UKRAYNA... SONUÇ! ALINACAK DERSLER!
UKRAYNA... SONUÇ!
ALINACAK DERSLER!
Ukrayna’ya Rusya'nın saldırı ve işgal girişimi sonucu süren savaş üçüncü yılını doldurdu. Tarafların muhtemel asker kayıpları, Ukrayna’nın 60.000 kadar, Rus Ordusu’nun ise 130.000 kadar. Bu fark sizi şaşırtmasın. Taarruz eden ordunun zayiatı daha fazladır. Ayrıca Rus ordu sisteminde insan değersizdir. 2. Dünya Savaşı’nda da en büyük insan zayiatı yine SSCB Ordusu’ndaydı.
Rusya Federasyonu yöneticileri ve Ruslar, 1. Dünya Savaşı’ndan bu güne kaybettikleri toprakları yeniden ele geçirmek hedeflerini hiç saklamadılar. Rus İmparatorluğu ve SSCB süreci sonucu SSCB’den dağılan tüm ülkelerde Rus vardı. Bunlar kendi kimliklerini koruyorken ve her bir bağımsız cumhuriyette Rusça resmi dil iken, Rusya’daki diğer halklar, çoğu Türk soylular, Ruslaşmaya devam ediyor.
Rusya, Ukrayna’ya ilk olarak Kırım’ı işgal ederek müdahale etti. Akabinde, Rusların yoğun yaşadığı illeri karıştırdı.
Benzer durum, Kazakistan’ın kuzeyinde de vardır. Batı, özetle Rusya’ya “Baltık Cumhuriyetleri (Letonya, Litvanya, Estonya), Ukrayna, Polonya ve Balkanlar’dan çık, doğuda istediğini yap!” dedi.
Doğuda kim var?
Türk Cumhuriyetleri (Moğolistan, Tacikistan ve Afganistan dahil)… Evet, Batı, Rusya’ya öncelikli hedef olarak bu ülkeleri gösterdi. Batı’dan çıkmasını söyledi. Ama Rusya, Ukrayna Harekâtı’ndan vazgeçmedi. Kanımca, Türk Cumhuriyetleri’ni daha kolay lokma görüyor. Türk Devletleri Teşkilatı, ortak savunma için en azından kolordu seviyesinde bir ani müdahale gücü için neyi bekliyor acaba? Burada, Türk Dünyası aksakalı Binali Yıldırım’ın tercihindeki isabetsizliği de artık sorgulamak gerekmiyor mu?
Ukrayna Harekâtı nasıl gelişti?
Ukrayna, beklenenin üzerinde bir direnç gösterdi ve halk bütünleşti.
Batı, Ukrayna’nın yanında lojistik olarak durdu. Ukraynalı savaş göçmenlerine sahip çıktı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı V. Zelenski, biliyorsunuz Yahudi ve Hazar ya da Aşkenaz… “Ukrayna’yı İsrail yapacağız.” dedi ama Küresel Çete’nin Yahudi kanadı gerektiği gibi yanında durmadı. Şimdi Küresel Çete’deki bölünmenin de sonucu, D. Trump biliyorsunuz Evanjelik ve Ukrayna’ya daha önce ABD’nin hibe ettiği silah ve malzemeyi dahi fiyatlandırdı. Ukrayna’ya ABD’nin verdiklerinin en az yedi katı borç çıkarttı.
D. Trump’ın gelişi ile…
ABD-AB arasındaki gizli çekişme belirgin hale geldi.
İngiltere’nin küresel etkinliği zayıflamaya devam ediyor. Aynı şekilde Fransa da Ukrayna’ya daha önce verdiği sözlerden döndü.
Küresel Çete’deki kavganın tarafları netleşmeye başladı.
Devletler ve halklar ideallerinden kopartılmaya devam ettiği için Avrupa’da sapkınlar dahi muhafazakâr partilerden seçilebiliyor.
