"Materyalist Ve Mekanik Müslümanlık"
"Materyalist Ve Mekanik Müslümanlık"
Materyalizm, her şeyin ölçütünün "madde" ile açıklanacağını iddia eden bir görüştür. Bir şeyin maddesinin ne olduğunu açıklamanın yeterli olacağını, onun ruhunun varlığının olmadığını iddia etmektedir. Müslümanlar olarak maalesef biz de bu hastalığa yakalandık. Materyalist oldukça duygudan, özden uzaklaştık, her şeyin ölçütünün madde olduğunu zannettik. Maddeye değer verip mamadan uzak durduk. Manadan uzak durunca dinin tesiri azaldı ve sonuç olarak dünya malı elde etmek için bütün hayatını dünyaya harcayan bir Müslümanlık türedi.
Maddeye bağımlı olup manadan uzaklaşmanın bir neticesi de düşünceden uzaklaşıp mekanikleştik. Tıpkı bir robot gibi duygusuz, düşüncesiz ve bilinçsiz bir şekilde hayat yaşamaya başladık. Mekanikleştikçe de düşünceden uzak olduk. Yaşadığı hayatı sorgulamayan, kendisine söylenilenin dışına çıkmayan, bir şey üretmeyip aksine tüketen insanlar olduk.
Madde ile dinden, mekanikleşerekte akıldan uzaklaştık. Madde kalbimizi, mekanikleşmek aklımızı köreltti. Akıl ve kalbin görüş alanı küçüldükçe daha fazla hata yapmaya başladık. Bu da bizi insanı değerlerden uzaklaştırdı. Birbirine tahammülü olmayan, çakıl taşı kadar küçük bir konuyu Ağrı Dağı kadar büyük bir mesele haline getirmeye başladık.
En son geldiğimiz noktada en çok yaptığımız şey konuşmak, en iyi yaptığımız şey bölünmek oldu. Bölünmek konusunda bizden daha iyi olan kimse olduğunu düşünmüyorum. Bir ümmet düşünün ki evrensel kriterleri ve değerleri olsun ve o ümmetin dünyanın en değersiz ve bölünmüş insanları olsun. Getirdiği fıkıh kuralları ile yeryüzüne düzen ve adalet getiren bir din düşünün ve o dinin müntesiplerinin sosyal hayattaki neredeyse bütün konularda fıkıhsız iş yaptığını hayal edin. Normal şartlarda bu söz aklın alacağı bir konu değildi. Fakat yaşadığımız hayat bu akıl almaz olay bizlere normalleştirdi.
Bizden niye bir şey olmuyor sorusunun cevabı işte bunlar... Düşünen ve akleden insanlar için yol belli, rehber belli... Maharet düşmemekte değil, düştükçe ayağa kalkmaktadır. Tarihte Müslümanların zayıfladığı dönemler oldu, fakat böylesini tarih yazmadı. Daha önceki ümmetlerin helakına sebep olan günahların hepsi bugün aleni yapılıyor, fıkıhtan uzak, karakter ve şahsiyeti zedelenmiş bir Müslümanlık. İnsanların ve Müslümanlığın kimyası bozuldu.
Böyle büyük bir yozlaşmanın içinden yeniden ayağa kalkmak mümkündür. Bizler özümüze dönüp, günahlarımızdan tevbe edersek, bu ümmetin ilkleri gibi kendimizi terbiye etmeye çalışırsak, rahmani bir yolda Muhammedi bir yaşamı tercih edersek Rabbimizin de yardımı gelecek ve bizler yeniden eskisi gibi yükseleceğiz. Biz bu hususlara dikkat etmeyip dinin papağanlığını yaptıkça bu kötü durum devam edecektir. Rabbim cümlemizi düşünüp akleden ve olması gerektiği şekilde mücadele eden kullarından eylesin.
