Mehmet Nuri BİNGÖL
Köşe Yazarı
Mehmet Nuri BİNGÖL
 

“Sarp Ufuklar”ın Hikâyesi

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&ldquo;Sonunu d&uuml;ş&uuml;nen kahraman olamaz.&rdquo;<br /> <br /> Şimdilerde ve &ldquo;harc-ı &acirc;lem&rdquo; gen&ccedil;liğin bir kısmında belli bir dizi oyuncusunun s&ouml;z&uuml; zannedilen beyan, aslında Kafkas Kartalı &uuml;nvanlı Dağıstan İmamı Şeyh Şamil&rsquo;e ait.<br /> <br /> Onunla alakalı olan ve bir &ldquo;ulusal&rdquo; gazetede tefrika edilen &ldquo;Kafkasya&rsquo;da Sarp Ufuklar&rdquo; roman &ccedil;alışmamın neşrinden &ccedil;ok &ccedil;ok sonra; &ldquo;k&ouml;pr&uuml;&rdquo;lerin&nbsp; ayaklarına bayağı fazla su k&uuml;tlesi şiddetle &ccedil;arptığı andan itibaren &ouml;ğrendiğim mezkur vecize gibi, doğumunda verilen adı Ali olup, bu ismi sonradan Şamil diye değiştirilen Kumuki Halifesi İmam Şamil&rsquo;in, bunun gibi pek &ccedil;ok zihin a&ccedil;ıcı beyanı da var.<br /> <br /> Tefrika romanı okuyunca pek amat&ouml;r ve &ldquo;roman denemesi&rdquo; mahiyetinde g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;mden, yayımlandığı gazete n&uuml;shalarını saklamadığım, belki de imha (!) ettiğim &ldquo;Kafkasya&rsquo;da Sarp Ufuklar&rdquo;a başlama hikayem de o g&uuml;nlerle i&ccedil;indeki dostlara olan hasretimi &ccedil;oğaltan bir unsurdur.<br /> <br /> İstanbul Edebiyat Fak&uuml;ltesi&rsquo;nden, olması gerektiği gibi, hemen hemen hepsi de edebi &ccedil;alışmalarla bir şekilde meşgul arkadaş &ccedil;evrem bulunuyor. G&ouml;n&uuml;ll&uuml; gazete musahhihinden, bulmaca hazırlayanından, -bu fakir gibi- g&ouml;n&uuml;ll&uuml; dergi &ccedil;alışanından, &ouml;zel sayfalara inceleme, makale, fıkra, deneme hazırlayıp yayımlayan dostlarım var ve kimisiyle h&acirc;la haberleşiriz.<br /> <br /> Birka&ccedil; haftada bir araya gelip t&uuml;rl&uuml; edebi sohbetlerimiz oluyor. Bunlardan birinde kaleme aldığım ama yayımlamadığım bir hikayemi seslendiriyor, arkadaşlarımın tenkitlerini talep ediyorum.<br /> <br /> Dinleyenler i&ccedil;inde misafireten sohbetimize gelmiş romancı İslam Yaşar da var. Hikayemi okumayı bitirince medeni cesaretime sitayişle baktı ve memnuniyetini seslendirdi de&hellip; Ama sadece hikayenin başlığını beğenmediğini, &ldquo;Vicdan&rdquo; yerine &ldquo;Kumandan Kim?&rdquo; olsaydı vuruculuğunun daha da artacağını belirtti.<br /> <br /> Ona ve diğer dostlarıma &ldquo;Vicdan&rdquo; başlığını koymamdaki haklılığımı izah etmeme rağmen, bu ifadenin &ldquo;sarsıcı&rdquo; olmadığında ısrar etti ve:<br /> <br /> &ldquo;Bu uzun hikaye, bence zaten bir klasik hikaye yapısını &ccedil;ok &ccedil;ok aşmış.&rdquo; dedi bana bakarak, ekledi sonra. &ldquo;Sanki bir romanın kısa bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;. Bence Nuri, sen roman yazabilirsin. Bir denesene&hellip;&rdquo;<br /> <br /> Bu &ldquo;edib&rdquo;imizin tavsiyesini emir telakki edip bir roman i&ccedil;in &ldquo;mevzu&rdquo; d&uuml;ş&uuml;nmeye ve aramaya başladım nihayet.