Bilal Dursun YILMAZ
Köşe Yazarı
Bilal Dursun YILMAZ
 

SANATIN KADRİNİ SANATÇI BİLİR: BİR “VAV” ÇEKMEK

<p><em>Bazen bir insan tanırsınız onunla birlikte hayatınıza, d&uuml;ş&uuml;ncelerinize ve fiillerinize dair &ccedil;ok şeyler değişiverir. Bazı insanlar &ouml;yle samimidir ki ne konuşursa konuşsun bu sizde hep m&uuml;spet bir etki bırakır. Onların ihlasla s&ouml;yledikleri velev tenkit bile olsa aks&uuml;lamel (ters tepki) yapmaz. Elbette bahsini ettiğim insanların tam aksi olanlar da vardır. Bunlar &ccedil;ok g&uuml;zel konuşurlar, &ccedil;ok kibardırlar. Nezaketten kırılır gibidirler lakin samimi olmadıklarından karşılarındakinde m&uuml;spet tesir bırakmadıkları gibi &ccedil;oğu kez de itici geldiği, menfi tesirler uyandırdığı da bir vakıadır. </em></p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Bu s&ouml;yleşi birinci kısımda bahsi ge&ccedil;en insanlara &ouml;rnek teşkil eden ismi ile m&uuml;semma olmuş bir g&uuml;zel insanla yapıldı lakin hi&ccedil; yayımlanmadı. Keşke hocamızla sair vakitlerde yaptığımız sohbetlerin tamamını kayda ge&ccedil;irebilseydim, keşke b&ouml;ylesi bir ileri g&ouml;r&uuml;şl&uuml;l&uuml;ğ&uuml;m olabilseydi lakin insan elinde olan değerin &ccedil;oğu zaman farkına varamıyor, farkına varanlar elbette vardır ama maalesef ben o farkı fark edenlerden olamadım. Kendisi artık emekli hoca diyeceğim ama bu emekli tabiri bana &ccedil;ok itici geliyor. Bir insan &uuml;retebildiği s&uuml;rece emekli olamaz, hele bu bir ilim insanıysa akli melekeleri devam ettiği m&uuml;ddet&ccedil;e sadece fiziki g&uuml;&ccedil; gerektiren aktif işlerden uzaklaşabilir ama emekli olamaz. <strong>K&acirc;mil Akarsu</strong> hocamız da Gazi &Uuml;niversitesi T&uuml;rk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Anabilim Dalı b&ouml;l&uuml;m&uuml;ndeki aktif hocalığından ayrılmış fakat ilmi &ccedil;alışmalarına devam etmektedir. Hocamızla vakti zamanında yaptığımız bu s&ouml;yleşinin keyifle okunacağını d&uuml;ş&uuml;nerek siz değerli okurlarımızla paylaşmak istedik.</em></p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Konu g&uuml;zel sanatlar. Evet, yaşadığımız d&ouml;nemde hususi ilgileri olanlar m&uuml;stesna pek &ccedil;ok kişi hatt, hattat, h&uuml;sn&uuml;hat gibi tabirleri bilmemek hatta duymamakla birlikte g&uuml;zel sanatlar kavramını da ders verircesine kullanmakta beis g&ouml;rmezler, bu konuda bir yığın da laf ederler. G&uuml;zel sanatların da g&uuml;zeli olan hatt sanatı &uuml;zerine yapılan bu s&ouml;yleşiyi g&uuml;zel bir g&uuml;nde (Cuma) takdirlerinize sunuyoruz.</em></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Bilal Dursun Yılmaz: Hatt nedir, hattatlık nedir bu sanat hakkında neler s&ouml;ylemek istersiniz?</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>K&acirc;mil Akarsu:</strong> Hatt kelimesinin, Arap&ccedil;a l&ucirc;gat anlamı &ldquo;&ccedil;izgi&rdquo;, &ldquo;yazı&rdquo; ve &ldquo;gen&ccedil; kız ve yeni yetme delikanlıların yanaklarında beliren t&uuml;y&rdquo; (bu t&uuml;yler, &ldquo;ayva t&uuml;y&uuml;&rdquo; diye de adlandırılır) d&uuml;r. İsl&acirc;m san&rsquo;atları terminolojisinde bu kelime ve &ldquo;g&uuml;zellik&rdquo; anlamına gelen &ldquo;h&uuml;sn&rdquo; kelimesinin oluşturduğu &ldquo;h&uuml;sn&uuml;hat&rdquo; ise, &ccedil;ok ince, &ccedil;ok m&uuml;şk&uuml;l&acirc;tlı ve belki d&uuml;ny&acirc;nın en hassas san&rsquo;atının adıdır. Denilebilir ki bu san&rsquo;at &ldquo;son derece zevkli bir &ccedil;ile &ndash;&ccedil;ille-dir.&rdquo; Uygun k&acirc;ğıt veya levha, kamış kalem, m&uuml;rekkep&hellip; Malzemesi bunlardan ib&acirc;rettir. Bu malzeme tecr&uuml;be, sabır ve g&ouml;z n&ucirc;ruyla &ldquo;eser&rdquo;e d&ouml;n&uuml;ş&uuml;r<strong>. Pablo Picasso&rsquo;ya <em>&ldquo;Benim resimde varmak istediğim sembolik zirveyi, M&uuml;sl&uuml;man hattatlar asırlar &ouml;nce yakalamışlar.&rdquo;</em></strong>&nbsp; dedirten eserlerdir bunlar.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kalem ve k&acirc;ğıt, İsl&acirc;m k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde m&uuml;b&acirc;rektir;&nbsp; oturulan yere, ayakaltına bırakılmaz. &Acirc;det&acirc; ekmek ve Kur&rsquo;&acirc;n h&uuml;rmeti g&ouml;r&uuml;r. Hz. Ali&rsquo;nin ş&ouml;yle bir s&ouml;z&uuml; riv&acirc;yet edilir: <strong><em>&ldquo;Bug&uuml;n &uuml;zerimde bir ağırlık var. Hayret, kalem yongası &uuml;zerine de oturmadım ki?!&rdquo;.</em></strong>&nbsp; Demek sadece kalem ve k&acirc;ğıdı değil, yontularak kaleme d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;len kamışın &ccedil;er-&ccedil;&ouml;p&uuml;n&uuml; bile s&uuml;p&uuml;r&uuml;p ayak altından kaldırmak gerekirmiş eskiden.