ESKİ BİR SİYASETÇİYE RASTLADIM
ESKİ BİR SİYASETÇİYE RASTLADIM
Geçenlerde eski bir siyasetçi abimle karşılaştım uzun süre ortalıklarda gözükmüyordu.
Yıllarca Ankara’da yaşamış siyasetin tam kalbindeydi. Boynu bükük ve üzgün gördüm kendisini, sordum
“Nedir bu halin Halit abim, seni iyi görmedim diye”.
-Nasıl iyi olayım Murad'ım vicdan azabı çekiyorum, bu ülkenin kötü gidişatından bende sorumluyum içim kan ağlıyor.
İnsanların kaypaklıklarını iki yüzlülüklerini orada bire bir yaşadım dedi”.
Halit abim vekil değildi ama onların etrafında koşan siyaset adamıydı.
Belli ki anlatacakları vardı Halit abimin, içi doluydu dertleşecek insan arıyordu.
Usulce girdim koluna
“Gel abi bir çay içelim senin için dolu bi anlat hele kafanın dağınıklığı gitsin, için rahatlasın diyerek bir çay ocağına girdik”.
İki çay söyledim.
“Abi şimdi anlat ben seni deruni bir şekilde dinliyorum dedim.”
Yüzüme bakmadan başı önde eğik masanın üzerine bakarak mahcup bir edayla başladı anlatmaya.
-Nereden başlayayım nasıl anlatayım be Murad'ım. Yıllarca iktidarın bizim gibi insanlardan olması gerektiğini düşünürdüm. Alnı secdeye giden Milletvekilleri, bakanlar dindar başbakan gibi.
İnançlı insan kandırmaz, yalan söylemez dedim. Daha ciddi olurlar diyerek inançsızlara, komünistlere karşı tek vücut olarak, çalışarak, koşarak ev, ev gezerek oy toplayarak bizim gibi düşünen insanları iktidara getirmeyi başardık.
Artık Başbakanımız namaz kılan, bakanlar dindar hacı, hoca olan bile vardı. Tesettüre karşı yapılan haksızlıklara yıllarca mücadele edindi ve zaferi biz kazanmıştık.
Tesettür ve sakal serbestti. Müslümanlar artık iktidardaydı. İnanç özgürlüğü serbest kalacak, Ayasofya açılacak, İnsanlar Kur'an'la tanışacak, sohbetler, toplantılar daha da rahat olacaktı.
Fabrikalar açacaktık, üretimi artıracaktık, yerli olan her şeye önem verecektik.
Enflasyondan bunalan halk daha rahat nefes alacak, herkes adaletli şekilde huzur içinde yaşayıp gidecekti.
Bunlar olmadı kardeşim ve yanlışlar başladı Murad'ım. Köprüler, yollar, döviz üzerinden anlaşılarak ülkenin geleceğine ipotek konuldu.
Babalar gibi satarım diyen bir bakan çıktı gözümüzün içine baka baka birçok fabrika üretim yerini sattı.
Türk Telekom başta olmak üzere ülkenin tüm damarları yabancı kuruluşlara peşkeş çekildi.
Kendi hayvancılıkla uğraşan insanımıza destek vermedik Angus eti yedirdik millete. Eti, samanı, pirinci buğdayı ithal eder olduk.
Yerli tohum iptal edildi, ithal tohuma geçtik toprağımızın içine ettik.
Biz Müslüman ülkesiyiz her türlü şatafattan, lüksü yattan uzak duracağız demiştik, başaramadık nefislerine yenilen bakanlar, bürokratlar son model ultra lüks araçlara alarak halen binmeye devam ediyorlar.
Jetlerle ülke, ülke gezen bakanlarımız hiçbir masrafı düşünmeden hoyratça harcama yaparak durumun bu hale gelmesine vesile olmuşlardır.
