RÜYA ÇEŞİTLERİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?
RÜYA ÇEŞİTLERİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?
Uyku üzerine yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki insanlar rüya görmek için uyuyor. Hatırlamasalar bile her uyuduğunda muhakkak rüya görüyor.(1)
Gözler fani aleme kapanırken, ruhumuz sınırsız bir alemde yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta en merak edilen de şüphesiz rüyalar.
İslam alimlerine göre rüya üç kısımdır;
Birincisi; Allah (cc) tarafından (vasıtasız olarak) gösterilen rüya.
İkincisi; melekler vasıtası ile gösterilen rüya.
Üçüncüsü; nefsin tazyiki, şeytanın vesvesesi ile zuhur eden “hayallerdir” ki bu görülenler Kelam-ı Kadim’de (Kuranı Kerim’de) “adğas ü ahlam” diye tabir olunmuştur. Buna günümüzde şuuraltı da deniyor.
Birinci kısımdaki Allah’u Teala tarafından kuluna ilham edilen rüyanın tabiri yoktur; zira vakti gelince aynen çıkar. Mesela; evine filanca gelmiş diye görürsün, ertesi günü çıkar gelir. Böyle rüyaları müslim-gayrimüslim herkes görebilir. Hikmeti de bazen ikaz bazen yakınlıktır.
Cenabı Hakk’ın kudretinin bilinmesi, kişinin hidayet yolunu görmesi gibi sayısız hikmetleri vardır.
Bazen böyle rüyaları unuturuz, günlük telaşımız içinde “aaaa ben bunu daha önce yaşamıştım” dediğimiz anlar aslında daha önce gördüğümüz ve sanki yaşanmış bir anı gibi zihnimize yerleşen rüyalardır.
İkinci kısım rüyalar Melekler vasıtası ile gösterilen, Cenabı Hakk’ın ilhamatı olan rüyalardır ki kendi içinde kısımlara ayrılmıştır. Te’vil, tefsir, tabir ve terkib gibi.
Bu rüyalar her ne kadar şahsa gösterilse de tefsir midir, tabir midir yoksa başka bir sahaya mı aittir anlamak erbabının işidir. Hatta o kadarki rüya gösterilen zat bu ilimden nasiptar bile olsa bazen başka bir ehil kişiye rüyasını tabir ettirir. İşte bundan dolayı bu nevi rüyalar erbabından başka kimseye anlatılmamalı.
Rüya ilminin okulu yoktur. Rüya; kitaptan da tabir olunmaz. Peygamberlerin bu ilmine varis olan zatların bazısına Hazreti Yusuf (a.s) misali ikram edilen ledünni bir ilimdir.
Rüya kitaptan niçin olmaz? dersen, deriz ki; Alimlerin “tabirnameler” yazmaları, belli malumatı kaydetmekten ve bu sahaya ciddiyetle yaklaşılmasının gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.
“Öyle bir ilim vardır, bundan haberdar olun!” diye işaret edip Kuranı Kerim ve hadisi şeriflerdeki meselelere açıklık getirmişlerdir.
Mesela tıp ilminden de birçok eser vardır. İnsan sadece bu eserleri okuyarak kendini ve başkasını tedavi edebilir mi?
Üçüncü kısım rüyalar; nefsin, şuur altının, bedeni rahatsızlıkların, vesveselerin, korkuların, günlük hayatımızdaki telaşlarımızın rüyalarımıza yansımasıdır. Bunların tabir ve tefsiri yoktur.
Öyle mükemmel yaratılmışız ki vücudumuzda nasıl açılan bir deri yarası kendi kendine kapanıyorsa veya kemik kaynıyorsa, insan pskolojisinde de kendini düzeltme eğilimi vardır. Yeter ki yarayı temiz tutalım (nefs tezkiyesi) veya kırık organı hareket ettirmeyelim.
İşte rüyalarda, eğer ibret gözüyle bakılırsa bu tedaviyi yaparlar, sanki derunumuzdaki bir “hekim” veya “mürebbi” çok ince bir terapi uygular. Rüyalar ile eksik yönlerimizi ve hatalarımızı farkederiz, ikaz ediliriz, travmalarımızdan kaynaklanan hasarlar onarılır, tedavi ediliriz, gereksiz bilgilerden ve hatıralardan temizleniriz, öğreniriz, terbiye ediliriz, yalnız olmadığımızı hissederiz...
Eğer böyle olmasa biriktirdiğimiz acılar altında ezilir ve hayatımıza devam edemezdik...
Bize sayısız ikramlarda bulunan Kerim olan Rabbimize hamdolsun.
Muhabbetle…
“Ama (gerçek koruyucu) Allah, insanların ruhlarını ölümleri sırasında, ölmeyenlerin ruhlarını ise uykuları sırasında alır.
Hakkında ölüm hükmü verdiği ruhu tutar, vermediği ruhu ise belirli bir süreye kadar salıverir.
Muhakkak ki bunda, düşünen kimseler için alacak ibretler vardır.” (Zümer 42).
Emine AYDEMİR
Kaynaklar:
Fatih Çıtlak: Kırk Mektup, Rüyalar Alemi
(1) Kleitman,
Ekleme
Tarihi: 08 Haziran 2022 - Çarşamba
RÜYA ÇEŞİTLERİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?
