Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
 

Başımız Belada mı, Yoksa Belaya Göz mü Yumuyoruz?

Başımız Belada mı, Yoksa Belaya Göz mü Yumuyoruz? Bir şehir… Binaların gölgelerinde saklanan gerçekler, kaldırımlarda yankılanan ayak sesleri. Geceyle birlikte kaybolan sözler ve sabaha karşı yeniden yazılan kaderler. Komiser ve eşkıya arasındaki çizgi giderek inceliyor. Yasaların kâğıt üzerindeki katılığı, gerçeğin esnek sınırlarıyla çatışıyor. Peki biz, bu sahnenin neresinde duruyoruz? Toplumun vicdanı bazen bir mahkeme salonunda yankılanan kararlarda, bazen bir sokak lambasının altındaki suskunlukta şekillenir. Suç, yalnızca bir bireyin yanlış seçimi midir, yoksa içinde bulunduğumuz düzenin kaçınılmaz bir sonucu mu? Birileri kanunun peşinden giderken, birileri onu bükmenin yollarını arıyor. Ama asıl mesele şu: Suçu yaratan birey mi, yoksa bireyi suça iten sistem mi? Geçmişin eşkıyaları da bir düzene başkaldırıyordu, bugünün suçluları da. O zaman da şimdi de güç sahipleri sınırları belirliyor; ama bu sınırların içinde adalet her zaman bulunamıyor. Sahiden, suç sadece cezayı hak eden bir eylem mi, yoksa bazen çaresizliğin çığlığı mı? Bir komiser bir eşkıyayı yakalarken gerçekten adaleti mi sağlıyor, yoksa yalnızca düzenin belirlediği rolleri mi oynuyoruz? Günümüzde suç sadece sokakta işlenmiyor. Dijital dünyada, ekonomik sistemde, siyasetin arka odalarında, adaletin sarsıldığı her yerde yeni suç biçimleri doğuyor. Bir hırsız, bir banka hesabını boşaltırken mi daha suçlu, yoksa milyonları açlığa sürükleyen ekonomik politikaları yazanlar mı? Bir adam cebindeki bıçakla mı daha tehlikeli, yoksa savaş kararlarını imzalayanlar mı? Ve bizler, yalnızca izleyiciler miyiz? Yoksa fark etmeden bu hikâyenin bir parçası mı olduk? Belki de adalet yalnızca kanunlarla değil, insani değerlerle inşa edilmelidir. Belki de vicdan en büyük mahkeme olmalıdır. Çünkü bir toplum, suçu ve adaleti yalnızca yasalarla değil, ortak bilinciyle şekillendirir. Soruyu bir kez daha soralım: Komiser mi haklı, eşkıya mı? Yoksa hepimiz bu oyunun içinde başımız belada mı? Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2025 - Cuma

Başımız Belada mı, Yoksa Belaya Göz mü Yumuyoruz?

Başımız Belada mı, Yoksa Belaya Göz mü Yumuyoruz? Bir şehir… Binaların gölgelerinde saklanan gerçekler, kaldırımlarda yankılanan ayak sesleri. Geceyle birlikte kaybolan sözler ve sabaha karşı yeniden yazılan kaderler. Komiser ve eşkıya arasındaki çizgi giderek inceliyor. Yasaların kâğıt üzerindeki katılığı, gerçeğin esnek sınırlarıyla çatışıyor. Peki biz, bu sahnenin neresinde duruyoruz? Toplumun vicdanı bazen bir mahkeme salonunda yankılanan kararlarda, bazen bir sokak lambasının altındaki suskunlukta şekillenir. Suç, yalnızca bir bireyin yanlış seçimi midir, yoksa içinde bulunduğumuz düzenin kaçınılmaz bir sonucu mu? Birileri kanunun peşinden giderken, birileri onu bükmenin yollarını arıyor. Ama asıl mesele şu: Suçu yaratan birey mi, yoksa bireyi suça iten sistem mi? Geçmişin eşkıyaları da bir düzene başkaldırıyordu, bugünün suçluları da. O zaman da şimdi de güç sahipleri sınırları belirliyor; ama bu sınırların içinde adalet her zaman bulunamıyor. Sahiden, suç sadece cezayı hak eden bir eylem mi, yoksa bazen çaresizliğin çığlığı mı? Bir komiser bir eşkıyayı yakalarken gerçekten adaleti mi sağlıyor, yoksa yalnızca düzenin belirlediği rolleri mi oynuyoruz? Günümüzde suç sadece sokakta işlenmiyor. Dijital dünyada, ekonomik sistemde, siyasetin arka odalarında, adaletin sarsıldığı her yerde yeni suç biçimleri doğuyor. Bir hırsız, bir banka hesabını boşaltırken mi daha suçlu, yoksa milyonları açlığa sürükleyen ekonomik politikaları yazanlar mı? Bir adam cebindeki bıçakla mı daha tehlikeli, yoksa savaş kararlarını imzalayanlar mı? Ve bizler, yalnızca izleyiciler miyiz? Yoksa fark etmeden bu hikâyenin bir parçası mı olduk? Belki de adalet yalnızca kanunlarla değil, insani değerlerle inşa edilmelidir. Belki de vicdan en büyük mahkeme olmalıdır. Çünkü bir toplum, suçu ve adaleti yalnızca yasalarla değil, ortak bilinciyle şekillendirir. Soruyu bir kez daha soralım: Komiser mi haklı, eşkıya mı? Yoksa hepimiz bu oyunun içinde başımız belada mı? Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.