Örtülü ödenek vatanın kefen parasıydı öyle her yere harcanılmazdı. Onu da yedik bitirdik. Nasıl olsa hesap soran yok, soranı da ya bezdiriyorduk ya da tutuklatıyorduk dedi.
Çayından ilk yudumunu aldı Halit abim. Halit abi anlatıyordu yüzüme hiç bakmadan anlatıyordu. Gözleri dolu, dolu ağlamaklıydı.
Murad'ım, bu ülkede şu yaşandı ve hiç kimse müdahale bile yapmadı Ensar Vakfı'nda erkek çocuklarına tecavüz vakasında bir bakan şu ifadeleri kullandı “bir kereden bir şey olmaz” demedi mi?
Ticaret bakanı usulsüz ihaleyi kocasının şirketine vermedi mi? Bir de bozuk ürünleri devlete satmadı mı?
Bankalardan gece yarısı düşük fiyata dolar çekilmedi mi? Daha neler, neler.
Biz ülkeyi kalkındıracağız, üretimi artıracağız bu sevdadaydık ya ama iktidardaki vekillerin derdi başkaymış.
Ne yaptılar sende biliyorsun T.C yi sildiler birçok kurumlardan. Türk ismini kaldırdılar. Andımızı kaldırdılar “Bir iki tane Mehmet öldü diye meclis toplanmaz” diyen bakan gördü bu ülke.
Türk diye bir ırk yoktur diyen bir vekile, Türklüğümün hiçbir faydasını görmedim diyen yalaka başka bir vekile tanık olduk.
Yatı olana mazotu 1 liradan verdik, çiftçiye pompa fiyatından.
Üç harfli marketler kurdurduk onlar trilyoner olurken gencecik çocuklarımızı ucuza köle gibi çalıştırdılar ve halen aynı sistemle çalıştırıyorlar.
Daha açılmamış olan Çanakkale Köprüsü geçiş fiyatı Euro üzerinden anlaşıldı fiyatı 16 Euro yani şimdiki değerle 304 Türk lirası civarında.
Fındık, badem, Antep fıstığını üretip fiyatlarından dolayı alıp yiyemeyen tek ülke belki de biziz Murad'ım.
Alım gücü düştü etik değerlerimiz yitirildi, her şey maddiyat ve çıkar işine dönüştü.
Liyakatsiz ve torpilli insanlar hep belli başlı yerlerde baş yönetici oldular birçok kurum çöktü işlemez oldu.
Başkanın etrafını saranlardan dolayı başkana ulaşamıyoruz. Onu âdeta çembere almış bir yapı var.
Onun güvendiği değer verdiği başbakan, bakan yaptığı bunlar kim biliyorsun hep kazık attı ülkeye.
Ha şunu da söyleyeyim, iktidar değişirse gelenler bizlere pek merhametli olmayacaklar.
Bizim yüzümüzden dindar halkta acı çekecek müsebbibi biziz. İçim çok dertli kardeşim insanların yüzüne bakamıyorum beni kim nasıl affedecek, siyasetten uzak bir hayata gidiyorum artık inzivaya çekileceğim her gün tövbe edeceğim Allah’ıma beni affetsin diye.
Bu saydıklarından dolayı haklıydı Halit abi, maalesef ki bunlar olmuştu benim güzel ülkemde. Yani biz kimi kime şikâyet edeceğiz. Ben bir Allahsızla, komünistle tartışırken neyi savunacağım.
Senin düşündüğün tarzındaki insanlar yönetti ülkeyi gelinen tablo bu derlerse ne cevap vereceğim.
İşin ilginç yanı nedir biliyor musunuz? Beni benim gibi inandığım insanlar kandırdı. Beni solcu, komünist hiç kazıklamadı benim görüşümde olan insan kandırdı kazıkladı.
Yani Halit abim çok da doğru söylüyordu. Allah bu ülkeye bilmeden kötülük yapanları affetsin. Bilerek isteyerek hainlik yapanları da kahrı perişan eylesin.