Mücahit Güler
Ekleme
Tarihi: 26 Ağustos 2021 - Perşembe
"Materyalist Ve Mekanik Müslümanlık"
"Materyalist Ve Mekanik Müslümanlık"
Materyalizm, her şeyin ölçütünün "madde" ile açıklanacağını iddia eden bir görüştür. Bir şeyin maddesinin ne olduğunu açıklamanın yeterli olacağını, onun ruhunun varlığının olmadığını iddia etmektedir. Müslümanlar olarak maalesef biz de bu hastalığa yakalandık. Materyalist oldukça duygudan, özden uzaklaştık, her şeyin ölçütünün madde olduğunu zannettik. Maddeye değer verip mamadan uzak durduk. Manadan uzak durunca dinin tesiri azaldı ve sonuç olarak dünya malı elde etmek için bütün hayatını dünyaya harcayan bir Müslümanlık türedi.
Maddeye bağımlı olup manadan uzaklaşmanın bir neticesi de düşünceden uzaklaşıp mekanikleştik. Tıpkı bir robot gibi duygusuz, düşüncesiz ve bilinçsiz bir şekilde hayat yaşamaya başladık. Mekanikleştikçe de düşünceden uzak olduk. Yaşadığı hayatı sorgulamayan, kendisine söylenilenin dışına çıkmayan, bir şey üretmeyip aksine tüketen insanlar olduk.
Madde ile dinden, mekanikleşerekte akıldan uzaklaştık. Madde kalbimizi, mekanikleşmek aklımızı köreltti. Akıl ve kalbin görüş alanı küçüldükçe daha fazla hata yapmaya başladık. Bu da bizi insanı değerlerden uzaklaştırdı. Birbirine tahammülü olmayan, çakıl taşı kadar küçük bir konuyu Ağrı Dağı kadar büyük bir mesele haline getirmeye başladık.
En son geldiğimiz noktada en çok yaptığımız şey konuşmak, en iyi yaptığımız şey bölünmek oldu. Bölünmek konusunda bizden daha iyi olan kimse olduğunu düşünmüyorum. Bir ümmet düşünün ki evrensel kriterleri ve değerleri olsun ve o ümmetin dünyanın en değersiz ve bölünmüş insanları olsun. Getirdiği fıkıh kuralları ile yeryüzüne düzen ve adalet getiren bir din düşünün ve o dinin müntesiplerinin sosyal hayattaki neredeyse bütün konularda fıkıhsız iş yaptığını hayal edin. Normal şartlarda bu söz aklın alacağı bir konu değildi. Fakat yaşadığımız hayat bu akıl almaz olay bizlere normalleştirdi.
Bizden niye bir şey olmuyor sorusunun cevabı işte bunlar... Düşünen ve akleden insanlar için yol belli, rehber belli... Maharet düşmemekte değil, düştükçe ayağa kalkmaktadır. Tarihte Müslümanların zayıfladığı dönemler oldu, fakat böylesini tarih yazmadı. Daha önceki ümmetlerin helakına sebep olan günahların hepsi bugün aleni yapılıyor, fıkıhtan uzak, karakter ve şahsiyeti zedelenmiş bir Müslümanlık. İnsanların ve Müslümanlığın kimyası bozuldu.
Böyle büyük bir yozlaşmanın içinden yeniden ayağa kalkmak mümkündür. Bizler özümüze dönüp, günahlarımızdan tevbe edersek, bu ümmetin ilkleri gibi kendimizi terbiye etmeye çalışırsak, rahmani bir yolda Muhammedi bir yaşamı tercih edersek Rabbimizin de yardımı gelecek ve bizler yeniden eskisi gibi yükseleceğiz. Biz bu hususlara dikkat etmeyip dinin papağanlığını yaptıkça bu kötü durum devam edecektir. Rabbim cümlemizi düşünüp akleden ve olması gerektiği şekilde mücadele eden kullarından eylesin.
Mücahit Güler
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.