KÜTAHYA/GEDİZ'İN MEDAR-I İFTİHARI OLAN, SAATÇİ ŞERİF AMCA İLE MERHUM ADNAN MENDERES'İN DEMOKRAT. PARTİNİN KURULUŞU İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞMA HATIRASI :
KÜTAHYA/GEDİZ'İN
MEDAR-I İFTİHARI OLAN,
SAATÇİ ŞERİF AMCA İLE
MERHUM ADNAN MENDERES'İN DEMOKRAT. PARTİNİN KURULUŞU İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞMA HATIRASI :
Demokrat Parti (DP)
7 Ocak 1946'da
Celal Bayar, Adnan Menderes,
Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından kuruldu.
Menderes, Demokrat Partinin tanıtımı ve ülke çapında parti teşkilatlarının kuruluşu için yurt gezileri düzenlemektedir.
Bunun üzerine, ilçemiz Gediz'in cemiyet hayatında önde gelen simalarından ,
Saatçi Şerif Doğan,
Küreçioğlu (Kürekç'o)
Süleyman Gülkılık,
Mehmet Saraoğlu ve
Saraç Cafer (Kulan) gibi değerli şahıslardan müteşekkil 14 kişi, Menderes'i Gediz'e davet ederek Demokrat Partinin
Tüzüğü, Amacı ve Parti çalışmaları hakkında bilgi alışverişi yapıp ona göre
Gediz'de parti kurmaya karar vereceklerdir.
Menderes, yanında yol arkadaşı Refik Koraltan ile birlikte, üstü açık bir otomobil ile Gediz'e gelmişler.
Şerif amca ile birlikte
14 güzide adam, Eskigediz'de
Kömür Madenleri yolu üzerinde, Çay Kıyısında, Belediye Kantarı yakınlarında,
Pazar'o Faik bey (Faik Pazaroğlu) amcanın bahçesinde Erkeç Kebabı çevirip Menderes'e bir güzel ziyafet çekmişler.
Ziyafetin ve sohbetin koyulaştığı hengamede.
Saatçi Şerif amca Menderes'e hitaben;
-Ey Sn.Menderes !..
Şayet Demokrat Parti iktidar olursa, yıllardır yasaklanan ve
"TANGIR-TUNGUR" şekline çevrilen Ezan-ı Muhammedîyi
aslî şekline çevirerek serbest bıracakmısınız ?
diye bir soru sorar.
Merhum Menderes, Şerif amcanın yüreğinden gelen bu masumane sorusuna tereddütsüz şekilde ;
-Tabii ki ...Tabii ki...
Serbest bırakacağız inşaallah.
Ezan-ı Muhammedî yi serbest bırakmak bize nasip olacak Allahın izniyle"
diye zihinlerde şek ve şüphe bırakmayacak şekilde net olarak cevap vermiş.
Bunun üzerine Saatçi Şerif Amca, Gediz'in mahallî ağzıyla;
- Şartlarım Şart'olsun, aha şimdi seni, ölesiye destekleyeceğiz ve Demokrat Partiyi'de hemen kuracağız demiş.
Şerif amca bu arada camilerde okunan o uyduruk ezanı mizah etmek için sözlerini şu şekilde uyarladığı bir "uyduruk ezanı" Menderes'e hitaben okumuş:
"TANRI ULUDUR,
TANRI ULUDUR.
MEMURLAR ,
ŞÜKRÜ SARACOĞLU'NUN KULUDUR.
HAYDİN SEKER'E,
HAYDİN PİRİNC'E,
HAYDİN ETİBANK'A !.."
Merhum Menderes, o uyduruk ezanı duyunca gülümsemiş ve
-Ezan-ı Muhammedî yi serbest bırakıp tekrar aslî şekline çevirmek, inşaallah bize nasip olacak" demiş.