</p> <p>&nbsp;</p> <p>H&uuml;sn&uuml;hatta g&ouml;n&uuml;l veren kişi, &ouml;ncelikle g&ouml;nl&uuml; g&ouml;z&uuml; n&ucirc;rlu; d&uuml;ny&acirc;lık tel&acirc;şını aşmış; sabırlı, &ldquo;şekli ve maddeyi ma&rsquo;n&acirc;ya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rebilecek hass&acirc;siyet ve sam&icirc;miyette&rdquo;; &uuml;stelik&nbsp; &ldquo;eli uz&rdquo;&nbsp; bir insan olmak zorundadır. Meşk ettiği yazı stilinin ilk harfi olan bir &ldquo;elif&rdquo;i yazmayı bihakkın &ouml;ğrenmek i&ccedil;in, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n aylarını harcayabilmelidir. Birka&ccedil; el hamlesiyle &ccedil;ektiği &ldquo;elif&rdquo;ler, binleri bulmadan elif ustası olunmaz. Ne zaman ki &ccedil;ekilen bir&ccedil;ok elif, her noktasından yapılan &ouml;l&ccedil;&uuml;mlerde kusursuz ve eşit olur; o zaman &ldquo;be&rdquo;ye ge&ccedil;ilebilir. &Ccedil;&ouml;k&uuml;l&uuml;r sol diz &uuml;st&uuml;ne, sağ diz dikilir; sol eldeki k&acirc;ğıt, sağ dize konur; derin bir nefes alınır, verilir ve o esn&acirc;da hokkaya batırılıp &ccedil;ıkarılan kalem, soluk verilmişken k&acirc;ğıt &uuml;zerinde işlemeye başlar. Kamıştaki m&uuml;rekkep t&uuml;kenip k&acirc;ğıtla kalemin vuslatı son bulmadan tekrar nefes alınmaz. Hatt&acirc;tların, M&uuml;sl&uuml;man &icirc;m&acirc;nına g&ouml;re &ldquo;ezel&rdquo;de sayılarak verilmiş olan &ldquo;soluk&rdquo; hisselerini, b&ouml;yle iktisadlı kullandıkları i&ccedil;in &ccedil;ok uzun yaşadıkları s&ouml;ylenir.&nbsp; <strong>Velh&acirc;sıl, h&uuml;sn&uuml;hat, pek s&ouml;ze gelir iş değildir, bir &ldquo;h&acirc;l&rdquo;dir tasavvuf gibi, zek&acirc;t gibi, namaz gibi. Yaşayan bilir.</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Bu san&rsquo;atın varlığının Arap harfleriyle ortaya &ccedil;ıktığı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;rse T&uuml;rklerde h&uuml;sn&uuml;hattın gelişmesine ge&ccedil;meden &ouml;nce bu san&rsquo;atın Arap ve Acem(İranlılarda)lerdeki gelişmesinden s&ouml;z eder misiniz?</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Hz. Osman&rsquo;ın okurken şeh&icirc;d edildiği Kur&rsquo;&acirc;n, Topkapı Sarayı&rsquo;nda g&ouml;r&uuml;lebilir. Bu Kur&rsquo;&acirc;n&rsquo;ın yazı stili, geometrik olup adı &ldquo;k&ucirc;f&icirc;&rdquo;dir. K&ucirc;f&icirc; tarzda yazılan harfler keskin k&ouml;şeli ve uzun end&acirc;mlıdır. Kl&acirc;sik m&ucirc;sık&icirc;mizin &ccedil;oğu unutulmuş 498 (?) mak&acirc;mının temeli nasıl &ldquo;rast mak&acirc;mı&rdquo; ise,&nbsp; sayısı 33&rsquo;e ulaşan Arap harfli yazı stillerinin temeli de bu k&ucirc;f&icirc; yazıdır. Bu yazı Arap hattatlarca geliştirilmiş ve onlar&nbsp; &ldquo;nes&icirc;h&rdquo;&nbsp; yazıya ulaşmışlardır. Nesih yazı, evlerimizde muhakkak bulunan Kur&rsquo;&acirc;n&rsquo;lardaki yazı stilidir ve T&uuml;rk g&ouml;z&uuml;, &ouml;mr&uuml;n&uuml; Kur&rsquo;&acirc;n yazmaya vakfeden H&acirc;fız Osman&rsquo;dan beri nesih&rsquo;e &acirc;şin&acirc;dır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Acemler de Arap harflerini geliştirmişler, kendi estetik zevklerine g&ouml;re işlemişler; mill&icirc; yazı stilleri olan &ldquo;ta&rsquo;l&icirc;k&rdquo; ve &ldquo;nesta&rsquo;l&icirc;k&rdquo; yazıyı geliştirmişlerdir. Acem hattı, yılankav&icirc; &ccedil;izgilerle oluşan, &ccedil;ok zar&icirc;f ve &acirc;det&acirc; esnek bir yazıdır.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>T&uuml;rklerde h&uuml;sn&uuml;hattın gelişmesi nasıl olmuştur?</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Hatt&rdquo; deyince &ldquo;T&uuml;rk&rdquo; deyince, bir T&uuml;rk&uuml;n, cidden heyecanlanması gerekir. Yukarıda, Arap ve Acem hatlarının &ouml;zelliklerine, kabaca tem&acirc;s ettim. Ama &ldquo;T&uuml;rk h&uuml;sn&uuml;hattı&rdquo;na gelince, konuyu kabaca ge&ccedil;iştirmek imk&acirc;nsızlaşır. G&acirc;lib&acirc; son s&ouml;ylenecek s&ouml;z&uuml;, başta s&ouml;ylemek uygun olacak. İsl&acirc;m &acirc;leminde ş&ouml;hretli ve ister istemez doğruluğu tartışılamayan bir s&ouml;z vardır: &ldquo;<strong>Kur&rsquo;&acirc;n Arabistan&rsquo;a indi; Mısır&rsquo;da okundu; İstanbul&rsquo;da yazıldı.&rdquo;</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>T&uuml;rkler, Araplarla Acemlerden sonra M&uuml;sl&uuml;man oldular (Kırgızların ataları olan ve Balasagun(Murana)&rsquo;da 400.000 &ldquo;boz &uuml;y&rdquo; s&acirc;kini olarak İslamiyet&rsquo;le şereflenen Karahanlıların, ilk M&uuml;sl&uuml;man-T&uuml;rk topluluğu olduğunu hatırlamak gerekir). İsl&acirc;m estetiği, T&uuml;rkleri de elbette kuvvetle etkiledi. İsl&acirc;m san&rsquo;atına T&uuml;rklerin en &ouml;nemli katkıları, bilhassa h&uuml;sn&uuml;hat ve sonra m&ucirc;sık&icirc; ve mi&rsquo;m&acirc;r&icirc;de oldu. Konumuz h&uuml;sn&uuml;hatt olduğundan, diğerlerine tem&acirc;s etmeyeceğim.