SANA NE? BANA NE?
SANA NE?
BANA NE?
Ülke gündeminin ve hayatımızın karmaşasından iki dakikada olsa sizleri uzaklaştırabilirsem ne mutlu bana. Belki sizleri yaşanmışlıklarınıza götürürüm ne dersiniz? Belki gördüğünüz ama düşünmediklerinizi düşündürürüm.
İşe giderken otobüse binen bir hanımefendinin şöför beye günaydın demesi beni geçmişime götürdü.
Aklıma derneğimiz ile yaptığımız teşekkür ziyaretleri geldi. Evde yaptığımız hamur işleri ve kursta yaptığımız ufak hediyelerle acil servisleri ve karakolları ziyaret edip teşekkür ediyorduk. Nasıl da şaşırıp mutlu oluyorlardı. İnsanlar yaptıkları işlerden para kazanıyor olabilirler lâkin beklemedikleri bir günaydın, bir teşekkür, tebessüm nasıl mutlu eder bir de kendinizi düşünün.
Anneciğim seni seviyorum...
Baba aslan babam...
Sevdiğim...
Allah razı olsun.
Yazarken bile mutlu ediyor insanı. Ya bu kelimeleri duyduğunuzda bununla beraber hiç düşündünüz mü özgüven nedir?
Bir Kitap Bir Umut Bir Hayat projesinde bir önce görev yapan Karabağlar kaymakamımız Mehmet Sadık Tunç beyefendiyi ziyaret ettiğimizde kendisi çocuklara var mı bir isteğiniz? demişti ve çocuklar hiç birşey istememişlerdi.
Sizce neden?
Özgüven eksikliği mi?
Saygı mı?
Peki başarı özgüveni yerine getirir mi?
İşte biz dernekte bunu başardık. Kendi adına faaliyetlerde bulunan kadınlar başarı elde ettikçe, öğrendikçe kendilerine güvenmeye başladılar.
Kendimi eleştiren, takdir eden bir insan olmadım lâkin duyguları kağıda döktükçe, yaşadıkça, görmediklerimi görmeye başladım. Zoru başarmışız.
Kadınlarımız annelik, eşlik yaparken kendilerini unutmuşlar. "Hayatta bende varım" diyememişler ve çocuk yetiştirirken de kendileri gibi çocuk yetiştirmişler, onların bir birey olduğunu unutmuşlar.
Bir ev kadını nasıl özgüvenli olur?
Neyi başaracak ki güveni yerine gelsin? (Düşündüklerinizi benimle de paylaşırmısınız)
Durun ve düşünün kendinizi tanıyın düşünmenize kağıt kalemide ekleyin.
Artılarınızı eksilerinizi kağıda dökün.
Beş yıl sonra nerede olmak istediğinizi ne yapmak istediğinizi düşünün. Hayallerinizi düşünün kırıldıkça güçlenin, vazgeçmeyin ve unutmayın.
Yapın iyilikleri denize atın
Belki yazacağım bu hikaye size bir fark katar.
Aristoya öğrencisi gelmiş, -Hocam size birşey soracağım demiş
Aristo 'bir dakika seni üçlü fitreden geçireceğim' demiş.
-Bu söylediğin şeyi gördün mü?
-Yok efendim biri bana söyledi.
-Peki benle mi alâkalı?
-Yok efendim sizle alâkalı değil.
-Peki bu söyleyeceğin şey bana faydalı mı?
-Direk faydası yok.
-Görmemişsin bana faydası yok, benimle alakası yok o zaman söyleme!
Yormayın kendinizi
Kendinize dönün,
Ben kimim sorusuna cevap arayın.
Kendinizi keşfettikçe gözleriniz gülecek.
Daha şefkatli, hoşgörülü insanlar olacaksınız.
İz bırakan insanlar olacaksınız.
Günaydın diyen hanımefendi gibi...
