SABIRLA ÇALIŞMAYA DEVAM.
SABIRLA ÇALIŞMAYA DEVAM.
Sessizlerin sesi olmak için verdiğim mücadele de 4. seneye girmiş bulunmaktayım. Hamdolsun. Rabb'im sağlığımızı daim ettikçe bu görevi severek, can-ı gönülden bir ömür boyu yapmaya devam edeceğim, inşaallah.
Elbette zaman zaman içinde bulunduğum durumun getirdiği karamsarlık, ümitsizlik, bir yeis olmuyor da değil. İşte bu halet-i ruhiye içerisinde iken kendime sorduğum bir soru var.
ACABAAAAAA!!!!
BU BİREYLER DÜNYAYA GELDİĞİ İÇİN Mİ SUÇLU?
Yoksa,
ANNELER DOĞURDUĞU İÇİN Mİ?
YOKSA,
BU BİREYLERİN BİRÇOK HAKKI OLMASINA RAĞMEN, GÖREVİNİ TAM YAPMAYANLAR VEYA YAPAMAYANLAR MI?
Elbette ilk üç madde hiç bir ebeveynin özellikle de bir annenin istediği durum değildir. O zaman kalıyor son madde.
Elbette herkesi aynı kategoriye koymak olmaz. Zira, toptancılık yaparak işini fevkalâde kaliteli ve güzel yapan görevlileri zan altında bırakmış oluruz.
Lâkin bir gerçek var ki o da devlet her hakkını veriyor da, görev şuur ve bilinci içerisinde olmayan yada bu görevi bilerek ve isteyerek benimsemiş olan bazı görevli ve yetkililerin hâlâ bu şuur içerisinde olmaması yaptıkları hatalar ile önce birey ve ailenin hayatını daha da çıkmaza götürüyor.
Duralım...
Düşünelim.
Hatayı veya hataları görevliler nerede, nasıl, niçin yapıyor diye hem kendimize hem de görevlilere soralım.
Şartlar uymuyor ise aynı şeyleri yapıp oturmak yerine, "bu şartlar bireylere fayda sağlayamıyor" diyerek bağıra bağıra söyleyelim ki, uygun olmayan bu şartlar en acil ve ivedilikle uygun hâle getirilsin.
Ve biz!!!
Ebeveynler!...
Sesinizi çıkarmaz, oturursanız iyi olmasını beklediğimiz her şey tersine gider. Yapılan ise sadece ve sadece günü geçirmek, birileri için ise günü kurtarmak olur.
Yanlışları...
Hataları...
Kusurları,
Önce elimizle, sonra dilimizle düzelteceğiz. Düzelteceğiz ki hepimiz akşam başımızı yastığa koyduğumuzda mutlu huzurlu olalım.
Evet, bu çocuklar bizim. Hepimizin vazifesi merhamet, şefkat ve en önemlisi büyük bir sabır ve tevekkül ile evlatlarımızı en iyi şekilde eğitip toplumda varlıklarını en iyi şekilde göstermelerini sağlamak olacaktır.
Hiç bir şekilde ümitsizlik yok.
Yeter ki önce biz, sonra da bu mesleği bir meslekten öte görenler ile gönül birliği ile çalışıp hatalarımızı eksikliklerimizi giderelim.
Parolamız,
SABR ET...
GAYRET ET...
DUA ET.
Yüce Rabbimiz, hepimize güç, kuvvet, kudret, sağlık ve afiyet ihsan etsin.
Tülay Gürel
Özel Gereksinimli Bireyler Dernek Başkanı
Ekleme
Tarihi: 12 Nisan 2024 - Cuma
SABIRLA ÇALIŞMAYA DEVAM.
SABIRLA ÇALIŞMAYA DEVAM.
Sessizlerin sesi olmak için verdiğim mücadele de 4. seneye girmiş bulunmaktayım. Hamdolsun. Rabb'im sağlığımızı daim ettikçe bu görevi severek, can-ı gönülden bir ömür boyu yapmaya devam edeceğim, inşaallah.
Elbette zaman zaman içinde bulunduğum durumun getirdiği karamsarlık, ümitsizlik, bir yeis olmuyor da değil. İşte bu halet-i ruhiye içerisinde iken kendime sorduğum bir soru var.
ACABAAAAAA!!!!
BU BİREYLER DÜNYAYA GELDİĞİ İÇİN Mİ SUÇLU?
Yoksa,
ANNELER DOĞURDUĞU İÇİN Mİ?
YOKSA,
BU BİREYLERİN BİRÇOK HAKKI OLMASINA RAĞMEN, GÖREVİNİ TAM YAPMAYANLAR VEYA YAPAMAYANLAR MI?
Elbette ilk üç madde hiç bir ebeveynin özellikle de bir annenin istediği durum değildir. O zaman kalıyor son madde.
Elbette herkesi aynı kategoriye koymak olmaz. Zira, toptancılık yaparak işini fevkalâde kaliteli ve güzel yapan görevlileri zan altında bırakmış oluruz.
Lâkin bir gerçek var ki o da devlet her hakkını veriyor da, görev şuur ve bilinci içerisinde olmayan yada bu görevi bilerek ve isteyerek benimsemiş olan bazı görevli ve yetkililerin hâlâ bu şuur içerisinde olmaması yaptıkları hatalar ile önce birey ve ailenin hayatını daha da çıkmaza götürüyor.
Duralım...
Düşünelim.
Hatayı veya hataları görevliler nerede, nasıl, niçin yapıyor diye hem kendimize hem de görevlilere soralım.
Şartlar uymuyor ise aynı şeyleri yapıp oturmak yerine, "bu şartlar bireylere fayda sağlayamıyor" diyerek bağıra bağıra söyleyelim ki, uygun olmayan bu şartlar en acil ve ivedilikle uygun hâle getirilsin.
Ve biz!!!
Ebeveynler!...
Sesinizi çıkarmaz, oturursanız iyi olmasını beklediğimiz her şey tersine gider. Yapılan ise sadece ve sadece günü geçirmek, birileri için ise günü kurtarmak olur.
Yanlışları...
Hataları...
Kusurları,
Önce elimizle, sonra dilimizle düzelteceğiz. Düzelteceğiz ki hepimiz akşam başımızı yastığa koyduğumuzda mutlu huzurlu olalım.
Evet, bu çocuklar bizim. Hepimizin vazifesi merhamet, şefkat ve en önemlisi büyük bir sabır ve tevekkül ile evlatlarımızı en iyi şekilde eğitip toplumda varlıklarını en iyi şekilde göstermelerini sağlamak olacaktır.
Hiç bir şekilde ümitsizlik yok.
Yeter ki önce biz, sonra da bu mesleği bir meslekten öte görenler ile gönül birliği ile çalışıp hatalarımızı eksikliklerimizi giderelim.
Parolamız,
SABR ET...
GAYRET ET...
DUA ET.
Yüce Rabbimiz, hepimize güç, kuvvet, kudret, sağlık ve afiyet ihsan etsin.
Tülay Gürel
Özel Gereksinimli Bireyler Dernek Başkanı
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.