Dünyada derinliği olan siyasi lider yok denecek kadar azaldı. Ne lider var ne de arkalarında ülke menfaatleri için can verecek kitleler…
Gazze’deki direniş dahi, başta Arap sonra İslam ülkeleri’nin ve halklarının ne kadar dayanıksız olduğunu gösterdi. Batı ve ABD’nde İnsan Hakları anlamında duyarlılık arttı. İslam Dini’ne dönük ilgi ve gelişmeler arttı.
NATO, AB vb. ittifakların ne kadar zayıf bağları olduğu ve etkisinin zayıflığı görüldü.
Peki, Ukrayna’nın son durumu nedir?
Ukrayna, Rusya’ya beklenenin üzerinde bir direnç gösterdi ve savunmaya devam ediyor.
D. Trump, köşeye sıkışmış Ukrayna’nın yeraltı zenginliklerine çökmeye çalışıyor. ABD, emperyalist ve yağmacı duruşunu netleştirdi.
ABD’nin duruş değiştirmesi sonucu Avrupa ülkeleri, özellikle Fransa, verdiği sözleri unuttu, Ukrayna yalnız bırakıldı.
Ukrayna savunma sanayisinin belli şehirlerde olması, işgal sonucu buradaki üretimin sonlanması da stratejik riskleri herkese gösterdi.
Düzenli ordunun ne kadar elzem olduğu, Türkiye’deki ORDU-MİLLET kavramının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Türkiye ve Türk Milleti’nin alacağı dersler:
Küresel güçlere asla güvenilmez. Ecdadımızın dediği gibi, “YILANLA – AYIYLA – ÇUVALA GİRİLMEZ.”
Millî birlik şarttır. Ukrayna’da toplumun birbiriyle kenetlenmesi savunma direncini artırdı. İstiklâl Harbimiz de bizim için büyük bir referanstır.
Türkiye, Türk Dünyası ile Osmanlı Milletler Topluluğunu çevresinde bir araya getirmelidir. Dış ilişkilerde hep ilk sersemletici yumruğu yedikten sonra harekete geçmek son 250 yılın dış politiği olmuştur. Bu kabul edilemez. Bizim önden tedbir almamız gerekir.
1950’li yıllardan sonra yaygın bir slogan vardı… “Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin… Her şey Türklük için…” diye. Buradaki Türklük kelimesi kimseyi rahatsız etmesin.
Türk, kendisini soydaşları ve dindaşları için fedâ etmiş bir büyük millettir. Artık bunu beyan etmenin zamanı geldi geçiyor. Bunu özellikle Arap ve Fars dindaşlarımıza, sonra diğer halklara adeta başlarına kakarcasına anlatmalıyız. Türk Milleti’nin yönetiminde Arap, Fars hatta Kürt kalabildilerse bunun sebebi verdikleri mücadele değil, gördükleri himaye ve sevgidir.
Rus, kaç asırlık bir millet? Hâlâ tebaası Türkler, hatta Müslüman Türkleri asimile etmeye devam ediyor. Biz kimseyi asimile etmeyelim. Ancak Türk Milleti’nin öncü ve fedakâr vasfını kardeşlerimize kabul ettirmeliyiz.
Elimizdeki en büyük gücümüz tarihten gelen liderliğimizdir. Diğer halkların Türk Milleti’ne duyduğu güvendir. İkinci gücümüz dinimizdir, İslâm deyince akla Türk Milleti geliyordu. Bu vasıf korunmalıdır. Üçüncü büyük gücümüz Dünya Türklüğü’dür.
Bu arada, Türk=Müslüman algısı değerlidir. Ancak gayrimüslim Türklere de mesai harcamalıyız. Bugün ABD’de “Yahudilerin %90’ı Hazar Türkü!” diyenlerin sayısı hızla artmaktadır. Bu algı Büyük Türk Milleti lehine kullanılmalıdır. Aynı şekilde Japonya’da da Turancılık hızla artmaktadır. Amerika yerlileri arasında da durum aynıdır...
Türkiye, “Ben Müslümanım.” diyene nesep ve milletini sormadan kucaklamalı, “Ben Türküm.” diyene de dinini sormamalıdır.
