Bir Kuru Teşekkürü Dahi Edemeyen Zavallılar
Bir Kuru Teşekkürü Dahi Edemeyen Zavallılar
Bediüzzaman Said Nursi’nin devletten 3 isteği vardı. Bunlardan ilki ezan-ı Muhammedi’nin orijinal şekliyle okunması, ikincisi Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesi, üçüncüsü Risale-i Nur Külliyatının Diyanet tarafından neşredilmesidir.
Bu taleplerinden ilki Başbakan Adnan Menderes tarafından gerçekleştirilmiş ve ezan “Allah-u Ekber” sadaları ile okunmaya başlamıştı. Fakat diğer iki talebi yerine getirmeye gücü yetmemişti. Nitekim ezan yüzünden darbeci askerler tarafından şehit edildi. Fakat kalbimizde “İslam kahramanı” olarak yer almaya devam etmektedir.
Bediüzzaman diğer iki konu için de var gücü ile çalışıyordu. Bu maksatla Başvekil Adnan Menderes’e bir mektup göndermişti. Mektubu Milletvekili Tahsin Tola götürmüştür. İki husus üzerinde durmuş özetle Ayasofya ve Risale-i Nur eserleri üzerinde duruyordu.
Bediüzzaman’ın Menderese mektubunda öncelikli olarak Ayasofya’nın açılması meselesi çok ilginçtir. Birçok insan bunun ikinci sırada olması gerektiğini öncelikle Risale-i Nur eserleri üzerindeki baskının kaldırılması gerektiğini düşünmüştür.
Fakat kazın ayağı öyle değildir. Öncelikle ülkemiz üzerindeki lanetin kaldırılması vazifesi vardı. Çünkü Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesinde öyle bir söz var ki; okuyunca insanı derinden derine düşündürmektedir.
Hadis-i Şerif’te övgü ile bahsedilen bu Padişah, vakfiyede bu camiyi “Fetih Camii” olarak ilan etmiş ve Ayasofya’yı kim kapatır ise lanet etmişti. Bedduası vardı. İşte bu mühim ve öncelikli vazifeyi yapmak ülkemizi bu lanetten kurtarma görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan başarmıştı. Allah razı olsun.
Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur külliyatındaki Tarihçe-i Hayat eserinde bu bahisten “Adnan Menderes'e gönderilmek niyetiyle evvelce yazılan içtimaî hayatımıza ait bir hakikatın hâşiyesini tekrar takdim ediyoruz” şeklinde bir ifade vardır.
Devamında “Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve su'-i istimalleri neticesinde, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî mes'elesini dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm'ın nazarında Demokratları düşürmemenin çâre-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum: Ezan-ı Muhammedî'nin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi; Ayasofya'yı, beşyüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve hâlen İslâm'da çok hüsn-ü te'sir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm'ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, yirmi sekiz sene mahkemelerin muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraetine karar verdikleri Risale-i Nur'un resmen serbestîsini dindar Demokratlar ilân etmeli ve bu yaraya bir nevi merhem vurmalıdırlar. O vakit âlem-i İslâm'ın teveccühünü kazandıkları gibi, başkalarının zâlimane kabahatları onlara yüklenmez fikrindeyim.”
Bediüzzaman, üçüncü talebi ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'ye mektup yazmış ve Risale-i Nur eserlerinin neşri için şöyle demişti: “Siz mümkün olduğu kadar Diyanet Riyaseti'nin şubelerine, mümkünse eski harf, değilse yeni harf ile ve has arkadaşlarımdan tashihe yardım için birisi başta bulunmak şartıyla, memleketteki Diyanet Riyaseti'nin şubelerine yirmi-otuz tane teksir ederek göndermektir. Çünki haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyaseti'nin vazifesidir”
Bu önemli vazifeyi de Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine getirmiş Ayasofya Camii’ni açtığı gibi Risale-i nur eserlerini Diyanet eliyle bastırıp neşretmiştir. Çünkü Erdoğan gerçek bir İslâm Kahramanıdır. Kendisine bu önemli hizmetleri için teşekkür etmeyip hücum eden her kim olursa olsun iki yüzlü ve samimiyetsiz bir zavallıdır.
Son söz olarak bir uyarı yapmak zorundayım. Kendisini iman, İslam ve Kuran hizmetinde görmekte olan her Nur talebesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapmış olduğu bu büyük hizmetlerinden dolayı teşekkür etmek zorundadır. Eğer kuru bir teşekkürü dahi yapamayan insanlarla karşılaşırsanız bilin ki bu kişiler yolunu şaşırmış zavallılardır.