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Yukarıdaki s&ouml;zden, T&uuml;rk hattatların Kur&rsquo;&acirc;n metnini ve İsl&acirc;m kaynaklı metinleri yazmaya ne kadar &ouml;nem verdikleri ve ne kadar başarılı oldukları anlaşılıyor. Bunun en b&uuml;y&uuml;k del&icirc;li, t&acirc;rih boyunca &ldquo;Şeyh&uuml;&rsquo;l-hatt&acirc;t&icirc;n&rdquo;lerin, d&acirc;im&acirc; T&uuml;rk oluşudur. Bu durum, g&uuml;n&uuml;m&uuml;z i&ccedil;in de s&ouml;z konusudur. Anlaşılsın diye tavz&icirc;h ediyorum: Yazı Arap harfli, ama o yazıyı d&uuml;ny&acirc;da en g&uuml;zel, en başarılı yazan kişi, hattatların başı, en b&uuml;y&uuml;k ve &uuml;st&acirc;d hattat, d&uuml;ny&acirc; hattatlarının şeyhi, muhakkak bir T&uuml;rk olmuş. Şu anda da değişen bir şey yok. Gene en b&uuml;y&uuml;k hattatlar T&uuml;rk.</p> <p>&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk hattatlar, el yazısında &ldquo;rik&rsquo;a&rdquo; yı, &ldquo;siy&acirc;kat&rdquo;i,&rdquo; siy&acirc;kat kırması&rdquo;nı ve p&acirc;diş&acirc;h d&icirc;v&acirc;nlarının yazısı olarak da &ldquo;d&icirc;v&acirc;n&icirc;&rdquo; yazı stilini &acirc;det&acirc; &icirc;c&acirc;d etmişlerdir. &Ouml;zellikle siy&acirc;kat ve d&icirc;v&acirc;n&icirc; yazılar, ancak T&uuml;rklerin okuyabileceği, dolayısıyla yazabileceği, sırlı denilebilecek yazılardır. Siy&acirc;kat yazıda nokta yok. Vakfiyeler bu yazıyla yazılmış. Eğer nokta koyarak yazıya m&uuml;d&acirc;hale edilebilse, &ldquo;v&acirc;kıf&rdquo; (vakıf kurucusu)ın koyduğu h&uuml;k&uuml;mler, nokta il&acirc;veleriyle &ldquo;tağy&icirc;r&rdquo; (başkalaştırma) ve &ldquo;tebd&icirc;l&rdquo; (değiştirme) edilebilirdi. Siy&acirc;kat yazı, bu m&uuml;d&acirc;hale ihtim&acirc;lini, vakfın battal veya berb&acirc;d edilme tehlikesini sıfırlamaktadır. Bu yazı stilini okuyabilecek uzman, &ccedil;ok azdır ve neredeyse tamamı T&uuml;rkt&uuml;r.</p> <p>&nbsp;</p> <p>D&icirc;v&acirc;n&icirc; yazı satırı ise, g&ouml;vdesi kalın ve uca doğru gittik&ccedil;e incelen, son kısmı yukarı kalkıp sivrileşen; u&ccedil;uşan sembolik &ldquo;kelebek&ccedil;ik&rdquo;lerle, &ccedil;izgilerle b&uuml;t&uuml;n harf araları doldurulmuş; bakanın beynine inmeye hazır murassa (&uuml;zeri işlenmiş) bir &ldquo;T&uuml;rk yatağanı&rdquo; g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;ndedir. Bu heybetteki satırların alt alta yazılmasıyla oluşan bir p&acirc;diş&acirc;h ferm&acirc;nı, &ldquo;reddedilemezlik&rdquo;, &ldquo;i&rsquo;tir&acirc;z edilemezlik&rdquo; mevs&ucirc;fiyetindedir. O ferm&acirc;n, &ldquo;Hayır&rdquo; demeyi d&uuml;ş&uuml;nen bir ser-gerdeyi, sembolik iht&acirc;rıyla &ldquo;iki b&uuml;kl&uuml;m&rdquo; olmaya zorlar; muh&acirc;tabına, &ldquo;Sakın edep sınırını aşma!..&rdquo; der.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>D&icirc;v&acirc;n&icirc; yazıyı da ancak d&icirc;v&acirc;n k&acirc;tipleri yazabilir ve okuyabilir. Bir ferm&acirc;n ulağı, yolculuk esn&acirc;sında yakalansa, şeh&icirc;d edilse de ele ge&ccedil;en ferm&acirc;nda ne yazılı olduğunu kimse okuyamaz, anlayamaz. Ancak bir başka d&icirc;v&acirc;n&icirc; yazı uzmanı T&uuml;rk bulmak gerekir onu okutmak i&ccedil;in. Sadece siy&acirc;kat ve d&icirc;v&acirc;n&icirc; yazılarla ilgili olarak kaydettiğim şu hususlar, &ccedil;ok y&uuml;ksek bir zek&acirc;, estetik, zar&acirc;fet, nez&acirc;hat, tedb&icirc;r ve gayret &uuml;r&uuml;n&uuml; olma &ouml;zellikleriyle, bu mill&icirc; hatlara, saygı duymamız gerektiğini g&ouml;stermez mi?</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde bu h&uuml;sn&uuml;san&rsquo;ata nasıl yaklaşılmakta, gereken değer verilmekte midir, yukarıda s&ouml;z&uuml;n&uuml; ettiğiniz bu kıymetteki eserlerin kıymetleri bilinebiliyor mu? </strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Size v&acirc;kıa (ger&ccedil;ek) bir hik&acirc;ye: Ş&ouml;hretli bir XIX. Asır hattatı, &Uuml;sk&uuml;dar tarafına ge&ccedil;mek i&ccedil;in Sirkeci (İstanbul yakası) iskelesine gelir. İşi aceledir; fakat para kesesini unutmuştur. Sırası gelen hamlacı (k&uuml;rek&ccedil;i) ya.. pehlivan kayık&ccedil;ıya &ldquo;Yavrum, kesemi unutmuşum evden &ccedil;ıkarken; beni ya bor&ccedil;landırarak veya sana &ccedil;ekeceğim bir &lsquo;vav&rsquo; harfini &uuml;cret kab&ucirc;l ederek &Uuml;sk&uuml;dar&rsquo;a ge&ccedil;irir misin? &Ccedil;ekeceğim vav, sahh&acirc;flarda &uuml;&ccedil; beş kuruş eder.&rdquo; der. Yiğit kayık&ccedil;ı elbette &ldquo;Buyur amca, ayıp ettin!&rdquo; demiş olmalı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kesesini unutsa da bir hattat, &ldquo;dev&acirc;t&rdquo; (s&acirc;bit m&uuml;rekkep hokkası, kamış kalemler ve birka&ccedil; par&ccedil;a k&acirc;ğıdı taşımakta olan genellikle metalden yapılma kapaklı, uzun kutu; yazı takımı) ını asl&acirc; unutmazmış. İhtiy&acirc;r hattat, k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir k&acirc;ğıda muhteşem bir vav &ccedil;eker ve hamlacıya uzatır yolda. Bu k&uuml;&ccedil;&uuml;k k&acirc;ğıdın beş para etmeyeceğinden em&icirc;n olan hamlacı, nez&acirc;keten&nbsp; &ldquo;yarı bunak&rdquo; olduğuna h&uuml;kmettiği ihtiy&acirc;rın uzattığı k&acirc;ğıdı alır; kuşağının i&ccedil;ine yerleştirerek asılır k&uuml;reklere.