UNUTULAN DEĞERLERİMİZ.
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Bu virüs çıktıktan sonra var olan değerlerimizi nasılda unuttuğumuzu görmüş olduk. Nedir var olan değerlerimiz en başta Ulul emre itiat.<br />
” Ulü'l-emr, “emir sahipleri, emir verme salâhiyeti taşıyan ve bu konumda olanlar yani âmirler” demektir. Bunlardan maksadın kimler olduğu konusunda “devlet başkanı, onun veya toplumun yetki verdiği yöneticiler ve kumandanlardır”, “âlimlerdir” gibi çeşitli anlayışlar ve rivayetler vardır. “...sizden olan emir sahiplerine itaat edin” buyurulduğuna göre bunların belli kişiler ve makam sahipleri olduğu, iman ve dünya görüşü itibariyle Müslüman olanlardan seçildiği veya tayin edildiği, meşrû buyruklarında bunlara itaat etmenin Allah emri ve dinin gereği olduğu anlaşılmaktadır.”<br />
İşte ortada bir emir var hastalığın yayılmaması için topluluklardan uzak durun, sokağa çıkmayın diye. Biz ne yapıyoruz sokağa, sahil kenarlarına, parklara piknik alanlarına koşa koşa çıkıyoruz. Yani emre itaate uymuyoruz. Oysa ki Kuran-ı kerimin Neml Suresindeki Süleyman kıssasında yer alan “Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi bir arada düzenli olarak sevk ediliyordu. Nihayet karınca vadisine geldikleri zaman, bir karınca: ‘Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!’ dedi.<br />
Tüm karıncalar bu karıncanın seslenişine kulak vererek ezilmekten kurtuldular. Şimdi bizde Ulul emre itiat ederek Allahın izniyle bu durumdan kurtulacağız. Evden çıkmayacağız (Çalışmayanlar için)<br />
Gelelim ikinci duruma, Aç gözlülük, tamahkar olmak, kendini düşünmek..<br />
Lazım olan temizlik malzemelerini, kolonyaları, maske fiyatlarını fahiş fiyatlarla satmak, krizden nemalanmak, birde Müslüman toplumunun içinde, Müslüman olarak yapmak, hem Allah katında günah hem de insanlık açısından etik olmayan ahlaksız bu davranışlar şerefsizlikle eş bir durumdur.<br />
Bu hususla alakalı olarak Hz. Ali (ra) şöyle buyurmaktadır: “Hırsın kökü aç, gözlülük meyvesi ise kınamaktır.”<br />
“En helak edici şey aç gözlülüktur.”,<br />
Dindarlığın başı tamahı terk etmektir.”<br />
Aşırı hırs ve tamah insanı felakete götürür. Ölçülü hırs ve tamah ise; insanı meşru yoldan çalışıp kazanmaya sevk eder. Peygamberimiz (asm) yine bir hadisi şerifinde ise şöyle buyuruyor: “Şayet bir kimse tamahkar olursa zelil olur. Bir kimse kanaat ederse o insan şerefli ve güçlü olur.”<br />
Kur’an-ı Kerim’de ise şöyle bildirilmektedir: İbrahim (as) Cenabı Hakka şöyle dua etmektedir. ‘Ya Rabbi! Beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru!’<br />
Puttan maksat gerçek putlar olduğu gibi, aşırı derecede para sevgisi olarak da ifade edilmektedir.<br />
Panik havası oluşturularak marketlere alış veriş merkezlerinde yağma yaparak kendimizi düşünerek 10 paket makarna 10 paket un, şeker farklı tüketim malları vs. vs.. Alarak bencilliği ön plana çekip paylaşımcılığı nasılda unuttuğumuzun en büyük sınavıdır.<br />
Kur’an-ı Kerim’de Cenabı Hak şöyle buyuruyor: “Deki, Eğer Rabbimizin rahmet hazineleri sizin olsaydı, tükenir korkusuyla yine de vermeyip cimrilik ederdiniz. Gerçekten insan çok cimridir.” (İsra, 100)<br />
