Kanun ve Kaos: Komiserin Gölgesi, Eşkıyanın Yolu
Kanun ve Kaos: Komiserin Gölgesi, Eşkıyanın Yolu
Şehir uyurken suç uyanık kalır. Bir sokak lambasının soluk ışığında yankılanan adımlar, bir hikâyenin başlangıcı mıdır, yoksa çoktan yazılmış bir sonun habercisi mi?
Bir zamanlar keskin bir çizgi vardı:
Kanunu temsil edenler ve ona karşı gelenler. Ancak bugün, komiser ile eşkıya arasındaki mesafe her geçen gün biraz daha kapanıyor. Suçun rengi değişti, yöntemleri dönüştü ama en önemlisi, roller birbirine karıştı.
Komiser gerçekten adaleti mi sağlıyor, yoksa yalnızca yazılmış bir senaryonun gereğini mi yerine getiriyor?
Eşkıya, düzeni bozan mı, yoksa bozuk bir düzenin içinden çıkış arayan mı?
Kim doğruyu söylüyor, kim yalanların gölgesinde kayboluyor?
Eskiden eşkıyalar dağlarda saklanırdı, şimdi büyük binaların ardında. Komiserler eskiden sadece sokaklarda suçluları kovalardı, şimdi dosyaların içinde kayboluyorlar. O zamanın isyancıları ile bugünün kuralsızları arasında gerçekten bir fark kaldı mı?
Silahın şekli değişti ama namlunun ucu hâlâ birilerini hedef alıyor. Bir zamanlar suç bir yanlıştı, şimdi ise bir stratejiye dönüştü.
Herkes bir oyun oynuyor ama kuralları kim koyuyor, kim bozuyor?
Gücün ve suçun birbirine bu kadar yaklaştığı bir çağda, kim gerçekten temiz kalabilir?
Bir komiser, eşkıyayı yakalarken belki de kendini aynada görüyordur. Çünkü bazen, kimin suçlu kimin kahraman olduğu sadece anlatılan hikâyeye bağlıdır.
Peki, biz bu hikâyenin neresindeyiz?
Oyunun içinde miyiz, yoksa sadece izleyici mi?
Belki de en büyük tehlike, artık hiçbirimizin bu farkı ayırt edemediği noktadır.
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
Ekleme
Tarihi: 01 Mart 2025 - Cumartesi
Kanun ve Kaos: Komiserin Gölgesi, Eşkıyanın Yolu
Kanun ve Kaos: Komiserin Gölgesi, Eşkıyanın Yolu
Şehir uyurken suç uyanık kalır. Bir sokak lambasının soluk ışığında yankılanan adımlar, bir hikâyenin başlangıcı mıdır, yoksa çoktan yazılmış bir sonun habercisi mi?
Bir zamanlar keskin bir çizgi vardı:
Kanunu temsil edenler ve ona karşı gelenler. Ancak bugün, komiser ile eşkıya arasındaki mesafe her geçen gün biraz daha kapanıyor. Suçun rengi değişti, yöntemleri dönüştü ama en önemlisi, roller birbirine karıştı.
Komiser gerçekten adaleti mi sağlıyor, yoksa yalnızca yazılmış bir senaryonun gereğini mi yerine getiriyor?
Eşkıya, düzeni bozan mı, yoksa bozuk bir düzenin içinden çıkış arayan mı?
Kim doğruyu söylüyor, kim yalanların gölgesinde kayboluyor?
Eskiden eşkıyalar dağlarda saklanırdı, şimdi büyük binaların ardında. Komiserler eskiden sadece sokaklarda suçluları kovalardı, şimdi dosyaların içinde kayboluyorlar. O zamanın isyancıları ile bugünün kuralsızları arasında gerçekten bir fark kaldı mı?
Silahın şekli değişti ama namlunun ucu hâlâ birilerini hedef alıyor. Bir zamanlar suç bir yanlıştı, şimdi ise bir stratejiye dönüştü.
Herkes bir oyun oynuyor ama kuralları kim koyuyor, kim bozuyor?
Gücün ve suçun birbirine bu kadar yaklaştığı bir çağda, kim gerçekten temiz kalabilir?
Bir komiser, eşkıyayı yakalarken belki de kendini aynada görüyordur. Çünkü bazen, kimin suçlu kimin kahraman olduğu sadece anlatılan hikâyeye bağlıdır.
Peki, biz bu hikâyenin neresindeyiz?
Oyunun içinde miyiz, yoksa sadece izleyici mi?
Belki de en büyük tehlike, artık hiçbirimizin bu farkı ayırt edemediği noktadır.
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.