İnternet Nasıl Doğdu?
<p>ABD’nin Ay Yolculuğu Programı, Sovyetler Birliğinin uzay yarışında öne geçmeye başlaması ile hız kazanmıştı. 4 Ekim 1957’de Sputnik’in uzaya fırlatılması ile Ruslar, teknolojide Amerikalıları geçmeye başlamıştı.</p>
<p>Rus Kozmonot Yuri Gagarin’in uzaya ilk çıkan insan olması ABD’yi iyice telaşa düşürmüştü. Hâlbuki Amerikalılar atom bombası sayesinde bilim alanında kendilerini en ileride kabul ediyorlardı. Fakat şimdi geçilmez olmadıklarını görmüşler, Sovyetler Birliği ile uzay teknolojisinde büyük bir rekabete girişmişlerdi.</p>
<p>Soğuk savaş yıllarındaki bu rekabetin sonucunda hiç kimsenin daha önce düşünemediği yeni icatlar ortaya çıkacaktı. İletişim teknolojilerinde çok hızlı gelişmeler oluyordu. Öyle ki bu rekabet ortamından internet adı altında yeni bir iletişim ağı kurulmuştu. Bazı insanlar bu büyük gelişmeye yeni bir dönemin adını bile vermişti. İnternet Çağı…</p>
<p>İnternet sayesinde dünyanın küçük bir köy haline dönüşeceği kimsenin tahmin edemeyeceği bir durumdu. Lakin soğuk savaş yıllarının rekabet ortamında özellikle hız kazanan uzay yarışı internet kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.</p>
<p>İşte Sovyetlerin uzaya ilk uyduyu göndermeleri, teknolojide yepyeni gelişmelerin yaşandığı büyük gelişmelerin kıvılcımı olmuştu. İnternet teknolojisinin nasıl geliştiğine geçmeden önce eğitim ve bilim kuruluşlarında rekabetin ne derece önemli olduğunun altını çizmek gereklidir. Zira rekabete daima olumsuz bir bakış açısı ile bakan çok sayıda insan vardır.</p>
<p>Bediüzzaman, 1911 yılında Şam’da yapmış olduğu hutbede insanlığın gelişmesinde ve terakki etmesinde özgürlüğün ve rekabetin ne derece önemli olduğuna vurgu yapmıştır:</p>
<p>“Yüksek şeylere müsabaka sûretinde beşere yüksek maksatları ders veren ve o yolda çalıştıran ve istibdadı (baskıcı yönetimleri) parça parça eden ve ulvî hisleri galeyana getiren ve gıpta ve haset ve kıskançlık ve rekabet ve tam uyanmakla ve müsabaka şevkiyle ve teceddüd meyliyle temeddün meyelânı ile teçhiz edilen üçüncü kuvvet, yalnız hürriyet-i şer’iyedir” demiştir.</p>
<p>Gerçekten de hürriyet, rekabet, müsabaka ve yenileşme duyguları sayesinde insanlık terakki etmiş çok yeni teknolojiler doğmuş ve gelişmiştir. İşte şu anda bütün dünyanın vazgeçilmezi haline gelen internet bu suretle ortaya çıkmıştır. </p>
<p>Baskıcı ve kanlı bir rejim olan fakat dünyanın diğer bir süper gücü olan Sovyet Rejimi, 1990’lı yıllara ulaşamadan tarihteki karanlık yerini almıştır. Bununla birlikte soğuk savaş yıllarının en yoğun yaşandığı yıllarda Sputnik olayı, ABD kamuoyunda Sovyetlerin kendilerini her konuda geri bırakacağı korkusunu yaymıştı. Bu sebeple Başkan Eisenhower, Savunma Amaçlı Gelişmiş Araştırma Projeleri Kurumu’nu (Defence Advanced Research Projects Agency- DARPA) kurmuştu.</p>
<p>Bu kurum başlangıçta Savunma Bakanlığı yani Pentagon’un küçük bir bürosunu oluşturuyor ve başta üniversiteler olmak üzere bilim ve teknoloji konusunda koordinatörlük görevi yapıyordu. Fakat ABD Başkanı, bu kuruma ciddî paralar akıtmaya başlamış, bilim adamları bürokrasinin zorluklarına bulaşmadan kolaylıkla çalışmalarına fon aktarma imkânı bulmuşlardı. İşte internetin doğuşunda uzay yarışının ve bu kurumun büyük rolü olmuştu.</p>
<p>Bu durum araştırmacıların sayısını çok büyük ölçüde arttırmıştı. Ülkenin her yerinde irili ufaklı birçok araştırma merkezi kurulmuş ve sağlanan destek sayesinde başta bilgisayar olmak üzere her türlü bilimsel donanım tedarik edilmişti.</p>