Savunma sanayimiz büyümektedir. Ancak popülizme ve medya şovuna mahkûm edilmemelidir. Bugün Kaan ve Hürkuş için motor sorunu kamuoyundan saklanmaktadır. Bunu saklayanlar tedbir adına da bir iş yapmıyorlar. Allah korusun, içi boş hamaset Balkan Bozgunu gibi ülkemizi felâkete götürür.
Savunma sanayii’nde üst yöneticiler, muharip ruhlu, millî ve fedakâr insanlardan seçilmelidir. Geçmişte, özellikle ABD ve İngiltere’de yaşamak ayıplanırdı. Bugün çocukları ABD vatandaşı ve ailesi ABD’nde yaşayan birinin Savunma Sanayii’nde genel müdür olması kabul edilebilir mi? Çok değil, 20 yıl önce muhafazakâr camiada şüpheli hale getirirdi böyle şeyler insanları… Doğrusu da halen bu diye düşünüyorum.
Yarın yeni bir güne dinç ve çözüm üreterek, çaresizlik ve savunma psikolojisinden kurtulmuş olarak uyanmak zorundayız.
Millî insanlar, hangi siyasî hareketin içinde olurlarsa olsunlar bir araya gelmeliler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Mete Han’dan bu yana gelen bağımsız Türk İmparatorluk ve devletleri damarını, yolunu, mirasını temsil eder. Bu sorumluluk her birimizin üzerine yüktür, borçtur. Bu yük fert fert görev addedilmelidir. Özetle; bölgesinde ve dünyada etkin Büyük Türk Cihan Devleti’ni kurmaktan başka çaremiz yoktur.
Cumâ'mız kutlu olsun.
Rabb’im yâr ve yardımcımız olsun İnşâAllah...
E. Yb. Halil MERT
Strateji ve Yönetim Uzmanı
Elektrik-Elektronik Mühendisi
Ekleme
Tarihi: 28 Şubat 2025 - Cuma
UKRAYNA... SONUÇ! ALINACAK DERSLER!
UKRAYNA... SONUÇ!
ALINACAK DERSLER!
Ukrayna’ya Rusya'nın saldırı ve işgal girişimi sonucu süren savaş üçüncü yılını doldurdu. Tarafların muhtemel asker kayıpları, Ukrayna’nın 60.000 kadar, Rus Ordusu’nun ise 130.000 kadar. Bu fark sizi şaşırtmasın. Taarruz eden ordunun zayiatı daha fazladır. Ayrıca Rus ordu sisteminde insan değersizdir. 2. Dünya Savaşı’nda da en büyük insan zayiatı yine SSCB Ordusu’ndaydı.
Rusya Federasyonu yöneticileri ve Ruslar, 1. Dünya Savaşı’ndan bu güne kaybettikleri toprakları yeniden ele geçirmek hedeflerini hiç saklamadılar. Rus İmparatorluğu ve SSCB süreci sonucu SSCB’den dağılan tüm ülkelerde Rus vardı. Bunlar kendi kimliklerini koruyorken ve her bir bağımsız cumhuriyette Rusça resmi dil iken, Rusya’daki diğer halklar, çoğu Türk soylular, Ruslaşmaya devam ediyor.
Rusya, Ukrayna’ya ilk olarak Kırım’ı işgal ederek müdahale etti. Akabinde, Rusların yoğun yaşadığı illeri karıştırdı.
Benzer durum, Kazakistan’ın kuzeyinde de vardır. Batı, özetle Rusya’ya “Baltık Cumhuriyetleri (Letonya, Litvanya, Estonya), Ukrayna, Polonya ve Balkanlar’dan çık, doğuda istediğini yap!” dedi.
Doğuda kim var?
