Cimri Haset ve Bencil-2
Cimri Haset ve Bencil-2
“Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter.”
"Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz."
Hasetten (kıskançlıktan) sakının. Çünkü ateşin odunu veya otları yakıp bitirdiği gibi haset de hasenatı (iyilikleri) yer bitirir.
Nüfûzun nisbetinde derd-mendâna devâ-sâz ol
(Servet veya makam gibi bir imkâna sahipsen eğer dertlilere deva olmaya çalış. Kabir karanlıktır.)
...
Ben merkezli düşünme ve ben-merkezcilik ile bencillik iç içe geçen ve büyük oranda örtüşen kavramlar olmakla birlikte eş anlamlı kavramlar değildir.
Ben-merkezcilikte, çevresindeki insanları adeta bir figüran gibi görme söz konusudur. Sanki yaşam onun çevresinde, onu merkeze alarak sürmektedir. Diğer insanların adeta önemi yoktur. Ben-merkezci davranışlar aynı zamanda bencil bir davranış olarak değerlendirilebilir. Fakat asıl bencillik diğer insanların da istek ve gereksinimleri olduğunu bilerek kendi istek ve gereksinimlerini hepsinin üstünde tutmadır.
Ahlak anlamında bencillik duygusunu tahlil eden 11. yüzyıl âlimi Gazzali, ünlü eseri İhyâʾü ʿulûmi'd-dîn'de bu konuya temas etmiştir. "Hubbü'l-câh" başlıklı bir ahlak psikolojisi niteliğindeki bölümde insanın kendisi dışındaki her şeyle ve her insanla olan ilişkilerinin temelinde ben merkezli bir yaklaşımın bulunduğunu ileri sürmüştür. Gazzali'ye göre,
-İnsan kendini herkesten üstün ve seçkin kılmak ister.
-Bu sebeple diğer bütün faaliyetleri gibi başka insanlarla ilişkilerini de temelde kendi yetkinliğini geliştirme amacına uygun olarak düzenler.
-"Her insanın içinde Firavun'a, "Ben sizin en yüce tanrınızım" dedirten bir şey vardır."
-Bu yüzden insan kendini her şeyin amacı ve her şeyi de kendi kemalinin aracı olarak düşünür.
Bu yanlış ve tehlikeli tutumdan ve egoizmden insanların kurtulma yolu ise sağlıklı bir din ve ahlak telakkisine sahip olmaktan geçer.
...
Cimrilik, bir hastalık değil kişilik özelliğidir. Sosyopatik narsist yapı her haliyle kendini belli eder. Kendinden başka kişilere yoğun bir güvensizlik hisseder. Ancak belli kişilik yatkınlıkları durumsal stresle birleştiğinde, kişinin hastalık yaşama ihtimali artar.
Dinamik kökenli yaklaşımlara göre cimrilik, çocuğun tuvalet alışkanlığı kazandığı dönemde yaşadığı travmalara, yanlış ebeveyn tutumlarına bağlı olarak ortaya çıkar. Bu dönem, eğer sıkı kurallar çerçevesinde geçerse çocukta anal tutucu karakter gelişir ve böylece çocuğun tuvaletini uzun süre tutma, bırakmaktan çekinme ya da bilinçli olarak bırakmak istememe gibi özellikler ortaya çıkar. Bu özellikleri cimrilik, paylaşımcı olmama ve bencillik takip eder.
Toplumumuzda cimrilik ekonomik olarak algılansa da cimriliğin farklı boyutları da vardır. Duygusal cimrilik, sosyal cimrilik ve psikopatik cimrilik gibi. Psikopatik cimrilik en tehlikeli olandır. Çünkü burada cimri kişilik yapısının yanısıra zalimlik de vardır. Ekonomik güç edinmek için psikolojik baskılar ve şiddet uygulanabilir.
Tutumlu insanlar güvende olma, emniyette olma ihtiyacı diğerlerine göre yüksek kişilerken, cimri insanlar güvensiz ve emniyetsiz hissetme eğiliminde kişiler olabilir. Tutumluluk bilinç düzeyinde yaşanır. Tercih edilen bir davranış şekli ve tutumdur. Tutumlu olan kişide empati duygusu korunmaktadır. Diğer insanlara maddi manevi zarar vermekten sakınır. Ancak cimri olan kişi kendini aşırı önemser. Başka insanların çıkarları önemli değildir. Bir kişilik özelliği olarak farkındalık düzeyine ulaşmadan içselleştirilerek yaşanır. Empati duygusundan yoksundur.