Allah kimseyi böyle kişiler gibi şaşırtmasın, şaşırtırsa süründürmesin, süründürürse çektirmesin, çektirirse rezil etmesin. Rezil ederse perişan etmesin, perişan ederse sersem âvâre etmesin, vesselam…
Ekleme
Tarihi: 17 Temmuz 2021 - Cumartesi
Bir Kuru Teşekkürü Dahi Edemeyen Zavallılar
Bir Kuru Teşekkürü Dahi Edemeyen Zavallılar
Bediüzzaman Said Nursi’nin devletten 3 isteği vardı. Bunlardan ilki ezan-ı Muhammedi’nin orijinal şekliyle okunması, ikincisi Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesi, üçüncüsü Risale-i Nur Külliyatının Diyanet tarafından neşredilmesidir.
Bu taleplerinden ilki Başbakan Adnan Menderes tarafından gerçekleştirilmiş ve ezan “Allah-u Ekber” sadaları ile okunmaya başlamıştı. Fakat diğer iki talebi yerine getirmeye gücü yetmemişti. Nitekim ezan yüzünden darbeci askerler tarafından şehit edildi. Fakat kalbimizde “İslam kahramanı” olarak yer almaya devam etmektedir.
Bediüzzaman diğer iki konu için de var gücü ile çalışıyordu. Bu maksatla Başvekil Adnan Menderes’e bir mektup göndermişti. Mektubu Milletvekili Tahsin Tola götürmüştür. İki husus üzerinde durmuş özetle Ayasofya ve Risale-i Nur eserleri üzerinde duruyordu.
Bediüzzaman’ın Menderese mektubunda öncelikli olarak Ayasofya’nın açılması meselesi çok ilginçtir. Birçok insan bunun ikinci sırada olması gerektiğini öncelikle Risale-i Nur eserleri üzerindeki baskının kaldırılması gerektiğini düşünmüştür.
Fakat kazın ayağı öyle değildir. Öncelikle ülkemiz üzerindeki lanetin kaldırılması vazifesi vardı. Çünkü Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesinde öyle bir söz var ki; okuyunca insanı derinden derine düşündürmektedir.
Hadis-i Şerif’te övgü ile bahsedilen bu Padişah, vakfiyede bu camiyi “Fetih Camii” olarak ilan etmiş ve Ayasofya’yı kim kapatır ise lanet etmişti. Bedduası vardı. İşte bu mühim ve öncelikli vazifeyi yapmak ülkemizi bu lanetten kurtarma görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan başarmıştı. Allah razı olsun.
Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur külliyatındaki Tarihçe-i Hayat eserinde bu bahisten “Adnan Menderes'e gönderilmek niyetiyle evvelce yazılan içtimaî hayatımıza ait bir hakikatın hâşiyesini tekrar takdim ediyoruz” şeklinde bir ifade vardır.
Devamında “Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve su'-i istimalleri neticesinde, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî mes'elesini dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm'ın nazarında Demokratları düşürmemenin çâre-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum: Ezan-ı Muhammedî'nin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi; Ayasofya'yı, beşyüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve hâlen İslâm'da çok hüsn-ü te'sir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm'ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, yirmi sekiz sene mahkemelerin muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraetine karar verdikleri Risale-i Nur'un resmen serbestîsini dindar Demokratlar ilân etmeli ve bu yaraya bir nevi merhem vurmalıdırlar. O vakit âlem-i İslâm'ın teveccühünü kazandıkları gibi, başkalarının zâlimane kabahatları onlara yüklenmez fikrindeyim.”
Bediüzzaman, üçüncü talebi ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'ye mektup yazmış ve Risale-i Nur eserlerinin neşri için şöyle demişti: “Siz mümkün olduğu kadar Diyanet Riyaseti'nin şubelerine, mümkünse eski harf, değilse yeni harf ile ve has arkadaşlarımdan tashihe yardım için birisi başta bulunmak şartıyla, memleketteki Diyanet Riyaseti'nin şubelerine yirmi-otuz tane teksir ederek göndermektir. Çünki haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyaseti'nin vazifesidir”
Bu önemli vazifeyi de Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine getirmiş Ayasofya Camii’ni açtığı gibi Risale-i nur eserlerini Diyanet eliyle bastırıp neşretmiştir. Çünkü Erdoğan gerçek bir İslâm Kahramanıdır. Kendisine bu önemli hizmetleri için teşekkür etmeyip hücum eden her kim olursa olsun iki yüzlü ve samimiyetsiz bir zavallıdır.
Son söz olarak bir uyarı yapmak zorundayım. Kendisini iman, İslam ve Kuran hizmetinde görmekte olan her Nur talebesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yapmış olduğu bu büyük hizmetlerinden dolayı teşekkür etmek zorundadır. Eğer kuru bir teşekkürü dahi yapamayan insanlarla karşılaşırsanız bilin ki bu kişiler yolunu şaşırmış zavallılardır.
Allah kimseyi böyle kişiler gibi şaşırtmasın, şaşırtırsa süründürmesin, süründürürse çektirmesin, çektirirse rezil etmesin. Rezil ederse perişan etmesin, perişan ederse sersem âvâre etmesin, vesselam…
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.