Şerif amcanın bu sözleri söylediği zamanlarda, devletin başına cebelleş olan malum zihniyet aleyhine ve
Ezan-ı Muhammedî lehine konuşma yapanları, jandarma yakalayabildiğini apar topar götürüp sorgusuz sualsiz kodese tıkıyormuş. Jandarmanın götürdüğü de kolay kolay evine geri dönemiyormuş.
Gediz'de Demokrat Parti böylelikle kurulmuş.
Gediz'de Saatçi Şerif amcaya
"DELİ ŞERİF" de derler.
Malûm ya ;
Atın Has'ına "DORU",
Adamın Has'ına da
"DELİ" derler.
Şerif amca, gözü kara, cesur mu cesur birisi..
Hastaya, çaresize ve garibana karşıda yufka yürekli, babacan biriydi.
Garip-Gurabaya kimseler duymadan, çaktırmadan yardım ederdi.
Sokak köpeklerini beslemek için fırından hergün birkaç ekmek alıp önlerine atardı.
Köpeklere ekmek atarken de
görünüşte köpeklere karşı -ama aslında- zamanın zalim ve gaddar idarecilerine karşı küfürler savurarak ekmek atardı;
- Al!.. bilmem ne ettiğimin İ...nüsü, R*c*p Pe*eri,..
vb. şeklinde küfürler sarf ederdi.
Bu küfürleri duyan muhalif tayfadan kişiler, Saatçi Şerif amca için Gediz C.Savcılığına şikayete gitmişler.
Savcı bey de Şerif amcayı makamına çağırarak;
- Şerif Ağa!.. Sen filânca siyasetçiye küfretmişsin, hakkında şikayet var" demiş.
Şerif amca, lafın altında kalmayan, oldukça zeki ve kurnaz birisi...
-Savcı bey, ben sokak köpeklerine sövüyorum. Herbir köpeğime bazı siyasîlerin adını taktım.
Onların adı öyle işte...
Ben köpeklere sövüyorum,
siz niye gocunuyorsunuz ki , yoksa köpekle akrabalığınız mı var? diye savcıya cevap verir.
Savcı da bu durum karşısında şaşkına döner.
Zile basıp odacıyı çağırır ve:
-Alın bu deliyi başımdan" diyerek Şerif Ağa'dan kurtulur.
Gelelim Demokrat Partiye...
Demokrat Partinin teşkilâtlanmaya başlaması ve
ülke çapında gördüğü itibar ve sevgi selini gören mevcut iktidar, Demokrat Parti'nin ülke çapındaki teşkilatını tam olarak kurmasını beklemeden
ülke yönetimini -Demokrat Partiye kaptırmamak- adına
ERKEN VE BASKIN SEÇİM YAPMAK İSTER...
Demokrat Parti'nin bütün eleştirilerine rağmen, Demokrat Parti'nin kuruluşu üzerinden henüz 4 ay geçmeden malum iktidar tarafından "Erken Seçim" kararı alınarak, önce yerel, ardından da Genel Seçim sürecine girilmiş.
26 Mayıs 1946'da yapılan yerel seçimlere girmeme kararı alan Demokrat Parti,
kendi partililerini sandığa gidip gitmemekte serbest bırakmış.
CHP'nin kazandığı 1946 Genel Seçimlerinde Menderes, memleketi Aydın'dan değil
Kütahya'dan milletvekili seçildi.
1950 de yapılan
Alenî oy...
Gizli Tasnif...
Yani oylar, herkesin gözü önünde, kimin nereye oy verdiği görülecek şekilde açıkça ve alenî olarak atılıp
oyların sayılması ve kimin ne kadar oy aldığının tasnif edilmesi de kapalı kapılar ardında, türlü-türlü dolaplar çevrilerek, hile-hurda karıştırılarak yapılmış.
1950 de yapılan Genel Seçimler, yukarıda anlatıldığı gibi çeşit çeşit hilerle
yapılmasına rağmen Genel Seçimlerinde Demokrat Parti,
ezici çoğunlukla iktidar olmuştur.
