ÇOCUK İŞTE!
ÇOCUK İŞTE!
Okulun son günü teneffüste yeni nesli seyrederken iç çekerek dolaştığın bahçede, küçük bir kızın soluk soluğa yanına yaklaşması kadar sürer karamsarlığın.
“Bizi bırakıyormuşsunuz.” diyerek ettiği nazda, niyazda, küsmesinde filizlenir tüm umutların.
Bu gidişin zorunlu, soğuk, resmi sebeplerini en sıcak dilinle anlatmaya çalışırsın. Gözünün içine bakmak için eğildiğin kadar insansın. Ne yapsan boş, onun avuçlarından uçan kelebekten farksızsın. Bu gidişi anlamlandıramazsın.
Artık kitaplardan aldığı çıkarımları biriktirdiği defterin arasında kuruttuğu bir mine, bir papatya gibi küçücük narin bir hatırasın. Hayat sayfalarından birine çizdiği pembeli morlu geometrik bir kenar süsü kadar kalıcısın.
Küçük bir kız çocuğunun eksilmiş dişlerinin arasında, dopdolu sözlerine işlenmiş kimliğin.
“Ne olur gitmeyin öğretmenim” deyişinde saklı bütün şimdilerin.
Avuçlarının arasındaki uğur böceğini hediye edişinde gizlenmiş geçmişin.
“Sizi hiç unutmayacağım.” deyişine iliştirilmiş geleceğin.
İçten sımsıkı sarılışında, başını koynuna sokuşunda, o zarif kollarını boynuna dolayışında iyiden iyiye kaybolursun.
İki yandan taranmış saç ayrımında, omuzlarına düşen örgü boğumlarının arasında birden bire yeniden kendini bulursun.
O sıcacık iki kirazın yanağına değişi yürek yakar, donakalır hapsolursun. Koyverir kendini, sıcak yaşlar içine akar yok olursun. Zaman erir, akar, koşar da yeniden var olursun.
Koşarak yanımdan çekip giderken teneffüs bitti. Ebe...
Okul bitti, senden aldığım ders bitmedi. Sobe...
Benim göremediğim ne gördün bende?
Asıl unutulmayacak olan sensin be!
Çocuk işte...
Betül Özer Bölük
11.06.2022
Ekleme
Tarihi: 11 Haziran 2022 - Cumartesi
ÇOCUK İŞTE!
ÇOCUK İŞTE!
Okulun son günü teneffüste yeni nesli seyrederken iç çekerek dolaştığın bahçede, küçük bir kızın soluk soluğa yanına yaklaşması kadar sürer karamsarlığın.
“Bizi bırakıyormuşsunuz.” diyerek ettiği nazda, niyazda, küsmesinde filizlenir tüm umutların.
Bu gidişin zorunlu, soğuk, resmi sebeplerini en sıcak dilinle anlatmaya çalışırsın. Gözünün içine bakmak için eğildiğin kadar insansın. Ne yapsan boş, onun avuçlarından uçan kelebekten farksızsın. Bu gidişi anlamlandıramazsın.
Artık kitaplardan aldığı çıkarımları biriktirdiği defterin arasında kuruttuğu bir mine, bir papatya gibi küçücük narin bir hatırasın. Hayat sayfalarından birine çizdiği pembeli morlu geometrik bir kenar süsü kadar kalıcısın.
Küçük bir kız çocuğunun eksilmiş dişlerinin arasında, dopdolu sözlerine işlenmiş kimliğin.
“Ne olur gitmeyin öğretmenim” deyişinde saklı bütün şimdilerin.
Avuçlarının arasındaki uğur böceğini hediye edişinde gizlenmiş geçmişin.
“Sizi hiç unutmayacağım.” deyişine iliştirilmiş geleceğin.
İçten sımsıkı sarılışında, başını koynuna sokuşunda, o zarif kollarını boynuna dolayışında iyiden iyiye kaybolursun.
İki yandan taranmış saç ayrımında, omuzlarına düşen örgü boğumlarının arasında birden bire yeniden kendini bulursun.
O sıcacık iki kirazın yanağına değişi yürek yakar, donakalır hapsolursun. Koyverir kendini, sıcak yaşlar içine akar yok olursun. Zaman erir, akar, koşar da yeniden var olursun.
Koşarak yanımdan çekip giderken teneffüs bitti. Ebe...
Okul bitti, senden aldığım ders bitmedi. Sobe...
Benim göremediğim ne gördün bende?
Asıl unutulmayacak olan sensin be!
Çocuk işte...
Betül Özer Bölük
11.06.2022
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.