Dille değil icraatla, Müslümanlık ve Milliyetçilerle omuz omuza mücadele edebilmeyi bize nasip etsin Allah’ım.
Vel hasıl Halit abim müsaade istedi gözleri dolu, dolu sesi titrek bir şekilde Hoşça kal dedi.
“Abi bu kadar helak etme kendini biz senin vatanseverliğini biliyoruz” desem de.
-Bana teselli fayda etmez Murat kardeşim ben gideyim çilehanemde çilemi çekeyim benim artık dünyam yok, ben ahiretimi kurtarayım bu Millet beni affetsin bende bu koşuşturmalara ortak oldum.
Allah vatanımızı böldürtmesin, bayrağımızı indirtmesin dedi. İki adım attı durdu geriye döndü ve şu iki cümleyle hayatının en anlamlı okkalı sözünü söyledi.
“Atatürk ne kadar da haklıymış. Biz onu yanlış tanımışız. Atatürk’ün izinden ayrılma sakın, o çok büyük komutan gerçekten de büyük BAŞBUĞ’ muş dedi ve gitti.
Halit abim, çok dindar ve vatansever bir adamdı yıllarca Atatürk karşıtı söylemlerle gündem oluştururdu. Onun mason olduğunu, ajan olduğunu anlatır dururdu.
Ama geldiğimiz en son noktada onun gibi bir adamın ağzından duyduğum yani söylediği kelime beni yerime çivi gibi çakmış şok etmişti.
“ATATÜRK’ÜN İZİNDEN AYRILMA SAKIN!”
Halit abim başı önde giderken ben ona ardından öylece bakakaldım, taa gözden kayboluncaya kadar.
Bu yazıdan sonra olayları iki kere düşünün derim başka ülkemiz yok. Biz vatan sevdalısı, Müslüman Türk halkıyız.
Saygılarımla.
Araştırmacı yazar: Murat Gülşan
Ekleme
Tarihi: 23 Aralık 2021 - Perşembe
ESKİ BİR SİYASETÇİYE RASTLADIM
ESKİ BİR SİYASETÇİYE RASTLADIM
Geçenlerde eski bir siyasetçi abimle karşılaştım uzun süre ortalıklarda gözükmüyordu.
Yıllarca Ankara’da yaşamış siyasetin tam kalbindeydi. Boynu bükük ve üzgün gördüm kendisini, sordum
“Nedir bu halin Halit abim, seni iyi görmedim diye”.
-Nasıl iyi olayım Murad'ım vicdan azabı çekiyorum, bu ülkenin kötü gidişatından bende sorumluyum içim kan ağlıyor.
İnsanların kaypaklıklarını iki yüzlülüklerini orada bire bir yaşadım dedi”.
Halit abim vekil değildi ama onların etrafında koşan siyaset adamıydı.
Belli ki anlatacakları vardı Halit abimin, içi doluydu dertleşecek insan arıyordu.
Usulce girdim koluna
“Gel abi bir çay içelim senin için dolu bi anlat hele kafanın dağınıklığı gitsin, için rahatlasın diyerek bir çay ocağına girdik”.
İki çay söyledim.
“Abi şimdi anlat ben seni deruni bir şekilde dinliyorum dedim.”
Yüzüme bakmadan başı önde eğik masanın üzerine bakarak mahcup bir edayla başladı anlatmaya.
-Nereden başlayayım nasıl anlatayım be Murad'ım. Yıllarca iktidarın bizim gibi insanlardan olması gerektiğini düşünürdüm. Alnı secdeye giden Milletvekilleri, bakanlar dindar başbakan gibi.
İnançlı insan kandırmaz, yalan söylemez dedim. Daha ciddi olurlar diyerek inançsızlara, komünistlere karşı tek vücut olarak, çalışarak, koşarak ev, ev gezerek oy toplayarak bizim gibi düşünen insanları iktidara getirmeyi başardık.