Demokrat Partinin iktidar olması, ilçemiz Gediz'de bayram havasında sevince vesile olmuştur.
Menderes ülke yönetimini devraldıktan sonra Saatçi Şerif amca, dükkânında ve evinde hergün radyodan haber saatlerini takip eder olmuş.
Zira Şerif amcanın derdi,
Menderes'in söz verdiği,
Ezan-ı Muhammedî'nin serbest bırakılma konusudur.
Menderes iktidar olmasının ardından aylar geçmesine rağmen, radyo haberlerinde
Ezan-ı Muhammedî konusunda hiç haber geçmemekteymiş.
Bunun üzerine canı sıkılan ve belki de aldatıldığı zehabına kapılan Şerif amca, Başvekil Menderes'e mektupla o konuyu sormak istemiş.
Şerif amca kendisi yazmayı bilemediği için mektubu,
samimi arkadaşı
GANGIRDAN'O KÂMİL EFENDİYE yazdırmış.
Bu amaçla arka arkaya belki de üç defa mektup göndermiş ama her nedense Menderes'ten mektubuna cevap alamazmış.
Zira, Menderesin yakın çevresi Mason zihniyetli kişilerden müteşekkil adamlardanmış.
Mektubun Menderes'e ulaşmasını istemiyorlarmış.
Nasıl olduysa mektubun biri Menderese ulaşmış, Menderes de hiç vakit geçirmeden hemen cevabını göndermiş:.
-Şerif bey, MÜSTERİH OL !..
Şerif amca da Ezan serbest bırakacağına kanaat getirir ve
Gediz'de ilk ezanı da kendisi okumaya niyetlendiği için
halktan uzak yerlerde. kendisine ait bağ-bahçelerde
Ezan-ı Muhammedî'yi aslî şeklinde okuma antremanları yaparak kendini bu konuda kusursuz şekilde yetiştirmeye başlamış.
Nice zaman sonra Ezan-ı Muhammedî serbest bırakılması kanunen gerçekleşip yurt çapında ilgili yerlere talimatlar gönderildiğinde, aralarında yaptıkları anlaşmaya göre,.
Ulu Camiinde (Ama olduğu için Rahmetliye Kör Hafız da derlerdi) Comburtl'o Hafız Mehmet (Erdoğan) Efendi,
Bodur Camiinde:
Hafız Ethem Efendi,
Eminağa Camiinde ise:
Saatçi Şerif amca okuyacaktır.
O tarihlerde Gediz Camilerinde ve belki de ülke çapındaki camilerde hopörlör henüz kurulmamıştır.
Bu üç kişinin de sesleri güzel ve gürmüş. Bunların okuduğu ezanlar, Gediz'in Eceköy ve Sazak köylerinden dahi duyulurmuş.
1950 senesinin bir Ramazan Cumartesi günü öğle vaktinde ilk önce Saatçi Şerif amca başlamış ;
ALLAHÜ EKBER,
ALLAHÜ EKBER !..
Sonra sırasıyla
Hafız Ethem ve
Hafız (Comburtl'o) Mehmet Erdoğan amcalar...
15 yıl sonra ilk defa
ALLAHÜ EKBER,
ALLAHÜ EKBER !..
Şeklinde ezan sesi duyan ve
Eminağa Camii arkasında evi olan Gediz'de halı-kilim
(eski saat,..vb) satıcısı Kel Murat lakaplı amcanın kaynanası
(İREBİYE teyzenin anası) ;
-Aman ya Rabbi !..
Bu günleri de mi görecektik" diyerek heyecanından bayılıp düşmüş.
O tarihlerde Uşak'tan Gediz'e deve kervanlarıyla tuz satmaya gelinirmiş.
Eminağa camiinin yakınındaki
Sıra Çeşmeler'den su içmeye gelen ve oralara IH' mış vaziyette bekleyen develer,
ALLAHÜ EKBER,
ALLAHÜ EKBER !..
nidalarını duyar duymaz aniden ayağa kalkmışlar.