Aydan Kurt
Ekleme
Tarihi: 21 Kasım 2021 - Pazar
SANA NE? BANA NE?
SANA NE?
BANA NE?
Ülke gündeminin ve hayatımızın karmaşasından iki dakikada olsa sizleri uzaklaştırabilirsem ne mutlu bana. Belki sizleri yaşanmışlıklarınıza götürürüm ne dersiniz? Belki gördüğünüz ama düşünmediklerinizi düşündürürüm.
İşe giderken otobüse binen bir hanımefendinin şöför beye günaydın demesi beni geçmişime götürdü.
Aklıma derneğimiz ile yaptığımız teşekkür ziyaretleri geldi. Evde yaptığımız hamur işleri ve kursta yaptığımız ufak hediyelerle acil servisleri ve karakolları ziyaret edip teşekkür ediyorduk. Nasıl da şaşırıp mutlu oluyorlardı. İnsanlar yaptıkları işlerden para kazanıyor olabilirler lâkin beklemedikleri bir günaydın, bir teşekkür, tebessüm nasıl mutlu eder bir de kendinizi düşünün.
Anneciğim seni seviyorum...
Baba aslan babam...
Sevdiğim...
Allah razı olsun.
Yazarken bile mutlu ediyor insanı. Ya bu kelimeleri duyduğunuzda bununla beraber hiç düşündünüz mü özgüven nedir?
Bir Kitap Bir Umut Bir Hayat projesinde bir önce görev yapan Karabağlar kaymakamımız Mehmet Sadık Tunç beyefendiyi ziyaret ettiğimizde kendisi çocuklara var mı bir isteğiniz? demişti ve çocuklar hiç birşey istememişlerdi.
Sizce neden?
Özgüven eksikliği mi?
Saygı mı?
Peki başarı özgüveni yerine getirir mi?
İşte biz dernekte bunu başardık. Kendi adına faaliyetlerde bulunan kadınlar başarı elde ettikçe, öğrendikçe kendilerine güvenmeye başladılar.
Kendimi eleştiren, takdir eden bir insan olmadım lâkin duyguları kağıda döktükçe, yaşadıkça, görmediklerimi görmeye başladım. Zoru başarmışız.
Kadınlarımız annelik, eşlik yaparken kendilerini unutmuşlar. "Hayatta bende varım" diyememişler ve çocuk yetiştirirken de kendileri gibi çocuk yetiştirmişler, onların bir birey olduğunu unutmuşlar.
Bir ev kadını nasıl özgüvenli olur?
Neyi başaracak ki güveni yerine gelsin? (Düşündüklerinizi benimle de paylaşırmısınız)
Durun ve düşünün kendinizi tanıyın düşünmenize kağıt kalemide ekleyin.
Artılarınızı eksilerinizi kağıda dökün.
Beş yıl sonra nerede olmak istediğinizi ne yapmak istediğinizi düşünün. Hayallerinizi düşünün kırıldıkça güçlenin, vazgeçmeyin ve unutmayın.
Yapın iyilikleri denize atın
Belki yazacağım bu hikaye size bir fark katar.
Aristoya öğrencisi gelmiş, -Hocam size birşey soracağım demiş
Aristo 'bir dakika seni üçlü fitreden geçireceğim' demiş.
-Bu söylediğin şeyi gördün mü?
-Yok efendim biri bana söyledi.
-Peki benle mi alâkalı?
-Yok efendim sizle alâkalı değil.
-Peki bu söyleyeceğin şey bana faydalı mı?
-Direk faydası yok.
-Görmemişsin bana faydası yok, benimle alakası yok o zaman söyleme!
Yormayın kendinizi
Kendinize dönün,
Ben kimim sorusuna cevap arayın.
Kendinizi keşfettikçe gözleriniz gülecek.
Daha şefkatli, hoşgörülü insanlar olacaksınız.
İz bırakan insanlar olacaksınız.
Günaydın diyen hanımefendi gibi...
Aydan Kurt
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.