Önder GÜZELARSLAN
Köşe Yazarı
Önder GÜZELARSLAN
 

GAM YÜKÜNÜ SABIRLA AŞMAK

<p>Gam yani keder, bir bakıma insanın d&uuml;nya hayatında yoldaşıdır. İnsanın fıtratında gam her zaman vardır. İnsan gamlı ve h&uuml;z&uuml;nl&uuml; bir varlıktır. Eskiler bunu &ldquo;B&icirc;-gam olan &acirc;dem olmaz&rdquo; diye ifade ederler. Gamsız olan adam bile sayılmaz demektir. Zira insanoğlu bu d&uuml;nyada misafirdir. Misafirlik bittiğinde asıl mekana vasıl olacağız. Misafirlik s&uuml;resince de başımıza &ccedil;eşitli belalar, sıkıntılar d&uuml;&ccedil;&acirc;r olabilir. Bu sıkıntılara da sabır g&ouml;stererek m&uuml;kafatını bekleyeceğiz.</p> <p>Hz. Mevlana&rsquo;yı anarak s&ouml;ze devam edelim. Hz. Mevla ş&ouml;yle buyuruyor:</p> <p>&ldquo;Bir g&uuml;n bir adam elinde bir halı ve bu halıyı eline aldığı sopa ile d&ouml;v&uuml;yor. Burada bu olay ile şu ifade edilmeye &ccedil;alışılıyor. Adamın maksadı halıyı d&ouml;vmek değil. Onun amacı halının &uuml;zerindeki tozları almak. İşte bunun gibi sana gelen dert ve belalar senin g&uuml;nahlardan, kirden, pastan arınman i&ccedil;indir. Şikayet edip sızlanma, sabır g&ouml;ster, metanetli ol ve imtihanın sırrını kavramaya &ccedil;alış.&rdquo;&nbsp;</p> <p>Dert ve belalar, kemend-i mahb&ucirc;bdur. Yani sevilenleri &ccedil;ekmek i&ccedil;in atılan kemend gibidir. Bazen işlediğimiz kabahatler sonucunda bazı cezalara m&uuml;stehak oluruz. Allah yarattığı kullarını &ccedil;ok sevmektedir. Zira insanın yaratılış gayesi Allah&rsquo;a ibadet etmek, her an Allah&rsquo;ı anmak ve O&rsquo;nu y&uuml;celtmektir. Rabbimiz Kur&rsquo;an-ı Kerim&rsquo;de Kaf s&uuml;resinin 16. ayetinde s&ouml;yle buyurmaktadır:</p> <p>&ldquo;Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biz biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.&rdquo;</p> <p>Bize şah damarımızdan daha yakın olan Rabbimiz, bizi yarattı ama boşu boşuna yaratmadı. Kendisine ibadet edelim ve O&rsquo;nu analım diye yarattı. İnsan d&uuml;nya hayatı yolculuğunda &ccedil;eşitli sıkıntılar ve &ccedil;eşitli belalar ile elbette karşılaşacaktır. Hayatımızın her anı mutlu, neşeli ve huzurlu ge&ccedil;meyecektir. Zaman zaman &uuml;z&uuml;leceğiz. Zaman zaman kederden adeta d&uuml;nyaya geldiğimize pişman olacağız belki de. B&uuml;t&uuml;n bu durumlarda yıkılmak, pes etmek, isyan etmek doğru bir davranış şekli değildir. Başımıza gelen istemediğimiz durumlara karşı b&uuml;y&uuml;k bir metanetle sabır g&ouml;stereceğiz. Hz. Ey&uuml;p (a.s.)&rsquo;ın sabır g&ouml;mleğini sırtımıza giyeceğiz. İşte o vakit imtihanı kazanma şansı elde etmiş olacağız.&nbsp;</p> <p>Aslında bir bakıma gam, keder olayına ş&ouml;yle bakmak lazım. Gam, d&uuml;nyaya geliş gayemizden saptığımız anlarda Rabbimizin bizi uyarmak, kendimize gelmemiz, asli vazifemize uygun yaşamamız i&ccedil;in g&ouml;nderdiği belaların sonucunda d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z durumdur. Kederleneceğiz, &uuml;z&uuml;leceğiz ki, yeniden aslımıza d&ouml;nebilelim.