Eminağa Camii'nin minaresinde Ezan okumakta olan Saatçi Şerif amca
heyecandan bayılan kadını ve ayağa fırlayan develeri görünce -göz yaşlarını tutamayarak- zar zor şekilde
ezanı okumaya devam etmiş.
Merhum Menderes,
Ezan-ı Muhammedî'yi serbest bıraktığı, Kuran Kursları ve
İmam Hatip Okullarının sayısını çoğalttığı için muhalif tayfadan ve askeriye içindeki.
Sabetayist kökenlilerden
nefret kazanmıştır.
Menderes, müslüman halkımızın inancı ve dinî yaşantısı için yaptığı bu cesur hizmetlerden dolayı, Üstad Bediüzzaman Said Nursî (ra) tarafından
İSLÂM KAHRAMANI MENDERES
ünvanına layık görülmüştür.
Saatçi Şerif amca ve
beraberindeki o cesur-yürek amcalar da --inşaallah-
Mahşerde Menderes gibi
İSLÂM KAHRAMANI muamelesi görsünler.
Saatçi Şerif amcanın küçük oğlu Merhum Halil İbrahim Doğan ağabey de kardeşim Oğuz'un kayınpederidir.
1970 Gediz Depreminden önce Saatçi Şerif amcalarla çok yakın komşuyduk da...
Evlerimiz neredeyse karşı karşıya gibiydi.
Mekânınız Cennet olsun,
Ey Menderes...
Ey Saatçi Şerif amca,
Nurlarda yatın inşaallah !..
Not:
Bu hatıraları, Saatçi Şerif amcamızın sağlığında bizzat kendi ağzından ve kısmen de oğulları Metin ve Halil İbrahim ağabeylerden dinledim.
Uğur YOŞUMAZ / Kütahya
Ekleme
Tarihi: 19 Mayıs 2022 - Perşembe
KÜTAHYA/GEDİZ'İN MEDAR-I İFTİHARI OLAN, SAATÇİ ŞERİF AMCA İLE MERHUM ADNAN MENDERES'İN DEMOKRAT. PARTİNİN KURULUŞU İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞMA HATIRASI :
KÜTAHYA/GEDİZ'İN
MEDAR-I İFTİHARI OLAN,
SAATÇİ ŞERİF AMCA İLE
MERHUM ADNAN MENDERES'İN DEMOKRAT. PARTİNİN KURULUŞU İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞMA HATIRASI :
Demokrat Parti (DP)
7 Ocak 1946'da
Celal Bayar, Adnan Menderes,
Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından kuruldu.
Menderes, Demokrat Partinin tanıtımı ve ülke çapında parti teşkilatlarının kuruluşu için yurt gezileri düzenlemektedir.
Bunun üzerine, ilçemiz Gediz'in cemiyet hayatında önde gelen simalarından ,
Saatçi Şerif Doğan,
Küreçioğlu (Kürekç'o)
Süleyman Gülkılık,
Mehmet Saraoğlu ve
Saraç Cafer (Kulan) gibi değerli şahıslardan müteşekkil 14 kişi, Menderes'i Gediz'e davet ederek Demokrat Partinin
Tüzüğü, Amacı ve Parti çalışmaları hakkında bilgi alışverişi yapıp ona göre
Gediz'de parti kurmaya karar vereceklerdir.
Menderes, yanında yol arkadaşı Refik Koraltan ile birlikte, üstü açık bir otomobil ile Gediz'e gelmişler.
Şerif amca ile birlikte
14 güzide adam, Eskigediz'de
Kömür Madenleri yolu üzerinde, Çay Kıyısında, Belediye Kantarı yakınlarında,
Pazar'o Faik bey (Faik Pazaroğlu) amcanın bahçesinde Erkeç Kebabı çevirip Menderes'e bir güzel ziyafet çekmişler.