Üçüncü hususumuz ise Sabretmek. Sabır; îtidâli muhâfaza etme, tahammül gösterme, acıya katlanma, göğüs germe, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukâvemet etme, aklın ve dînin gösterdiği yolda sebât etme mânâlarına gelir.<br />
Kıymetli arkadaşlarım Dünya kurulduğundan beri İnsanoğlu birçok sıkıntılar yaşamış bir çoğunun da üstesinden gelmiştir. Madem ki böyle bir salgın felaketiyle yüz yüzeyiz sabır ve dua ile kurallar çerçevesinde bu sıkıntıyı da atlatacağız inşallah.<br />
“Sabır, nefsi emredilen şeyleri yapmaya mecbur kılmaktır. Bu da ibâdetlerin meşakkatlerine, belâlara ve günah dışındaki zararlara tahammülle gerçekleşir.” “…Allâh’ın hükmü gelinceye kadar sabret!..” (Yûnus, 109)<br />
Ve son olarak neden hazırlıklı değiliz.<br />
Savaş demek ki silahla topla tüfekle, okla kılıçla yapılmıyor, hem ekonomik savaşlar olduğu kadar artık biyolojik savaşlarda günümüzde var. Türk milleti olarak bundan sonra ki dönemler için ne yapabiliriz’ in içine girmeli konuyu uzmanlarıyla derin’ en analiz yaparak her türlü kötü şartlara hazırlık içinde olmalıyız. Mesela karantina hastaneleri kurulmalı, Hastanelere, kimyacılara etil alkol üreten şeker fabrikaları açılmalı daha çok üretim yaparak stoklar oluşturmalı, Ayrıca aşı üretim merkezleri ivedilikle canlı tutulmalı, uzmanlarını da yetiştirmeli diye düşünüyorum. Son sözümüz İnsanoğlu bu pis bulaşıcı hastalıktan en kısa süre içinde kurtulması dileğimizle dua ve selametle kalınız.<br />
<br />
Murat Gülşan</div>
Ekleme
Tarihi: 22 Mart 2020 - Pazar
UNUTULAN DEĞERLERİMİZ.
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Bu virüs çıktıktan sonra var olan değerlerimizi nasılda unuttuğumuzu görmüş olduk. Nedir var olan değerlerimiz en başta Ulul emre itiat.<br />
” Ulü'l-emr, “emir sahipleri, emir verme salâhiyeti taşıyan ve bu konumda olanlar yani âmirler” demektir. Bunlardan maksadın kimler olduğu konusunda “devlet başkanı, onun veya toplumun yetki verdiği yöneticiler ve kumandanlardır”, “âlimlerdir” gibi çeşitli anlayışlar ve rivayetler vardır. “...sizden olan emir sahiplerine itaat edin” buyurulduğuna göre bunların belli kişiler ve makam sahipleri olduğu, iman ve dünya görüşü itibariyle Müslüman olanlardan seçildiği veya tayin edildiği, meşrû buyruklarında bunlara itaat etmenin Allah emri ve dinin gereği olduğu anlaşılmaktadır.”<br />
İşte ortada bir emir var hastalığın yayılmaması için topluluklardan uzak durun, sokağa çıkmayın diye. Biz ne yapıyoruz sokağa, sahil kenarlarına, parklara piknik alanlarına koşa koşa çıkıyoruz. Yani emre itaate uymuyoruz. Oysa ki Kuran-ı kerimin Neml Suresindeki Süleyman kıssasında yer alan “Süleyman'ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi bir arada düzenli olarak sevk ediliyordu. Nihayet karınca vadisine geldikleri zaman, bir karınca: ‘Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!’ dedi.<br />
Tüm karıncalar bu karıncanın seslenişine kulak vererek ezilmekten kurtuldular. Şimdi bizde Ulul emre itiat ederek Allahın izniyle bu durumdan kurtulacağız. Evden çıkmayacağız (Çalışmayanlar için)<br />
Gelelim ikinci duruma, Aç gözlülük, tamahkar olmak, kendini düşünmek..<br />