...
Bencillik; çocukluktan gelen, öğrenme yoluyla artan bir takım tutum ve davranışların hayatlarına entegre edilmesiyle oluşur. Çift terapilerinde şikayetler genelde sevgi ve ilgi konusundadır. Bireye inildiğinde kişilik özellikleriyle alakalı problematikler olduğu açıkça görülür. Bireysel psikoloji kuramına göre, sosyal ilişkilerde yakınlık gösterme konusunda cimri olmanın sebebi kişinin kendi sevgisini ve ilgisini koruma altına alması ve paylaşmamasıdır. Yani cimrilik, kendini beğenmişlik ve diğer kişilere güvensizlik ile ilişkilidir.
...
Garaz hammâlı olma kîni terk et mâ-mezâdan geç
(Garaz bir yüktür, ona hamal olma. Kin zehirdir, kendini zehirleme. “Olan oldu” güzel sözdür; kendine şiâr edin.)
...
13. yüzyıl tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre'nin şu dizeleri de iki benin bulunduğuna delil olarak nitelendirilir:
"Beni bende demen bende değilem / Bir ben vardır bende benden içerü / Süleyman kuş dilin bilir dediler / Süleyman var Süleyman'dan içerü."
Muhammed İkbal, 1915 yılında yayımladığı Esrâr-ı Hodî adlı mesnevisi ile bu konuya değinmiştir.
İkbal, bireyci ben kavramı yerine toplumla birleşip kaynaşmayı hedefleyen faal bir "ben" anlayışını geliştirmeye çalışmıştır.
Üstad Bediüzzaman Ene ile alakalı: “Enenin iki yüzü var. Biri, hayra ve vücuda bakar. Bir yüzü de şerre bakar ve ademe gider.” der ve devam eder.
“Evet ene ince bir elif, bir tel, farazî bir hat iken, mahiyeti bilinmezse, tesettür toprağı altında neşvünema bulur; gittikçe kalınlaşır. Vücud-u insanın her tarafına yayılır. Koca bir ejderha gibi, vücud-u insanı bel’ eder. Bütün o insan, bütün letaifiyle âdeta ene olur.”
Eneyi terk etmek, eneyi nahnü’ya, yani ‘ben’i ‘biz’e çevirmekle olur. Bu ise, ancak şahs-ı manevide fani olmakla olur. Yani “kevser-i Kur’ânî’den süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev’indeki şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritmekle olur.”
...
Risale-i Nur’da ihlâsı kıracak maniler altı ana başlıkta Hücumat-ı Sitte Risalesinde toplanmıştır.
Birincisi: “Hubb-u cah” yani makam, mevki ve şöhretperestlik duygusu.
İkincisi: “Hiss-i havf” yani korku duygusu.
Üçüncüsü: “Tama” yani şiddetli hırsla istemek, adeta rahmeti ittiham etmek, doyumsuzluk.
Dördüncüsü: “Irkçılık” yani menfî milliyetçilik denilen kendi ırk veya milletini üstün tutma duygusu.
Beşincisi: “Enaniyet” yani bencillik, kendini beğenmek, hep kendini öne almak, hodfuruşluk, kendini satmak, ben odaklı hareket etmek.
Altıncısı: “Tenbellik, tenperverlik yani tembelliği sevmek ve vazifedarlık yani vazifeyi sevmek damarıdır.”
...
Sözün sonu, nefsimizi ve neslimizi hakka ve hakikate müştak kılması için Rabbimize münacaatta bulunuyoruz:
“Allahım, bize hakkı hak olarak göster ve ona uymayı bize nasîb et. Bâtılı da bâtıl olarak göster ve ondan kaçınıp korunmayı nasîb et. Onu bizim için şüpheli kılıp da hevasına uyanlardan etme.” (Âmin)
Cevâhir AYDIN / Küçük Dünyam
Ekleme
Tarihi: 24 Kasım 2021 - Çarşamba
Cimri Haset ve Bencil-2
Cimri Haset ve Bencil-2
“Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter.”
"Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz."
Hasetten (kıskançlıktan) sakının. Çünkü ateşin odunu veya otları yakıp bitirdiği gibi haset de hasenatı (iyilikleri) yer bitirir.
Nüfûzun nisbetinde derd-mendâna devâ-sâz ol
(Servet veya makam gibi bir imkâna sahipsen eğer dertlilere deva olmaya çalış. Kabir karanlıktır.)
...
Ben merkezli düşünme ve ben-merkezcilik ile bencillik iç içe geçen ve büyük oranda örtüşen kavramlar olmakla birlikte eş anlamlı kavramlar değildir.
Ben-merkezcilikte, çevresindeki insanları adeta bir figüran gibi görme söz konusudur. Sanki yaşam onun çevresinde, onu merkeze alarak sürmektedir. Diğer insanların adeta önemi yoktur. Ben-merkezci davranışlar aynı zamanda bencil bir davranış olarak değerlendirilebilir. Fakat asıl bencillik diğer insanların da istek ve gereksinimleri olduğunu bilerek kendi istek ve gereksinimlerini hepsinin üstünde tutmadır.
Ahlak anlamında bencillik duygusunu tahlil eden 11. yüzyıl âlimi Gazzali, ünlü eseri İhyâʾü ʿulûmi'd-dîn'de bu konuya temas etmiştir. "Hubbü'l-câh" başlıklı bir ahlak psikolojisi niteliğindeki bölümde insanın kendisi dışındaki her şeyle ve her insanla olan ilişkilerinin temelinde ben merkezli bir yaklaşımın bulunduğunu ileri sürmüştür. Gazzali'ye göre,
-İnsan kendini herkesten üstün ve seçkin kılmak ister.
-Bu sebeple diğer bütün faaliyetleri gibi başka insanlarla ilişkilerini de temelde kendi yetkinliğini geliştirme amacına uygun olarak düzenler.
-"Her insanın içinde Firavun'a, "Ben sizin en yüce tanrınızım" dedirten bir şey vardır."
-Bu yüzden insan kendini her şeyin amacı ve her şeyi de kendi kemalinin aracı olarak düşünür.
Bu yanlış ve tehlikeli tutumdan ve egoizmden insanların kurtulma yolu ise sağlıklı bir din ve ahlak telakkisine sahip olmaktan geçer.
...
Cimrilik, bir hastalık değil kişilik özelliğidir. Sosyopatik narsist yapı her haliyle kendini belli eder. Kendinden başka kişilere yoğun bir güvensizlik hisseder. Ancak belli kişilik yatkınlıkları durumsal stresle birleştiğinde, kişinin hastalık yaşama ihtimali artar.
Dinamik kökenli yaklaşımlara göre cimrilik, çocuğun tuvalet alışkanlığı kazandığı dönemde yaşadığı travmalara, yanlış ebeveyn tutumlarına bağlı olarak ortaya çıkar. Bu dönem, eğer sıkı kurallar çerçevesinde geçerse çocukta anal tutucu karakter gelişir ve böylece çocuğun tuvaletini uzun süre tutma, bırakmaktan çekinme ya da bilinçli olarak bırakmak istememe gibi özellikler ortaya çıkar. Bu özellikleri cimrilik, paylaşımcı olmama ve bencillik takip eder.
Toplumumuzda cimrilik ekonomik olarak algılansa da cimriliğin farklı boyutları da vardır. Duygusal cimrilik, sosyal cimrilik ve psikopatik cimrilik gibi. Psikopatik cimrilik en tehlikeli olandır. Çünkü burada cimri kişilik yapısının yanısıra zalimlik de vardır. Ekonomik güç edinmek için psikolojik baskılar ve şiddet uygulanabilir.
Tutumlu insanlar güvende olma, emniyette olma ihtiyacı diğerlerine göre yüksek kişilerken, cimri insanlar güvensiz ve emniyetsiz hissetme eğiliminde kişiler olabilir. Tutumluluk bilinç düzeyinde yaşanır. Tercih edilen bir davranış şekli ve tutumdur. Tutumlu olan kişide empati duygusu korunmaktadır. Diğer insanlara maddi manevi zarar vermekten sakınır. Ancak cimri olan kişi kendini aşırı önemser. Başka insanların çıkarları önemli değildir. Bir kişilik özelliği olarak farkındalık düzeyine ulaşmadan içselleştirilerek yaşanır. Empati duygusundan yoksundur.