&nbsp; Bazen Allah dostları derler ki, kedere d&uuml;şmediğiniz an kendinizi sorgulayın. Acaba Rabbim beni unuttu mu diye. Zira Allah sevdiği kulunu kederlendirir. Kulunun kendisinden nedamet duymasından &ccedil;ok hoşlanır. Bu vesile ile de her daim kul, yaratıcısı olan Allah&rsquo;ı unutmamış aksine anmış, hatırlamış olur.</p> <p>D&uuml;nya insanoğlu i&ccedil;in neşelenmek ve sefa s&uuml;rmek i&ccedil;in yaratılan bir mekan değildir. D&uuml;nya acı, ızdırab, keder ve sıkıntıların bilakis merkezidir. Bu acılar insanoğlunun pişmesi ve olgunlaşması i&ccedil;indir. İnsan elbette hep g&uuml;zelliklerle imtihan olmayacaktır. Yokluk, sıkıntılar ve acılar da imtihanın &ouml;nemli bir par&ccedil;asıdır. Belki de sıkıntı ve kederler imtihanda bizim i&ccedil;in en can alıcı noktalardır. Zira bunlara sabır g&ouml;stererek g&ouml;ğ&uuml;s gerebilmek ciddi bir marifet ister. Ciddi bir iman ister. Kavi ve &ccedil;elik gibi bir imanla ancak bu bela ve musibetler, sıkıntı ve kederler &uuml;zerimizden yok olur, gider.&nbsp;</p> <p>Aslında gam &ccedil;ekmenin arka planında, sonsuz hayattaki kavuşmaya olan &ouml;zlem ve bekleyiş vardır. Zira bu d&uuml;nyanın mutluluğu ve neşesi gelip ge&ccedil;icidir. Bu d&uuml;nyanın sefasına aldanmamak lazım. Divan şairlerimizden Nev&rsquo;&icirc; bu durumu bir beytinde ş&ouml;yle ifade etmiştir:</p> <p>&ldquo;Bu d&uuml;nyada safa kadehinin peşine d&uuml;şmek, mutluluğu tahsil etmek i&ccedil;in gayret g&ouml;stermek yersizdir. Al&ccedil;ak d&uuml;nyada bir yudum mutluluk tahsil edeceğim demek, aciz bir avcının elinden iki lokmalık avını zorla almak gibi bir şeydir ki, bu mert adama yakışmaz.&rdquo;</p> <p>D&uuml;nyada mutluluk değil &lsquo;gam&rsquo; galip gelmiştir. Zira Hz. Adem su ile toprak arasındayken kırk g&uuml;n yağmur yağdı. Otuz dokuzu gamdı, biri neşe idi.&nbsp; Bu ifadeyi per&ccedil;inleyen bir hadiseye yeri gelmişken değinelim.</p> <p>Yavuz Sultan Selim Han &lsquo;Selim&icirc;&rsquo; maslahı ile şiirler yazıyor. D&ouml;neminde de, yanında bulunan Vehb&icirc; isimli bir şair yaşarmış. Sultan, Vehb&icirc;&rsquo;ye bir konuda kızınca Vehb&icirc; payitahtı terk ederek Van m&uuml;ft&uuml;s&uuml;ne sığınıyor. M&uuml;ft&uuml;n&uuml;n yanında bir s&uuml;re misafir olarak kalmış. Bu arada Sultan Yavuz Selim Vehb&icirc;&rsquo;yi hatırlayarak onu bulup huzuruna getirilmesini ister. B&uuml;t&uuml;n Osmanlı toprakları &uuml;&ccedil; kıtayı sarmış onu nerede nasıl bulacaklar. Onu bulabilmenin zor olduğunu d&uuml;ş&uuml;nenler, Padişaha ilgin&ccedil; bir teklif sunarlar. Teklife g&ouml;re bir yarışma yapılacak, yarışma gereği Sultan bir mısra s&ouml;yleyecek ve ikinci mısra boş bırakılacak. Bu ikinci mısrayı en g&uuml;zel şekilde dolduran kim olursa o &ouml;d&uuml;llendirilecek. Bu teklifi sunan kişi ben Vehb&icirc;&rsquo;yi tanıyorum. &Ouml;k&uuml;z&uuml;n boynuzuna da girse bu mısrayı tamamlar ve bize g&ouml;nderir. Belki adını gizleyebilir. Ama siz onu anlayabilirsiniz, der. Yavuz Sultan Selim&rsquo;e bu teklif uygun gelir ve hemen ilk mısrayı s&ouml;yler:</p> <p>&ldquo;B&uuml;t&uuml;n d&uuml;ny&acirc; benim olsa gamım gitmez nedendir bu&rdquo;&nbsp;</p> <p>B&ouml;ylece yarışma başlar. Yarışmaya h&uuml;nerini g&ouml;stermek isteyen b&uuml;t&uuml;n şairler katılır. Şairlikte pek h&uuml;neri olmayan Van m&uuml;ft&uuml;s&uuml; de yarışmaya iştirak eder. Van m&uuml;ft&uuml;s&uuml; adına mısraı g&ouml;nderen Vehb&icirc;&rsquo;dir. Gelen b&uuml;t&uuml;n mısralar incelenir. Ve şu mısra beğenilir.