Lazım olan temizlik malzemelerini, kolonyaları, maske fiyatlarını fahiş fiyatlarla satmak, krizden nemalanmak, birde Müslüman toplumunun içinde, Müslüman olarak yapmak, hem Allah katında günah hem de insanlık açısından etik olmayan ahlaksız bu davranışlar şerefsizlikle eş bir durumdur.<br />
Bu hususla alakalı olarak Hz. Ali (ra) şöyle buyurmaktadır: “Hırsın kökü aç, gözlülük meyvesi ise kınamaktır.”<br />
“En helak edici şey aç gözlülüktur.”,<br />
Dindarlığın başı tamahı terk etmektir.”<br />
Aşırı hırs ve tamah insanı felakete götürür. Ölçülü hırs ve tamah ise; insanı meşru yoldan çalışıp kazanmaya sevk eder. Peygamberimiz (asm) yine bir hadisi şerifinde ise şöyle buyuruyor: “Şayet bir kimse tamahkar olursa zelil olur. Bir kimse kanaat ederse o insan şerefli ve güçlü olur.”<br />
Kur’an-ı Kerim’de ise şöyle bildirilmektedir: İbrahim (as) Cenabı Hakka şöyle dua etmektedir. ‘Ya Rabbi! Beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru!’<br />
Puttan maksat gerçek putlar olduğu gibi, aşırı derecede para sevgisi olarak da ifade edilmektedir.<br />
Panik havası oluşturularak marketlere alış veriş merkezlerinde yağma yaparak kendimizi düşünerek 10 paket makarna 10 paket un, şeker farklı tüketim malları vs. vs.. Alarak bencilliği ön plana çekip paylaşımcılığı nasılda unuttuğumuzun en büyük sınavıdır.<br />
Kur’an-ı Kerim’de Cenabı Hak şöyle buyuruyor: “Deki, Eğer Rabbimizin rahmet hazineleri sizin olsaydı, tükenir korkusuyla yine de vermeyip cimrilik ederdiniz. Gerçekten insan çok cimridir.” (İsra, 100)<br />
Üçüncü hususumuz ise Sabretmek. Sabır; îtidâli muhâfaza etme, tahammül gösterme, acıya katlanma, göğüs germe, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla mukâvemet etme, aklın ve dînin gösterdiği yolda sebât etme mânâlarına gelir.<br />
Kıymetli arkadaşlarım Dünya kurulduğundan beri İnsanoğlu birçok sıkıntılar yaşamış bir çoğunun da üstesinden gelmiştir. Madem ki böyle bir salgın felaketiyle yüz yüzeyiz sabır ve dua ile kurallar çerçevesinde bu sıkıntıyı da atlatacağız inşallah.<br />
“Sabır, nefsi emredilen şeyleri yapmaya mecbur kılmaktır. Bu da ibâdetlerin meşakkatlerine, belâlara ve günah dışındaki zararlara tahammülle gerçekleşir.” “…Allâh’ın hükmü gelinceye kadar sabret!..” (Yûnus, 109)<br />
Ve son olarak neden hazırlıklı değiliz.<br />
Savaş demek ki silahla topla tüfekle, okla kılıçla yapılmıyor, hem ekonomik savaşlar olduğu kadar artık biyolojik savaşlarda günümüzde var. Türk milleti olarak bundan sonra ki dönemler için ne yapabiliriz’ in içine girmeli konuyu uzmanlarıyla derin’ en analiz yaparak her türlü kötü şartlara hazırlık içinde olmalıyız. Mesela karantina hastaneleri kurulmalı, Hastanelere, kimyacılara etil alkol üreten şeker fabrikaları açılmalı daha çok üretim yaparak stoklar oluşturmalı, Ayrıca aşı üretim merkezleri ivedilikle canlı tutulmalı, uzmanlarını da yetiştirmeli diye düşünüyorum. Son sözümüz İnsanoğlu bu pis bulaşıcı hastalıktan en kısa süre içinde kurtulması dileğimizle dua ve selametle kalınız.<br />
<br />
Murat Gülşan</div>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.