YAŞAM KALİTESİ AÇISINDAN 'SÖZ'
YAŞAM KALİTESİ AÇISINDAN 'SÖZ'
Söz insanın, kaderine tesir eder.
Sözün tarih serüveninde, kendisine yüklenen anlamlarla bu konuyu irdelemek yerinde olacaktır.
Sihir gösterilerinde kullanılan ilginç kelimeler duymuşuzdur. 'Abra kadabra' gibi. Bunun anlamı "söylüyorum ve ediyorum(!?)"
Burada "Ol" kavramı devreye giriyor. (Birazdan İslami literatür açısından değineceğiz.)
Yuhanna incilinde geçen ilginç bir metin:
"Başlangıçta söz vardı,
Ve sözcük Tanrıydı,
Sözcük Tanrıyla birlikteydi.."
Hindistan coğrafyasında kullanılan "Aaauuummm" sözcüğü ile yapılan meditasyon çalışması, sözle güçlü bir var oluş enerjisini, dışarı yansıtır ve bireyin, sözle hakikati bünyesinde tutmasını temsil eder.
Tevhidi perspektiften meselenin özüne indiğimizde, "Kûn fe yekûn, Ol der o da olur" ifadesiyle kendisini gösterdiğine şahit olacağız. Zira bu konu yüzyıllardır, tüm düşünürlerin ilk gündem maddesidir. Herşey bir sözle başlamadı mı?
..
Tüm bunları birlikte değerlendirmek ve hayatın anlam arayışında doğruya ulaşmak için mutlaka ama mutlaka kelime haznemizi geliştirmek, bizlerin anlam skalasında zenginliğimizi arttıracaktır. Bu da yaşam doygunluğumuzu önemli ölçüde artıracaktır.
Bir manada insan hayatını sözüyle inşa ediyor diyebiliriz.
Burada inşa sözü, Yaratıcının ilgili vasfına göz dikmek anlamında değildir.
İnşa; bizim açımızdan niyetimiz, sözümüz, lafzımız ağzımızdan çıkan söz demektir.
Farklı dillerde yaralamak, iz bırakmak anlamına gelen söz, hayatımızda kendisine mutlaka bir mahal/yer/alan bulur.
Ağızdan çıkan söz, yayından çıkmış ok gibidir.
Ağızdan çıkan söz, yaşamda mutlaka yer bulur. Buna azami dikkat eden tasavvuf büyükleri "Eline, diline, beline sahip ol" derler.
Laf arasında, geleneksel duvar yazılarımızda dahi yerini bulur, bu suskunluk hali: "Zamanında çok konuştum, baktım randıman alamıyorum, bıraktım:)" gibi.
Söze ihtiyaç duyan kişinin, tinsel pratiklerde sessizlikle derinleşmeyi yakalayan büyükleri unutmamasında fayda sağlar.
Sözün hayatımızı şekillendirdiğini anımsayarak, yanlış ifadeler ile hayatımızın kontrolünü yitirmemek adına daha dikkatli olmak, daha az söz telaffuz etmek durumundayız.
Hayatını arzu ettiği yönde gibi ilerletmek isteyen kişi, yüksek farkındalıkla ağzından çıkana ekstra dikkat etmelidir.
Ağızdan çıkan şey içeriden olanların artık dışa vurumudur.
İnsan, sözüyle kendisini ele verir.
Konforu değişse de dil ve hayat kalitesi aynı kalır.
Zenginlik kelime çeşitliliği ile başlar. 'Her dil, yeni bir insan' sözünü burada hatırlamakta fayda var.
Birey yaş, mal makam vs ile değil, yeni bir düşünme, yeni bir bakış açısı kazandıran yeni sözcüklerle büyür. Bu vesileyle hayatına zenginlik katmış olur.
...
Peki sözcükleri nasıl kullanmalı?
Nezaketle kullanmalı; içeride gelişen nezaket, özsaygı varsa bu durum dile yansır.
Kişi içeride acı yaşıyorsa, değersizlik veya yetersizlik hissediyorsa bunlar mutlaka dile yansır.
Sürekli Yok'a vurgu yapan (para, imkan, kabiliyet, bilgi, zaman, huzur vs) diyen kişiler yokluğa odaklanmıştır. Yokluk bilincinde, kıtlık bilincinde olduğunu anlamak zor değildir.
'Yok' demek yerine 'Az var' demek varlık bilincinin yolunu açar ve önemli bir başlangıç yapılmış olur.
...
Dil yarası da açabiliriz, dil ile tedavi de edebiliriz muhataplarımızı..
...
Başarıya giden yol dil ile aşılır. Anlamak, anlaşılmak dil ile olmaz mı?
...
Kelimelerin yerleri, sıralamaları, vurgulandığı yer çok önemlidir.
Sözü söylerken olumsuzu en sonda söylememek gerekiyor sanki. Zira son söz hayata tesir eder diyebiliriz. "Seni çok seviyorum; ama beni çok kırıyorsun".