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hamlacı, aynı g&uuml;n&uuml;n ikindi vaktinden sonra paydos eder ve yaya olarak B&acirc;yezid Meydanına doğru y&uuml;r&uuml;rken kendisini &ldquo;Sahh&acirc;flar &Ccedil;arşısı&rdquo;nın &ouml;n&uuml;nde bulur. Aklına, kuşağındaki &ldquo;vav&rdquo; gelir. Utana sıkıla ihtiy&acirc;r bir &ldquo;sahh&acirc;f&rdquo;a sokulup &ldquo;Amca, şu k&acirc;ğıt para eder mi?&rdquo; diye sorar. İhtiy&acirc;r sah&acirc;f, &ldquo;Amaaaan.. bu falanca &uuml;st&acirc;dın vav&rsquo;ı !&rdquo; deyip kayık&ccedil;ıya bir g&uuml;nl&uuml;k yevmiyesinden fazla bir para &ouml;der &ldquo;vav&rsquo;lı k&acirc;ğıt&rdquo; i&ccedil;in.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bir m&uuml;ddet sonra aynı hatt&acirc;t ve aynı kayık&ccedil;ı gene aynı kayıkta buluşurlar. Hatt&acirc;t, kesesine davranır 5 kuruş &ccedil;ıkarmak i&ccedil;in; fakat kayık&ccedil;ı hatt&acirc;tın bileğine yapışır; &ldquo;Parayı boş ver amca, sen bana bir vav daha &ccedil;ekiver.&rdquo; der. Hatt&acirc;tların parayla pulla al&acirc;kaları, ancak rızık &ccedil;er&ccedil;evesiyle sınırlı olmak durumundadır. Bu y&uuml;zden hatt&acirc;t tebess&uuml;mle şu cev&acirc;bı verir kayık&ccedil;ıya: &ldquo;O vav her zaman &ccedil;ekilmez evl&acirc;t!&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hik&acirc;yenin en ibretli y&ouml;n&uuml;, aynı harfin, aynı stil yazıyla da olsa ayrı eller tarafından &ccedil;ekilmesi (yazılması) durumunda, uzman bir kişinin, o harflerin hangi hatt&acirc;tlara &acirc;it olduğunu ayırt edebilmesidir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Harfleri &ldquo;&ccedil;ekmek&rdquo;ten s&ouml;z ediyoruz harf &ccedil;ekmek ne demek bundan s&ouml;z edebilir misiniz?</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>L&acirc;tin veya Kıril harflerinin yazılmasında metot, kalemi soldan sağa &ldquo;itmek&rdquo;tir. Arap harfli yazımızda ise metot, sağdan sola &ldquo;&ccedil;ekmek&rdquo;tir. Mantıklı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;rse, g&uuml;c&uuml; tasarruflu veya istenilen istik&acirc;mete y&ouml;nelterek kullanma s&ouml;z konusuysa, &ccedil;ekmek, itmeye g&ouml;re daha kontroll&uuml; ve avantajlıdır. Muhtemelen Arap harfli yazı yazmayı bir san&rsquo;at h&acirc;line getiren &ouml;zellik, bu yazının &ccedil;ekilerek yazılma &ouml;zelliği olsa gerektir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sağlığında d&uuml;ny&acirc;nın en b&uuml;y&uuml;k hatt&acirc;tı yani &ldquo;şeyh&uuml;lhatt&acirc;t&icirc;n&rdquo; olan H&acirc;mid Ayta&ccedil; Beyden işitmiştim. Bir c&acirc;mi i&ccedil;in dik elips bi&ccedil;iminde bir &acirc;yete&rsquo;l-k&uuml;rs&icirc; levhası sipariş etmişler kendisine. Masa &ccedil;alışmalarında yazıyı tamamlamış, pil&acirc;n ve harf kompozisyonunu tamamlamış. Fakat bir &ldquo;l&acirc;m-elif&rdquo; problem &ccedil;ıkarıyormuş. &Uuml;stad, &ldquo;Nereye koysam g&uuml;zel durmuyordu. Gece g&uuml;nd&uuml;z kafam o l&acirc;melif&rsquo;teydi. Bir gece r&uuml;y&acirc;mda, uğraştığım levhayı g&ouml;rd&uuml;m. &Uuml;stelik l&acirc;melif, o kadar g&uuml;zel bir yerdeydi ki uyandım ve hemen beni uğraştıran l&acirc;melifi yerine oturttum. Fil&acirc;n c&acirc;mideki levhadır bu.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Anlaşılıyor ki h&uuml;sn&uuml;hat, sadece g&uuml;zel yazı yazmaktan ibaret değil. Harflerin istif ve kompozisyonu, g&uuml;zel yazıdan da &ouml;nemli olup yazılan yazıyı &ldquo;eser&rdquo; kılan hus&ucirc;siyettir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Aşağıda bazı &ouml;rnekleri g&ouml;rsellik i&ccedil;in koydum. Sanat&ccedil;ılarının bazıları bilemediğim i&ccedil;in isim yazmadım. Aslında &ouml;rnekleri K&acirc;mil Akarsu hocamdan istirham edecektim lakin kendisine ulaşamadım.</em></p> <p><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_13BF99D4-0B25-4E27-8C8B-22DE3FA75FE5.0/msohtmlclip1/01/clip_image002.gif" style="height:204px; width:399px" /><br /> <em>&nbsp;<strong><u>K&ucirc;f&icirc;</u></strong> &quot;Besmele&quot;&nbsp;(Arapların geliştirdiği bir yazı t&uuml;r&uuml;d&uuml;r)</em></p> <p><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_13BF99D4-0B25-4E27-8C8B-22DE3FA75FE5.0/msohtmlclip1/01/clip_image004.jpg" style="float:left; height:144px; width:403px" /></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Cel&icirc; <strong><u>Ta&rsquo;l&icirc;k</u></strong> &quot;Besmele&quot;&nbsp;(Acemlerin geliştirdiği bir yazı t&uuml;r&uuml;d&uuml;r)</em></p> <p><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_13BF99D4-0B25-4E27-8C8B-22DE3FA75FE5.0/msohtmlclip1/01/clip_image006.jpg" style="float:left; height:162px; width:407px" /></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Cel&icirc; <strong><u>Divan&icirc;</u></strong> levha (T&uuml;rklerin geliştirdiği bir yazı t&uuml;r&uuml;d&uuml;r)</em></p> <p><img alt="İlgili resim" src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_13BF99D4-0B25-4E27-8C8B-22DE3FA75FE5.0/msohtmlclip1/01/clip_image008.jpg" style="float:left; height:572px; width:409px" /></p>
