Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

KUR’ÂN’A BAKAN MU’CİZE OLDUĞUNU GÖRÜR

KUTLU DOĞUM 32 KUR’ÂN’A BAKAN MU’CİZE OLDUĞUNU GÖRÜR (HAŞİYE 3: Kur'ân-ı Hakîmin  (her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân’ın)  umum sahifeleri âhirinde (genellikle sayfaların sonunda) âyet tamam oluyor.  Güzel bir kafiye ile nihayeti hitam buluyor (sonunda yer alan kelimelerin ses benzerliği ve uyuşmasıyla tamamlanıyor).  Bunun sırrı şudur ki:  En büyük olan Müdayene âyeti sahifeler için,  Sûre-i İhlâs ve Kevser, satırlar için  bir vahid-i kıyasî ittihaz edildiğinden (Yani Kur’an-ı Kerim ‘ de en uzun ayet olan müdahane ayeti Kur’an aynı ölçü ile yazılınca bir sayfa geliyor. Ihlas ve Kevser sureleri de aynı ölçüde bir satır oluyor. Kur’an-ı Kerim başından sonuna kadar bu ölçü bozulmadan, Kur’an-ı Kerim bu ölçü dikkate alınarak yazıldığında),  Kur'ân-ı Hakîmin bu güzel meziyeti ve icâz alâmeti (mucize özelliği) görülüyor.) HAŞİYE 4  (HAŞİYE 4: Bu makamın bu mebhasında (bahsinde) gayet ehemmiyetli ve  haşmetli ve büyük ve  Risale-i Nur'un muvaffakiyeti noktasında  gayet ziynetli (süslü) ve  sevimli ve  müşevvik kerametin,  (bir abdin hilaf-ı âdet hâli olan velâyet mertebelerinde yükselmesini teşvik ediciliğin) pek az ve cüz'î vaziyet ve  kısacık nümunelerine ve  küçücük emarelerine (belirtilerine),  acelelik belâsıyla iktifa edilmiş.  Halbuki o büyük hakikat (gerçek) ve  o sevimli keramet ise,  "tevafuk" namıyla beş altı nevileriyle (türleriyle)  Risale-i Nur'un bir silsile-i kerametini ve Kur'ân'ın göze görünen bir nevi i'câzının lemeâtını  (bir tür mucize özelliğinin huzmelerini) ve  rumuzât-ı gaybiyenin (gelecekte olacak hadiselere işaretlerin)  bir menba-ı işârâtını teşkil ediyor (işaretlerini meydana getiriyor).  Sonradan, Kur'ân'da lâfzullahın tevafukundan  (Allah lâfzının, -bu kelime Kur'ân-ı Kerimde 2806 defa zikredilmiş olup bu lâfız bütün "sıfat-ı kemâliyeyi" tazammun eden bir sadeftir- nizamlanmış biçimde birbirine uygun olmasından)  çıkan bir lem'a-i i'câzı (mucize özelliklerini, şualarını) gösteren  yaldız ile bir Kur'ân yazdırıldı.  Hem Rumuzat-ı Semâniye (Yirmi Dokuzuncu Mektubun Sekizinci Kısmı) namındaki  sekiz küçük risaleler,  hurufat-ı Kur'âniyenin tevafukatından (Kur’an harflerinin uygunluğundan) çıkan  münasebet-i lâtîfe (güzel uygunluk) ve  işârât-ı gaybiyelerinin (önceden fark edilmeyen gizli işaretlerinin) beyanında telif edildi.  Hem Risale-i Nur'u tevafuk sırrıyla (birbirine uygun gelme sırrıyla) tasdik (doğrulayan) ve takdir (beğenen) ve tahsin eden (güzel bulan)  Keramet-i Gavsiye (Seyyid Abdülkadir-i Geylâni’nin kerâmeti) ve  üç Keramet-i Aleviye (Hz Ali’nin (r.a.) kerâmeti) ve  İşârât-ı Kur'âniye (Kur’ânî işaretler) namındaki beş adet risaleler yazıldı.  Demek, Mucizât-ı Ahmediye'nin telifinde  o büyük hakikat icmâlen hissedilmiş (büyük gerçekler özet olarak anlaşılmış).  Fakat, maatteessüf, müellif yalnız bir tırnağını görüp göstermiş,  daha arkasına bakmayarak koşup gitmiş.)   Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 04.09.2024
Ekleme Tarihi: 04 Eylül 2024 - Çarşamba