...
Bencillik; çocukluktan gelen, öğrenme yoluyla artan bir takım tutum ve davranışların hayatlarına entegre edilmesiyle oluşur. Çift terapilerinde şikayetler genelde sevgi ve ilgi konusundadır. Bireye inildiğinde kişilik özellikleriyle alakalı problematikler olduğu açıkça görülür. Bireysel psikoloji kuramına göre, sosyal ilişkilerde yakınlık gösterme konusunda cimri olmanın sebebi kişinin kendi sevgisini ve ilgisini koruma altına alması ve paylaşmamasıdır. Yani cimrilik, kendini beğenmişlik ve diğer kişilere güvensizlik ile ilişkilidir.
...
Garaz hammâlı olma kîni terk et mâ-mezâdan geç
(Garaz bir yüktür, ona hamal olma. Kin zehirdir, kendini zehirleme. “Olan oldu” güzel sözdür; kendine şiâr edin.)
...
13. yüzyıl tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre'nin şu dizeleri de iki benin bulunduğuna delil olarak nitelendirilir:
"Beni bende demen bende değilem / Bir ben vardır bende benden içerü / Süleyman kuş dilin bilir dediler / Süleyman var Süleyman'dan içerü."
Muhammed İkbal, 1915 yılında yayımladığı Esrâr-ı Hodî adlı mesnevisi ile bu konuya değinmiştir.
İkbal, bireyci ben kavramı yerine toplumla birleşip kaynaşmayı hedefleyen faal bir "ben" anlayışını geliştirmeye çalışmıştır.
Üstad Bediüzzaman Ene ile alakalı: “Enenin iki yüzü var. Biri, hayra ve vücuda bakar. Bir yüzü de şerre bakar ve ademe gider.” der ve devam eder.
“Evet ene ince bir elif, bir tel, farazî bir hat iken, mahiyeti bilinmezse, tesettür toprağı altında neşvünema bulur; gittikçe kalınlaşır. Vücud-u insanın her tarafına yayılır. Koca bir ejderha gibi, vücud-u insanı bel’ eder. Bütün o insan, bütün letaifiyle âdeta ene olur.”
Eneyi terk etmek, eneyi nahnü’ya, yani ‘ben’i ‘biz’e çevirmekle olur. Bu ise, ancak şahs-ı manevide fani olmakla olur. Yani “kevser-i Kur’ânî’den süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev’indeki şahsiyetini ve enaniyetini o havuz içine atıp eritmekle olur.”
...
Risale-i Nur’da ihlâsı kıracak maniler altı ana başlıkta Hücumat-ı Sitte Risalesinde toplanmıştır.
Birincisi: “Hubb-u cah” yani makam, mevki ve şöhretperestlik duygusu.
İkincisi: “Hiss-i havf” yani korku duygusu.
Üçüncüsü: “Tama” yani şiddetli hırsla istemek, adeta rahmeti ittiham etmek, doyumsuzluk.
Dördüncüsü: “Irkçılık” yani menfî milliyetçilik denilen kendi ırk veya milletini üstün tutma duygusu.
Beşincisi: “Enaniyet” yani bencillik, kendini beğenmek, hep kendini öne almak, hodfuruşluk, kendini satmak, ben odaklı hareket etmek.
Altıncısı: “Tenbellik, tenperverlik yani tembelliği sevmek ve vazifedarlık yani vazifeyi sevmek damarıdır.”
...
Sözün sonu, nefsimizi ve neslimizi hakka ve hakikate müştak kılması için Rabbimize münacaatta bulunuyoruz:
“Allahım, bize hakkı hak olarak göster ve ona uymayı bize nasîb et. Bâtılı da bâtıl olarak göster ve ondan kaçınıp korunmayı nasîb et. Onu bizim için şüpheli kılıp da hevasına uyanlardan etme.” (Âmin)
Cevâhir AYDIN / Küçük Dünyam
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.