Dinamik Popülizm Ve Statik STK’lar 2
<p>Bir önceki yazımıza kaldığımız yerden devam edelim. Bu araştırmaya göre bir yıl boyunca din alanında sadece iki hoca gündeme girmiş. Gündeme giren hocalara baktığımızda ikisi de münferit hocalardır. Müslüman bir ülkede bir yıl boyunca iki hoca gündeme giriyorsa ve çözüm üretme açısından dinamik popülizm İslami STK’ların önüne geçmişse burada ciddi bir problem yok mudur? Arama motorlarında dinin yerine sûni yöntemlerin popüler olması toplumun ‘dinden ne kadar uzak durduğunu’ göstermektedir. Artık toplumun gündeminde din yerine, dinamik popülizm almaktadır. Problemlerin çözümü olarak dinamik popülizme (sûni yöntemlere) başvuruyorlar. İslami STK’lar olarak ‘kurtulmuşluk hissiyatını’ bir kenara bırakıp insanların problemlerine ‘çözüm üretme’ yarışına ne zaman gireceğiz? İslami STK’lar, cemaatler ve tarikatler geçmişin replayından (tekrarından) ve sabitelerinden ne zaman kurtulacaklar? Artık bazı şeylerin güncellenmesinin, yapılandırılmasının vakti gelmedi mi? Güncelleme ve yapılandırma; İslamın inanç esaslarında, Kur’an ve sünnetin genel prensiplerinde, ehli sünnetin ilmi birikiminde olan bir güncellemeden bahsetmiyorum, bu tür bir girişim elbette tahrif olur. Değerlerimizi sunmakta, çağın imkanlarını kullanmakta, mesajımız anlatılırken günü ve günceli yakalayamıyoruz. Mesnetsiz bilgiler bilimsellik adı adlarında hakikatlere savaş açmışken onları İslami bir potada eritmekten bahsediyorum. Kuran’ın ve sünnetin eğitim psikolojisi ve eğitim sosyolojisi, nöroloji beraberinde iletişim ve ikna psikoloji gibi konuların İslam’a hizmette kullanılarak davetin, tebliğin, cihadın akademik/sistemli bir tarzda ortaya konulmasından bahsediyorum.</p>
<p> </p>
<p> Kendimize format atıp insanların ilgisini çekecek yöntemlerle bir şeyler üretmeye başlamamız gerekmez mi? Yaklaşık 250 yıldır değerlerimizi tüketiyoruz ama üretmiyoruz. 21. yüzyıl ‘insanlığın unutulduğu, varoluş bunalımının nirvana’ yaptığı bir yüzyıldır. Kur’an’ın ilhamını asrın idrakine indirecek, insanların hayatına anlam katacak projeler üreterek yaşadıkları ‘acıları anlamlı’ hale getirmemiz gerekmez mi? Varoluş bunalımı yaşayan Z kuşağı adı verilen gençlerimize ‘hayatın anlamını, sevgisini’ öğretecek projeler üretmemiz gerekmez mi? İslami STK’lar olarak birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek aslında insanlığa sunacak çok güzel reçetelerimiz ve ilaçlarımız var. Ama doktorculuk egomuz ‘hastayı’ bir kenara itip birbirimizle tartışmaya itmiştir. İnsanlık ölüyorken doktorların tartışmasının zarardan başka bir getirisi olmayacaktır.</p>
<p> </p>
<p> Sûni yöntemleri üretenler akılları köreltip, kalpleri hissizleştirerek insanı mankurtlaştırmaya (bilinçsiz köle yapmaya) çalışıyor. Çivi çiviyi söker misali İslami STK’lar da akıllara tevhidi, kalplere Allah sevgisini nakşederek fikri ve vicdanı hür ‘insan modelleri’ meydana getirmelidir. Bu modellerin sayısı arttıkça, hayatın anlamını öğrenen, acılarına anlam bulan insanlar çoğaldıkça bireysel ve toplumsal bunalım azalmaya başlayacaktır. Ancak ve ancak böyle bir nesil ‘dinamik popülizmin’ sonunu getirebilir.</p>
<p> </p>