Artık Başbakanımız namaz kılan, bakanlar dindar hacı, hoca olan bile vardı. Tesettüre karşı yapılan haksızlıklara yıllarca mücadele edindi ve zaferi biz kazanmıştık.
Tesettür ve sakal serbestti. Müslümanlar artık iktidardaydı. İnanç özgürlüğü serbest kalacak, Ayasofya açılacak, İnsanlar Kur'an'la tanışacak, sohbetler, toplantılar daha da rahat olacaktı.
Fabrikalar açacaktık, üretimi artıracaktık, yerli olan her şeye önem verecektik.
Enflasyondan bunalan halk daha rahat nefes alacak, herkes adaletli şekilde huzur içinde yaşayıp gidecekti.
Bunlar olmadı kardeşim ve yanlışlar başladı Murad'ım. Köprüler, yollar, döviz üzerinden anlaşılarak ülkenin geleceğine ipotek konuldu.
Babalar gibi satarım diyen bir bakan çıktı gözümüzün içine baka baka birçok fabrika üretim yerini sattı.
Türk Telekom başta olmak üzere ülkenin tüm damarları yabancı kuruluşlara peşkeş çekildi.
Kendi hayvancılıkla uğraşan insanımıza destek vermedik Angus eti yedirdik millete. Eti, samanı, pirinci buğdayı ithal eder olduk.
Yerli tohum iptal edildi, ithal tohuma geçtik toprağımızın içine ettik.
Biz Müslüman ülkesiyiz her türlü şatafattan, lüksü yattan uzak duracağız demiştik, başaramadık nefislerine yenilen bakanlar, bürokratlar son model ultra lüks araçlara alarak halen binmeye devam ediyorlar.
Jetlerle ülke, ülke gezen bakanlarımız hiçbir masrafı düşünmeden hoyratça harcama yaparak durumun bu hale gelmesine vesile olmuşlardır.
Örtülü ödenek vatanın kefen parasıydı öyle her yere harcanılmazdı. Onu da yedik bitirdik. Nasıl olsa hesap soran yok, soranı da ya bezdiriyorduk ya da tutuklatıyorduk dedi.
Çayından ilk yudumunu aldı Halit abim. Halit abi anlatıyordu yüzüme hiç bakmadan anlatıyordu. Gözleri dolu, dolu ağlamaklıydı.
Murad'ım, bu ülkede şu yaşandı ve hiç kimse müdahale bile yapmadı Ensar Vakfı'nda erkek çocuklarına tecavüz vakasında bir bakan şu ifadeleri kullandı “bir kereden bir şey olmaz” demedi mi?
Ticaret bakanı usulsüz ihaleyi kocasının şirketine vermedi mi? Bir de bozuk ürünleri devlete satmadı mı?
Bankalardan gece yarısı düşük fiyata dolar çekilmedi mi? Daha neler, neler.
Biz ülkeyi kalkındıracağız, üretimi artıracağız bu sevdadaydık ya ama iktidardaki vekillerin derdi başkaymış.
Ne yaptılar sende biliyorsun T.C yi sildiler birçok kurumlardan. Türk ismini kaldırdılar. Andımızı kaldırdılar “Bir iki tane Mehmet öldü diye meclis toplanmaz” diyen bakan gördü bu ülke.
Türk diye bir ırk yoktur diyen bir vekile, Türklüğümün hiçbir faydasını görmedim diyen yalaka başka bir vekile tanık olduk.
Yatı olana mazotu 1 liradan verdik, çiftçiye pompa fiyatından.
Üç harfli marketler kurdurduk onlar trilyoner olurken gencecik çocuklarımızı ucuza köle gibi çalıştırdılar ve halen aynı sistemle çalıştırıyorlar.
Daha açılmamış olan Çanakkale Köprüsü geçiş fiyatı Euro üzerinden anlaşıldı fiyatı 16 Euro yani şimdiki değerle 304 Türk lirası civarında.