Ekleme Tarihi: 12 Ekim 2019 - Cumartesi

SANATIN KADRİNİ SANATÇI BİLİR: BİR “VAV” ÇEKMEK

<p><em>Bazen bir insan tanırsınız onunla birlikte hayatınıza, d&uuml;ş&uuml;ncelerinize ve fiillerinize dair &ccedil;ok şeyler değişiverir. Bazı insanlar &ouml;yle samimidir ki ne konuşursa konuşsun bu sizde hep m&uuml;spet bir etki bırakır. Onların ihlasla s&ouml;yledikleri velev tenkit bile olsa aks&uuml;lamel (ters tepki) yapmaz. Elbette bahsini ettiğim insanların tam aksi olanlar da vardır. Bunlar &ccedil;ok g&uuml;zel konuşurlar, &ccedil;ok kibardırlar. Nezaketten kırılır gibidirler lakin samimi olmadıklarından karşılarındakinde m&uuml;spet tesir bırakmadıkları gibi &ccedil;oğu kez de itici geldiği, menfi tesirler uyandırdığı da bir vakıadır. </em></p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Bu s&ouml;yleşi birinci kısımda bahsi ge&ccedil;en insanlara &ouml;rnek teşkil eden ismi ile m&uuml;semma olmuş bir g&uuml;zel insanla yapıldı lakin hi&ccedil; yayımlanmadı. Keşke hocamızla sair vakitlerde yaptığımız sohbetlerin tamamını kayda ge&ccedil;irebilseydim, keşke b&ouml;ylesi bir ileri g&ouml;r&uuml;şl&uuml;l&uuml;ğ&uuml;m olabilseydi lakin insan elinde olan değerin &ccedil;oğu zaman farkına varamıyor, farkına varanlar elbette vardır ama maalesef ben o farkı fark edenlerden olamadım. Kendisi artık emekli hoca diyeceğim ama bu emekli tabiri bana &ccedil;ok itici geliyor. Bir insan &uuml;retebildiği s&uuml;rece emekli olamaz, hele bu bir ilim insanıysa akli melekeleri devam ettiği m&uuml;ddet&ccedil;e sadece fiziki g&uuml;&ccedil; gerektiren aktif işlerden uzaklaşabilir ama emekli olamaz. <strong>K&acirc;mil Akarsu</strong> hocamız da Gazi &Uuml;niversitesi T&uuml;rk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Anabilim Dalı b&ouml;l&uuml;m&uuml;ndeki aktif hocalığından ayrılmış fakat ilmi &ccedil;alışmalarına devam etmektedir. Hocamızla vakti zamanında yaptığımız bu s&ouml;yleşinin keyifle okunacağını d&uuml;ş&uuml;nerek siz değerli okurlarımızla paylaşmak istedik.</em></p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Konu g&uuml;zel sanatlar. Evet, yaşadığımız d&ouml;nemde hususi ilgileri olanlar m&uuml;stesna pek &ccedil;ok kişi hatt, hattat, h&uuml;sn&uuml;hat gibi tabirleri bilmemek hatta duymamakla birlikte g&uuml;zel sanatlar kavramını da ders verircesine kullanmakta beis g&ouml;rmezler, bu konuda bir yığın da laf ederler. G&uuml;zel sanatların da g&uuml;zeli olan hatt sanatı &uuml;zerine yapılan bu s&ouml;yleşiyi g&uuml;zel bir g&uuml;nde (Cuma) takdirlerinize sunuyoruz.</em></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Bilal Dursun Yılmaz: Hatt nedir, hattatlık nedir bu sanat hakkında neler s&ouml;ylemek istersiniz?</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>K&acirc;mil Akarsu:</strong> Hatt kelimesinin, Arap&ccedil;a l&ucirc;gat anlamı &ldquo;&ccedil;izgi&rdquo;, &ldquo;yazı&rdquo; ve &ldquo;gen&ccedil; kız ve yeni yetme delikanlıların yanaklarında beliren t&uuml;y&rdquo; (bu t&uuml;yler, &ldquo;ayva t&uuml;y&uuml;&rdquo; diye de adlandırılır) d&uuml;r. İsl&acirc;m san&rsquo;atları terminolojisinde bu kelime ve &ldquo;g&uuml;zellik&rdquo; anlamına gelen &ldquo;h&uuml;sn&rdquo; kelimesinin oluşturduğu &ldquo;h&uuml;sn&uuml;hat&rdquo; ise, &ccedil;ok ince, &ccedil;ok m&uuml;şk&uuml;l&acirc;tlı ve belki d&uuml;ny&acirc;nın en hassas san&rsquo;atının adıdır. Denilebilir ki bu san&rsquo;at &ldquo;son derece zevkli bir &ccedil;ile &ndash;&ccedil;ille-dir.&rdquo; Uygun k&acirc;ğıt veya levha, kamış kalem, m&uuml;rekkep&hellip; Malzemesi bunlardan ib&acirc;rettir. Bu malzeme tecr&uuml;be, sabır ve g&ouml;z n&ucirc;ruyla &ldquo;eser&rdquo;e d&ouml;n&uuml;ş&uuml;r<strong>. Pablo Picasso&rsquo;ya <em>&ldquo;Benim resimde varmak istediğim sembolik zirveyi, M&uuml;sl&uuml;man hattatlar asırlar &ouml;nce yakalamışlar.&rdquo;</em></strong>&nbsp; dedirten eserlerdir bunlar.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kalem ve k&acirc;ğıt, İsl&acirc;m k&uuml;lt&uuml;r&uuml;nde m&uuml;b&acirc;rektir;&nbsp; oturulan yere, ayakaltına bırakılmaz. &Acirc;det&acirc; ekmek ve Kur&rsquo;&acirc;n h&uuml;rmeti g&ouml;r&uuml;r. Hz. Ali&rsquo;nin ş&ouml;yle bir s&ouml;z&uuml; riv&acirc;yet edilir: <strong><em>&ldquo;Bug&uuml;n &uuml;zerimde bir ağırlık var. Hayret, kalem yongası &uuml;zerine de oturmadım ki?!&rdquo;.</em></strong>&nbsp; Demek sadece kalem ve k&acirc;ğıdı değil, yontularak kaleme d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;len kamışın &ccedil;er-&ccedil;&ouml;p&uuml;n&uuml; bile s&uuml;p&uuml;r&uuml;p ayak altından kaldırmak gerekirmiş eskiden.