SÜPER GÜÇ OLMANIN ANAHTARI (1)
SÜPER GÜÇ OLMANIN ANAHTARI (1)
Halkının refah düzeyi yüksek, ihracatı ithalatından fazla, cari açığı olmayan, kişi başına gelir düzeyi çok yüksek olan gelişmiş ülkelere baktığımızda iki meseleyi çözdükleri görülür: Enerji ve nitelikli insan gücü.
Enerji meselesini halletmeyen ve dışa bağımlı olan ülkelerin kalkınması, slogandan öteye geçmez. Çünkü balık tutmayı öğrenmemiş, her acıktığında birilerinden balık satın almıştır.
Üretim yapsa bile dış ülkelerle rekabet edemez. Hele katma değeri yüksek olan ürünlerde hiçbir şekilde ortaya başarı koyamaz.
Üretim maliyetinin en büyük girdisi olan enerjiyi ve insan gücünü kendisi karşılamalıdır. Değilse üretmiş olduğu ürünlerin maliyeti aşırı yüksek olur.
Enerjide dışa bağımlı olduğundan üretimin maliyeti yüksek olduğu için dış piyasada rekabet gücü olmaz.
Örneğin hidroelektrik enerji üreten ülkelerin ilk sırasında Çin vardır. Almanya enerji ihtiyacını 60 oranında rüzgâr enerjisinden sağlamaktadır.
Rüzgâr tribünü imalatında Çin lider konumdadır. Danimarka, ABD ve Almanya’da da rüzgâr enerjisi bakımından uygun altyapı ve üstyapı çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
Gelişmiş ve süper güç diyebileceğimiz ülkeler, enerji ihtiyaçlarını artık yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamaktadır.
Çünkü dünya üzerinde sınırlı olarak bulunan fosil temelli enerji kaynaklarının, yakın gelecekte tükeneceğinden yakıt fiyatlarının her geçen gün katlanarak arttığını görmekteyiz.
En iyimser tahminle bile 2030 ila 2050 yıllan arasında petrol rezervlerinin büyük ölçüde tükeneceği ve ihtiyacı karşılayamayacağı bir gerçektir. Uzun vadede kömür ve doğalgaz gibi kaynaklar için de aynı durum söz konusudur.
Yenilenebilir enerji; devamlı suretle yeniden doğmakta ve doğrudan veya dolaylı olarak güneş veya dünya içinde oluşan ısıdan meydana gelmekte ve en önemli özelliği ise enerjinin tükenmemesidir.
Bu durumda kendini sınırsız tekrarlayan yenilenebilir ve hammadde bağımlısı olmayan enerji kaynakları çok kısa bir süre içinde önem kazanacaktır/kazanmıştır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarını güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, hidroelektrik enerjisi, jeotermal enerjisi, biyokütle enerjisi, hidrojen enerjisi, dalga enerjisi, gelgit enerjisi ve piezoelektrik enerjisi şeklinde sıralayabiliriz.
Güneş; bol ve tükenmeyen, duman, karbonmonoksit, kükürt ve radyasyon artığı içermeyen, işletme masrafları çok az, çeşitli uygulamalar için farklı çözümler imkânı veren ve yurtdışına bağımlı olmadığı için ekonomik ve politik krizlerden etkilenmeyen tek enerji kaynağıdır.
Enerji üretiminde Türkiye'nin temel enerji kaynakları ise petrol, linyit, kömür, doğal gaz, jeotermal, odun ve hidrolik enerji kaynaklarıdır.
Yenilenebilir olmayan fosil yakıtlar bakımından fakir bir ülke olan ülkemiz; her yıl milyarlarca dolar vererek elektrik, doğal gaz, petrol ve yüksek kalitede kömür alımı yapmaktadır.
Yatırımcıların ve politikacıların yenilenebilir enerji kaynakları hakkında yeterli bilgisinin olup olmadığı tartışılabilir.
Yöneticilerin yenilenebilir enerji hakkında bilgi düzeyleri, bu enerji yatırımlarına ilişkin sermaye tahsisini etkilemektedir.