Doğru olanı şu tarzda yaklaşımdır:
"Beni çok kızdırıyorsun; ama seni yine de çok seviyorum" gibi..
...
Sözün frekansı, enerjisi çok güçlüdür. Bedenimizden çıkan enerjinin, muhatabımızda maddede vuku bulduğunu bilmek önemli bir farkındalıktır. O yüzden sözlerimizi dikkatle kullanmakta fayda var. Kelime haznemizi zenginleştirmek suretiyle bunu başarabiliriz.
Söz, tarih serüveninde kaybolmadan günümüze kadar gelip, muhatabına ulaştığında hala tesir uyandırıyorsa o söz kıymetlidir. Bir şiir, bir öğüt, bir metin, bir şarkı yüzyıllar geçse de farklı bireylerde aynı tesiri bırakabiliyor.
Çünkü aktarılan duygu düşüncelerdir. İçinde kendimizden bir parça buluruz. Bize aktarılan pozitif duygu düşünceler, bize hayatımızı daha yaşanılır kılmada ciddi destekçi olur.
Bir sanatçının sözleri bizi o kadar kendisine bağlar ki onu hemen bizi bilen tanıyan herkese iletiriz.
Paylaşır, duymalarını dinlemelerini isteriz. Gerekirse duvarlara, tablolara yazarız. Çünkü bizi anlatıyordur.
'Oradaki söz, anlaşılmamızı sağlar' diye düşünürüz.
...
Başka yönüyle söz, anlaşmaları bağlar. Kadim geleneklerde insanların güveni, 'sözüyle' anlaşılırken; günümüzde maalesef sözleşmeler, çekler, senetler dahi sözün o günkü gücünü yansıtmıyor.
Bu konudaki farkındalığımızı artırmanın ilk yolu, çok sevindiğimizde, çok öfkelendiğimizde, çok üzüldüğümüzde yine bunlara bakarak kendimizi çek etmekten geçiyor.
...
'Allah utandırmasın' sözü masum bir ifade gibi olsa da derinlerde yatan travmaların kötü enerji olarak dışavurumudur aslında. Onun yerine, 'Allah muvaffak etsin' gibi olumlu temenni sözünü öne almalı..
...
Bedenimizden çıkan lafızların, enerjinin kâinatta mutlaka yer ettiği farkındalığını diri tutmak duasıyla...
Cevâhir/Küçük Dünyam
Ekleme
Tarihi: 25 Haziran 2021 - Cuma
YAŞAM KALİTESİ AÇISINDAN 'SÖZ'
YAŞAM KALİTESİ AÇISINDAN 'SÖZ'
Söz insanın, kaderine tesir eder.
Sözün tarih serüveninde, kendisine yüklenen anlamlarla bu konuyu irdelemek yerinde olacaktır.
Sihir gösterilerinde kullanılan ilginç kelimeler duymuşuzdur. 'Abra kadabra' gibi. Bunun anlamı "söylüyorum ve ediyorum(!?)"
Burada "Ol" kavramı devreye giriyor. (Birazdan İslami literatür açısından değineceğiz.)
Yuhanna incilinde geçen ilginç bir metin:
"Başlangıçta söz vardı,
Ve sözcük Tanrıydı,
Sözcük Tanrıyla birlikteydi.."
Hindistan coğrafyasında kullanılan "Aaauuummm" sözcüğü ile yapılan meditasyon çalışması, sözle güçlü bir var oluş enerjisini, dışarı yansıtır ve bireyin, sözle hakikati bünyesinde tutmasını temsil eder.
Tevhidi perspektiften meselenin özüne indiğimizde, "Kûn fe yekûn, Ol der o da olur" ifadesiyle kendisini gösterdiğine şahit olacağız. Zira bu konu yüzyıllardır, tüm düşünürlerin ilk gündem maddesidir. Herşey bir sözle başlamadı mı?
..
Tüm bunları birlikte değerlendirmek ve hayatın anlam arayışında doğruya ulaşmak için mutlaka ama mutlaka kelime haznemizi geliştirmek, bizlerin anlam skalasında zenginliğimizi arttıracaktır. Bu da yaşam doygunluğumuzu önemli ölçüde artıracaktır.
Bir manada insan hayatını sözüyle inşa ediyor diyebiliriz.
Burada inşa sözü, Yaratıcının ilgili vasfına göz dikmek anlamında değildir.
İnşa; bizim açımızdan niyetimiz, sözümüz, lafzımız ağzımızdan çıkan söz demektir.
Farklı dillerde yaralamak, iz bırakmak anlamına gelen söz, hayatımızda kendisine mutlaka bir mahal/yer/alan bulur.
Ağızdan çıkan söz, yayından çıkmış ok gibidir.
Ağızdan çıkan söz, yaşamda mutlaka yer bulur. Buna azami dikkat eden tasavvuf büyükleri "Eline, diline, beline sahip ol" derler.
