Mehmet Nuri BİNGÖL
Köşe Yazarı
Mehmet Nuri BİNGÖL
 

"Çığlığı Afakta Yankılanmayan Yazar” Olur mu?..

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Eskiler ne g&uuml;zel s&ouml;ylemişler:&rdquo; Ge&ccedil;miş zaman olur ki hay&acirc;li Cihan değer.&rdquo;<br /> Mısra, &ldquo; m&uuml;balağa&rdquo; sanatıyla olsa da bir hakikatı izah ettiğinden m&uuml;him... Mazide kalan g&uuml;nlerde, bug&uuml;ne ve meselelerine pencere a&ccedil;an &ouml;yle m&uuml;stakim dersler var ki d&uuml;nya malından bile değerli...<br /> <br /> Hayalim bir an gerilere kaydı meseleyi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rken. Mesele nedir derseniz, apa&ccedil;ık. En b&uuml;y&uuml;k meselelerimizden biri, &ldquo; belağat.&rdquo; Yani &ldquo;tebliğ&rdquo; ederken &ldquo;beliğ&rdquo; olamayışımız y&uuml;z&uuml;nden d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z ayak s&uuml;r&ccedil;mekeri...<br /> <br /> Sene 1982&hellip; Bahar yaşadığım şehrin parklarına, kırlarına, korularına, mesire yerlerine ve &ndash; o zaman- şehrin en yeşil mek&acirc;nları cami avlularına baskın vermiştir. Her taraf iğde kokarken, erguvan ağa&ccedil;larının rengi g&ouml;zlerimi almakta. &Ccedil;ok denememde &ldquo;erguvan&rdquo; kelimesini kullanışımın asıl saiki belki de o g&uuml;nlerdir, bunu bilemem.<br /> <br /> Hocam Mehmet Kaplan&rsquo;ın tavsiyesiyle yaptığım okul bitirme tezinin nihayetine g&uuml;zel ve m&acirc;nalı bir d&uuml;ğ&uuml;m atmak i&ccedil;in Rahmetlik Buğra ile telefonda randevulaşmış, verdiği adrese gidiyorum. &ldquo;Sahaflar&rdquo;ın o adı gibi sahife kokan iklimini geride bırakıp, civardaki yayınevine girmiş ve şu ifadelerin de bulunduğu r&ouml;portajı yapmıştım.<br /> <br /> &ldquo;Nerede doğdun, nerede okudun, ka&ccedil; fak&uuml;ltede okudun, bunlar hep bilinen şeylerdir. Şunu s&ouml;yleyeyim; benim hayatımın &ouml;zeti 1938&rsquo;le 1950 yılları arasıdır. İsteyen serserilik yılları desin, ben ona &ldquo;kendimi arayış&rdquo; diyorum.<br /> O yıllarda ben kendimi aradım ve buldum. &Ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r buldum. Fak&uuml;ltelerden kopuşum bu y&uuml;zdendir, politikadan ka&ccedil;ışım bu y&uuml;zdendir, bana serilen imk&acirc;nlardan ka&ccedil;ışım bu y&uuml;zdendir; sırf kendimi kurtarayım, kendimle kalayım, bana kimse yol g&ouml;stermesin, yapmak istediğimi engellemesin, yapmak istemediğime zorlamasın diyedir bu ka&ccedil;ışlar. Ben hayatımı bu şekilde &ouml;zetliyorum.<br /> <br /> Bir g&uuml;n bana bir zat, &ccedil;ok &ouml;nemli ve kuvvetli bir zat: &ldquo;Tarık Bey, siz istemesini bilmiyorsunuz.&rdquo; dedi. Yakındır bu olay. &ldquo;-Yooo, ben isteyebilirim,&rdquo; dedim; &ldquo;istemesini iyi bilirim. Ama kaybolmasın diye &ccedil;ırpınacağım şeyi istemem ben,&rdquo; dedim. &ldquo;Anlatabildim mi?