RÜYA ÇEŞİTLERİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?
Uyku üzerine yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki insanlar rüya görmek için uyuyor. Hatırlamasalar bile her uyuduğunda muhakkak rüya görüyor.(1)
Gözler fani aleme kapanırken, ruhumuz sınırsız bir alemde yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta en merak edilen de şüphesiz rüyalar.
İslam alimlerine göre rüya üç kısımdır;
Birincisi; Allah (cc) tarafından (vasıtasız olarak) gösterilen rüya.
İkincisi; melekler vasıtası ile gösterilen rüya.
Üçüncüsü; nefsin tazyiki, şeytanın vesvesesi ile zuhur eden “hayallerdir” ki bu görülenler Kelam-ı Kadim’de (Kuranı Kerim’de) “adğas ü ahlam” diye tabir olunmuştur. Buna günümüzde şuuraltı da deniyor.
Birinci kısımdaki Allah’u Teala tarafından kuluna ilham edilen rüyanın tabiri yoktur; zira vakti gelince aynen çıkar. Mesela; evine filanca gelmiş diye görürsün, ertesi günü çıkar gelir. Böyle rüyaları müslim-gayrimüslim herkes görebilir. Hikmeti de bazen ikaz bazen yakınlıktır.
Cenabı Hakk’ın kudretinin bilinmesi, kişinin hidayet yolunu görmesi gibi sayısız hikmetleri vardır.
Bazen böyle rüyaları unuturuz, günlük telaşımız içinde “aaaa ben bunu daha önce yaşamıştım” dediğimiz anlar aslında daha önce gördüğümüz ve sanki yaşanmış bir anı gibi zihnimize yerleşen rüyalardır.
İkinci kısım rüyalar Melekler vasıtası ile gösterilen, Cenabı Hakk’ın ilhamatı olan rüyalardır ki kendi içinde kısımlara ayrılmıştır. Te’vil, tefsir, tabir ve terkib gibi.
Bu rüyalar her ne kadar şahsa gösterilse de tefsir midir, tabir midir yoksa başka bir sahaya mı aittir anlamak erbabının işidir. Hatta o kadarki rüya gösterilen zat bu ilimden nasiptar bile olsa bazen başka bir ehil kişiye rüyasını tabir ettirir. İşte bundan dolayı bu nevi rüyalar erbabından başka kimseye anlatılmamalı.
Rüya ilminin okulu yoktur. Rüya; kitaptan da tabir olunmaz. Peygamberlerin bu ilmine varis olan zatların bazısına Hazreti Yusuf (a.s) misali ikram edilen ledünni bir ilimdir.
Rüya kitaptan niçin olmaz? dersen, deriz ki; Alimlerin “tabirnameler” yazmaları, belli malumatı kaydetmekten ve bu sahaya ciddiyetle yaklaşılmasının gerekliliğinden kaynaklanmaktadır.
“Öyle bir ilim vardır, bundan haberdar olun!” diye işaret edip Kuranı Kerim ve hadisi şeriflerdeki meselelere açıklık getirmişlerdir.
Mesela tıp ilminden de birçok eser vardır. İnsan sadece bu eserleri okuyarak kendini ve başkasını tedavi edebilir mi?
Üçüncü kısım rüyalar; nefsin, şuur altının, bedeni rahatsızlıkların, vesveselerin, korkuların, günlük hayatımızdaki telaşlarımızın rüyalarımıza yansımasıdır. Bunların tabir ve tefsiri yoktur.
Öyle mükemmel yaratılmışız ki vücudumuzda nasıl açılan bir deri yarası kendi kendine kapanıyorsa veya kemik kaynıyorsa, insan pskolojisinde de kendini düzeltme eğilimi vardır. Yeter ki yarayı temiz tutalım (nefs tezkiyesi) veya kırık organı hareket ettirmeyelim.
İşte rüyalarda, eğer ibret gözüyle bakılırsa bu tedaviyi yaparlar, sanki derunumuzdaki bir “hekim” veya “mürebbi” çok ince bir terapi uygular. Rüyalar ile eksik yönlerimizi ve hatalarımızı farkederiz, ikaz ediliriz, travmalarımızdan kaynaklanan hasarlar onarılır, tedavi ediliriz, gereksiz bilgilerden ve hatıralardan temizleniriz, öğreniriz, terbiye ediliriz, yalnız olmadığımızı hissederiz...
Eğer böyle olmasa biriktirdiğimiz acılar altında ezilir ve hayatımıza devam edemezdik...
Bize sayısız ikramlarda bulunan Kerim olan Rabbimize hamdolsun.
Muhabbetle…
“Ama (gerçek koruyucu) Allah, insanların ruhlarını ölümleri sırasında, ölmeyenlerin ruhlarını ise uykuları sırasında alır.
Hakkında ölüm hükmü verdiği ruhu tutar, vermediği ruhu ise belirli bir süreye kadar salıverir.
Muhakkak ki bunda, düşünen kimseler için alacak ibretler vardır.” (Zümer 42).
Emine AYDEMİR
Kaynaklar:
Fatih Çıtlak: Kırk Mektup, Rüyalar Alemi
(1) Kleitman,
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.