</p> <p>&ldquo;Ezelden gam t&uuml;r&acirc;bıyla yoğrulmuş bedendir bu&rdquo;&nbsp;</p> <p>Bunun &uuml;zerine bu mısrayı g&ouml;nderen Van m&uuml;ft&uuml;s&uuml;ne sizin mısraınız beğenildi. &Ouml;d&uuml;l&uuml;n&uuml;z&uuml; almaya gelin ve Vehb&icirc;&rsquo;yi kastederek yanınızdakini de alıp getirin, diye emir verilir. Tek mısra ile bile Vehb&icirc; h&uuml;nerini g&ouml;stermiştir.&nbsp;</p> <p>Bu iki mısrayı birleştirdiğimizde anlamı nedir, ona bakalım.</p> <p>Yavuz sultan Selim diyor ki:&nbsp;</p> <p>&ldquo;Cihan padişahı olduk h&acirc;l&acirc; gamdan kurtulamadık. Neden?&rdquo; Vehb&icirc;&rsquo;den gelen cevap:&nbsp;</p> <p>&ldquo;Babanız Hz. Adem (a.s.), gam toprağıyla yoğrulmuş da ondan.&rdquo;</p> <p>Kısacası insanoğlunun ana mayasında var gam, keder.&nbsp;</p> <p>İmam-ı Rabb&acirc;n&icirc; Hazretleri de Rabbimize y&ouml;nelerek ş&ouml;yle diyor:&nbsp;</p> <p>&ldquo;Seni sevmekten maksat dert ve gam tatmaktır. Yoksa rahat ettirecek &ccedil;ok şey var.&rdquo;&nbsp;&nbsp;</p> <p>&nbsp;&Ouml;nder G&Uuml;ZELARSLAN&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 02 Nisan 2021 - Cuma

GAM YÜKÜNÜ SABIRLA AŞMAK

<p>Gam yani keder, bir bakıma insanın d&uuml;nya hayatında yoldaşıdır. İnsanın fıtratında gam her zaman vardır. İnsan gamlı ve h&uuml;z&uuml;nl&uuml; bir varlıktır. Eskiler bunu &ldquo;B&icirc;-gam olan &acirc;dem olmaz&rdquo; diye ifade ederler. Gamsız olan adam bile sayılmaz demektir. Zira insanoğlu bu d&uuml;nyada misafirdir. Misafirlik bittiğinde asıl mekana vasıl olacağız. Misafirlik s&uuml;resince de başımıza &ccedil;eşitli belalar, sıkıntılar d&uuml;&ccedil;&acirc;r olabilir. Bu sıkıntılara da sabır g&ouml;stererek m&uuml;kafatını bekleyeceğiz.</p> <p>Hz. Mevlana&rsquo;yı anarak s&ouml;ze devam edelim. Hz. Mevla ş&ouml;yle buyuruyor:</p> <p>&ldquo;Bir g&uuml;n bir adam elinde bir halı ve bu halıyı eline aldığı sopa ile d&ouml;v&uuml;yor. Burada bu olay ile şu ifade edilmeye &ccedil;alışılıyor. Adamın maksadı halıyı d&ouml;vmek değil. Onun amacı halının &uuml;zerindeki tozları almak. İşte bunun gibi sana gelen dert ve belalar senin g&uuml;nahlardan, kirden, pastan arınman i&ccedil;indir. Şikayet edip sızlanma, sabır g&ouml;ster, metanetli ol ve imtihanın sırrını kavramaya &ccedil;alış.&rdquo;&nbsp;</p> <p>Dert ve belalar, kemend-i mahb&ucirc;bdur. Yani sevilenleri &ccedil;ekmek i&ccedil;in atılan kemend gibidir. Bazen işlediğimiz kabahatler sonucunda bazı cezalara m&uuml;stehak oluruz. Allah yarattığı kullarını &ccedil;ok sevmektedir. Zira insanın yaratılış gayesi Allah&rsquo;a ibadet etmek, her an Allah&rsquo;ı anmak ve O&rsquo;nu y&uuml;celtmektir. Rabbimiz Kur&rsquo;an-ı Kerim&rsquo;de Kaf s&uuml;resinin 16. ayetinde s&ouml;yle buyurmaktadır:</p> <p>&ldquo;Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biz biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.