&rdquo;<br /> Bir &ouml;d&uuml;l i&ccedil;in kendini satan adam yazar değil, insan bile olamaz. İnsan olmadan da yazar olunmaz. Bağımsızlık lazım. Sıradan bir insan değildir yazar. Bunu politikacılar kabul etmez. Politika uydusu yazarlar kabul etmez, fıkra yazarları kabul etmez, eleştirmeciler kabul etmezler bunu&hellip; Ama, ger&ccedil;ek yazar sıradan bir insan değildir. Ona ihtiyacı vardır toplumun. Bu ihtiyacı duyan toplum y&uuml;kselir. Bu ihtiyacı karşılayan insan kazanır.&rdquo; (BİNG&Ouml;L M. NuriTarık Buğra&rsquo;nın Romanlarını Bir Tahlil Denemesi, İ.&Uuml;. Bitirme Tezi, no:18976; T&uuml;rk Edebiyatı Dergisi, 1986, Kasım sayısı; Tarık Buğra&rsquo;yla S&ouml;yleşiler, Mehmet Tekin, &Ccedil;izgi yayınevi&hellip;)<br /> <br /> Bu iktibası şu y&uuml;zden yaptım: Ne adına olursa olsun, eğer karşıya okuyacak bir nesne &ndash; ya da metin- sunmak istiyorsanız, onu &ldquo;belağat&rdquo;ın kaideleri i&ccedil;inde kalarak takdim edeceksiniz. Hitap ettiğiniz &ldquo;kitle&rdquo; eğer insansa &ndash; ki o nevden ayrı bir okuyucu taifesi yoktur!- o &ldquo;marifet&rdquo;i takdim ederken, en l&uuml;z&uuml;mlu yola s&uuml;luk edeceksiniz. Bunu yaptıktan sonra, &ldquo;bizi kimse dinlemiyor&rdquo; gibi bir şikayetin &ndash; ya da bahanenin- bir m&acirc;nası belki olur.<br /> <br /> İnsanı unutmayalım, g&ouml;zden ırak tutmayalım. Onu ve onları g&ouml;rmezlikten gelmek, hatta &ldquo;gayya-yı adem&rdquo;e yuvarlamak, şimdiye kadar kime ne kazandırdı? Birilerine &ldquo;&ouml;d&uuml;l&rdquo; belki, at g&ouml;zl&uuml;ğ&uuml; takan belli bir &ldquo;z&uuml;mre&rdquo;nin yanında şan ve ş&ouml;hret...<br /> <br /> O da m&uuml;mk&uuml;n. Ya sonra?..<br /> İnsan unutulur ve g&ouml;zden ırak tutulursa &ndash; inanınız- her şey olur? Pek &ccedil;ok husus takla atmaya, belki de perende atmaya kalkar.<br /> <br /> Hani Rahmetlik Necip Fazıl&rsquo;ın dediği var ya. Hazret&rsquo;e soruyorlar; &ldquo; Ayağa kalk Sakarya dediniz. Bunu anlayan oldu mu?&rdquo; &ldquo;Evet, biri anladı ve dinledi. Ama ayağa değil, amuda kalktı o da&hellip;&rdquo; Aslında kedi iken kendini aslan gibi g&ouml;stermeye kalkan her edip, insanı ve onların beşeri zaaflarını, beşeri y&ouml;nlerini es ge&ccedil;iyor demektir. Yazdıklarınızı kime okutacaksınız o zaman? Hi&ccedil; kaale almadığınız insanlara mı?<br /> <br /> B&ouml;ylesi bir hal neyi mi doğurur? Bildirilerin adı makale olur, sloganların adı başyazı&hellip; İnsan g&ouml;rmezlikten gelinirse roman ise &ldquo;destan&rdquo;dan ayrılmayan bir ucube olur? Uzun propaganda konuşmaları, tiratları, sefalet ya da esatir sahneleri, &uuml;&ccedil; beş hissi s&ouml;z, bir ka&ccedil; tumturaklı nutuk el ele tutuşup roman diye &ouml;n&uuml;m&uuml;ze s&uuml;r&uuml;l&uuml;r, yeni tabirle &ldquo;dayatılır.&rdquo;<br /> <br /> Demeden yapamayacağım; bir metin tahlilci &ndash; hele bu metin usuliddin kaideleriyle m&acirc;na verilmesi şart olan dini, imani bir metinse- ya da &ldquo;yorumcu&rdquo;, eğer ele aldığı mevzuyu sadece, &ndash; la teşbih, yağsız tuzsuz pilav misali- bir &uuml;slupla işlerse, hakikata ya da &ldquo;o ilhami esere&rdquo; karşı kocaman bir kabahat işlemiş, ona karşı , g&ouml;r&uuml;lmesine &ldquo;mani olan&rdquo; kalın bir perde &ccedil;ekmiş olur.