Dr. Vehbi KARA
Köşe Yazarı
Dr. Vehbi KARA
 

Hükûmetten kimse lütuf beklemiyor görevini yapsın yeter

  28 Şubat zulmü ve mağdur edilen insanlara haklarının verilmesi konusu daima ertelenmiş ve unutturul maya çalışılmıştır. Bu konuda hükümet tarafından vaat edilmiş nice sözler vardır. Fakat birçok siyasetçi kör, sağır ve dilsiz rolünü üstlenerek yapması gereken görevleri ihmal etmiştir.  Gören zannedecektir ki; hükümetten bir lütuf bekleniyor. Veyahut devlet ulufe dağıtıyor ve bazı insanlar bunu istiyor. Ne münasebet efendim! Devletin zulüm ve haksızlık yaparak ordudan ve kamu kurumlarından atmış olduğu binlerce insanın özlük haklarının iade edilmesini ve hiç olmaz ise tazminatlarının verilmesini istiyoruz.  Çünkü anayasa ve kanunlar ile belirlenmiş haklar; bizzat devlet tarafından gasp edilmiştir. Yine yasalar çerçevesinde yapılan müracaatlar Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından haklı görülüp Meclis’e ve Ak Parti hükümetine “mağdur edilen vatandaşlarımıza haklarının iade edilmesi gerektiği kararı” bildirilmiştir. 28 Şubat 1997 sürecinde ABD’nin desteklediği darbeci generaller, FETÖ örgütüne yer açmak için Türk Silahlı Kuvvetlerinden binlerce askeri tasfiye etmişlerdir.  Buna gerekçe olarak sundukları husus ise evlere şenlik olmuştu; “Gözünün üstünde kaşın var” misali “eşinin üstünde başörtüsü var” denilerek acımasızca insanları işsiz güçsüz bıraktılar. Yetmedi, başka kurumlarda çalışmasına dahi mâni oldular. Bu iğrenç ve pis işi yaparken CHP gibi parti ve kurumlar da darbeci askerlere destek oldular. Fakat CHP bizzat genel başkanı ağzından bir özeleştiri yaparak birkaç defa halkımızdan özür diledi. Son olarak Genel Başkan 30 Ocak 2022 tarihinde İstanbul Esenler’de yaptığı bir konuşmada CHP hakkında başörtüsü zulmü ile ilgili özeleştiride bulunmuştur. Şu sözler sarf edilmiştir:  "Cumhuriyet Halk Partisi'nin geçmişte hiç kusur olmadı mı? Kabahati olamadı mı? Oldu efendim. Kabahati de oldu. Kusuru da oldu. Biz getirdik ne yaptık? Başörtüsünü Türkiye'nin bir numaralı sorunu hale getirdik" demişti. Elbette CHP’nin özeleştiri yapması bazı darbeci 28 Şubat generallerinin rütbelerinin sökülerek hapse atılmasından sonra olmuştur. Geç de olsa yapılan yanlışın farkına vardıkları için kendilerini tebrik ediyorum. Fakat bu acı gerçeği Ak Parti hükümetine ve Adalet Bakanlarına anlatmak; “deveye hendek atlatmaktan” daha zordur. Yıllardan beri bu meselenin takipçisi olduğum için konuyu biraz daha açayım. Çünkü kamuoyuna çok yanlış bilgiler