<br /> <br /> Bir bahar g&uuml;n&uuml; &ldquo;Sahaflar&rdquo;dan&nbsp; Bayezıd Camii girişine y&uuml;r&uuml;y&uuml;p ağa&ccedil; ve &ccedil;i&ccedil;ek tarhlarından kopup gelen baharın ıtrını ciğerime &ccedil;ekerken karar verdim. Mazlum ve unutulmuş bir milleti kaleme almalı, bilhassa m&uuml;cadele azmiyle gen&ccedil;liğe misal olacak bir şahsı&nbsp; anlatmalıydım.<br /> <br /> Bu da Tolstoy&rsquo;un Kazaklar&rsquo;ında yanlış tanıttığı Şeyh Şamil ve m&uuml;ritleri olmalıydı. İmam Şamil&rsquo;in şu ifadesini &ouml;ğrenmek de kaleme sarılmama sebep olmuştu:<br /> <br /> &ldquo;S&ouml;yleyin o Rus &ccedil;arına. Başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde k&ouml;kleşen zafer imanı k&ouml;k&uuml;nden kazınmadık&ccedil;a; en gen&ccedil; muharıplerimle, en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu m&uuml;barek vatanı, son dağına, son k&ouml;y&uuml;ne ve en son kaya par&ccedil;asına kadar karış karış m&uuml;dafaa etmekten beni hi&ccedil;bir kuvvet men edemeyecektir. Bu uğurda b&uuml;t&uuml;n evlat ve ailemi kılı&ccedil;tan ge&ccedil;irseniz, en son m&uuml;ridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar sizinle yine d&ouml;v&uuml;şeceğim. Son cevabım budur!&rdquo;<br /> <br /> Ondan sonraki telif g&uuml;nleri mi? Tam manasıyla zihn&icirc; &ccedil;ağlayan seslerini r&uuml;yalarımda bile duyduğum karabasan vakitler başlamıştı.<br /> <br /> &hellip;Ama -yaklaşık- on iki yıl sonra tefrikayı tekrar okuyunca gazete n&uuml;shalarını saklamanın manasızlığını anlamıştım. Yine de bir merhale ve &ldquo;Ge&ccedil;miş zaman olur ki hayali cihan değer.&rdquo; unsurunun altın suyundan bir iz.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet NuriBİNG&Ouml;L</div>
Ekleme Tarihi: 24 Temmuz 2020 - Cuma

“Sarp Ufuklar”ın Hikâyesi

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&ldquo;Sonunu d&uuml;ş&uuml;nen kahraman olamaz.&rdquo;<br /> <br /> Şimdilerde ve &ldquo;harc-ı &acirc;lem&rdquo; gen&ccedil;liğin bir kısmında belli bir dizi oyuncusunun s&ouml;z&uuml; zannedilen beyan, aslında Kafkas Kartalı &uuml;nvanlı Dağıstan İmamı Şeyh Şamil&rsquo;e ait.<br /> <br /> Onunla alakalı olan ve bir &ldquo;ulusal&rdquo; gazetede tefrika edilen &ldquo;Kafkasya&rsquo;da Sarp Ufuklar&rdquo; roman &ccedil;alışmamın neşrinden &ccedil;ok &ccedil;ok sonra; &ldquo;k&ouml;pr&uuml;&rdquo;lerin&nbsp; ayaklarına bayağı fazla su k&uuml;tlesi şiddetle &ccedil;arptığı andan itibaren &ouml;ğrendiğim mezkur vecize gibi, doğumunda verilen adı Ali olup, bu ismi sonradan Şamil diye değiştirilen Kumuki Halifesi İmam Şamil&rsquo;in, bunun gibi pek &ccedil;ok zihin a&ccedil;ıcı beyanı da var.<br /> <br /> Tefrika romanı okuyunca pek amat&ouml;r ve &ldquo;roman denemesi&rdquo; mahiyetinde g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;mden, yayımlandığı gazete n&uuml;shalarını saklamadığım, belki de imha (!) ettiğim &ldquo;Kafkasya&rsquo;da Sarp Ufuklar&rdquo;a başlama hikayem de o g&uuml;nlerle i&ccedil;indeki dostlara olan hasretimi &ccedil;oğaltan bir unsurdur.<br /> <br /> İstanbul Edebiyat Fak&uuml;ltesi&rsquo;nden, olması gerektiği gibi, hemen hemen hepsi de edebi &ccedil;alışmalarla bir şekilde meşgul arkadaş &ccedil;evrem bulunuyor. G&ouml;n&uuml;ll&uuml; gazete musahhihinden, bulmaca hazırlayanından, -bu fakir gibi- g&ouml;n&uuml;ll&uuml; dergi &ccedil;alışanından, &ouml;zel sayfalara inceleme, makale, fıkra, deneme hazırlayıp yayımlayan dostlarım var ve kimisiyle h&acirc;la haberleşiriz.