<br /> <br /> O perdeyi sıyırabilecek bir &ldquo;muharrik fikri&rdquo; bekle bekleyebilirsen?.. Yok eğer ben bildiğimi &ndash; ya da anladığımı- derim, &uuml;st yanına karışmam- &ldquo; o Allah&rsquo;ın vazifesidir.&rdquo; denirse, &ldquo; tevekk&uuml;l&rdquo; hakikatının da aksi istikametini tutturulmuş olur; &ldquo;dun-himmetli&rdquo;ler sınıfına adım atarız.<br /> Bazıları eğer bunu gereksiz buluyorsa, &Uuml;stad&rsquo;ımız (Rah)nın pek &ccedil;ok ifadesinden tek birine bakmamız gerekecek demektir.<br /> <br /> &ldquo;&hellip;kaidesiyle, ben dahi nazım ve kafiyeyi bilmediğimden ona kıymet vermezdim. Safiye&rsquo;yi kafiyeye feda etmek tarzında hakikatın suretini nazmın keyfine g&ouml;re tağyir etmek hi&ccedil; istemezdim. Şu kafiyesiz, nazımsız kitabda en &acirc;l&icirc; hakikatlere, en m&uuml;şevveş bir libas giydirdim. Evvel&acirc;: Daha iyisini bilmezdim. Yalnız manayı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yordum. S&acirc;niyen: Cesedi libasa g&ouml;re yontmakla rendeleyen şuaraya tenkidimi g&ouml;stermek istedim. S&acirc;lisen: Ramazanda kalb ile beraber nefsi dahi hakikatlerle meşgul etmek i&ccedil;in, b&ouml;yle &ccedil;ocuk&ccedil;a bir &uuml;sl&ucirc;b ihtiyar edildi. Fakat ey kari&rsquo;! Ben hata ettim, itiraf ederim. Sakın sen hata etme! Yırtık &uuml;sl&ucirc;ba bakıp o &acirc;l&icirc; hakikatlere karşı dikkatsizlik ile h&uuml;rmetsizlik etme!..&rdquo; ( S&ouml;zler, 693)<br /> <br /> &ldquo;Fakat ey kari&rsquo;! Ben hata ettim, itiraf ederim. Sakın sen hata etme!&rdquo; tabiri &ndash; bence- anahtar c&uuml;mledir. Ama bir tesbitimi de diyeyim ki bu ifadeleri Hazret, o y&uuml;ksek &ldquo;tevazuundan&rdquo; demiş olsa gerek. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; hem bu girişten sonraki Lemaat eserinde, hem de Nur K&uuml;lliyatı&rsquo;nın b&uuml;t&uuml;n&uuml;nde &ouml;yle &uuml;sluplar kullanmıştır ki, Risaleler&rsquo;in neden bu kadar &ccedil;ok okuyucu bulmasının sebeplerinden birini daha a&ccedil;ıklıyor.<br /> <br /> &ldquo;Ettekrar&uuml; ahsen&hellip;&rdquo; sırrıyla yine diyeceğiz. Bazılarınca &ldquo;m&uuml;nevver&rdquo; diye bakılan bir ehl-i kalem, mevzuyu tek y&ouml;nl&uuml; ve &ldquo;at g&ouml;zl&uuml;ğ&uuml;&rdquo; takmış bir mantıkla &ndash; akl-ı selimle değil- ele alacaksa , bir şeyler karalamasına&nbsp; gerek kalmaz; kendi &ldquo;hayali arkadaş&rdquo;ı ile ge&ccedil;inip gitmesi daha yeğdir. hi&ccedil; olmazsa başkasına fikren ve itikaden &ndash; insn&ccedil; y&ouml;n&uuml;nden- bir zararı dokunmaz. Hem daha kolayı var! Ele aldığı mevzu ile alakalı eser isimlerini, sayfa numaralarını verirsin, olur biter! Nasılsa &ccedil;ok insanın evinde &ldquo;K&uuml;lliyat&rdquo; vardır, satırlara bakarak seslendirmek de mest edici bir haldir!</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNG&Ouml;L</div>
Ekleme Tarihi: 20 Ağustos 2020 - Perşembe

"Çığlığı Afakta Yankılanmayan Yazar” Olur mu?..