</p> <p>&nbsp;</p> <p>H&uuml;sn&uuml;hatta g&ouml;n&uuml;l veren kişi, &ouml;ncelikle g&ouml;nl&uuml; g&ouml;z&uuml; n&ucirc;rlu; d&uuml;ny&acirc;lık tel&acirc;şını aşmış; sabırlı, &ldquo;şekli ve maddeyi ma&rsquo;n&acirc;ya d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rebilecek hass&acirc;siyet ve sam&icirc;miyette&rdquo;; &uuml;stelik&nbsp; &ldquo;eli uz&rdquo;&nbsp; bir insan olmak zorundadır. Meşk ettiği yazı stilinin ilk harfi olan bir &ldquo;elif&rdquo;i yazmayı bihakkın &ouml;ğrenmek i&ccedil;in, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n aylarını harcayabilmelidir. Birka&ccedil; el hamlesiyle &ccedil;ektiği &ldquo;elif&rdquo;ler, binleri bulmadan elif ustası olunmaz. Ne zaman ki &ccedil;ekilen bir&ccedil;ok elif, her noktasından yapılan &ouml;l&ccedil;&uuml;mlerde kusursuz ve eşit olur; o zaman &ldquo;be&rdquo;ye ge&ccedil;ilebilir. &Ccedil;&ouml;k&uuml;l&uuml;r sol diz &uuml;st&uuml;ne, sağ diz dikilir; sol eldeki k&acirc;ğıt, sağ dize konur; derin bir nefes alınır, verilir ve o esn&acirc;da hokkaya batırılıp &ccedil;ıkarılan kalem, soluk verilmişken k&acirc;ğıt &uuml;zerinde işlemeye başlar. Kamıştaki m&uuml;rekkep t&uuml;kenip k&acirc;ğıtla kalemin vuslatı son bulmadan tekrar nefes alınmaz. Hatt&acirc;tların, M&uuml;sl&uuml;man &icirc;m&acirc;nına g&ouml;re &ldquo;ezel&rdquo;de sayılarak verilmiş olan &ldquo;soluk&rdquo; hisselerini, b&ouml;yle iktisadlı kullandıkları i&ccedil;in &ccedil;ok uzun yaşadıkları s&ouml;ylenir.&nbsp; <strong>Velh&acirc;sıl, h&uuml;sn&uuml;hat, pek s&ouml;ze gelir iş değildir, bir &ldquo;h&acirc;l&rdquo;dir tasavvuf gibi, zek&acirc;t gibi, namaz gibi. Yaşayan bilir.</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Bu san&rsquo;atın varlığının Arap harfleriyle ortaya &ccedil;ıktığı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;rse T&uuml;rklerde h&uuml;sn&uuml;hattın gelişmesine ge&ccedil;meden &ouml;nce bu san&rsquo;atın Arap ve Acem(İranlılarda)lerdeki gelişmesinden s&ouml;z eder misiniz?</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Hz. Osman&rsquo;ın okurken şeh&icirc;d edildiği Kur&rsquo;&acirc;n, Topkapı Sarayı&rsquo;nda g&ouml;r&uuml;lebilir. Bu Kur&rsquo;&acirc;n&rsquo;ın yazı stili, geometrik olup adı &ldquo;k&ucirc;f&icirc;&rdquo;dir. K&ucirc;f&icirc; tarzda yazılan harfler keskin k&ouml;şeli ve uzun end&acirc;mlıdır. Kl&acirc;sik m&ucirc;sık&icirc;mizin &ccedil;oğu unutulmuş 498 (?) mak&acirc;mının temeli nasıl &ldquo;rast mak&acirc;mı&rdquo; ise,&nbsp; sayısı 33&rsquo;e ulaşan Arap harfli yazı stillerinin temeli de bu k&ucirc;f&icirc; yazıdır. Bu yazı Arap hattatlarca geliştirilmiş ve onlar&nbsp; &ldquo;nes&icirc;h&rdquo;&nbsp; yazıya ulaşmışlardır. Nesih yazı, evlerimizde muhakkak bulunan Kur&rsquo;&acirc;n&rsquo;lardaki yazı stilidir ve T&uuml;rk g&ouml;z&uuml;, &ouml;mr&uuml;n&uuml; Kur&rsquo;&acirc;n yazmaya vakfeden H&acirc;fız Osman&rsquo;dan beri nesih&rsquo;e &acirc;şin&acirc;dır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Acemler de Arap harflerini geliştirmişler, kendi estetik zevklerine g&ouml;re işlemişler; mill&icirc; yazı stilleri olan &ldquo;ta&rsquo;l&icirc;k&rdquo; ve &ldquo;nesta&rsquo;l&icirc;k&rdquo; yazıyı geliştirmişlerdir. Acem hattı, yılankav&icirc; &ccedil;izgilerle oluşan, &ccedil;ok zar&icirc;f ve &acirc;det&acirc; esnek bir yazıdır.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>T&uuml;rklerde h&uuml;sn&uuml;hattın gelişmesi nasıl olmuştur?</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Hatt&rdquo; deyince &ldquo;T&uuml;rk&rdquo; deyince, bir T&uuml;rk&uuml;n, cidden heyecanlanması gerekir. Yukarıda, Arap ve Acem hatlarının &ouml;zelliklerine, kabaca tem&acirc;s ettim. Ama &ldquo;T&uuml;rk h&uuml;sn&uuml;hattı&rdquo;na gelince, konuyu kabaca ge&ccedil;iştirmek imk&acirc;nsızlaşır. G&acirc;lib&acirc; son s&ouml;ylenecek s&ouml;z&uuml;, başta s&ouml;ylemek uygun olacak. İsl&acirc;m &acirc;leminde ş&ouml;hretli ve ister istemez doğruluğu tartışılamayan bir s&ouml;z vardır: &ldquo;<strong>Kur&rsquo;&acirc;n Arabistan&rsquo;a indi; Mısır&rsquo;da okundu; İstanbul&rsquo;da yazıldı.&rdquo;</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>T&uuml;rkler, Araplarla Acemlerden sonra M&uuml;sl&uuml;man oldular (Kırgızların ataları olan ve Balasagun(Murana)&rsquo;da 400.000 &ldquo;boz &uuml;y&rdquo; s&acirc;kini olarak İslamiyet&rsquo;le şereflenen Karahanlıların, ilk M&uuml;sl&uuml;man-T&uuml;rk topluluğu olduğunu hatırlamak gerekir). İsl&acirc;m estetiği, T&uuml;rkleri de elbette kuvvetle etkiledi. İsl&acirc;m san&rsquo;atına T&uuml;rklerin en &ouml;nemli katkıları, bilhassa h&uuml;sn&uuml;hat ve sonra m&ucirc;sık&icirc; ve mi&rsquo;m&acirc;r&icirc;de oldu. Konumuz h&uuml;sn&uuml;hatt olduğundan, diğerlerine tem&acirc;s etmeyeceğim.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Yukarıdaki s&ouml;zden, T&uuml;rk hattatların Kur&rsquo;&acirc;n metnini ve İsl&acirc;m kaynaklı metinleri yazmaya ne kadar &ouml;nem verdikleri ve ne kadar başarılı oldukları anlaşılıyor. Bunun en b&uuml;y&uuml;k del&icirc;li, t&acirc;rih boyunca &ldquo;Şeyh&uuml;&rsquo;l-hatt&acirc;t&icirc;n&rdquo;lerin, d&acirc;im&acirc; T&uuml;rk oluşudur. Bu durum, g&uuml;n&uuml;m&uuml;z i&ccedil;in de s&ouml;z konusudur. Anlaşılsın diye tavz&icirc;h ediyorum: Yazı Arap harfli, ama o yazıyı d&uuml;ny&acirc;da en g&uuml;zel, en başarılı yazan kişi, hattatların başı, en b&uuml;y&uuml;k ve &uuml;st&acirc;d hattat, d&uuml;ny&acirc; hattatlarının şeyhi, muhakkak bir T&uuml;rk olmuş. Şu anda da değişen bir şey yok. Gene en b&uuml;y&uuml;k hattatlar T&uuml;rk.