İyi bir enerji politikasının uygulanması durumunda ülke ekonomisi ile toplumsal refah arasında doğrusal bir ilişki söz konusudur.
Çevreye zarar vermeden güvenilir, kesintisiz ve düşük maliyette enerji üretilirse toplumsal gelişmeyi olumlu yönde etkiler. Aynı zamanda ülkelerin temel ihtiyacı olan enerji, ekonomik ve sosyal gelişmelerin de sürükleyici unsurudur. Bu nedenle enerji kaynakları çeşitlendirilmelidir. En etkin ve verimli enerji kaynağı ise yenilenebilir enerjidir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından azami ölçüde yararlanıldığında “sürdürülebilir kalkınma” kavramı önem kazanır.
Böylece enerji-ekonomi-ekoloji dengesi sağlanmış olur.
En büyük yenilenebilir enerji kaynağı güneştir. Güneş enerjisi, güneşin çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile açığa çıkan ısıma/ışıma enerjisidir.
Güneşteki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi şeklindeki füzyon sürecinden kaynaklanır. Bu enerjinin dünyaya gelen küçük bir bölümü dahi insanlığın mevcut enerji tüketiminden kat kat fazladır.
Yıllık dünya üzerine düşen güneş enerjisi, dünyanın yıllık tüm enerji ihtiyacının yaklaşık 10.000 katıdır. Fosil temelli yakıtların sınırlı sürelerde tükeneceği göz önüne alınacak olursa güneş gelecekte en önemli enerji kaynaklarımızdan biridir.
Yöneticiler, öncelikle ülkemizin yenilenebilir enerji kaynakları bakımından ne durumda olduğunu bilmelidir. Ne yazık ki ömründe yaşı kadar kitap okumayan, araştırma yapmayan hele ki sayısal/analitik/derinlikli düşünebilme yetisinden mahrum olan idarecilerin bu gerçeği tam anlayabilmesi hayalle eşdeğerdir.
Ülkemiz, yenilenebilir enerji kaynakları bakımından dünyada önemli bir sırada yer almaktadır. Jeotermal potansiyeliyle Avrupa’da birinci, dünyada ise yedincidir.
Enerji; toplumsal, sosyal, çevresel ve ekonomik gelişmeyle çok yakından ilgilidir. Günümüzde ekonomik ve üretim faaliyetlerinin özünü teşkil eder. Ayrıca, yiyecek ve barınma ihtiyaçları için yardımcı olur. Modern enerji hizmetleri, yerel hava emisyonlarının azaltılmasına ve yerel çevrenin gelişmesine katkı sağlar.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanma oranı oldukça düşük seviyede olduğundan ülke olarak bu alana çok önem vermeliyiz.
Bütün yatırımlar durdurulmalı ve dışa bağımlı olmayacak düzeyde yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmalıdır. Çünkü enerji iktisadın, halkın refahının, gelişmenin, kalkınmanın, düşük maliyette katma değeri yüksek olan üretim yapmanın motor gücüdür.
Şu an enerji ihtiyacımızın yaklaşık 65-70’ini dışardan satın almaktayız. Yatırım yapmada yenilenebilir enerjiyi ilk sıraya aldığımızda, uzun vadede ülkemizin enerji sektöründeki dışa bağımlılığı ortadan kalkacaktır.
Zamanla ülkemiz, enerji alanında kendi ihtiyaçlarını karşılayan ülke konumuna gelecektir.
Ayrıca yenilenebilir enerji gerek ekonomik gerek istihdam ve yatırım alanlarında önemli faydalar sağlayacaktır. Bunca işsiz genç bu şekilde yatırıma ve hizmet üretmeye yönelecektir.
Ülkemizde, tüketilen enerjinin yaklaşık 70’i dışarıdan sağlanmaktadır. Bu oran ilerleyen süreçte artabileceğinden yenilenebilir enerji kaynakları süratle teşvik edilmelidir.
Allah'a emanet olun
Prof. Dr. Naki ERDEMİR
HAKK-DER Gnl. Bşk.