<p>Sağlanan destek o kadar büyüktü ki bazen aynı projelere ayrı ayrı fon sağlandığı tespit edilmişti. Bu arada DARPA koordinasyonu sağlarken faks ve telefon ile bu işin çok güç olacağını keşfetmişti. Mükerrer yani tekrar tekrar aynı çalışmaları yapmamak ve edinilen bilgileri birbirlerine daha çabuk ve kolay ulaştırabilmek için bir ağ (network) kurulması kararı alınmıştı.</p>
<p>1972 yılında bütün bilgisayarları birbirine bağlayan ARPANET adı verilen bir ağ oluşturulmuştu. Başlangıçta bu ağ içinde yazışmak mümkün değildi fakat 1973 yılında ilk e-posta, başarı ile gönderilmişti.</p>
<p>Bilim adamları birbirlerine daha hızlı bir şekilde ulaşarak birbirlerinin birikiminden istifade etmek istiyorlardı. Bu maksatla 1982 yılında ARPANET, TCP/IP protokolü ile bünyesine diğer ağ ve networkleri de almaya başladı. Artık internet fiilen doğmuştu. Fakat hâlâ ciddî bir sorun vardı ve elektronik posta dışında internet aracılığı ile veri transferi yapmak gerekiyordu.</p>
<p>Bu sorunu bir İngiliz bilim adamı çözdü. Tim Berners Lee, 1989 yılında bilgisayar ağı içinde bilimsel araştırma faaliyetlerini hızlandırmak ve belge indirmeyi mümkün kılan World Wide Web (bildiğimiz www) editör programını (browser) icat etti.</p>
<p>Daha sonra Mark Andreason adlı bir Amerikalı, Mosaic adlı daha gelişmiş bir programı çıkarıyor ve bunu Netscape isimli bir şirket kurulması takip ediyordu. İşte bu Nestcape adlı şirket, hisselerinin halka açılması ile birlikte dünyanın geleceğini değiştiren “internet çağı” başlamıştı. Artık dünya daha önce olmayan yeni bir icatla karşı karşıya idi ve bundan sonra her şey müthiş bir süratle değişmeye başladı.</p>
<p>Sonunda bugünlere geldik. “5G” Teknolojisi ile makineler birbirini tanımaya ve birbirlerine emir vermeye başladılar. Öyle ki bu teknolojinin hangi noktaya ulaşacağı tahayyül dahi edilemiyor.</p>
<p>İşin çok ilginç bir yönü de şudur. ABD’nin Sahte Ay Yolculuğu yalanı internet sayesinde apaçık ortaya çıkarılmıştır. Her ne kadar ABD ve NASA yetkilileri çeşitli troller aracılığı ile bu sahtekârlığı inkâr etmek istese de kamuoyunda bu yolculuğun gerçekte olmadığı daha iyi anlaşılmaktadır.</p>
<p>Evet, Ay’a gelişmiş sondalar yani insansız araçlar gönderilmiştir fakat insanlı bir yolculuk hala mümkün olmamıştır. NASA’nın en erken 2024 yılında yapabileceğini söylediği böyle bir insanlı yolculuğun en az 10 yıldan önce gerçekleşeceğine ihtimal vermiyorum.</p>
<p>İnternetin doğuş hikâyesi ister istemez insana Hazreti Musa Aleyhisselam’ın kıssasını hatırlatmaktadır. Hani bütün İsrailoğullarının kızlarını sağ bırakıp doğan erkek çocuklarını öldüren Firavun’un zulmü ardır. Bu büyük insanlık suçu Kur’an’da da geçmektedir. Paradoksal bir biçimde kendisinin de sonunu hazırlayan Firavun, Hazreti Musa’yı bizzat sarayında büyütmüştü. Sonunda Hazreti Musa’yı öldürmek için girdiği Kızıldeniz’in suları altında ordusu ile birlikte canını da vermişti.</p>
<p>Evet, internet çoğu bilimsel çalışmanın tetikleyicisi ve öncüsü olmuştur. Fakat Ay’a insanlı olarak gidilmediği gerçeği de önümüzde durmaktadır. Fakat bilim ve teknolojide akla hayale gelmeyen buluş ve gelişmelere imza atılmıştır. Atmosferi olmayan bir yüzeye iniş konusunda ve özellikle öldürücü Güneş radyasyonlarına karşı yeni yöntemler geliştirildiği takdirde insanlı bir uçuşun gerçekleşebileceğine inanıyorum, vesselam… </p>
<p>Dr. Vehbi KARA </p>
<p> </p>
Ekleme
Tarihi: 13 Aralık 2020 - Pazar
İnternet Nasıl Doğdu?