Türk Cumhuriyetleri (Moğolistan, Tacikistan ve Afganistan dahil)… Evet, Batı, Rusya’ya öncelikli hedef olarak bu ülkeleri gösterdi. Batı’dan çıkmasını söyledi. Ama Rusya, Ukrayna Harekâtı’ndan vazgeçmedi. Kanımca, Türk Cumhuriyetleri’ni daha kolay lokma görüyor. Türk Devletleri Teşkilatı, ortak savunma için en azından kolordu seviyesinde bir ani müdahale gücü için neyi bekliyor acaba? Burada, Türk Dünyası aksakalı Binali Yıldırım’ın tercihindeki isabetsizliği de artık sorgulamak gerekmiyor mu?
Ukrayna Harekâtı nasıl gelişti?
Ukrayna, beklenenin üzerinde bir direnç gösterdi ve halk bütünleşti.
Batı, Ukrayna’nın yanında lojistik olarak durdu. Ukraynalı savaş göçmenlerine sahip çıktı.
Ukrayna Cumhurbaşkanı V. Zelenski, biliyorsunuz Yahudi ve Hazar ya da Aşkenaz… “Ukrayna’yı İsrail yapacağız.” dedi ama Küresel Çete’nin Yahudi kanadı gerektiği gibi yanında durmadı. Şimdi Küresel Çete’deki bölünmenin de sonucu, D. Trump biliyorsunuz Evanjelik ve Ukrayna’ya daha önce ABD’nin hibe ettiği silah ve malzemeyi dahi fiyatlandırdı. Ukrayna’ya ABD’nin verdiklerinin en az yedi katı borç çıkarttı.
D. Trump’ın gelişi ile…
ABD-AB arasındaki gizli çekişme belirgin hale geldi.
İngiltere’nin küresel etkinliği zayıflamaya devam ediyor. Aynı şekilde Fransa da Ukrayna’ya daha önce verdiği sözlerden döndü.
Küresel Çete’deki kavganın tarafları netleşmeye başladı.
Devletler ve halklar ideallerinden kopartılmaya devam ettiği için Avrupa’da sapkınlar dahi muhafazakâr partilerden seçilebiliyor.
Dünyada derinliği olan siyasi lider yok denecek kadar azaldı. Ne lider var ne de arkalarında ülke menfaatleri için can verecek kitleler…
Gazze’deki direniş dahi, başta Arap sonra İslam ülkeleri’nin ve halklarının ne kadar dayanıksız olduğunu gösterdi. Batı ve ABD’nde İnsan Hakları anlamında duyarlılık arttı. İslam Dini’ne dönük ilgi ve gelişmeler arttı.
NATO, AB vb. ittifakların ne kadar zayıf bağları olduğu ve etkisinin zayıflığı görüldü.
Peki, Ukrayna’nın son durumu nedir?
Ukrayna, Rusya’ya beklenenin üzerinde bir direnç gösterdi ve savunmaya devam ediyor.
D. Trump, köşeye sıkışmış Ukrayna’nın yeraltı zenginliklerine çökmeye çalışıyor. ABD, emperyalist ve yağmacı duruşunu netleştirdi.
ABD’nin duruş değiştirmesi sonucu Avrupa ülkeleri, özellikle Fransa, verdiği sözleri unuttu, Ukrayna yalnız bırakıldı.
Ukrayna savunma sanayisinin belli şehirlerde olması, işgal sonucu buradaki üretimin sonlanması da stratejik riskleri herkese gösterdi.
Düzenli ordunun ne kadar elzem olduğu, Türkiye’deki ORDU-MİLLET kavramının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Türkiye ve Türk Milleti’nin alacağı dersler:
Küresel güçlere asla güvenilmez. Ecdadımızın dediği gibi, “YILANLA – AYIYLA – ÇUVALA GİRİLMEZ.”
Millî birlik şarttır. Ukrayna’da toplumun birbiriyle kenetlenmesi savunma direncini artırdı. İstiklâl Harbimiz de bizim için büyük bir referanstır.
Türkiye, Türk Dünyası ile Osmanlı Milletler Topluluğunu çevresinde bir araya getirmelidir. Dış ilişkilerde hep ilk sersemletici yumruğu yedikten sonra harekete geçmek son 250 yılın dış politiği olmuştur. Bu kabul edilemez. Bizim önden tedbir almamız gerekir.
