GÜLAY YILMAZ
Köşe Yazarı
GÜLAY YILMAZ
 

HAYALİNİZ NİÇİN KADERİNİZ OLMASIN?

HAYALİNİZ NİÇİN KADERİNİZ OLMASIN? “Hayal kurmayı bıraktığında yaşamayı da bırakırsın. ”(Malcolm Forbes) Yaşamınızda kendiniz için bir şey yapıp hayallerinize kavuşmak için bir adım attınız mı yoksa hayaller ve hayatlar döngüsünde sıkışıp kaldınız mı? Ebu Hureyre’ den nakledilen bir hadis de Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “ Rabbimiz her gece, gecenin üçte biri kaldığında dünya semasına iner (rahmet nazarıyla bakar) ve şöyle buyurur: “Bana dua eden yok mu duasını kabul edeyim! Benden isteyen yok mu ona(dilediğini) vereyim…” (Buhari, Deavat,14) Rabbimiz (cc) bizden dua etmemizi, niyazda bulunmamızı, ne dileğimiz varsa istememizi ve buna icabet buyuracağını bildirmiştir. Gazzali olayların belli sebeplere bağlanmış olduğunu, mesela kalkanın oktan korunma, suyun bitkilerin büyümesi için birer sebep olması gibi duanın da sıkıntı ve belayı defetmek ve Allah’ın rahmetini çekmek için bir sebep olduğunu belirtmiştir. Sonsuz hazine sahibi "hayal edin, isteyin, adım atın, sebeplere sarılın." buyuruyor. Fakat biz insanoğlu aklımızın, idrakimizin sınırlı olmasından dolayı hayallerimize ket vuruyoruz. Yaşadığımız hayat ile yaşamak istediğimiz hayat arasında uçurumlar olabiliyor. Kaderim buymuş deyip dövünmek, neden ben Allahım! Günahm neydi bana bunu reva gördün?.. diye uzayıp giden kendine acımalar, kadere iman boyutunda tehlikeli söylemler. Tüm bu yakarışlar yerine sabredip yaşantımıza yeni değerler katma, yeni hayaller kurmak ve bu hayalleri yüce Mevla’ya arz etmek çok mu daha zor? Nedir hayallerimizin önündeki engel? Kaygı, stres, özgüven eksikliği, geçmişteki olumsuz tecrübelerimiz, çocukken yaşadıklarımız ya da yaşayamadıklarımız… Hayatta yaşadıklarımız kadar yaşayamadıklarımıza da sarılmalıyız. Geçmişe takılıp hayıflanmak yerine geleceğe odaklanıp harekete geçmemiz gerekir. Kader gayrete aşıktır. Bizim gayretimiz, çabamız ve duamız kaderimize yön verecektir belkide! Gençlerle yaptığım sohbetlerin birçoğunda hayalin nedir sorusuna aldığım cevaplar hep aynı doğrultuda oluyor. Doktor, mühendis, öğretmen, mimar olmak vs. Aslında benim değil ailemin hayali kendisi olamamış bana baskı yapıyor diyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok maalesef. Peki sen ne olmak istiyorsun diye sorduğumda gençlerimizden birinin söyledikleri ise kendi hayallerimiz ile çocuklarımızı nasıl baskıladığımızı gözler önüne seriyor. “Hocam bunu hiç düşünmedim çünkü okul hayatıma başladığımdan beri ailem hep notlarımla ilgilendi bende sadece sınavlardan yüksek almaya odaklandım. Öyle ki düşük aldığımda değil benden daha yüksek alan varsa o zaman bile kızıyorlardı. Bundan dolayı da kendimi değersiz ve başarısız hissediyordum. Bir süre sonra bu his öfkeye dönüştü denilenlerin tam zıddını yapmaya başladım ve okulu da bıraktım. Bir nevi onlardan yaşayamadığım çocukluğumun intikamını alıyordum. Siz okusaydınız dediğimde, kaderimde yokmuş diyorlardı.” Toplumumuzda kendini gerçekleştirememiş, tamamlayamamış ebeveynlerin yarım kalan hayallerini çocuklarına ipotek etmeleri sık karşılaşılan bir durum. Oysa ki çocuklarımız üzerinden var olmaya, kendimizi ispat etmeye çalışmak yerine bir yerden başlamak ve hayallerimiz için adım atmamız gerekir. Geç değil mi derseniz hayır hiç değil. Alemlerin Rabbi bize bunu vaad etmiyor mu? O halde önümüzdeki engel kaderimiz değil kendimiz oluyoruz aslında. Ya başaramazsam? Unutmayalım ki eksikliklerimiz ile tamam olacağız, başaramadıklarımızla başarıya ulaşacağız. Bırakalım çocuklarımız kendi hayalini yaşasın biz kendi hayalimizi. Biz isteyelim, biz dileyelim Allah azze ve celle versin. Başta da dediğimiz gibi “ hayalimiz kaderimiz olsun.” Zira hayalini kurduğumuz şeyi muhakkak nasip edecektir yüce Rabbimiz. Dua ile… GÜLAY YILMAZ
Ekleme Tarihi: 10 Temmuz 2024 - Çarşamba

HAYALİNİZ NİÇİN KADERİNİZ OLMASIN?