<p>ABD’nin Ay Yolculuğu Programı, Sovyetler Birliğinin uzay yarışında öne geçmeye başlaması ile hız kazanmıştı. 4 Ekim 1957’de Sputnik’in uzaya fırlatılması ile Ruslar, teknolojide Amerikalıları geçmeye başlamıştı.</p>
<p>Rus Kozmonot Yuri Gagarin’in uzaya ilk çıkan insan olması ABD’yi iyice telaşa düşürmüştü. Hâlbuki Amerikalılar atom bombası sayesinde bilim alanında kendilerini en ileride kabul ediyorlardı. Fakat şimdi geçilmez olmadıklarını görmüşler, Sovyetler Birliği ile uzay teknolojisinde büyük bir rekabete girişmişlerdi.</p>
<p>Soğuk savaş yıllarındaki bu rekabetin sonucunda hiç kimsenin daha önce düşünemediği yeni icatlar ortaya çıkacaktı. İletişim teknolojilerinde çok hızlı gelişmeler oluyordu. Öyle ki bu rekabet ortamından internet adı altında yeni bir iletişim ağı kurulmuştu. Bazı insanlar bu büyük gelişmeye yeni bir dönemin adını bile vermişti. İnternet Çağı…</p>
<p>İnternet sayesinde dünyanın küçük bir köy haline dönüşeceği kimsenin tahmin edemeyeceği bir durumdu. Lakin soğuk savaş yıllarının rekabet ortamında özellikle hız kazanan uzay yarışı internet kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur.</p>
<p>İşte Sovyetlerin uzaya ilk uyduyu göndermeleri, teknolojide yepyeni gelişmelerin yaşandığı büyük gelişmelerin kıvılcımı olmuştu. İnternet teknolojisinin nasıl geliştiğine geçmeden önce eğitim ve bilim kuruluşlarında rekabetin ne derece önemli olduğunun altını çizmek gereklidir. Zira rekabete daima olumsuz bir bakış açısı ile bakan çok sayıda insan vardır.</p>
<p>Bediüzzaman, 1911 yılında Şam’da yapmış olduğu hutbede insanlığın gelişmesinde ve terakki etmesinde özgürlüğün ve rekabetin ne derece önemli olduğuna vurgu yapmıştır:</p>
<p>“Yüksek şeylere müsabaka sûretinde beşere yüksek maksatları ders veren ve o yolda çalıştıran ve istibdadı (baskıcı yönetimleri) parça parça eden ve ulvî hisleri galeyana getiren ve gıpta ve haset ve kıskançlık ve rekabet ve tam uyanmakla ve müsabaka şevkiyle ve teceddüd meyliyle temeddün meyelânı ile teçhiz edilen üçüncü kuvvet, yalnız hürriyet-i şer’iyedir” demiştir.</p>
<p>Gerçekten de hürriyet, rekabet, müsabaka ve yenileşme duyguları sayesinde insanlık terakki etmiş çok yeni teknolojiler doğmuş ve gelişmiştir. İşte şu anda bütün dünyanın vazgeçilmezi haline gelen internet bu suretle ortaya çıkmıştır. </p>
<p>Baskıcı ve kanlı bir rejim olan fakat dünyanın diğer bir süper gücü olan Sovyet Rejimi, 1990’lı yıllara ulaşamadan tarihteki karanlık yerini almıştır. Bununla birlikte soğuk savaş yıllarının en yoğun yaşandığı yıllarda Sputnik olayı, ABD kamuoyunda Sovyetlerin kendilerini her konuda geri bırakacağı korkusunu yaymıştı. Bu sebeple Başkan Eisenhower, Savunma Amaçlı Gelişmiş Araştırma Projeleri Kurumu’nu (Defence Advanced Research Projects Agency- DARPA) kurmuştu.</p>
<p>Bu kurum başlangıçta Savunma Bakanlığı yani Pentagon’un küçük bir bürosunu oluşturuyor ve başta üniversiteler olmak üzere bilim ve teknoloji konusunda koordinatörlük görevi yapıyordu. Fakat ABD Başkanı, bu kuruma ciddî paralar akıtmaya başlamış, bilim adamları bürokrasinin zorluklarına bulaşmadan kolaylıkla çalışmalarına fon aktarma imkânı bulmuşlardı. İşte internetin doğuşunda uzay yarışının ve bu kurumun büyük rolü olmuştu.</p>
<p>Bu durum araştırmacıların sayısını çok büyük ölçüde arttırmıştı. Ülkenin her yerinde irili ufaklı birçok araştırma merkezi kurulmuş ve sağlanan destek sayesinde başta bilgisayar olmak üzere her türlü bilimsel donanım tedarik edilmişti.</p>
