Tevbede Örnek İnsan Hz. Adem
Tevbede Örnek İnsan Hz. Adem
İlk insan Hz. Adem ve eşi Hz. Havva şeytanın aldatması neticesinde kendilerine yasak kılınan ağacın meyvesinden yediler. O meyveyi yer yemez üstlerindeki elbise kaybolunca hata ettiklerini anladılar.
Hz. Adem hatasını idrak ettikten sonra Allah'ın kendisine öğrettiği kelimeler sayesinde günahına tevbe etti. Allah'da cc onun tevbesini kabul etti.
Çünkü Rabbimiz samimi ve içten yapılan duaları kabul eder, günahları siler. "Şüphesiz o, samimi dua ve kesin yapılan tevbeyi çokça kabul edendir, çok acıyandır (bakara-37)."
Hz. Adem hatasını çok çabuk fark etti ve gereği şekilde, yani bir daha aynı günahı işlemeyecek şekilde tevbe etti. Bundan dolayı Allah'da cc kendisini affetti.
Hz. Adem bir defa girdiği günahın pişmanlığını ömür boyu yaşadı, tekrar aynı hatayı yapmadı. Onu günaha sevk eden İblis ise günahında ısrarcı olanlardan olduğu için şeytan adını aldı. Şeytan günahına tevbe etmek yerine, günahının suçunu Hz. Allah'a yükledi. Kendisini Hz. Adem ile imtihan etmeseydi bu hatayı yapmayacağını söyledi.
Hz. Adem şeytana iki sebepten inandı. Birincisi onun bu kadar tehlikeli, sinsi ve hilebaz bir düşman olduğunu bilmiyordu. İkincisi hiç kimsenin Allah adına yemin ederek yalan söyleyeceğini düşünmüyordu.
Çünkü etrafındaki varlıklar hep Melekten oluşuyordu. Meleklerin ise yalan söylemesi mümkün değildir. Şeytan bir melek değildi, cinlerden bir varlıktı.
Fakat yaptığı ibadetler vesilesiyle melekler ile aynı dereceye yükselmişti. Hz. Adem böyle yüksek makamlara gelen birisinin bu kadar hilebaz olacağını düşünmemişti.
Hz. Adem bu iki sebepten dolayı şeytanın tuzağına düştü. Fakat hatada ısrarcı olanlardan olmadı ve hemen gereği şekilde tevbe edenlerden oldu.
Kuran'da anlatılan bu olayda bizler için müthiş dersler var. Bunlardan birkaçını hemen sıralayalım: Hz. Adem bir hata için ömür boyu tevbe ederken, bizler ömür boyu işlediğimiz günahlar için bir kere tevbe ediyor muyuz?
O bir hatadan dolayı ahirette hesap verememekten korkarken, bizler yapboza dönen tevbelerimizin, günahlarımızın hesabını nasıl vereceğiz?
Hz. Adem şeytanın bu kadar hilebaz bir düşman olduğunu bilmiyordu, bizler ise onun nasıl bir düşman olduğunu bildiğimiz halde onun tuzaklarına binlerce kez nasıl düşüyoruz? Tuzağa düşmekten daha tehlikeli olan bir şey var. O da düştüğümüz bu tuzaklardan kurtulmayı dert ediyor muyuz?
Hata etmede kime benziyoruz? Harama karşı olan tavrımız kime benzediğimizi gösterir. Günaha girdiğimizde Hz. Adem gibi hatayı kendimizde görüp hemen tevbe edenlerden miyiz, yoksa günahın suçunu karşıdakine atan ve günahında ısrarcı (aynı günahı yıllarca yapıyorsak bu durum günahta ısrarcı olduğumuzu gösterir) olan şeytan gibi mi hareket ediyoruz?
Tavrımız hak-batıl mücadelesindeki yerimizi gösterecektir. Bundan dolayı harama karşı olan tavrımız Allah katındaki kıymetimizi ortaya çıkartacaktır.
"Helal haram ver Allah'ım. Bu kulun yer Allah'ım" diyen günahlara karşı hassasiyeti olmayanlardan mıyız? Yoksa en ufak bir hatada günaha karşı hemen tavır koyanlardan mıyız? Ateşten kaçtığımız gibi günahlardan da kaçıyor muyuz, yoksa doya doya günah işleyenlerden miyiz?
Tevbesi yapılmayan her bir günahın bedelini ağır bir şekilde ödeyeceğiz? Bu korkunç sonla karşılaşmak istemiyorsak gerektiği şekilde tevbe etmeliyiz, günahlara karşı tedbirli olmalıyız. Bir daha aynı hataya düşmemenin yollarını bulmalıyız.
Günaha girmemek ve günahta ısrarcı olmamak için dinin önleyici tedbirleri vardır. Bu tedbirleri özetleyecek olursak: İradeyi ve imanı güçlendirmek, günaha sevk edecek duygu, düşünce, davranış ve ortamlardan uzak durmak, dini hayatımıza yansıtacak duygu, düşünce, davranış ve ortamlarda bulunmaktan geçiyor.
Rabbim, bizleri günahlardan uzak duran, günahında ısrarcı olmayan, tevbesinde ısrarcı olan kullarından eylesin.