verilerek halkımız aldatılmaktadır. Ayrıca ben de bir 28 Şubat mağduruyum. Hatta yazar olmamın en önemli sebeplerinden bir tanesi; medyada ordumuzda yapılan zulüm ve haksızlıkların dile getirilmeyişidir. “28 Şubat mağduru askerlere hakları verilmiştir” sözü gerçeği yansıtmamaktadır. En azından doğru olan kısmı çok azdır. Evet, benim de içinde olduğum Yüksek askeri Şura mağduru bin civarındaki askere emeklilik hakları verilmiştir. İşte hepsi bu kadar. Binlerce insan defalarca “mağdur insanların haklarını iade edeceğiz” sözüne inanmış ve Ak Parti hükümetini desteklemiştir. Son kertede görüyoruz ki; özellikle Adalet Bakanının yıllar önce vermiş olduğu sözler de yerine getirilmemiştir. Mağdurlar için hazırlandığı söylenen yasa tasarıları kadük olmuştur. Ne yazık ki; sonradan bakan olanlar ise konu hakkında kamuoyu önüne çıkıp kuru birkaç söz dahi söylememiştir. Binlerce insana verilmesi gereken haklar, hükümetin yaptığı baskılar sonucunda sivil toplum örgütleri tarafından da kulak ardı edilmeye başlanmıştır. Öyle ki; kuruluş tüzüğünün ilk maddelerden olan “ordudan atılan insanların haklarının iade edilmesi” konusunda gerçekdışı sözler sarf edilmeye başlayanlara rastlanmaktadır. Geçenlerde bazı sivil toplum örgütü başkanları ile yaptığım görüşmelerde “Üçlü Kararname ile hiçbir mahkeme kararı olmadan ordudan re’sen emekli edilen askerler” hakkında “onlar disiplinsiz diye ordudan atıldı” diyecek kadar insafsızcasına ileri gidenler dahi çıkmıştır. Öncelikle bu başkanlar ve hükümet bilsin ki; başörtüsü zumlu sebebi ile mesleğinden ayrılan insanlar; mağduriyetlerin en büyük kısmını teşkil etmektedirler. Eğer içlerinde başka nedenler ile ayrılanlar var ise bunun tespiti ve düzenlemesi kolaylıkla yapılabilir.  Nitekim Yüksek Askeri Şura mağdurlarının bir kısmı yapılan soruşturma neticesinde “başörtüsü” nedeni ile değil başka suçlardan dolayı ilişiklerinin kesildiği anlaşılanlar kanun kapsamı dışında tutulmuştur. Gerçi yargı kararı olmadan her ne suç işlenmişse cezası verilmemelidir. Hele hele böylesine önemli bir tasfiye; darbeci generallerin insafına asla bırakılamaz. Nitekim darbeci generaller, yasadışı Batı Çalışma Örgütü gibi organizasyonlar kurarak vatanperver ve imanlı Türk askerlerini, gerçekdışı belge ve suçlar ile ordudan atmışlardır. 15 Temmuz 2016’da bunların foyaları meydana çıkmış ABD’den emir aldıkları ve halkın üzerine tankla topla gidecek kadar fena insan olduklarını herkese ispatlamışlardır, vesselam…
Ekleme Tarihi: 01 Şubat 2024 - Perşembe