1950’li yıllardan sonra yaygın bir slogan vardı… “Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin… Her şey Türklük için…” diye. Buradaki Türklük kelimesi kimseyi rahatsız etmesin.
Türk, kendisini soydaşları ve dindaşları için fedâ etmiş bir büyük millettir. Artık bunu beyan etmenin zamanı geldi geçiyor. Bunu özellikle Arap ve Fars dindaşlarımıza, sonra diğer halklara adeta başlarına kakarcasına anlatmalıyız. Türk Milleti’nin yönetiminde Arap, Fars hatta Kürt kalabildilerse bunun sebebi verdikleri mücadele değil, gördükleri himaye ve sevgidir.
Rus, kaç asırlık bir millet? Hâlâ tebaası Türkler, hatta Müslüman Türkleri asimile etmeye devam ediyor. Biz kimseyi asimile etmeyelim. Ancak Türk Milleti’nin öncü ve fedakâr vasfını kardeşlerimize kabul ettirmeliyiz.
Elimizdeki en büyük gücümüz tarihten gelen liderliğimizdir. Diğer halkların Türk Milleti’ne duyduğu güvendir. İkinci gücümüz dinimizdir, İslâm deyince akla Türk Milleti geliyordu. Bu vasıf korunmalıdır. Üçüncü büyük gücümüz Dünya Türklüğü’dür.
Bu arada, Türk=Müslüman algısı değerlidir. Ancak gayrimüslim Türklere de mesai harcamalıyız. Bugün ABD’de “Yahudilerin %90’ı Hazar Türkü!” diyenlerin sayısı hızla artmaktadır. Bu algı Büyük Türk Milleti lehine kullanılmalıdır. Aynı şekilde Japonya’da da Turancılık hızla artmaktadır. Amerika yerlileri arasında da durum aynıdır...
Türkiye, “Ben Müslümanım.” diyene nesep ve milletini sormadan kucaklamalı, “Ben Türküm.” diyene de dinini sormamalıdır.
Savunma sanayimiz büyümektedir. Ancak popülizme ve medya şovuna mahkûm edilmemelidir. Bugün Kaan ve Hürkuş için motor sorunu kamuoyundan saklanmaktadır. Bunu saklayanlar tedbir adına da bir iş yapmıyorlar. Allah korusun, içi boş hamaset Balkan Bozgunu gibi ülkemizi felâkete götürür.
Savunma sanayii’nde üst yöneticiler, muharip ruhlu, millî ve fedakâr insanlardan seçilmelidir. Geçmişte, özellikle ABD ve İngiltere’de yaşamak ayıplanırdı. Bugün çocukları ABD vatandaşı ve ailesi ABD’nde yaşayan birinin Savunma Sanayii’nde genel müdür olması kabul edilebilir mi? Çok değil, 20 yıl önce muhafazakâr camiada şüpheli hale getirirdi böyle şeyler insanları… Doğrusu da halen bu diye düşünüyorum.
Yarın yeni bir güne dinç ve çözüm üreterek, çaresizlik ve savunma psikolojisinden kurtulmuş olarak uyanmak zorundayız.
Millî insanlar, hangi siyasî hareketin içinde olurlarsa olsunlar bir araya gelmeliler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Mete Han’dan bu yana gelen bağımsız Türk İmparatorluk ve devletleri damarını, yolunu, mirasını temsil eder. Bu sorumluluk her birimizin üzerine yüktür, borçtur. Bu yük fert fert görev addedilmelidir. Özetle; bölgesinde ve dünyada etkin Büyük Türk Cihan Devleti’ni kurmaktan başka çaremiz yoktur.
Cumâ'mız kutlu olsun.
Rabb’im yâr ve yardımcımız olsun İnşâAllah...
E. Yb. Halil MERT
Strateji ve Yönetim Uzmanı
Elektrik-Elektronik Mühendisi
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.