Amin…
Mücahit Güler
Ekleme
Tarihi: 16 Mayıs 2022 - Pazartesi
Tevbede Örnek İnsan Hz. Adem
Tevbede Örnek İnsan Hz. Adem
İlk insan Hz. Adem ve eşi Hz. Havva şeytanın aldatması neticesinde kendilerine yasak kılınan ağacın meyvesinden yediler. O meyveyi yer yemez üstlerindeki elbise kaybolunca hata ettiklerini anladılar.
Hz. Adem hatasını idrak ettikten sonra Allah'ın kendisine öğrettiği kelimeler sayesinde günahına tevbe etti. Allah'da cc onun tevbesini kabul etti.
Çünkü Rabbimiz samimi ve içten yapılan duaları kabul eder, günahları siler. "Şüphesiz o, samimi dua ve kesin yapılan tevbeyi çokça kabul edendir, çok acıyandır (bakara-37)."
Hz. Adem hatasını çok çabuk fark etti ve gereği şekilde, yani bir daha aynı günahı işlemeyecek şekilde tevbe etti. Bundan dolayı Allah'da cc kendisini affetti.
Hz. Adem bir defa girdiği günahın pişmanlığını ömür boyu yaşadı, tekrar aynı hatayı yapmadı. Onu günaha sevk eden İblis ise günahında ısrarcı olanlardan olduğu için şeytan adını aldı. Şeytan günahına tevbe etmek yerine, günahının suçunu Hz. Allah'a yükledi. Kendisini Hz. Adem ile imtihan etmeseydi bu hatayı yapmayacağını söyledi.
Hz. Adem şeytana iki sebepten inandı. Birincisi onun bu kadar tehlikeli, sinsi ve hilebaz bir düşman olduğunu bilmiyordu. İkincisi hiç kimsenin Allah adına yemin ederek yalan söyleyeceğini düşünmüyordu.
Çünkü etrafındaki varlıklar hep Melekten oluşuyordu. Meleklerin ise yalan söylemesi mümkün değildir. Şeytan bir melek değildi, cinlerden bir varlıktı.
Fakat yaptığı ibadetler vesilesiyle melekler ile aynı dereceye yükselmişti. Hz. Adem böyle yüksek makamlara gelen birisinin bu kadar hilebaz olacağını düşünmemişti.
Hz. Adem bu iki sebepten dolayı şeytanın tuzağına düştü. Fakat hatada ısrarcı olanlardan olmadı ve hemen gereği şekilde tevbe edenlerden oldu.
Kuran'da anlatılan bu olayda bizler için müthiş dersler var. Bunlardan birkaçını hemen sıralayalım: Hz. Adem bir hata için ömür boyu tevbe ederken, bizler ömür boyu işlediğimiz günahlar için bir kere tevbe ediyor muyuz?
O bir hatadan dolayı ahirette hesap verememekten korkarken, bizler yapboza dönen tevbelerimizin, günahlarımızın hesabını nasıl vereceğiz?
Hz. Adem şeytanın bu kadar hilebaz bir düşman olduğunu bilmiyordu, bizler ise onun nasıl bir düşman olduğunu bildiğimiz halde onun tuzaklarına binlerce kez nasıl düşüyoruz? Tuzağa düşmekten daha tehlikeli olan bir şey var. O da düştüğümüz bu tuzaklardan kurtulmayı dert ediyor muyuz?
Hata etmede kime benziyoruz? Harama karşı olan tavrımız kime benzediğimizi gösterir. Günaha girdiğimizde Hz. Adem gibi hatayı kendimizde görüp hemen tevbe edenlerden miyiz, yoksa günahın suçunu karşıdakine atan ve günahında ısrarcı (aynı günahı yıllarca yapıyorsak bu durum günahta ısrarcı olduğumuzu gösterir) olan şeytan gibi mi hareket ediyoruz?
Tavrımız hak-batıl mücadelesindeki yerimizi gösterecektir. Bundan dolayı harama karşı olan tavrımız Allah katındaki kıymetimizi ortaya çıkartacaktır.
"Helal haram ver Allah'ım. Bu kulun yer Allah'ım" diyen günahlara karşı hassasiyeti olmayanlardan mıyız? Yoksa en ufak bir hatada günaha karşı hemen tavır koyanlardan mıyız? Ateşten kaçtığımız gibi günahlardan da kaçıyor muyuz, yoksa doya doya günah işleyenlerden miyiz?
Tevbesi yapılmayan her bir günahın bedelini ağır bir şekilde ödeyeceğiz? Bu korkunç sonla karşılaşmak istemiyorsak gerektiği şekilde tevbe etmeliyiz, günahlara karşı tedbirli olmalıyız. Bir daha aynı hataya düşmemenin yollarını bulmalıyız.
Günaha girmemek ve günahta ısrarcı olmamak için dinin önleyici tedbirleri vardır. Bu tedbirleri özetleyecek olursak: İradeyi ve imanı güçlendirmek, günaha sevk edecek duygu, düşünce, davranış ve ortamlardan uzak durmak, dini hayatımıza yansıtacak duygu, düşünce, davranış ve ortamlarda bulunmaktan geçiyor.
Rabbim, bizleri günahlardan uzak duran, günahında ısrarcı olmayan, tevbesinde ısrarcı olan kullarından eylesin.
Amin…
Mücahit Güler
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.