DÜŞÜNME VE ŞARTLANMA
DÜŞÜNME VE ŞARTLANMA
Düşünen insana saygı duyulur, şartlanmış insan, saygıya değer bulunmaz. Düşünen insan araştıran, hakikate özlem duyan kimsedir, şartlanmış insan belli etkiler karşısında önceden programlanmış tepkileri ve davranışları mekanik olarak yerine getiren bir robottur da ondan.
"Düşünme" kelimesi, beşer tarihi boyunca, daima her milletin sözlüğünde bulunan çok eski bir kavramdır. Düşünmeyi emretmeyen din, düşünmeyi geliştirmek istemeyen bir eğitim, bilmem tarihte var mı?
Yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-i Kerim'de belki yüzlerce defa bu emir tekrarlanmıştır. Dinimiz, ister ayakta olalım, ister oturalım, ister yatalım, her durumda düşünmemizi, gerçeği aramamızı emreder: "Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üstüne yatarken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar ve göklerin, yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler" (Kur'an-i Kerim, Al-i İmran Sûresi, âyet, 191)
Düşünmek dinimizce ibadet sayılmıştır. Müttefekkirler toplumumuzda saygı ve itibar görmüştür. Bu müşahedemiz, bütün tarihimiz için doğrudur.
"Şartlanma" kelimesi ise, bir terim olarak 20. yüzyılın ilk yarısında Rusya'da doğmuş, materyalist ve komünist sistemin eğitim ve öğretim anlayışını şekillendirmiş bir kavramdır. Lenin ve arkadaşları, komünist devrimini hazırlarken, Rus ilim adamı İvan Pavlov da, o tarihlerde, ruh, şuur, düşünme gibi psikolojik kavramları ret ediyor. Bunların yerine refleksolojiyi koyuyor. Eğitim ve öğretim, şartlandırmalardan ibarettir tezini savunuyor köpekler üzerinde et ve zil ile çalışmalar yaparak şartlı tepkiler kavramlarını geliştirip bunları insan terbiyesine uygulamak üzere devrimcilere yol gösteriyordu. Görülüyor ki, şartlandırma, komünist ve materyalist bir eğitim ve öğretimin buluşudur ve anlayışıdır. "Bir Köpeğin Serüvenleri" adı ile televizyonda seyrettiğimiz seri filmdeki «Joe» adlı köpek, belli şartlarda belli mekanik tepki ve davranışlara şartlandırılmış ve tetik kelime söylenir söylenmez gerekenleri bir robot sadakati ile yapmaktadır. İşte materyalizmin ve komünizmin savunduğu öğrenme ve eğitim psikolojisi (!) bu espri ve anlayış üzerine oturmuş bulunmaktadır. Komünist militanların da, önünde öfkelendikleri böyle «tetik kelimeler» vardır.
Bir komünist, Allah, millet, vatan, mülkiyet... gibi kavramlar karşısında âdeta köpürür, "Bozkurt" kavramı karşısında âdeta kudurur. Çünkü şartlanmıştır.
S. Ahmet Arvasi
Türk İslam Ülküsü
Aynen yukarıdaki durumu yaşadığımız ve yaşayan arkadaşlarımız çok oluyor.
Şu anda da özellikle sosyal medyada müthiş bir şartlandırma, algı yönetimi konusunda hummalı bir çalışma yapalar var. Ve çoğu zaman da, yaptıkları bu çalışmaların karşılığını alıyorlar.
Bunda da en avantajlı tarafları alıcıları, "düşünen ve sorgulayan" tipler olmadığı hatta çoğunluğunun,çocukluk, gençlik zamanlarından beri Pavlov'un eğitilmiş köpekleri gibi öğretilmiş bir şartlanma ile kendilerine öğretilenlerin dışında karşılaştığı her duruma havlayarak, diş göstererek,hatta ısırarak tepki gösteren bir ropotvari inasanların sayısı her geçen gün artıyor.
Bu tiplerden olmamak için arada bir de meteryalist öğretilerin dışına çıkıp ruhumuza tesir edecek konularla ilgilenmek ve okumak gereklidir. Şifa niyetine de olsa azar, azar manevi ilaç hem akla, hem ruha iyi gelecektir.
Huzurlu günler...