KUR’ÂN’A BAKAN MU’CİZE OLDUĞUNU GÖRÜR

KUTLU DOĞUM 32 KUR’ÂN’A BAKAN MU’CİZE OLDUĞUNU GÖRÜR (HAŞİYE 3: Kur'ân-ı Hakîmin  (her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân’ın)  umum sahifeleri âhirinde (genellikle sayfaların sonunda) âyet tamam oluyor.  Güzel bir kafiye ile nihayeti hitam buluyor (sonunda yer alan kelimelerin ses benzerliği ve uyuşmasıyla tamamlanıyor).  Bunun sırrı şudur ki:  En büyük olan Müdayene âyeti sahifeler için,  Sûre-i İhlâs ve Kevser, satırlar için  bir vahid-i kıyasî ittihaz edildiğinden (Yani Kur’an-ı Kerim ‘ de en uzun ayet olan müdahane ayeti Kur’an aynı ölçü ile yazılınca bir sayfa geliyor. Ihlas ve Kevser sureleri de aynı ölçüde bir satır oluyor. Kur’an-ı Kerim başından sonuna kadar bu ölçü bozulmadan, Kur’an-ı Kerim bu ölçü dikkate alınarak yazıldığında),  Kur'ân-ı Hakîmin bu güzel meziyeti ve icâz alâmeti (mucize özelliği) görülüyor.) HAŞİYE 4  (HAŞİYE 4: Bu makamın bu mebhasında (bahsinde) gayet ehemmiyetli ve  haşmetli ve büyük ve  Risale-i Nur'un muvaffakiyeti noktasında  gayet ziynetli (süslü) ve  sevimli ve  müşevvik kerametin,  (bir abdin hilaf-ı âdet hâli olan velâyet mertebelerinde yükselmesini teşvik ediciliğin) pek az ve cüz'î vaziyet ve  kısacık nümunelerine ve  küçücük emarelerine (belirtilerine),  acelelik belâsıyla iktifa edilmiş.  Halbuki o büyük hakikat (gerçek) ve  o sevimli keramet ise,  "tevafuk" namıyla beş altı nevileriyle (türleriyle)  Risale-i Nur'un bir silsile-i kerametini ve Kur'ân'ın göze görünen bir nevi i'câzının lemeâtını  (bir tür mucize özelliğinin huzmelerini) ve  rumuzât-ı gaybiyenin (gelecekte olacak hadiselere işaretlerin)  bir menba-ı işârâtını teşkil ediyor (işaretlerini meydana getiriyor).  Sonradan, Kur'ân'da lâfzullahın tevafukundan  (Allah lâfzının, -bu kelime Kur'ân-ı Kerimde 2806 defa zikredilmiş olup bu lâfız bütün "sıfat-ı kemâliyeyi" tazammun eden bir sadeftir- nizamlanmış biçimde birbirine uygun olmasından)  çıkan bir lem'a-i i'câzı (mucize özelliklerini, şualarını) gösteren  yaldız ile bir Kur'ân yazdırıldı.  Hem Rumuzat-ı Semâniye (Yirmi Dokuzuncu Mektubun Sekizinci Kısmı) namındaki  sekiz küçük risaleler,  hurufat-ı Kur'âniyenin tevafukatından (Kur’an harflerinin uygunluğundan) çıkan  münasebet-i lâtîfe (güzel uygunluk) ve  işârât-ı gaybiyelerinin (önceden fark edilmeyen gizli işaretlerinin) beyanında telif edildi.  Hem Risale-i Nur'u tevafuk sırrıyla (birbirine uygun gelme sırrıyla) tasdik (doğrulayan) ve takdir (beğenen) ve tahsin eden (güzel bulan)  Keramet-i Gavsiye (Seyyid Abdülkadir-i Geylâni’nin kerâmeti) ve  üç Keramet-i Aleviye (Hz Ali’nin (r.a.) kerâmeti) ve  İşârât-ı Kur'âniye (Kur’ânî işaretler) namındaki beş adet risaleler yazıldı.  Demek, Mucizât-ı Ahmediye'nin telifinde  o büyük hakikat icmâlen hissedilmiş (büyük gerçekler özet olarak anlaşılmış).  Fakat, maatteessüf, müellif yalnız bir tırnağını görüp göstermiş,  daha arkasına bakmayarak koşup gitmiş.)   Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu 04.09.2024
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.