Ekleme
Tarihi: 19 Ekim 2021 - Salı
SÜPER GÜÇ OLMANIN ANAHTARI (1)
SÜPER GÜÇ OLMANIN ANAHTARI (1)
Halkının refah düzeyi yüksek, ihracatı ithalatından fazla, cari açığı olmayan, kişi başına gelir düzeyi çok yüksek olan gelişmiş ülkelere baktığımızda iki meseleyi çözdükleri görülür: Enerji ve nitelikli insan gücü.
Enerji meselesini halletmeyen ve dışa bağımlı olan ülkelerin kalkınması, slogandan öteye geçmez. Çünkü balık tutmayı öğrenmemiş, her acıktığında birilerinden balık satın almıştır.
Üretim yapsa bile dış ülkelerle rekabet edemez. Hele katma değeri yüksek olan ürünlerde hiçbir şekilde ortaya başarı koyamaz.
Üretim maliyetinin en büyük girdisi olan enerjiyi ve insan gücünü kendisi karşılamalıdır. Değilse üretmiş olduğu ürünlerin maliyeti aşırı yüksek olur.
Enerjide dışa bağımlı olduğundan üretimin maliyeti yüksek olduğu için dış piyasada rekabet gücü olmaz.
Örneğin hidroelektrik enerji üreten ülkelerin ilk sırasında Çin vardır. Almanya enerji ihtiyacını 60 oranında rüzgâr enerjisinden sağlamaktadır.
Rüzgâr tribünü imalatında Çin lider konumdadır. Danimarka, ABD ve Almanya’da da rüzgâr enerjisi bakımından uygun altyapı ve üstyapı çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
Gelişmiş ve süper güç diyebileceğimiz ülkeler, enerji ihtiyaçlarını artık yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamaktadır.
Çünkü dünya üzerinde sınırlı olarak bulunan fosil temelli enerji kaynaklarının, yakın gelecekte tükeneceğinden yakıt fiyatlarının her geçen gün katlanarak arttığını görmekteyiz.
En iyimser tahminle bile 2030 ila 2050 yıllan arasında petrol rezervlerinin büyük ölçüde tükeneceği ve ihtiyacı karşılayamayacağı bir gerçektir. Uzun vadede kömür ve doğalgaz gibi kaynaklar için de aynı durum söz konusudur.
Yenilenebilir enerji; devamlı suretle yeniden doğmakta ve doğrudan veya dolaylı olarak güneş veya dünya içinde oluşan ısıdan meydana gelmekte ve en önemli özelliği ise enerjinin tükenmemesidir.
Bu durumda kendini sınırsız tekrarlayan yenilenebilir ve hammadde bağımlısı olmayan enerji kaynakları çok kısa bir süre içinde önem kazanacaktır/kazanmıştır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarını güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, hidroelektrik enerjisi, jeotermal enerjisi, biyokütle enerjisi, hidrojen enerjisi, dalga enerjisi, gelgit enerjisi ve piezoelektrik enerjisi şeklinde sıralayabiliriz.
Güneş; bol ve tükenmeyen, duman, karbonmonoksit, kükürt ve radyasyon artığı içermeyen, işletme masrafları çok az, çeşitli uygulamalar için farklı çözümler imkânı veren ve yurtdışına bağımlı olmadığı için ekonomik ve politik krizlerden etkilenmeyen tek enerji kaynağıdır.
Enerji üretiminde Türkiye'nin temel enerji kaynakları ise petrol, linyit, kömür, doğal gaz, jeotermal, odun ve hidrolik enerji kaynaklarıdır.
Yenilenebilir olmayan fosil yakıtlar bakımından fakir bir ülke olan ülkemiz; her yıl milyarlarca dolar vererek elektrik, doğal gaz, petrol ve yüksek kalitede kömür alımı yapmaktadır.
Yatırımcıların ve politikacıların yenilenebilir enerji kaynakları hakkında yeterli bilgisinin olup olmadığı tartışılabilir.
Yöneticilerin yenilenebilir enerji hakkında bilgi düzeyleri, bu enerji yatırımlarına ilişkin sermaye tahsisini etkilemektedir.