Ziyafetin ve sohbetin koyulaştığı hengamede.
Saatçi Şerif amca Menderes'e hitaben;
-Ey Sn.Menderes !..
Şayet Demokrat Parti iktidar olursa, yıllardır yasaklanan ve
"TANGIR-TUNGUR" şekline çevrilen Ezan-ı Muhammedîyi
aslî şekline çevirerek serbest bıracakmısınız ?
diye bir soru sorar.
Merhum Menderes, Şerif amcanın yüreğinden gelen bu masumane sorusuna tereddütsüz şekilde ;
-Tabii ki ...Tabii ki...
Serbest bırakacağız inşaallah.
Ezan-ı Muhammedî yi serbest bırakmak bize nasip olacak Allahın izniyle"
diye zihinlerde şek ve şüphe bırakmayacak şekilde net olarak cevap vermiş.
Bunun üzerine Saatçi Şerif Amca, Gediz'in mahallî ağzıyla;
- Şartlarım Şart'olsun, aha şimdi seni, ölesiye destekleyeceğiz ve Demokrat Partiyi'de hemen kuracağız demiş.
Şerif amca bu arada camilerde okunan o uyduruk ezanı mizah etmek için sözlerini şu şekilde uyarladığı bir "uyduruk ezanı" Menderes'e hitaben okumuş:
"TANRI ULUDUR,
TANRI ULUDUR.
MEMURLAR ,
ŞÜKRÜ SARACOĞLU'NUN KULUDUR.
HAYDİN SEKER'E,
HAYDİN PİRİNC'E,
HAYDİN ETİBANK'A !.."
Merhum Menderes, o uyduruk ezanı duyunca gülümsemiş ve
-Ezan-ı Muhammedî yi serbest bırakıp tekrar aslî şekline çevirmek, inşaallah bize nasip olacak" demiş.
Şerif amcanın bu sözleri söylediği zamanlarda, devletin başına cebelleş olan malum zihniyet aleyhine ve
Ezan-ı Muhammedî lehine konuşma yapanları, jandarma yakalayabildiğini apar topar götürüp sorgusuz sualsiz kodese tıkıyormuş. Jandarmanın götürdüğü de kolay kolay evine geri dönemiyormuş.
Gediz'de Demokrat Parti böylelikle kurulmuş.
Gediz'de Saatçi Şerif amcaya
"DELİ ŞERİF" de derler.
Malûm ya ;
Atın Has'ına "DORU",
Adamın Has'ına da
"DELİ" derler.
Şerif amca, gözü kara, cesur mu cesur birisi..
Hastaya, çaresize ve garibana karşıda yufka yürekli, babacan biriydi.
Garip-Gurabaya kimseler duymadan, çaktırmadan yardım ederdi.
Sokak köpeklerini beslemek için fırından hergün birkaç ekmek alıp önlerine atardı.
Köpeklere ekmek atarken de
görünüşte köpeklere karşı -ama aslında- zamanın zalim ve gaddar idarecilerine karşı küfürler savurarak ekmek atardı;
- Al!.. bilmem ne ettiğimin İ...nüsü, R*c*p Pe*eri,..
vb. şeklinde küfürler sarf ederdi.
Bu küfürleri duyan muhalif tayfadan kişiler, Saatçi Şerif amca için Gediz C.Savcılığına şikayete gitmişler.
Savcı bey de Şerif amcayı makamına çağırarak;
- Şerif Ağa!.. Sen filânca siyasetçiye küfretmişsin, hakkında şikayet var" demiş.
Şerif amca, lafın altında kalmayan, oldukça zeki ve kurnaz birisi...
-Savcı bey, ben sokak köpeklerine sövüyorum. Herbir köpeğime bazı siyasîlerin adını taktım.
Onların adı öyle işte...
