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kaçınmak.
-Sünnet: Peygamberimizin Allah'tan aldığı emirleri fiili ve kavli olarak uygulamaları.
-Vacip: Farz kadar keskin olmasa da işlenmesi zaruri fiiller.
-Mubah: Yapılmasında herhangi bir günah olmayan.
-Müstehap: Yapılınca sevap olan, yapılmayınca günah olmayan.
-Haram; Allah’ın kesinlikle işlenmesini yasakladığı fiildir.
-Mekruh: Kesin haram olmamamakla birlikte yapılması hoş olmayan.
-Müfsit: Meşru olan bir akideyi bozmaktır.
Şöyle başımızı ellerimizin arasına alıp derinlere bi dalış yapsak fena mı olur?
Rabbimizin hayatımızı idame ettirirken işlememiz gereken fillerin kaçta kaçında varlık gösteriliyor acaba?
Adem atamız ve İblisin imtihanı ne idi?
Bi yolculuk yapalım tarihe.
Rabbimiz İblis’ten Adem’e secde etmesini telkin etti, İblis secde etmeyerek mükellefiyetini yani Rabbimizin işlemesini istediği fiili işlemedi ve ebeden huzurundan kovuldu.
Adem (a.s) ye ise şu ağaca yaklaşma diye emretti. Peki Adem (a.s) ne yaptı yaklaşma dediği fiili yaklaşarak yani Allah'ın emrini değilde kendi nefsi ve iblisin telkiniyle yanlış fiili gerçekleştirdi kendisi ve eşini Rabbimiz huzurundan uzaklaştırdı.
Neyseki Adem Atamız ve Havva annemiz hatalarını anlayıp pişman oldular, af dilediler ki bu uzun zamanlar aldı.
Kaldı ki tek bir fiilin yerine getirilmemesi neticesinde
sonuç ortada.
Meseleye bu boyutuyla
baktığımızda halimiz nicedir.
Edilleyi Şeriyye'yede (usulu erba)bir göz atalım.
-Kitap: Allah’ın Kitabı Kur’an’ı kerim,
-Sünnet: Peygamberimizin işlediği fiili ve kavli davranışları,
-İcma: Müctehid imamların Peygamberimizden sonra herhangi konu hakkında fikir birliğine varmaları,
-Kıyas: Kitap, sünnet ve icma da hükmü bulunmayan herhangi bir konuya aralarında illet birliği sebebiyle bu kaynaklardan birinde yer alan konunun hükmünü vermek.
Gelelim günümüze
Bizler de herkes gibi üniversite dahil okuduk.
Her anımız hakikaten bir ders niteliğinde geçti geçmeyede devam ediyor.
İlk hocamdan bahsetmişken sonraki dönemlerimin ekserisini Cennet mekan Erbakan hocamızın tedrisatında geçirdiğimi de yazmadan geçersem hem kendime hemde dinin yıldızı manasında olan ufkumuzu yolumuzu aydınlatan Necmeddin Erbakan hocamıza haksızlık etmiş olmak istemem elbette.
Allahımızın ben razıyım dediği kullar ile haşreylesin. Kendisiyle son nefesine kadar bir ve beraber olduğumuz gibi ahirette de komşu eylesin.
Kur’an’ın okuduğumuz her ayetinde ve yahut surelerinde
hep söylediğim bir mevzu vardır. ”Tek bu ayet yada sure inse yetermiş” haşa diyorum ama önemine binaen binlerce ayetle Rabbimiz tekrar tekrar
ruhumuzun derinliklerine nakşedip hayatımızın her saniyesinde ve alanıda fiili olarak işleyeceğimiz konuları ilmek ilmek, gerek yazılı gerek görsel ayetlerle gözümüzün içine sokuyor.
Neyse ki çok ama çok şey bilmesek dahi çok şey yapalım fiili olarak, bilmediğimiz için pejmurde değiliz, yapmadığımız için bu haldeyiz.
Mükellefiyetimizi yerine getirelim ki gülistana dönsün, zaten cennet olan vatanımız:
Vesselam
Nazile ŞANAL.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.