<br /> <br /> Birka&ccedil; haftada bir araya gelip t&uuml;rl&uuml; edebi sohbetlerimiz oluyor. Bunlardan birinde kaleme aldığım ama yayımlamadığım bir hikayemi seslendiriyor, arkadaşlarımın tenkitlerini talep ediyorum.<br /> <br /> Dinleyenler i&ccedil;inde misafireten sohbetimize gelmiş romancı İslam Yaşar da var. Hikayemi okumayı bitirince medeni cesaretime sitayişle baktı ve memnuniyetini seslendirdi de&hellip; Ama sadece hikayenin başlığını beğenmediğini, &ldquo;Vicdan&rdquo; yerine &ldquo;Kumandan Kim?&rdquo; olsaydı vuruculuğunun daha da artacağını belirtti.<br /> <br /> Ona ve diğer dostlarıma &ldquo;Vicdan&rdquo; başlığını koymamdaki haklılığımı izah etmeme rağmen, bu ifadenin &ldquo;sarsıcı&rdquo; olmadığında ısrar etti ve:<br /> <br /> &ldquo;Bu uzun hikaye, bence zaten bir klasik hikaye yapısını &ccedil;ok &ccedil;ok aşmış.&rdquo; dedi bana bakarak, ekledi sonra. &ldquo;Sanki bir romanın kısa bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;. Bence Nuri, sen roman yazabilirsin. Bir denesene&hellip;&rdquo;<br /> <br /> Bu &ldquo;edib&rdquo;imizin tavsiyesini emir telakki edip bir roman i&ccedil;in &ldquo;mevzu&rdquo; d&uuml;ş&uuml;nmeye ve aramaya başladım nihayet.<br /> <br /> Bir bahar g&uuml;n&uuml; &ldquo;Sahaflar&rdquo;dan&nbsp; Bayezıd Camii girişine y&uuml;r&uuml;y&uuml;p ağa&ccedil; ve &ccedil;i&ccedil;ek tarhlarından kopup gelen baharın ıtrını ciğerime &ccedil;ekerken karar verdim. Mazlum ve unutulmuş bir milleti kaleme almalı, bilhassa m&uuml;cadele azmiyle gen&ccedil;liğe misal olacak bir şahsı&nbsp; anlatmalıydım.<br /> <br /> Bu da Tolstoy&rsquo;un Kazaklar&rsquo;ında yanlış tanıttığı Şeyh Şamil ve m&uuml;ritleri olmalıydı. İmam Şamil&rsquo;in şu ifadesini &ouml;ğrenmek de kaleme sarılmama sebep olmuştu:<br /> <br /> &ldquo;S&ouml;yleyin o Rus &ccedil;arına. Başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde k&ouml;kleşen zafer imanı k&ouml;k&uuml;nden kazınmadık&ccedil;a; en gen&ccedil; muharıplerimle, en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu m&uuml;barek vatanı, son dağına, son k&ouml;y&uuml;ne ve en son kaya par&ccedil;asına kadar karış karış m&uuml;dafaa etmekten beni hi&ccedil;bir kuvvet men edemeyecektir. Bu uğurda b&uuml;t&uuml;n evlat ve ailemi kılı&ccedil;tan ge&ccedil;irseniz, en son m&uuml;ridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar sizinle yine d&ouml;v&uuml;şeceğim. Son cevabım budur!&rdquo;<br /> <br /> Ondan sonraki telif g&uuml;nleri mi? Tam manasıyla zihn&icirc; &ccedil;ağlayan seslerini r&uuml;yalarımda bile duyduğum karabasan vakitler başlamıştı.<br /> <br /> &hellip;Ama -yaklaşık- on iki yıl sonra tefrikayı tekrar okuyunca gazete n&uuml;shalarını saklamanın manasızlığını anlamıştım. Yine de bir merhale ve &ldquo;Ge&ccedil;miş zaman olur ki hayali cihan değer.&rdquo; unsurunun altın suyundan bir iz.</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet NuriBİNG&Ouml;L</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.