Ben köpeklere sövüyorum,
siz niye gocunuyorsunuz ki , yoksa köpekle akrabalığınız mı var? diye savcıya cevap verir.
Savcı da bu durum karşısında şaşkına döner.
Zile basıp odacıyı çağırır ve:
-Alın bu deliyi başımdan" diyerek Şerif Ağa'dan kurtulur.
Gelelim Demokrat Partiye...
Demokrat Partinin teşkilâtlanmaya başlaması ve
ülke çapında gördüğü itibar ve sevgi selini gören mevcut iktidar, Demokrat Parti'nin ülke çapındaki teşkilatını tam olarak kurmasını beklemeden
ülke yönetimini -Demokrat Partiye kaptırmamak- adına
ERKEN VE BASKIN SEÇİM YAPMAK İSTER...
Demokrat Parti'nin bütün eleştirilerine rağmen, Demokrat Parti'nin kuruluşu üzerinden henüz 4 ay geçmeden malum iktidar tarafından "Erken Seçim" kararı alınarak, önce yerel, ardından da Genel Seçim sürecine girilmiş.
26 Mayıs 1946'da yapılan yerel seçimlere girmeme kararı alan Demokrat Parti,
kendi partililerini sandığa gidip gitmemekte serbest bırakmış.
CHP'nin kazandığı 1946 Genel Seçimlerinde Menderes, memleketi Aydın'dan değil
Kütahya'dan milletvekili seçildi.
1950 de yapılan
Alenî oy...
Gizli Tasnif...
Yani oylar, herkesin gözü önünde, kimin nereye oy verdiği görülecek şekilde açıkça ve alenî olarak atılıp
oyların sayılması ve kimin ne kadar oy aldığının tasnif edilmesi de kapalı kapılar ardında, türlü-türlü dolaplar çevrilerek, hile-hurda karıştırılarak yapılmış.
1950 de yapılan Genel Seçimler, yukarıda anlatıldığı gibi çeşit çeşit hilerle
yapılmasına rağmen Genel Seçimlerinde Demokrat Parti,
ezici çoğunlukla iktidar olmuştur.
Demokrat Partinin iktidar olması, ilçemiz Gediz'de bayram havasında sevince vesile olmuştur.
Menderes ülke yönetimini devraldıktan sonra Saatçi Şerif amca, dükkânında ve evinde hergün radyodan haber saatlerini takip eder olmuş.
Zira Şerif amcanın derdi,
Menderes'in söz verdiği,
Ezan-ı Muhammedî'nin serbest bırakılma konusudur.
Menderes iktidar olmasının ardından aylar geçmesine rağmen, radyo haberlerinde
Ezan-ı Muhammedî konusunda hiç haber geçmemekteymiş.
Bunun üzerine canı sıkılan ve belki de aldatıldığı zehabına kapılan Şerif amca, Başvekil Menderes'e mektupla o konuyu sormak istemiş.
Şerif amca kendisi yazmayı bilemediği için mektubu,
samimi arkadaşı
GANGIRDAN'O KÂMİL EFENDİYE yazdırmış.
Bu amaçla arka arkaya belki de üç defa mektup göndermiş ama her nedense Menderes'ten mektubuna cevap alamazmış.
Zira, Menderesin yakın çevresi Mason zihniyetli kişilerden müteşekkil adamlardanmış.
Mektubun Menderes'e ulaşmasını istemiyorlarmış.
Nasıl olduysa mektubun biri Menderese ulaşmış, Menderes de hiç vakit geçirmeden hemen cevabını göndermiş:.
-Şerif bey, MÜSTERİH OL !..
Şerif amca da Ezan serbest bırakacağına kanaat getirir ve
Gediz'de ilk ezanı da kendisi okumaya niyetlendiği için
halktan uzak yerlerde. kendisine ait bağ-bahçelerde
Ezan-ı Muhammedî'yi aslî şeklinde okuma antremanları yaparak kendini bu konuda kusursuz şekilde yetiştirmeye başlamış.