&rdquo;</p> <p>Bize şah damarımızdan daha yakın olan Rabbimiz, bizi yarattı ama boşu boşuna yaratmadı. Kendisine ibadet edelim ve O&rsquo;nu analım diye yarattı. İnsan d&uuml;nya hayatı yolculuğunda &ccedil;eşitli sıkıntılar ve &ccedil;eşitli belalar ile elbette karşılaşacaktır. Hayatımızın her anı mutlu, neşeli ve huzurlu ge&ccedil;meyecektir. Zaman zaman &uuml;z&uuml;leceğiz. Zaman zaman kederden adeta d&uuml;nyaya geldiğimize pişman olacağız belki de. B&uuml;t&uuml;n bu durumlarda yıkılmak, pes etmek, isyan etmek doğru bir davranış şekli değildir. Başımıza gelen istemediğimiz durumlara karşı b&uuml;y&uuml;k bir metanetle sabır g&ouml;stereceğiz. Hz. Ey&uuml;p (a.s.)&rsquo;ın sabır g&ouml;mleğini sırtımıza giyeceğiz. İşte o vakit imtihanı kazanma şansı elde etmiş olacağız.&nbsp;</p> <p>Aslında bir bakıma gam, keder olayına ş&ouml;yle bakmak lazım. Gam, d&uuml;nyaya geliş gayemizden saptığımız anlarda Rabbimizin bizi uyarmak, kendimize gelmemiz, asli vazifemize uygun yaşamamız i&ccedil;in g&ouml;nderdiği belaların sonucunda d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z durumdur. Kederleneceğiz, &uuml;z&uuml;leceğiz ki, yeniden aslımıza d&ouml;nebilelim.&nbsp; Bazen Allah dostları derler ki, kedere d&uuml;şmediğiniz an kendinizi sorgulayın. Acaba Rabbim beni unuttu mu diye. Zira Allah sevdiği kulunu kederlendirir. Kulunun kendisinden nedamet duymasından &ccedil;ok hoşlanır. Bu vesile ile de her daim kul, yaratıcısı olan Allah&rsquo;ı unutmamış aksine anmış, hatırlamış olur.</p> <p>D&uuml;nya insanoğlu i&ccedil;in neşelenmek ve sefa s&uuml;rmek i&ccedil;in yaratılan bir mekan değildir. D&uuml;nya acı, ızdırab, keder ve sıkıntıların bilakis merkezidir. Bu acılar insanoğlunun pişmesi ve olgunlaşması i&ccedil;indir. İnsan elbette hep g&uuml;zelliklerle imtihan olmayacaktır. Yokluk, sıkıntılar ve acılar da imtihanın &ouml;nemli bir par&ccedil;asıdır. Belki de sıkıntı ve kederler imtihanda bizim i&ccedil;in en can alıcı noktalardır. Zira bunlara sabır g&ouml;stererek g&ouml;ğ&uuml;s gerebilmek ciddi bir marifet ister. Ciddi bir iman ister. Kavi ve &ccedil;elik gibi bir imanla ancak bu bela ve musibetler, sıkıntı ve kederler &uuml;zerimizden yok olur, gider.&nbsp;</p> <p>Aslında gam &ccedil;ekmenin arka planında, sonsuz hayattaki kavuşmaya olan &ouml;zlem ve bekleyiş vardır. Zira bu d&uuml;nyanın mutluluğu ve neşesi gelip ge&ccedil;icidir. Bu d&uuml;nyanın sefasına aldanmamak lazım. Divan şairlerimizden Nev&rsquo;&icirc; bu durumu bir beytinde ş&ouml;yle ifade etmiştir:</p> <p>&ldquo;Bu d&uuml;nyada safa kadehinin peşine d&uuml;şmek, mutluluğu tahsil etmek i&ccedil;in gayret g&ouml;stermek yersizdir. Al&ccedil;ak d&uuml;nyada bir yudum mutluluk tahsil edeceğim demek, aciz bir avcının elinden iki lokmalık avını zorla almak gibi bir şeydir ki, bu mert adama yakışmaz.