</p> <p>&nbsp;</p> <p>T&uuml;rk hattatlar, el yazısında &ldquo;rik&rsquo;a&rdquo; yı, &ldquo;siy&acirc;kat&rdquo;i,&rdquo; siy&acirc;kat kırması&rdquo;nı ve p&acirc;diş&acirc;h d&icirc;v&acirc;nlarının yazısı olarak da &ldquo;d&icirc;v&acirc;n&icirc;&rdquo; yazı stilini &acirc;det&acirc; &icirc;c&acirc;d etmişlerdir. &Ouml;zellikle siy&acirc;kat ve d&icirc;v&acirc;n&icirc; yazılar, ancak T&uuml;rklerin okuyabileceği, dolayısıyla yazabileceği, sırlı denilebilecek yazılardır. Siy&acirc;kat yazıda nokta yok. Vakfiyeler bu yazıyla yazılmış. Eğer nokta koyarak yazıya m&uuml;d&acirc;hale edilebilse, &ldquo;v&acirc;kıf&rdquo; (vakıf kurucusu)ın koyduğu h&uuml;k&uuml;mler, nokta il&acirc;veleriyle &ldquo;tağy&icirc;r&rdquo; (başkalaştırma) ve &ldquo;tebd&icirc;l&rdquo; (değiştirme) edilebilirdi. Siy&acirc;kat yazı, bu m&uuml;d&acirc;hale ihtim&acirc;lini, vakfın battal veya berb&acirc;d edilme tehlikesini sıfırlamaktadır. Bu yazı stilini okuyabilecek uzman, &ccedil;ok azdır ve neredeyse tamamı T&uuml;rkt&uuml;r.</p> <p>&nbsp;</p> <p>D&icirc;v&acirc;n&icirc; yazı satırı ise, g&ouml;vdesi kalın ve uca doğru gittik&ccedil;e incelen, son kısmı yukarı kalkıp sivrileşen; u&ccedil;uşan sembolik &ldquo;kelebek&ccedil;ik&rdquo;lerle, &ccedil;izgilerle b&uuml;t&uuml;n harf araları doldurulmuş; bakanın beynine inmeye hazır murassa (&uuml;zeri işlenmiş) bir &ldquo;T&uuml;rk yatağanı&rdquo; g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;ndedir. Bu heybetteki satırların alt alta yazılmasıyla oluşan bir p&acirc;diş&acirc;h ferm&acirc;nı, &ldquo;reddedilemezlik&rdquo;, &ldquo;i&rsquo;tir&acirc;z edilemezlik&rdquo; mevs&ucirc;fiyetindedir. O ferm&acirc;n, &ldquo;Hayır&rdquo; demeyi d&uuml;ş&uuml;nen bir ser-gerdeyi, sembolik iht&acirc;rıyla &ldquo;iki b&uuml;kl&uuml;m&rdquo; olmaya zorlar; muh&acirc;tabına, &ldquo;Sakın edep sınırını aşma!..&rdquo; der.&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>D&icirc;v&acirc;n&icirc; yazıyı da ancak d&icirc;v&acirc;n k&acirc;tipleri yazabilir ve okuyabilir. Bir ferm&acirc;n ulağı, yolculuk esn&acirc;sında yakalansa, şeh&icirc;d edilse de ele ge&ccedil;en ferm&acirc;nda ne yazılı olduğunu kimse okuyamaz, anlayamaz. Ancak bir başka d&icirc;v&acirc;n&icirc; yazı uzmanı T&uuml;rk bulmak gerekir onu okutmak i&ccedil;in. Sadece siy&acirc;kat ve d&icirc;v&acirc;n&icirc; yazılarla ilgili olarak kaydettiğim şu hususlar, &ccedil;ok y&uuml;ksek bir zek&acirc;, estetik, zar&acirc;fet, nez&acirc;hat, tedb&icirc;r ve gayret &uuml;r&uuml;n&uuml; olma &ouml;zellikleriyle, bu mill&icirc; hatlara, saygı duymamız gerektiğini g&ouml;stermez mi?</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde bu h&uuml;sn&uuml;san&rsquo;ata nasıl yaklaşılmakta, gereken değer verilmekte midir, yukarıda s&ouml;z&uuml;n&uuml; ettiğiniz bu kıymetteki eserlerin kıymetleri bilinebiliyor mu? </strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>Size v&acirc;kıa (ger&ccedil;ek) bir hik&acirc;ye: Ş&ouml;hretli bir XIX. Asır hattatı, &Uuml;sk&uuml;dar tarafına ge&ccedil;mek i&ccedil;in Sirkeci (İstanbul yakası) iskelesine gelir. İşi aceledir; fakat para kesesini unutmuştur. Sırası gelen hamlacı (k&uuml;rek&ccedil;i) ya.. pehlivan kayık&ccedil;ıya &ldquo;Yavrum, kesemi unutmuşum evden &ccedil;ıkarken; beni ya bor&ccedil;landırarak veya sana &ccedil;ekeceğim bir &lsquo;vav&rsquo; harfini &uuml;cret kab&ucirc;l ederek &Uuml;sk&uuml;dar&rsquo;a ge&ccedil;irir misin? &Ccedil;ekeceğim vav, sahh&acirc;flarda &uuml;&ccedil; beş kuruş eder.&rdquo; der. Yiğit kayık&ccedil;ı elbette &ldquo;Buyur amca, ayıp ettin!&rdquo; demiş olmalı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Kesesini unutsa da bir hattat, &ldquo;dev&acirc;t&rdquo; (s&acirc;bit m&uuml;rekkep hokkası, kamış kalemler ve birka&ccedil; par&ccedil;a k&acirc;ğıdı taşımakta olan genellikle metalden yapılma kapaklı, uzun kutu; yazı takımı) ını asl&acirc; unutmazmış. İhtiy&acirc;r hattat, k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir k&acirc;ğıda muhteşem bir vav &ccedil;eker ve hamlacıya uzatır yolda. Bu k&uuml;&ccedil;&uuml;k k&acirc;ğıdın beş para etmeyeceğinden em&icirc;n olan hamlacı, nez&acirc;keten&nbsp; &ldquo;yarı bunak&rdquo; olduğuna h&uuml;kmettiği ihtiy&acirc;rın uzattığı k&acirc;ğıdı alır; kuşağının i&ccedil;ine yerleştirerek asılır k&uuml;reklere.