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Eskiler ne g&uuml;zel s&ouml;ylemişler:&rdquo; Ge&ccedil;miş zaman olur ki hay&acirc;li Cihan değer.&rdquo;<br /> Mısra, &ldquo; m&uuml;balağa&rdquo; sanatıyla olsa da bir hakikatı izah ettiğinden m&uuml;him... Mazide kalan g&uuml;nlerde, bug&uuml;ne ve meselelerine pencere a&ccedil;an &ouml;yle m&uuml;stakim dersler var ki d&uuml;nya malından bile değerli...<br /> <br /> Hayalim bir an gerilere kaydı meseleyi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rken. Mesele nedir derseniz, apa&ccedil;ık. En b&uuml;y&uuml;k meselelerimizden biri, &ldquo; belağat.&rdquo; Yani &ldquo;tebliğ&rdquo; ederken &ldquo;beliğ&rdquo; olamayışımız y&uuml;z&uuml;nden d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z ayak s&uuml;r&ccedil;mekeri...<br /> <br /> Sene 1982&hellip; Bahar yaşadığım şehrin parklarına, kırlarına, korularına, mesire yerlerine ve &ndash; o zaman- şehrin en yeşil mek&acirc;nları cami avlularına baskın vermiştir. Her taraf iğde kokarken, erguvan ağa&ccedil;larının rengi g&ouml;zlerimi almakta. &Ccedil;ok denememde &ldquo;erguvan&rdquo; kelimesini kullanışımın asıl saiki belki de o g&uuml;nlerdir, bunu bilemem.<br /> <br /> Hocam Mehmet Kaplan&rsquo;ın tavsiyesiyle yaptığım okul bitirme tezinin nihayetine g&uuml;zel ve m&acirc;nalı bir d&uuml;ğ&uuml;m atmak i&ccedil;in Rahmetlik Buğra ile telefonda randevulaşmış, verdiği adrese gidiyorum. &ldquo;Sahaflar&rdquo;ın o adı gibi sahife kokan iklimini geride bırakıp, civardaki yayınevine girmiş ve şu ifadelerin de bulunduğu r&ouml;portajı yapmıştım.<br /> <br /> &ldquo;Nerede doğdun, nerede okudun, ka&ccedil; fak&uuml;ltede okudun, bunlar hep bilinen şeylerdir. Şunu s&ouml;yleyeyim; benim hayatımın &ouml;zeti 1938&rsquo;le 1950 yılları arasıdır. İsteyen serserilik yılları desin, ben ona &ldquo;kendimi arayış&rdquo; diyorum.<br /> O yıllarda ben kendimi aradım ve buldum. &Ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r buldum. Fak&uuml;ltelerden kopuşum bu y&uuml;zdendir, politikadan ka&ccedil;ışım bu y&uuml;zdendir, bana serilen imk&acirc;nlardan ka&ccedil;ışım bu y&uuml;zdendir; sırf kendimi kurtarayım, kendimle kalayım, bana kimse yol g&ouml;stermesin, yapmak istediğimi engellemesin, yapmak istemediğime zorlamasın diyedir bu ka&ccedil;ışlar. Ben hayatımı bu şekilde &ouml;zetliyorum.<br /> <br /> Bir g&uuml;n bana bir zat, &ccedil;ok &ouml;nemli ve kuvvetli bir zat: &ldquo;Tarık Bey, siz istemesini bilmiyorsunuz.&rdquo; dedi. Yakındır bu olay. &ldquo;-Yooo, ben isteyebilirim,&rdquo; dedim; &ldquo;istemesini iyi bilirim. Ama kaybolmasın diye &ccedil;ırpınacağım şeyi istemem ben,&rdquo; dedim. &ldquo;Anlatabildim mi?