Nice zaman sonra Ezan-ı Muhammedî serbest bırakılması kanunen gerçekleşip yurt çapında ilgili yerlere talimatlar gönderildiğinde, aralarında yaptıkları anlaşmaya göre,.
Ulu Camiinde (Ama olduğu için Rahmetliye Kör Hafız da derlerdi) Comburtl'o Hafız Mehmet (Erdoğan) Efendi,
Bodur Camiinde:
Hafız Ethem Efendi,
Eminağa Camiinde ise:
Saatçi Şerif amca okuyacaktır.
O tarihlerde Gediz Camilerinde ve belki de ülke çapındaki camilerde hopörlör henüz kurulmamıştır.
Bu üç kişinin de sesleri güzel ve gürmüş. Bunların okuduğu ezanlar, Gediz'in Eceköy ve Sazak köylerinden dahi duyulurmuş.
1950 senesinin bir Ramazan Cumartesi günü öğle vaktinde ilk önce Saatçi Şerif amca başlamış ;
ALLAHÜ EKBER,
ALLAHÜ EKBER !..
Sonra sırasıyla
Hafız Ethem ve
Hafız (Comburtl'o) Mehmet Erdoğan amcalar...
15 yıl sonra ilk defa
ALLAHÜ EKBER,
ALLAHÜ EKBER !..
Şeklinde ezan sesi duyan ve
Eminağa Camii arkasında evi olan Gediz'de halı-kilim
(eski saat,..vb) satıcısı Kel Murat lakaplı amcanın kaynanası
(İREBİYE teyzenin anası) ;
-Aman ya Rabbi !..
Bu günleri de mi görecektik" diyerek heyecanından bayılıp düşmüş.
O tarihlerde Uşak'tan Gediz'e deve kervanlarıyla tuz satmaya gelinirmiş.
Eminağa camiinin yakınındaki
Sıra Çeşmeler'den su içmeye gelen ve oralara IH' mış vaziyette bekleyen develer,
ALLAHÜ EKBER,
ALLAHÜ EKBER !..
nidalarını duyar duymaz aniden ayağa kalkmışlar.
Eminağa Camii'nin minaresinde Ezan okumakta olan Saatçi Şerif amca
heyecandan bayılan kadını ve ayağa fırlayan develeri görünce -göz yaşlarını tutamayarak- zar zor şekilde
ezanı okumaya devam etmiş.
Merhum Menderes,
Ezan-ı Muhammedî'yi serbest bıraktığı, Kuran Kursları ve
İmam Hatip Okullarının sayısını çoğalttığı için muhalif tayfadan ve askeriye içindeki.
Sabetayist kökenlilerden
nefret kazanmıştır.
Menderes, müslüman halkımızın inancı ve dinî yaşantısı için yaptığı bu cesur hizmetlerden dolayı, Üstad Bediüzzaman Said Nursî (ra) tarafından
İSLÂM KAHRAMANI MENDERES
ünvanına layık görülmüştür.
Saatçi Şerif amca ve
beraberindeki o cesur-yürek amcalar da --inşaallah-
Mahşerde Menderes gibi
İSLÂM KAHRAMANI muamelesi görsünler.
Saatçi Şerif amcanın küçük oğlu Merhum Halil İbrahim Doğan ağabey de kardeşim Oğuz'un kayınpederidir.
1970 Gediz Depreminden önce Saatçi Şerif amcalarla çok yakın komşuyduk da...
Evlerimiz neredeyse karşı karşıya gibiydi.
Mekânınız Cennet olsun,
Ey Menderes...
Ey Saatçi Şerif amca,
Nurlarda yatın inşaallah !..
Not:
Bu hatıraları, Saatçi Şerif amcamızın sağlığında bizzat kendi ağzından ve kısmen de oğulları Metin ve Halil İbrahim ağabeylerden dinledim.
Uğur YOŞUMAZ / Kütahya
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.