&rdquo;</p> <p>D&uuml;nyada mutluluk değil &lsquo;gam&rsquo; galip gelmiştir. Zira Hz. Adem su ile toprak arasındayken kırk g&uuml;n yağmur yağdı. Otuz dokuzu gamdı, biri neşe idi.&nbsp; Bu ifadeyi per&ccedil;inleyen bir hadiseye yeri gelmişken değinelim.</p> <p>Yavuz Sultan Selim Han &lsquo;Selim&icirc;&rsquo; maslahı ile şiirler yazıyor. D&ouml;neminde de, yanında bulunan Vehb&icirc; isimli bir şair yaşarmış. Sultan, Vehb&icirc;&rsquo;ye bir konuda kızınca Vehb&icirc; payitahtı terk ederek Van m&uuml;ft&uuml;s&uuml;ne sığınıyor. M&uuml;ft&uuml;n&uuml;n yanında bir s&uuml;re misafir olarak kalmış. Bu arada Sultan Yavuz Selim Vehb&icirc;&rsquo;yi hatırlayarak onu bulup huzuruna getirilmesini ister. B&uuml;t&uuml;n Osmanlı toprakları &uuml;&ccedil; kıtayı sarmış onu nerede nasıl bulacaklar. Onu bulabilmenin zor olduğunu d&uuml;ş&uuml;nenler, Padişaha ilgin&ccedil; bir teklif sunarlar. Teklife g&ouml;re bir yarışma yapılacak, yarışma gereği Sultan bir mısra s&ouml;yleyecek ve ikinci mısra boş bırakılacak. Bu ikinci mısrayı en g&uuml;zel şekilde dolduran kim olursa o &ouml;d&uuml;llendirilecek. Bu teklifi sunan kişi ben Vehb&icirc;&rsquo;yi tanıyorum. &Ouml;k&uuml;z&uuml;n boynuzuna da girse bu mısrayı tamamlar ve bize g&ouml;nderir. Belki adını gizleyebilir. Ama siz onu anlayabilirsiniz, der. Yavuz Sultan Selim&rsquo;e bu teklif uygun gelir ve hemen ilk mısrayı s&ouml;yler:</p> <p>&ldquo;B&uuml;t&uuml;n d&uuml;ny&acirc; benim olsa gamım gitmez nedendir bu&rdquo;&nbsp;</p> <p>B&ouml;ylece yarışma başlar. Yarışmaya h&uuml;nerini g&ouml;stermek isteyen b&uuml;t&uuml;n şairler katılır. Şairlikte pek h&uuml;neri olmayan Van m&uuml;ft&uuml;s&uuml; de yarışmaya iştirak eder. Van m&uuml;ft&uuml;s&uuml; adına mısraı g&ouml;nderen Vehb&icirc;&rsquo;dir. Gelen b&uuml;t&uuml;n mısralar incelenir. Ve şu mısra beğenilir.</p> <p>&ldquo;Ezelden gam t&uuml;r&acirc;bıyla yoğrulmuş bedendir bu&rdquo;&nbsp;</p> <p>Bunun &uuml;zerine bu mısrayı g&ouml;nderen Van m&uuml;ft&uuml;s&uuml;ne sizin mısraınız beğenildi. &Ouml;d&uuml;l&uuml;n&uuml;z&uuml; almaya gelin ve Vehb&icirc;&rsquo;yi kastederek yanınızdakini de alıp getirin, diye emir verilir. Tek mısra ile bile Vehb&icirc; h&uuml;nerini g&ouml;stermiştir.&nbsp;</p> <p>Bu iki mısrayı birleştirdiğimizde anlamı nedir, ona bakalım.</p> <p>Yavuz sultan Selim diyor ki:&nbsp;</p> <p>&ldquo;Cihan padişahı olduk h&acirc;l&acirc; gamdan kurtulamadık. Neden?&rdquo; Vehb&icirc;&rsquo;den gelen cevap:&nbsp;</p> <p>&ldquo;Babanız Hz. Adem (a.s.), gam toprağıyla yoğrulmuş da ondan.&rdquo;</p> <p>Kısacası insanoğlunun ana mayasında var gam, keder.&nbsp;</p> <p>İmam-ı Rabb&acirc;n&icirc; Hazretleri de Rabbimize y&ouml;nelerek ş&ouml;yle diyor:&nbsp;</p> <p>&ldquo;Seni sevmekten maksat dert ve gam tatmaktır. Yoksa rahat ettirecek &ccedil;ok şey var.&rdquo;&nbsp;&nbsp;</p> <p>&nbsp;&Ouml;nder G&Uuml;ZELARSLAN&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.