Yusuf Aktaş
Ekleme
Tarihi: 18 Aralık 2021 - Cumartesi
DÜŞÜNME VE ŞARTLANMA
DÜŞÜNME VE ŞARTLANMA
Düşünen insana saygı duyulur, şartlanmış insan, saygıya değer bulunmaz. Düşünen insan araştıran, hakikate özlem duyan kimsedir, şartlanmış insan belli etkiler karşısında önceden programlanmış tepkileri ve davranışları mekanik olarak yerine getiren bir robottur da ondan.
"Düşünme" kelimesi, beşer tarihi boyunca, daima her milletin sözlüğünde bulunan çok eski bir kavramdır. Düşünmeyi emretmeyen din, düşünmeyi geliştirmek istemeyen bir eğitim, bilmem tarihte var mı?
Yüce ve mukaddes kitabımız Kur'an-i Kerim'de belki yüzlerce defa bu emir tekrarlanmıştır. Dinimiz, ister ayakta olalım, ister oturalım, ister yatalım, her durumda düşünmemizi, gerçeği aramamızı emreder: "Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üstüne yatarken hep Allah'ı hatırlayıp anarlar ve göklerin, yerin yaradılışı hakkında inceden inceye düşünürler" (Kur'an-i Kerim, Al-i İmran Sûresi, âyet, 191)
Düşünmek dinimizce ibadet sayılmıştır. Müttefekkirler toplumumuzda saygı ve itibar görmüştür. Bu müşahedemiz, bütün tarihimiz için doğrudur.
"Şartlanma" kelimesi ise, bir terim olarak 20. yüzyılın ilk yarısında Rusya'da doğmuş, materyalist ve komünist sistemin eğitim ve öğretim anlayışını şekillendirmiş bir kavramdır. Lenin ve arkadaşları, komünist devrimini hazırlarken, Rus ilim adamı İvan Pavlov da, o tarihlerde, ruh, şuur, düşünme gibi psikolojik kavramları ret ediyor. Bunların yerine refleksolojiyi koyuyor. Eğitim ve öğretim, şartlandırmalardan ibarettir tezini savunuyor köpekler üzerinde et ve zil ile çalışmalar yaparak şartlı tepkiler kavramlarını geliştirip bunları insan terbiyesine uygulamak üzere devrimcilere yol gösteriyordu. Görülüyor ki, şartlandırma, komünist ve materyalist bir eğitim ve öğretimin buluşudur ve anlayışıdır. "Bir Köpeğin Serüvenleri" adı ile televizyonda seyrettiğimiz seri filmdeki «Joe» adlı köpek, belli şartlarda belli mekanik tepki ve davranışlara şartlandırılmış ve tetik kelime söylenir söylenmez gerekenleri bir robot sadakati ile yapmaktadır. İşte materyalizmin ve komünizmin savunduğu öğrenme ve eğitim psikolojisi (!) bu espri ve anlayış üzerine oturmuş bulunmaktadır. Komünist militanların da, önünde öfkelendikleri böyle «tetik kelimeler» vardır.
Bir komünist, Allah, millet, vatan, mülkiyet... gibi kavramlar karşısında âdeta köpürür, "Bozkurt" kavramı karşısında âdeta kudurur. Çünkü şartlanmıştır.
S. Ahmet Arvasi
Türk İslam Ülküsü
Aynen yukarıdaki durumu yaşadığımız ve yaşayan arkadaşlarımız çok oluyor.
Şu anda da özellikle sosyal medyada müthiş bir şartlandırma, algı yönetimi konusunda hummalı bir çalışma yapalar var. Ve çoğu zaman da, yaptıkları bu çalışmaların karşılığını alıyorlar.
Bunda da en avantajlı tarafları alıcıları, "düşünen ve sorgulayan" tipler olmadığı hatta çoğunluğunun,çocukluk, gençlik zamanlarından beri Pavlov'un eğitilmiş köpekleri gibi öğretilmiş bir şartlanma ile kendilerine öğretilenlerin dışında karşılaştığı her duruma havlayarak, diş göstererek,hatta ısırarak tepki gösteren bir ropotvari inasanların sayısı her geçen gün artıyor.
Bu tiplerden olmamak için arada bir de meteryalist öğretilerin dışına çıkıp ruhumuza tesir edecek konularla ilgilenmek ve okumak gereklidir. Şifa niyetine de olsa azar, azar manevi ilaç hem akla, hem ruha iyi gelecektir.
Huzurlu günler...
Yusuf Aktaş
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.