Laf arasında, geleneksel duvar yazılarımızda dahi yerini bulur, bu suskunluk hali: "Zamanında çok konuştum, baktım randıman alamıyorum, bıraktım:)" gibi.
Söze ihtiyaç duyan kişinin, tinsel pratiklerde sessizlikle derinleşmeyi yakalayan büyükleri unutmamasında fayda sağlar.
Sözün hayatımızı şekillendirdiğini anımsayarak, yanlış ifadeler ile hayatımızın kontrolünü yitirmemek adına daha dikkatli olmak, daha az söz telaffuz etmek durumundayız.
Hayatını arzu ettiği yönde gibi ilerletmek isteyen kişi, yüksek farkındalıkla ağzından çıkana ekstra dikkat etmelidir.
Ağızdan çıkan şey içeriden olanların artık dışa vurumudur.
İnsan, sözüyle kendisini ele verir.
Konforu değişse de dil ve hayat kalitesi aynı kalır.
Zenginlik kelime çeşitliliği ile başlar. 'Her dil, yeni bir insan' sözünü burada hatırlamakta fayda var.
Birey yaş, mal makam vs ile değil, yeni bir düşünme, yeni bir bakış açısı kazandıran yeni sözcüklerle büyür. Bu vesileyle hayatına zenginlik katmış olur.
...
Peki sözcükleri nasıl kullanmalı?
Nezaketle kullanmalı; içeride gelişen nezaket, özsaygı varsa bu durum dile yansır.
Kişi içeride acı yaşıyorsa, değersizlik veya yetersizlik hissediyorsa bunlar mutlaka dile yansır.
Sürekli Yok'a vurgu yapan (para, imkan, kabiliyet, bilgi, zaman, huzur vs) diyen kişiler yokluğa odaklanmıştır. Yokluk bilincinde, kıtlık bilincinde olduğunu anlamak zor değildir.
'Yok' demek yerine 'Az var' demek varlık bilincinin yolunu açar ve önemli bir başlangıç yapılmış olur.
...
Dil yarası da açabiliriz, dil ile tedavi de edebiliriz muhataplarımızı..
...
Başarıya giden yol dil ile aşılır. Anlamak, anlaşılmak dil ile olmaz mı?
...
Kelimelerin yerleri, sıralamaları, vurgulandığı yer çok önemlidir.
Sözü söylerken olumsuzu en sonda söylememek gerekiyor sanki. Zira son söz hayata tesir eder diyebiliriz. "Seni çok seviyorum; ama beni çok kırıyorsun".
Doğru olanı şu tarzda yaklaşımdır:
"Beni çok kızdırıyorsun; ama seni yine de çok seviyorum" gibi..
...
Sözün frekansı, enerjisi çok güçlüdür. Bedenimizden çıkan enerjinin, muhatabımızda maddede vuku bulduğunu bilmek önemli bir farkındalıktır. O yüzden sözlerimizi dikkatle kullanmakta fayda var. Kelime haznemizi zenginleştirmek suretiyle bunu başarabiliriz.
Söz, tarih serüveninde kaybolmadan günümüze kadar gelip, muhatabına ulaştığında hala tesir uyandırıyorsa o söz kıymetlidir. Bir şiir, bir öğüt, bir metin, bir şarkı yüzyıllar geçse de farklı bireylerde aynı tesiri bırakabiliyor.
Çünkü aktarılan duygu düşüncelerdir. İçinde kendimizden bir parça buluruz. Bize aktarılan pozitif duygu düşünceler, bize hayatımızı daha yaşanılır kılmada ciddi destekçi olur.
Bir sanatçının sözleri bizi o kadar kendisine bağlar ki onu hemen bizi bilen tanıyan herkese iletiriz.
Paylaşır, duymalarını dinlemelerini isteriz. Gerekirse duvarlara, tablolara yazarız. Çünkü bizi anlatıyordur.
'Oradaki söz, anlaşılmamızı sağlar' diye düşünürüz.
...
Başka yönüyle söz, anlaşmaları bağlar. Kadim geleneklerde insanların güveni, 'sözüyle' anlaşılırken; günümüzde maalesef sözleşmeler, çekler, senetler dahi sözün o günkü gücünü yansıtmıyor.
Bu konudaki farkındalığımızı artırmanın ilk yolu, çok sevindiğimizde, çok öfkelendiğimizde, çok üzüldüğümüzde yine bunlara bakarak kendimizi çek etmekten geçiyor.
...
'Allah utandırmasın' sözü masum bir ifade gibi olsa da derinlerde yatan travmaların kötü enerji olarak dışavurumudur aslında. Onun yerine, 'Allah muvaffak etsin' gibi olumlu temenni sözünü öne almalı..
...
Bedenimizden çıkan lafızların, enerjinin kâinatta mutlaka yer ettiği farkındalığını diri tutmak duasıyla...
Cevâhir/Küçük Dünyam
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.