İyi bir enerji politikasının uygulanması durumunda ülke ekonomisi ile toplumsal refah arasında doğrusal bir ilişki söz konusudur.
Çevreye zarar vermeden güvenilir, kesintisiz ve düşük maliyette enerji üretilirse toplumsal gelişmeyi olumlu yönde etkiler. Aynı zamanda ülkelerin temel ihtiyacı olan enerji, ekonomik ve sosyal gelişmelerin de sürükleyici unsurudur. Bu nedenle enerji kaynakları çeşitlendirilmelidir. En etkin ve verimli enerji kaynağı ise yenilenebilir enerjidir.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından azami ölçüde yararlanıldığında “sürdürülebilir kalkınma” kavramı önem kazanır.
Böylece enerji-ekonomi-ekoloji dengesi sağlanmış olur.
En büyük yenilenebilir enerji kaynağı güneştir. Güneş enerjisi, güneşin çekirdeğinde yer alan füzyon süreci ile açığa çıkan ısıma/ışıma enerjisidir.
Güneşteki hidrojen gazının helyuma dönüşmesi şeklindeki füzyon sürecinden kaynaklanır. Bu enerjinin dünyaya gelen küçük bir bölümü dahi insanlığın mevcut enerji tüketiminden kat kat fazladır.
Yıllık dünya üzerine düşen güneş enerjisi, dünyanın yıllık tüm enerji ihtiyacının yaklaşık 10.000 katıdır. Fosil temelli yakıtların sınırlı sürelerde tükeneceği göz önüne alınacak olursa güneş gelecekte en önemli enerji kaynaklarımızdan biridir.
Yöneticiler, öncelikle ülkemizin yenilenebilir enerji kaynakları bakımından ne durumda olduğunu bilmelidir. Ne yazık ki ömründe yaşı kadar kitap okumayan, araştırma yapmayan hele ki sayısal/analitik/derinlikli düşünebilme yetisinden mahrum olan idarecilerin bu gerçeği tam anlayabilmesi hayalle eşdeğerdir.
Ülkemiz, yenilenebilir enerji kaynakları bakımından dünyada önemli bir sırada yer almaktadır. Jeotermal potansiyeliyle Avrupa’da birinci, dünyada ise yedincidir.
Enerji; toplumsal, sosyal, çevresel ve ekonomik gelişmeyle çok yakından ilgilidir. Günümüzde ekonomik ve üretim faaliyetlerinin özünü teşkil eder. Ayrıca, yiyecek ve barınma ihtiyaçları için yardımcı olur. Modern enerji hizmetleri, yerel hava emisyonlarının azaltılmasına ve yerel çevrenin gelişmesine katkı sağlar.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanma oranı oldukça düşük seviyede olduğundan ülke olarak bu alana çok önem vermeliyiz.
Bütün yatırımlar durdurulmalı ve dışa bağımlı olmayacak düzeyde yenilenebilir enerjiye yatırım yapılmalıdır. Çünkü enerji iktisadın, halkın refahının, gelişmenin, kalkınmanın, düşük maliyette katma değeri yüksek olan üretim yapmanın motor gücüdür.
Şu an enerji ihtiyacımızın yaklaşık 65-70’ini dışardan satın almaktayız. Yatırım yapmada yenilenebilir enerjiyi ilk sıraya aldığımızda, uzun vadede ülkemizin enerji sektöründeki dışa bağımlılığı ortadan kalkacaktır.
Zamanla ülkemiz, enerji alanında kendi ihtiyaçlarını karşılayan ülke konumuna gelecektir.
Ayrıca yenilenebilir enerji gerek ekonomik gerek istihdam ve yatırım alanlarında önemli faydalar sağlayacaktır. Bunca işsiz genç bu şekilde yatırıma ve hizmet üretmeye yönelecektir.
Ülkemizde, tüketilen enerjinin yaklaşık 70’i dışarıdan sağlanmaktadır. Bu oran ilerleyen süreçte artabileceğinden yenilenebilir enerji kaynakları süratle teşvik edilmelidir.
Allah'a emanet olun
Prof. Dr. Naki ERDEMİR
HAKK-DER Gnl. Bşk.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.