<p> Bunu başarmak için projeler üretmek yerine sabitelere takılırsak, ‘replay’ modundan çıkamayız. Kalplerine ve akıllarına hitap edemediğimiz insanlara ‘dava şuurunu’ veremeyiz. Akıl ve kalp kablarına ulaşmak için ilhamını Kur’an’dan alıp asrın idrakine sunacak psikologlara, sosyologlara ve psikososyal (insanın çevre faktörlerinden etkilenen ve ruhsal açıdan çeşitli evrelere ayrılan yaşamını ifade eder.) ilmini çok iyi bilen ‘dava adamlarına’ ihtiyaç vardır. Bu uzman ekip bu asrın insanına ‘din merkezli bir hayatın mükemmelliğini’ gösterecek teorik ve pratik projelerle ‘dini’ insanların gündeminde tutacaktır. Böyle büyük bir çalışma dinamik popülizmin dibine ‘dinamit’ döşemeye benzemektedir.</p>
<p> </p>
<p> Bu açıdan bakıldığında arama motorlarında olumlu açıdan gündeme giren, insanların dikkatini cezbeden STK veya STK liderleri var mı? Acun Ilıcalı ‘eğlence ve yarışma programlarıyla’ arama motorlarında tek başına gündemde kalabiliyor, hatta bazen cumhurbaşkanından daha fazla gündeme girebiliyor. STK’lar olarak bu şekilde gündeme girebiliyor muyuz? Hırsızın hiç mi suçu yok diyebilirsiniz. Burada insanların elbette eksiği var, fakat onların eksikliği bizim ‘tüketiciliğimizi, tembelliğimizi’ kapatmamalıdır. Sûni yöntemleri kullananlar popülizmi sürekli değiştirerek kendilerini gündemde tuttuğu gibi STK’ların da kendilerini formatlayıp gündeme girmeli, güncellenmesi gereken şeyleri düzelterek varlıklarını hissettirmelidirler. Rabbim, bizleri gereği gibi düşünüp amel edenlerden eylesin.</p>
<p>Mücahit GÜLER<br />
</p>
Ekleme
Tarihi: 19 Ocak 2021 - Salı
Dinamik Popülizm Ve Statik STK’lar 2
<p>Bir önceki yazımıza kaldığımız yerden devam edelim. Bu araştırmaya göre bir yıl boyunca din alanında sadece iki hoca gündeme girmiş. Gündeme giren hocalara baktığımızda ikisi de münferit hocalardır. Müslüman bir ülkede bir yıl boyunca iki hoca gündeme giriyorsa ve çözüm üretme açısından dinamik popülizm İslami STK’ların önüne geçmişse burada ciddi bir problem yok mudur? Arama motorlarında dinin yerine sûni yöntemlerin popüler olması toplumun ‘dinden ne kadar uzak durduğunu’ göstermektedir. Artık toplumun gündeminde din yerine, dinamik popülizm almaktadır. Problemlerin çözümü olarak dinamik popülizme (sûni yöntemlere) başvuruyorlar. İslami STK’lar olarak ‘kurtulmuşluk hissiyatını’ bir kenara bırakıp insanların problemlerine ‘çözüm üretme’ yarışına ne zaman gireceğiz? İslami STK’lar, cemaatler ve tarikatler geçmişin replayından (tekrarından) ve sabitelerinden ne zaman kurtulacaklar? Artık bazı şeylerin güncellenmesinin, yapılandırılmasının vakti gelmedi mi? Güncelleme ve yapılandırma; İslamın inanç esaslarında, Kur’an ve sünnetin genel prensiplerinde, ehli sünnetin ilmi birikiminde olan bir güncellemeden bahsetmiyorum, bu tür bir girişim elbette tahrif olur. Değerlerimizi sunmakta, çağın imkanlarını kullanmakta, mesajımız anlatılırken günü ve günceli yakalayamıyoruz. Mesnetsiz bilgiler bilimsellik adı adlarında hakikatlere savaş açmışken onları İslami bir potada eritmekten bahsediyorum. Kuran’ın ve sünnetin eğitim psikolojisi ve eğitim sosyolojisi, nöroloji beraberinde iletişim ve ikna psikoloji gibi konuların İslam’a hizmette kullanılarak davetin, tebliğin, cihadın akademik/sistemli bir tarzda ortaya konulmasından bahsediyorum.</p>