Hükûmetten kimse lütuf beklemiyor görevini yapsın yeter

 

28 Şubat zulmü ve mağdur edilen insanlara haklarının verilmesi konusu daima ertelenmiş ve unutturul maya çalışılmıştır. Bu konuda hükümet tarafından vaat edilmiş nice sözler vardır. Fakat birçok siyasetçi kör, sağır ve dilsiz rolünü üstlenerek yapması gereken görevleri ihmal etmiştir. 
Gören zannedecektir ki; hükümetten bir lütuf bekleniyor. Veyahut devlet ulufe dağıtıyor ve bazı insanlar bunu istiyor.
Ne münasebet efendim! Devletin zulüm ve haksızlık yaparak ordudan ve kamu kurumlarından atmış olduğu binlerce insanın özlük haklarının iade edilmesini ve hiç olmaz ise tazminatlarının verilmesini istiyoruz. 
Çünkü anayasa ve kanunlar ile belirlenmiş haklar; bizzat devlet tarafından gasp edilmiştir. Yine yasalar çerçevesinde yapılan müracaatlar Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından haklı görülüp Meclis’e ve Ak Parti hükümetine “mağdur edilen vatandaşlarımıza haklarının iade edilmesi gerektiği kararı” bildirilmiştir.
28 Şubat 1997 sürecinde ABD’nin desteklediği darbeci generaller, FETÖ örgütüne yer açmak için Türk Silahlı Kuvvetlerinden binlerce askeri tasfiye etmişlerdir.
 Buna gerekçe olarak sundukları husus ise evlere şenlik olmuştu; “Gözünün üstünde kaşın var” misali “eşinin üstünde başörtüsü var” denilerek acımasızca insanları işsiz güçsüz bıraktılar. Yetmedi, başka kurumlarda çalışmasına dahi mâni oldular.
Bu iğrenç ve pis işi yaparken CHP gibi parti ve kurumlar da darbeci askerlere destek oldular. Fakat CHP bizzat genel başkanı ağzından bir özeleştiri yaparak birkaç defa halkımızdan özür diledi. Son olarak Genel Başkan 30 Ocak 2022 tarihinde İstanbul Esenler’de yaptığı bir konuşmada CHP hakkında başörtüsü zulmü ile ilgili özeleştiride bulunmuştur.
Şu sözler sarf edilmiştir:
 "Cumhuriyet Halk Partisi'nin geçmişte hiç kusur olmadı mı? Kabahati olamadı mı? Oldu efendim. Kabahati de oldu. Kusuru da oldu. Biz getirdik ne yaptık? Başörtüsünü Türkiye'nin bir numaralı sorunu hale getirdik" demişti.
Elbette CHP’nin özeleştiri yapması bazı darbeci 28 Şubat generallerinin rütbelerinin sökülerek hapse atılmasından sonra olmuştur. Geç de olsa yapılan yanlışın farkına vardıkları için kendilerini tebrik ediyorum. Fakat bu acı gerçeği Ak Parti hükümetine ve Adalet Bakanlarına anlatmak; “deveye hendek atlatmaktan” daha zordur. Yıllardan beri bu meselenin takipçisi olduğum için konuyu biraz daha açayım. Çünkü kamuoyuna çok yanlış bilgiler verilerek halkımız aldatılmaktadır. Ayrıca ben de bir 28 Şubat mağduruyum. Hatta yazar olmamın en önemli sebeplerinden bir tanesi; medyada ordumuzda yapılan zulüm ve haksızlıkların dile getirilmeyişidir.
“28 Şubat mağduru askerlere hakları verilmiştir” sözü gerçeği yansıtmamaktadır. En azından doğru olan kısmı çok azdır. Evet, benim de içinde olduğum Yüksek askeri Şura mağduru bin civarındaki askere emeklilik hakları verilmiştir. İşte hepsi bu kadar. Binlerce insan defalarca “mağdur insanların haklarını iade edeceğiz” sözüne inanmış ve Ak Parti hükümetini desteklemiştir.
Son kertede görüyoruz ki; özellikle Adalet Bakanının yıllar önce vermiş olduğu sözler de yerine getirilmemiştir. Mağdurlar için hazırlandığı söylenen yasa tasarıları kadük olmuştur. Ne yazık ki; sonradan bakan olanlar ise konu hakkında kamuoyu önüne çıkıp kuru birkaç söz dahi söylememiştir.
Binlerce insana verilmesi gereken haklar, hükümetin yaptığı baskılar sonucunda sivil toplum örgütleri tarafından da kulak ardı edilmeye başlanmıştır. Öyle ki; kuruluş tüzüğünün ilk maddelerden olan “ordudan atılan insanların haklarının iade edilmesi” konusunda gerçekdışı sözler sarf edilmeye başlayanlara rastlanmaktadır.
Geçenlerde bazı sivil toplum örgütü başkanları ile yaptığım görüşmelerde “Üçlü Kararname ile hiçbir mahkeme kararı olmadan ordudan re’sen emekli edilen askerler” hakkında “onlar disiplinsiz diye ordudan atıldı” diyecek kadar insafsızcasına ileri gidenler dahi çıkmıştır.
Öncelikle bu başkanlar ve hükümet bilsin ki; başörtüsü zumlu sebebi ile mesleğinden ayrılan insanlar; mağduriyetlerin en büyük kısmını teşkil etmektedirler. Eğer içlerinde başka nedenler ile ayrılanlar var ise bunun tespiti ve düzenlemesi kolaylıkla yapılabilir.
 Nitekim Yüksek Askeri Şura mağdurlarının bir kısmı yapılan soruşturma neticesinde “başörtüsü” nedeni ile değil başka suçlardan dolayı ilişiklerinin kesildiği anlaşılanlar kanun kapsamı dışında tutulmuştur.
Gerçi yargı kararı olmadan her ne suç işlenmişse cezası verilmemelidir. Hele hele böylesine önemli bir tasfiye; darbeci generallerin insafına asla bırakılamaz. Nitekim darbeci generaller, yasadışı Batı Çalışma Örgütü gibi organizasyonlar kurarak vatanperver ve imanlı Türk askerlerini, gerçekdışı belge ve suçlar ile ordudan atmışlardır. 15 Temmuz 2016’da bunların foyaları meydana çıkmış ABD’den emir aldıkları ve halkın üzerine tankla topla gidecek kadar fena insan olduklarını herkese ispatlamışlardır, vesselam…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.