Sabetay Asireti ve hukuk kaidelerine aykırı yapılanmaları hakkında şu anda yayınlanmış çok sayıda kitap var. Fakat mücahit görünümlü kişilerden hiç ses seda çıkmıyor. Zira bunlar tatlı su mücahitleri...
Sabetay Yahudiliği ve ritüellerini en ince detaylarına kadar anlatıldı. Hatta mum söndü iğrençliklerini dahi bilinmektedir. Açıkça namus ve onur kavramlarının nasılsın ayaklar altına alındığı acı bir gerçektir.
Burada şaşırtıcı olan devletin bu yapılanma karşısında suskunluğu ve görevini yapmayışıdır.
Özellikle silahlı kuvvetler, üniversiteler ve hariciye teşkilatı Sabetayların çok güçlü olduğu devlet kurumlarıdır.
Medya, sanat dünyası, sanayici dernekleri ve siyasi partiler Sabetayciların güçlü olduğu diğer alanlardır.
Bir yazar ve akademisyen olarak üzerime düşen vazifeyi fazlası ile yaptığımı düşünüyorum. Okuduğum kaynakları makaleler yazdığım gazete, dergi ve internet sitelerinde defalarca neşrettim. Gerisi devletin uygulamadaki becerisine ve halkımızın ferasetine kalmıştır.
Millet olarak sadece olaylara bakıyoruz. Oysa izlemek yetmez. Yargı ve devlet kuruluşlarını Sabetay yapılanmasına karşı göreve davet etmek gerekir.
Elde edilen haksız kazanç ve kamu makamlarını halka iade etmek gerekiyor...
Bunun yanında putlaştırılan CHP liderlerinin Sabetay yapılanması içinde nasil hareket ettiğini ve bulunduğunu defalarca dile getirdim. Askerden firar ederek, İstanbul bar ve pavyonlarına kaçan Osmanlı subayların ve bu kişilerin nasıl hapse atıldığını da ifade ettim.
Sabetayci paşalar sayesinde Sultanahmet cezaevinden kurtarılan ve bunu annesinin mezarı başında ifade eden Osmanlı paşalarını da yazdim.
Feto'nun İzmir'de vaaz hocası aldatmacası ile nasıl fitne çevirdiğini ve Sabetay yapılanması içindeki yerini dile getirdim. Birçok gizlenmiş gerçekleri duyurmaya çalıştım.
Peki! Daha ne yapayım? Bazı rahat koltuklara alışmış güya mücahit kişilerin artık topa girmesi gerekmiyor mu? Bu vatandaki acımasız olayların altındaki gerçek ellerin ve kripto kişiliklerin ortaya konulması gerekmez mi?
Hükûmet sadece Cumhurbaşkanından ibaret değildir. Bakan ve bürokratların kirli ve pis işleri halinin altına süpürmeleri affedilemez bir suçtur. Herkesin görevini layığı veçhile yapması gerekmektedir, vesselam...