<p>Sağlanan destek o kadar büyüktü ki bazen aynı projelere ayrı ayrı fon sağlandığı tespit edilmişti. Bu arada DARPA koordinasyonu sağlarken faks ve telefon ile bu işin çok güç olacağını keşfetmişti. Mükerrer yani tekrar tekrar aynı çalışmaları yapmamak ve edinilen bilgileri birbirlerine daha çabuk ve kolay ulaştırabilmek için bir ağ (network) kurulması kararı alınmıştı.</p>
<p>1972 yılında bütün bilgisayarları birbirine bağlayan ARPANET adı verilen bir ağ oluşturulmuştu. Başlangıçta bu ağ içinde yazışmak mümkün değildi fakat 1973 yılında ilk e-posta, başarı ile gönderilmişti.</p>
<p>Bilim adamları birbirlerine daha hızlı bir şekilde ulaşarak birbirlerinin birikiminden istifade etmek istiyorlardı. Bu maksatla 1982 yılında ARPANET, TCP/IP protokolü ile bünyesine diğer ağ ve networkleri de almaya başladı. Artık internet fiilen doğmuştu. Fakat hâlâ ciddî bir sorun vardı ve elektronik posta dışında internet aracılığı ile veri transferi yapmak gerekiyordu.</p>
<p>Bu sorunu bir İngiliz bilim adamı çözdü. Tim Berners Lee, 1989 yılında bilgisayar ağı içinde bilimsel araştırma faaliyetlerini hızlandırmak ve belge indirmeyi mümkün kılan World Wide Web (bildiğimiz www) editör programını (browser) icat etti.</p>
<p>Daha sonra Mark Andreason adlı bir Amerikalı, Mosaic adlı daha gelişmiş bir programı çıkarıyor ve bunu Netscape isimli bir şirket kurulması takip ediyordu. İşte bu Nestcape adlı şirket, hisselerinin halka açılması ile birlikte dünyanın geleceğini değiştiren “internet çağı” başlamıştı. Artık dünya daha önce olmayan yeni bir icatla karşı karşıya idi ve bundan sonra her şey müthiş bir süratle değişmeye başladı.</p>
<p>Sonunda bugünlere geldik. “5G” Teknolojisi ile makineler birbirini tanımaya ve birbirlerine emir vermeye başladılar. Öyle ki bu teknolojinin hangi noktaya ulaşacağı tahayyül dahi edilemiyor.</p>
<p>İşin çok ilginç bir yönü de şudur. ABD’nin Sahte Ay Yolculuğu yalanı internet sayesinde apaçık ortaya çıkarılmıştır. Her ne kadar ABD ve NASA yetkilileri çeşitli troller aracılığı ile bu sahtekârlığı inkâr etmek istese de kamuoyunda bu yolculuğun gerçekte olmadığı daha iyi anlaşılmaktadır.</p>
<p>Evet, Ay’a gelişmiş sondalar yani insansız araçlar gönderilmiştir fakat insanlı bir yolculuk hala mümkün olmamıştır. NASA’nın en erken 2024 yılında yapabileceğini söylediği böyle bir insanlı yolculuğun en az 10 yıldan önce gerçekleşeceğine ihtimal vermiyorum.</p>
<p>İnternetin doğuş hikâyesi ister istemez insana Hazreti Musa Aleyhisselam’ın kıssasını hatırlatmaktadır. Hani bütün İsrailoğullarının kızlarını sağ bırakıp doğan erkek çocuklarını öldüren Firavun’un zulmü ardır. Bu büyük insanlık suçu Kur’an’da da geçmektedir. Paradoksal bir biçimde kendisinin de sonunu hazırlayan Firavun, Hazreti Musa’yı bizzat sarayında büyütmüştü. Sonunda Hazreti Musa’yı öldürmek için girdiği Kızıldeniz’in suları altında ordusu ile birlikte canını da vermişti.</p>
<p>Evet, internet çoğu bilimsel çalışmanın tetikleyicisi ve öncüsü olmuştur. Fakat Ay’a insanlı olarak gidilmediği gerçeği de önümüzde durmaktadır. Fakat bilim ve teknolojide akla hayale gelmeyen buluş ve gelişmelere imza atılmıştır. Atmosferi olmayan bir yüzeye iniş konusunda ve özellikle öldürücü Güneş radyasyonlarına karşı yeni yöntemler geliştirildiği takdirde insanlı bir uçuşun gerçekleşebileceğine inanıyorum, vesselam… </p>
<p>Dr. Vehbi KARA </p>
<p> </p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.