HAYALİNİZ NİÇİN KADERİNİZ OLMASIN? “Hayal kurmayı bıraktığında yaşamayı da bırakırsın. ”(Malcolm Forbes) Yaşamınızda kendiniz için bir şey yapıp hayallerinize kavuşmak için bir adım attınız mı yoksa hayaller ve hayatlar döngüsünde sıkışıp kaldınız mı? Ebu Hureyre’ den nakledilen bir hadis de Resulullah(sav) şöyle buyurmuştur: “ Rabbimiz her gece, gecenin üçte biri kaldığında dünya semasına iner (rahmet nazarıyla bakar) ve şöyle buyurur: “Bana dua eden yok mu duasını kabul edeyim! Benden isteyen yok mu ona(dilediğini) vereyim…” (Buhari, Deavat,14) Rabbimiz (cc) bizden dua etmemizi, niyazda bulunmamızı, ne dileğimiz varsa istememizi ve buna icabet buyuracağını bildirmiştir. Gazzali olayların belli sebeplere bağlanmış olduğunu, mesela kalkanın oktan korunma, suyun bitkilerin büyümesi için birer sebep olması gibi duanın da sıkıntı ve belayı defetmek ve Allah’ın rahmetini çekmek için bir sebep olduğunu belirtmiştir. Sonsuz hazine sahibi "hayal edin, isteyin, adım atın, sebeplere sarılın." buyuruyor. Fakat biz insanoğlu aklımızın, idrakimizin sınırlı olmasından dolayı hayallerimize ket vuruyoruz. Yaşadığımız hayat ile yaşamak istediğimiz hayat arasında uçurumlar olabiliyor. Kaderim buymuş deyip dövünmek, neden ben Allahım! Günahm neydi bana bunu reva gördün?.. diye uzayıp giden kendine acımalar, kadere iman boyutunda tehlikeli söylemler. Tüm bu yakarışlar yerine sabredip yaşantımıza yeni değerler katma, yeni hayaller kurmak ve bu hayalleri yüce Mevla’ya arz etmek çok mu daha zor? Nedir hayallerimizin önündeki engel? Kaygı, stres, özgüven eksikliği, geçmişteki olumsuz tecrübelerimiz, çocukken yaşadıklarımız ya da yaşayamadıklarımız… Hayatta yaşadıklarımız kadar yaşayamadıklarımıza da sarılmalıyız. Geçmişe takılıp hayıflanmak yerine geleceğe odaklanıp harekete geçmemiz gerekir. Kader gayrete aşıktır. Bizim gayretimiz, çabamız ve duamız kaderimize yön verecektir belkide! Gençlerle yaptığım sohbetlerin birçoğunda hayalin nedir sorusuna aldığım cevaplar hep aynı doğrultuda oluyor. Doktor, mühendis, öğretmen, mimar olmak vs. Aslında benim değil ailemin hayali kendisi olamamış bana baskı yapıyor diyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok maalesef. Peki sen ne olmak istiyorsun diye sorduğumda gençlerimizden birinin söyledikleri ise kendi hayallerimiz ile çocuklarımızı nasıl baskıladığımızı gözler önüne seriyor. “Hocam bunu hiç düşünmedim çünkü okul hayatıma başladığımdan beri ailem hep notlarımla ilgilendi bende sadece sınavlardan yüksek almaya odaklandım. Öyle ki düşük aldığımda değil benden daha yüksek alan varsa o zaman bile kızıyorlardı. Bundan dolayı da kendimi değersiz ve başarısız hissediyordum. Bir süre sonra bu his öfkeye dönüştü denilenlerin tam zıddını yapmaya başladım ve okulu da bıraktım. Bir nevi onlardan yaşayamadığım çocukluğumun intikamını alıyordum. Siz okusaydınız dediğimde, kaderimde yokmuş diyorlardı.” Toplumumuzda kendini gerçekleştirememiş, tamamlayamamış ebeveynlerin yarım kalan hayallerini çocuklarına ipotek etmeleri sık karşılaşılan bir durum. Oysa ki çocuklarımız üzerinden var olmaya, kendimizi ispat etmeye çalışmak yerine bir yerden başlamak ve hayallerimiz için adım atmamız gerekir. Geç değil mi derseniz hayır hiç değil. Alemlerin Rabbi bize bunu vaad etmiyor mu? O halde önümüzdeki engel kaderimiz değil kendimiz oluyoruz aslında. Ya başaramazsam? Unutmayalım ki eksikliklerimiz ile tamam olacağız, başaramadıklarımızla başarıya ulaşacağız. Bırakalım çocuklarımız kendi hayalini yaşasın biz kendi hayalimizi. Biz isteyelim, biz dileyelim Allah azze ve celle versin. Başta da dediğimiz gibi “ hayalimiz kaderimiz olsun.” Zira hayalini kurduğumuz şeyi muhakkak nasip edecektir yüce Rabbimiz. Dua ile… GÜLAY YILMAZ
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.