Fındık, badem, Antep fıstığını üretip fiyatlarından dolayı alıp yiyemeyen tek ülke belki de biziz Murad'ım.
Alım gücü düştü etik değerlerimiz yitirildi, her şey maddiyat ve çıkar işine dönüştü.
Liyakatsiz ve torpilli insanlar hep belli başlı yerlerde baş yönetici oldular birçok kurum çöktü işlemez oldu.
Başkanın etrafını saranlardan dolayı başkana ulaşamıyoruz. Onu âdeta çembere almış bir yapı var.
Onun güvendiği değer verdiği başbakan, bakan yaptığı bunlar kim biliyorsun hep kazık attı ülkeye.
Ha şunu da söyleyeyim, iktidar değişirse gelenler bizlere pek merhametli olmayacaklar.
Bizim yüzümüzden dindar halkta acı çekecek müsebbibi biziz. İçim çok dertli kardeşim insanların yüzüne bakamıyorum beni kim nasıl affedecek, siyasetten uzak bir hayata gidiyorum artık inzivaya çekileceğim her gün tövbe edeceğim Allah’ıma beni affetsin diye.
Bu saydıklarından dolayı haklıydı Halit abi, maalesef ki bunlar olmuştu benim güzel ülkemde. Yani biz kimi kime şikâyet edeceğiz. Ben bir Allahsızla, komünistle tartışırken neyi savunacağım.
Senin düşündüğün tarzındaki insanlar yönetti ülkeyi gelinen tablo bu derlerse ne cevap vereceğim.
İşin ilginç yanı nedir biliyor musunuz? Beni benim gibi inandığım insanlar kandırdı. Beni solcu, komünist hiç kazıklamadı benim görüşümde olan insan kandırdı kazıkladı.
Yani Halit abim çok da doğru söylüyordu. Allah bu ülkeye bilmeden kötülük yapanları affetsin. Bilerek isteyerek hainlik yapanları da kahrı perişan eylesin.
Dille değil icraatla, Müslümanlık ve Milliyetçilerle omuz omuza mücadele edebilmeyi bize nasip etsin Allah’ım.
Vel hasıl Halit abim müsaade istedi gözleri dolu, dolu sesi titrek bir şekilde Hoşça kal dedi.
“Abi bu kadar helak etme kendini biz senin vatanseverliğini biliyoruz” desem de.
-Bana teselli fayda etmez Murat kardeşim ben gideyim çilehanemde çilemi çekeyim benim artık dünyam yok, ben ahiretimi kurtarayım bu Millet beni affetsin bende bu koşuşturmalara ortak oldum.
Allah vatanımızı böldürtmesin, bayrağımızı indirtmesin dedi. İki adım attı durdu geriye döndü ve şu iki cümleyle hayatının en anlamlı okkalı sözünü söyledi.
“Atatürk ne kadar da haklıymış. Biz onu yanlış tanımışız. Atatürk’ün izinden ayrılma sakın, o çok büyük komutan gerçekten de büyük BAŞBUĞ’ muş dedi ve gitti.
Halit abim, çok dindar ve vatansever bir adamdı yıllarca Atatürk karşıtı söylemlerle gündem oluştururdu. Onun mason olduğunu, ajan olduğunu anlatır dururdu.
Ama geldiğimiz en son noktada onun gibi bir adamın ağzından duyduğum yani söylediği kelime beni yerime çivi gibi çakmış şok etmişti.
“ATATÜRK’ÜN İZİNDEN AYRILMA SAKIN!”
Halit abim başı önde giderken ben ona ardından öylece bakakaldım, taa gözden kayboluncaya kadar.
Bu yazıdan sonra olayları iki kere düşünün derim başka ülkemiz yok. Biz vatan sevdalısı, Müslüman Türk halkıyız.
Saygılarımla.
Araştırmacı yazar: Murat Gülşan
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.