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hamlacı, aynı g&uuml;n&uuml;n ikindi vaktinden sonra paydos eder ve yaya olarak B&acirc;yezid Meydanına doğru y&uuml;r&uuml;rken kendisini &ldquo;Sahh&acirc;flar &Ccedil;arşısı&rdquo;nın &ouml;n&uuml;nde bulur. Aklına, kuşağındaki &ldquo;vav&rdquo; gelir. Utana sıkıla ihtiy&acirc;r bir &ldquo;sahh&acirc;f&rdquo;a sokulup &ldquo;Amca, şu k&acirc;ğıt para eder mi?&rdquo; diye sorar. İhtiy&acirc;r sah&acirc;f, &ldquo;Amaaaan.. bu falanca &uuml;st&acirc;dın vav&rsquo;ı !&rdquo; deyip kayık&ccedil;ıya bir g&uuml;nl&uuml;k yevmiyesinden fazla bir para &ouml;der &ldquo;vav&rsquo;lı k&acirc;ğıt&rdquo; i&ccedil;in.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bir m&uuml;ddet sonra aynı hatt&acirc;t ve aynı kayık&ccedil;ı gene aynı kayıkta buluşurlar. Hatt&acirc;t, kesesine davranır 5 kuruş &ccedil;ıkarmak i&ccedil;in; fakat kayık&ccedil;ı hatt&acirc;tın bileğine yapışır; &ldquo;Parayı boş ver amca, sen bana bir vav daha &ccedil;ekiver.&rdquo; der. Hatt&acirc;tların parayla pulla al&acirc;kaları, ancak rızık &ccedil;er&ccedil;evesiyle sınırlı olmak durumundadır. Bu y&uuml;zden hatt&acirc;t tebess&uuml;mle şu cev&acirc;bı verir kayık&ccedil;ıya: &ldquo;O vav her zaman &ccedil;ekilmez evl&acirc;t!&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Hik&acirc;yenin en ibretli y&ouml;n&uuml;, aynı harfin, aynı stil yazıyla da olsa ayrı eller tarafından &ccedil;ekilmesi (yazılması) durumunda, uzman bir kişinin, o harflerin hangi hatt&acirc;tlara &acirc;it olduğunu ayırt edebilmesidir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>Harfleri &ldquo;&ccedil;ekmek&rdquo;ten s&ouml;z ediyoruz harf &ccedil;ekmek ne demek bundan s&ouml;z edebilir misiniz?</strong></p> <p>&nbsp;</p> <p>L&acirc;tin veya Kıril harflerinin yazılmasında metot, kalemi soldan sağa &ldquo;itmek&rdquo;tir. Arap harfli yazımızda ise metot, sağdan sola &ldquo;&ccedil;ekmek&rdquo;tir. Mantıklı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;l&uuml;rse, g&uuml;c&uuml; tasarruflu veya istenilen istik&acirc;mete y&ouml;nelterek kullanma s&ouml;z konusuysa, &ccedil;ekmek, itmeye g&ouml;re daha kontroll&uuml; ve avantajlıdır. Muhtemelen Arap harfli yazı yazmayı bir san&rsquo;at h&acirc;line getiren &ouml;zellik, bu yazının &ccedil;ekilerek yazılma &ouml;zelliği olsa gerektir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sağlığında d&uuml;ny&acirc;nın en b&uuml;y&uuml;k hatt&acirc;tı yani &ldquo;şeyh&uuml;lhatt&acirc;t&icirc;n&rdquo; olan H&acirc;mid Ayta&ccedil; Beyden işitmiştim. Bir c&acirc;mi i&ccedil;in dik elips bi&ccedil;iminde bir &acirc;yete&rsquo;l-k&uuml;rs&icirc; levhası sipariş etmişler kendisine. Masa &ccedil;alışmalarında yazıyı tamamlamış, pil&acirc;n ve harf kompozisyonunu tamamlamış. Fakat bir &ldquo;l&acirc;m-elif&rdquo; problem &ccedil;ıkarıyormuş. &Uuml;stad, &ldquo;Nereye koysam g&uuml;zel durmuyordu. Gece g&uuml;nd&uuml;z kafam o l&acirc;melif&rsquo;teydi. Bir gece r&uuml;y&acirc;mda, uğraştığım levhayı g&ouml;rd&uuml;m. &Uuml;stelik l&acirc;melif, o kadar g&uuml;zel bir yerdeydi ki uyandım ve hemen beni uğraştıran l&acirc;melifi yerine oturttum. Fil&acirc;n c&acirc;mideki levhadır bu.&rdquo;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Anlaşılıyor ki h&uuml;sn&uuml;hat, sadece g&uuml;zel yazı yazmaktan ibaret değil. Harflerin istif ve kompozisyonu, g&uuml;zel yazıdan da &ouml;nemli olup yazılan yazıyı &ldquo;eser&rdquo; kılan hus&ucirc;siyettir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Aşağıda bazı &ouml;rnekleri g&ouml;rsellik i&ccedil;in koydum. Sanat&ccedil;ılarının bazıları bilemediğim i&ccedil;in isim yazmadım. Aslında &ouml;rnekleri K&acirc;mil Akarsu hocamdan istirham edecektim lakin kendisine ulaşamadım.</em></p> <p><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_13BF99D4-0B25-4E27-8C8B-22DE3FA75FE5.0/msohtmlclip1/01/clip_image002.gif" style="height:204px; width:399px" /><br /> <em>&nbsp;<strong><u>K&ucirc;f&icirc;</u></strong> &quot;Besmele&quot;&nbsp;(Arapların geliştirdiği bir yazı t&uuml;r&uuml;d&uuml;r)</em></p> <p><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_13BF99D4-0B25-4E27-8C8B-22DE3FA75FE5.0/msohtmlclip1/01/clip_image004.jpg" style="float:left; height:144px; width:403px" /></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Cel&icirc; <strong><u>Ta&rsquo;l&icirc;k</u></strong> &quot;Besmele&quot;&nbsp;(Acemlerin geliştirdiği bir yazı t&uuml;r&uuml;d&uuml;r)</em></p> <p><img src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_13BF99D4-0B25-4E27-8C8B-22DE3FA75FE5.0/msohtmlclip1/01/clip_image006.jpg" style="float:left; height:162px; width:407px" /></p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p><em>Cel&icirc; <strong><u>Divan&icirc;</u></strong> levha (T&uuml;rklerin geliştirdiği bir yazı t&uuml;r&uuml;d&uuml;r)</em></p> <p><img alt="İlgili resim" src="file:///C:/Users/MER~1/AppData/Local/Temp/OICE_13BF99D4-0B25-4E27-8C8B-22DE3FA75FE5.0/msohtmlclip1/01/clip_image008.jpg" style="float:left; height:572px; width:409px" /></p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.