<p> </p>
<p> Kendimize format atıp insanların ilgisini çekecek yöntemlerle bir şeyler üretmeye başlamamız gerekmez mi? Yaklaşık 250 yıldır değerlerimizi tüketiyoruz ama üretmiyoruz. 21. yüzyıl ‘insanlığın unutulduğu, varoluş bunalımının nirvana’ yaptığı bir yüzyıldır. Kur’an’ın ilhamını asrın idrakine indirecek, insanların hayatına anlam katacak projeler üreterek yaşadıkları ‘acıları anlamlı’ hale getirmemiz gerekmez mi? Varoluş bunalımı yaşayan Z kuşağı adı verilen gençlerimize ‘hayatın anlamını, sevgisini’ öğretecek projeler üretmemiz gerekmez mi? İslami STK’lar olarak birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek aslında insanlığa sunacak çok güzel reçetelerimiz ve ilaçlarımız var. Ama doktorculuk egomuz ‘hastayı’ bir kenara itip birbirimizle tartışmaya itmiştir. İnsanlık ölüyorken doktorların tartışmasının zarardan başka bir getirisi olmayacaktır.</p>
<p> </p>
<p> Sûni yöntemleri üretenler akılları köreltip, kalpleri hissizleştirerek insanı mankurtlaştırmaya (bilinçsiz köle yapmaya) çalışıyor. Çivi çiviyi söker misali İslami STK’lar da akıllara tevhidi, kalplere Allah sevgisini nakşederek fikri ve vicdanı hür ‘insan modelleri’ meydana getirmelidir. Bu modellerin sayısı arttıkça, hayatın anlamını öğrenen, acılarına anlam bulan insanlar çoğaldıkça bireysel ve toplumsal bunalım azalmaya başlayacaktır. Ancak ve ancak böyle bir nesil ‘dinamik popülizmin’ sonunu getirebilir.</p>
<p> </p>
<p> Bunu başarmak için projeler üretmek yerine sabitelere takılırsak, ‘replay’ modundan çıkamayız. Kalplerine ve akıllarına hitap edemediğimiz insanlara ‘dava şuurunu’ veremeyiz. Akıl ve kalp kablarına ulaşmak için ilhamını Kur’an’dan alıp asrın idrakine sunacak psikologlara, sosyologlara ve psikososyal (insanın çevre faktörlerinden etkilenen ve ruhsal açıdan çeşitli evrelere ayrılan yaşamını ifade eder.) ilmini çok iyi bilen ‘dava adamlarına’ ihtiyaç vardır. Bu uzman ekip bu asrın insanına ‘din merkezli bir hayatın mükemmelliğini’ gösterecek teorik ve pratik projelerle ‘dini’ insanların gündeminde tutacaktır. Böyle büyük bir çalışma dinamik popülizmin dibine ‘dinamit’ döşemeye benzemektedir.</p>
<p> </p>
<p> Bu açıdan bakıldığında arama motorlarında olumlu açıdan gündeme giren, insanların dikkatini cezbeden STK veya STK liderleri var mı? Acun Ilıcalı ‘eğlence ve yarışma programlarıyla’ arama motorlarında tek başına gündemde kalabiliyor, hatta bazen cumhurbaşkanından daha fazla gündeme girebiliyor. STK’lar olarak bu şekilde gündeme girebiliyor muyuz? Hırsızın hiç mi suçu yok diyebilirsiniz. Burada insanların elbette eksiği var, fakat onların eksikliği bizim ‘tüketiciliğimizi, tembelliğimizi’ kapatmamalıdır. Sûni yöntemleri kullananlar popülizmi sürekli değiştirerek kendilerini gündemde tuttuğu gibi STK’ların da kendilerini formatlayıp gündeme girmeli, güncellenmesi gereken şeyleri düzelterek varlıklarını hissettirmelidirler. Rabbim, bizleri gereği gibi düşünüp amel edenlerden eylesin.</p>
<p>Mücahit GÜLER<br />
</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.