&rdquo;<br /> Bir &ouml;d&uuml;l i&ccedil;in kendini satan adam yazar değil, insan bile olamaz. İnsan olmadan da yazar olunmaz. Bağımsızlık lazım. Sıradan bir insan değildir yazar. Bunu politikacılar kabul etmez. Politika uydusu yazarlar kabul etmez, fıkra yazarları kabul etmez, eleştirmeciler kabul etmezler bunu&hellip; Ama, ger&ccedil;ek yazar sıradan bir insan değildir. Ona ihtiyacı vardır toplumun. Bu ihtiyacı duyan toplum y&uuml;kselir. Bu ihtiyacı karşılayan insan kazanır.&rdquo; (BİNG&Ouml;L M. NuriTarık Buğra&rsquo;nın Romanlarını Bir Tahlil Denemesi, İ.&Uuml;. Bitirme Tezi, no:18976; T&uuml;rk Edebiyatı Dergisi, 1986, Kasım sayısı; Tarık Buğra&rsquo;yla S&ouml;yleşiler, Mehmet Tekin, &Ccedil;izgi yayınevi&hellip;)<br /> <br /> Bu iktibası şu y&uuml;zden yaptım: Ne adına olursa olsun, eğer karşıya okuyacak bir nesne &ndash; ya da metin- sunmak istiyorsanız, onu &ldquo;belağat&rdquo;ın kaideleri i&ccedil;inde kalarak takdim edeceksiniz. Hitap ettiğiniz &ldquo;kitle&rdquo; eğer insansa &ndash; ki o nevden ayrı bir okuyucu taifesi yoktur!- o &ldquo;marifet&rdquo;i takdim ederken, en l&uuml;z&uuml;mlu yola s&uuml;luk edeceksiniz. Bunu yaptıktan sonra, &ldquo;bizi kimse dinlemiyor&rdquo; gibi bir şikayetin &ndash; ya da bahanenin- bir m&acirc;nası belki olur.<br /> <br /> İnsanı unutmayalım, g&ouml;zden ırak tutmayalım. Onu ve onları g&ouml;rmezlikten gelmek, hatta &ldquo;gayya-yı adem&rdquo;e yuvarlamak, şimdiye kadar kime ne kazandırdı? Birilerine &ldquo;&ouml;d&uuml;l&rdquo; belki, at g&ouml;zl&uuml;ğ&uuml; takan belli bir &ldquo;z&uuml;mre&rdquo;nin yanında şan ve ş&ouml;hret...<br /> <br /> O da m&uuml;mk&uuml;n. Ya sonra?..<br /> İnsan unutulur ve g&ouml;zden ırak tutulursa &ndash; inanınız- her şey olur? Pek &ccedil;ok husus takla atmaya, belki de perende atmaya kalkar.<br /> <br /> Hani Rahmetlik Necip Fazıl&rsquo;ın dediği var ya. Hazret&rsquo;e soruyorlar; &ldquo; Ayağa kalk Sakarya dediniz. Bunu anlayan oldu mu?&rdquo; &ldquo;Evet, biri anladı ve dinledi. Ama ayağa değil, amuda kalktı o da&hellip;&rdquo; Aslında kedi iken kendini aslan gibi g&ouml;stermeye kalkan her edip, insanı ve onların beşeri zaaflarını, beşeri y&ouml;nlerini es ge&ccedil;iyor demektir. Yazdıklarınızı kime okutacaksınız o zaman? Hi&ccedil; kaale almadığınız insanlara mı?<br /> <br /> B&ouml;ylesi bir hal neyi mi doğurur? Bildirilerin adı makale olur, sloganların adı başyazı&hellip; İnsan g&ouml;rmezlikten gelinirse roman ise &ldquo;destan&rdquo;dan ayrılmayan bir ucube olur? Uzun propaganda konuşmaları, tiratları, sefalet ya da esatir sahneleri, &uuml;&ccedil; beş hissi s&ouml;z, bir ka&ccedil; tumturaklı nutuk el ele tutuşup roman diye &ouml;n&uuml;m&uuml;ze s&uuml;r&uuml;l&uuml;r, yeni tabirle &ldquo;dayatılır.&rdquo;<br /> <br /> Demeden yapamayacağım; bir metin tahlilci &ndash; hele bu metin usuliddin kaideleriyle m&acirc;na verilmesi şart olan dini, imani bir metinse- ya da &ldquo;yorumcu&rdquo;, eğer ele aldığı mevzuyu sadece, &ndash; la teşbih, yağsız tuzsuz pilav misali- bir &uuml;slupla işlerse, hakikata ya da &ldquo;o ilhami esere&rdquo; karşı kocaman bir kabahat işlemiş, ona karşı , g&ouml;r&uuml;lmesine &ldquo;mani olan&rdquo; kalın bir perde &ccedil;ekmiş olur.<br /> <br /> O perdeyi sıyırabilecek bir &ldquo;muharrik fikri&rdquo; bekle bekleyebilirsen?.. Yok eğer ben bildiğimi &ndash; ya da anladığımı- derim, &uuml;st yanına karışmam- &ldquo; o Allah&rsquo;ın vazifesidir.&rdquo; denirse, &ldquo; tevekk&uuml;l&rdquo; hakikatının da aksi istikametini tutturulmuş olur; &ldquo;dun-himmetli&rdquo;ler sınıfına adım atarız.<br /> Bazıları eğer bunu gereksiz buluyorsa, &Uuml;stad&rsquo;ımız (Rah)nın pek &ccedil;ok ifadesinden tek birine bakmamız gerekecek demektir.<br /> <br /> &ldquo;&hellip;kaidesiyle, ben dahi nazım ve kafiyeyi bilmediğimden ona kıymet vermezdim. Safiye&rsquo;yi kafiyeye feda etmek tarzında hakikatın suretini nazmın keyfine g&ouml;re tağyir etmek hi&ccedil; istemezdim. Şu kafiyesiz, nazımsız kitabda en &acirc;l&icirc; hakikatlere, en m&uuml;şevveş bir libas giydirdim. Evvel&acirc;: Daha iyisini bilmezdim. Yalnız manayı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yordum. S&acirc;niyen: Cesedi libasa g&ouml;re yontmakla rendeleyen şuaraya tenkidimi g&ouml;stermek istedim. S&acirc;lisen: Ramazanda kalb ile beraber nefsi dahi hakikatlerle meşgul etmek i&ccedil;in, b&ouml;yle &ccedil;ocuk&ccedil;a bir &uuml;sl&ucirc;b ihtiyar edildi. Fakat ey kari&rsquo;! Ben hata ettim, itiraf ederim. Sakın sen hata etme! Yırtık &uuml;sl&ucirc;ba bakıp o &acirc;l&icirc; hakikatlere karşı dikkatsizlik ile h&uuml;rmetsizlik etme!..&rdquo; ( S&ouml;zler, 693)<br /> <br /> &ldquo;Fakat ey kari&rsquo;! Ben hata ettim, itiraf ederim. Sakın sen hata etme!&rdquo; tabiri &ndash; bence- anahtar c&uuml;mledir. Ama bir tesbitimi de diyeyim ki bu ifadeleri Hazret, o y&uuml;ksek &ldquo;tevazuundan&rdquo; demiş olsa gerek. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; hem bu girişten sonraki Lemaat eserinde, hem de Nur K&uuml;lliyatı&rsquo;nın b&uuml;t&uuml;n&uuml;nde &ouml;yle &uuml;sluplar kullanmıştır ki, Risaleler&rsquo;in neden bu kadar &ccedil;ok okuyucu bulmasının sebeplerinden birini daha a&ccedil;ıklıyor.<br /> <br /> &ldquo;Ettekrar&uuml; ahsen&hellip;&rdquo; sırrıyla yine diyeceğiz. Bazılarınca &ldquo;m&uuml;nevver&rdquo; diye bakılan bir ehl-i kalem, mevzuyu tek y&ouml;nl&uuml; ve &ldquo;at g&ouml;zl&uuml;ğ&uuml;&rdquo; takmış bir mantıkla &ndash; akl-ı selimle değil- ele alacaksa , bir şeyler karalamasına&nbsp; gerek kalmaz; kendi &ldquo;hayali arkadaş&rdquo;ı ile ge&ccedil;inip gitmesi daha yeğdir. hi&ccedil; olmazsa başkasına fikren ve itikaden &ndash; insn&ccedil; y&ouml;n&uuml;nden- bir zararı dokunmaz. Hem daha kolayı var! Ele aldığı mevzu ile alakalı eser isimlerini, sayfa numaralarını verirsin, olur biter! Nasılsa &ccedil;ok insanın evinde &ldquo;K&uuml;lliyat&rdquo; vardır, satırlara bakarak seslendirmek de mest edici bir haldir!</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNG&Ouml;L</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.