İNEKLERİN BAYRAMI
İNEKLERİN BAYRAMI
Geçtiğimiz günlerde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde yaşanan skandal bir kez daha gözleri üniversitelere dikti.
“İnek Bayramı” adı altında yapılan geleneksel sözde kutlamalarda dini değerlerimizle alay edildi.
"Ben bir imamım.” diye bağırmaya başlayan ve salonda kahkaha ve alkışlarla karşılanan tiplemeyi yapan öğrenciye salonda bulunan sağduyulu öğrencilerden bazıları tepki gösterdi.
Bu tür eylemlere Özgürlük deyip geçemezsiniz.
Eğitimde ileri gitmiş hangi Ülkenin Üniversitesinde böyle bir olay yaşanır?
Bazı kesimlerin eğitimde örnek gösterdiği ülkelerin üniversitelerinde halkın inançlarıyla böyle dalga geçen öğrenciler var mı acaba?
Elbette yok… Olmaz, Olamaz..
Tabii ki orası bir üniversite onlarca öğrencisi var bunların içinde dindarı da, ateisti de, deisti de olur.
Buna sözüm yok ama hiç kimsenin halkımızın inançlarına ve kutsal değerlerine saldırıda bulunmasına asla müsaade edilemez.
Hele hele halkın vergileriyle kurulan ve yaşatılan bir eğitim kurumunda katiyyen müsaade edilemez, edilmemeli.
Hiçbir kişi ya da zümre özellikle de bir eğitim kurumunda devletin ve milletin manevi değerlerine saldıramaz.
Üniversite gibi toplumun temel taşı eğitim kurumlarının yaptıkları pozitif ilim ve bilimsel çalışmalar ile gündeme gelmesi gerekirken böyle toplumsal infial çıkarmaya yönelik kirli eylemlerle gündeme gelmesi eminim sağduyu sahibi herkesi üzmüştür.
Fakültede her yıl olduğu gibi bu yıl da aynı komedi tekrar edilirken üniversite yönetimi ise her sene olduğu gibi uyumaya devam etmiş.
Bu tür proveke eylemler ve mezuniyet törenlerindeki utanç verici pankartlar ne yazık ki her yıl karşımıza çıkmaya devam ediyor.
Tepkilere rağmen her yıl tekrarlanan bu eylemlere üniversite yönetimlerinin engel olamaması akla bin türlü fesatlık getiriyor.
Eylem olup bittikten sonra “Üniversite Yönetimi soruşturma” açmış diye duyuyoruz.
"Eee günaydın niye zahmet ettiniz" diye sorası geliyor insanın.
O kadar güvenlikçiniz var, eylem yapılmadan önleseydiniz ya..
Böyle bir pravakasyonun destek alınmadan yapılması inandırıcı gelmez.
Mutlaka ve mutlaka bu olaylara üniversite içinden yol veren yöneticiler vardır.
Sayın Cumhurbaşkanımız bu son yaşanan provakasyon olayda ihmali var ise (ki bence var) fakültenin dekanı ve rektörü görevden almalıdır.
Aslında her şerde bir hayr olabilir.
Bu şer olay dikkatlerimizin Üniversitelere çevrilmesini sağlayabilir.
Uzmanlarca dile getirilen iddialara göre fetö örgütü yapılanmasının ilk ayağı eğitimdir, akademik camiadır. Akademik camiada yapılanan Fetö oradan mezun ettiği (Başta Hakim, Savcı ve Öğretmen olmak üzere) örgüt mensupları aracılığı ile devleti ele geçirmeye çalışmıştır.
Bu teoriye göre örgüt tarafından yetiştirilen birçok akademisyenin bugün profesör olup, üniversitelerin her kademesinde yönetici olarak yer alma
olasılıkları vardır.
Fetö yapılanmasında, her kurumda olduğu gibi her üniversitenin, fakültenin, yüksekokulun ve her enstitünün bir imamı vardır.
Bu imamlar o birime alınacak yükseklisans ve doktora öğrencileri ile diğer akademisyenleri bizzat kendileri seçer.
Tahmin edeceğiniz gibi örgüt ile ilişkisi olmayan birisini de (Çok elzem değilse) imamlık yaptığı kuruma kesinlikle almaz.
Şimdi örgütün yapısından dolayı her üniversitenin ve o üniversiteye bağlı her birimin bir imamı olduğunu biliyoruz.
Merak ettiğim bu imamların tamamı belirlendi ve üniversite ile ilişkisi kesildi mi?
Ne yazık ki bu soruya tam anlamıyla “Evet” diyemiyoruz.
Muhtemeldir ki kendisini, saklayanlar, gizleyenler olmuştur.
Dolayısı ile bu imamların yetiştirdiği doktora ve yükseklisans öğrencileri ile üniversitelere aldıkları akademisyenler yeterince araştırıldı mı bilemiyoruz.
Kesinlikle araştırılması ve incelenmesi gereken bir husustur.
15 Temmuzdan sonra ABD’ye kaçan Fetö’nün YÖK’ten sorumlu imamları tarafından yetiştirilen veya üniversitelere yerleştirilen birçok akademisyen bugün görevdedir.
Tabii ki bunlar tarafından yetiştirilen veya üniversitelere yerleştirilen herkese elimizde yeterli delil olmadan “Örgüt mensubu” diyemeyiz ama hiç bir şey yokmuş gibi de davranamayız.
Dolayısı ile üniversiteler ve bu kurumlarda görev yapan akademisyenler Deniz Kuvvetleri tarafından geliştirilen “Fetömetre” denilen süzgeçten geçirilmelidir.
Özellikle bugünden sonra atanacak rektörlerin, geçmişi ve bağlantıları çok iyi
araştırılmalıdır.
Sağlıcakla..
Mesut BALYEMEZ
mesutb44@gmail.com
Ekleme
Tarihi: 16 Mayıs 2022 - Pazartesi
İNEKLERİN BAYRAMI
İNEKLERİN BAYRAMI
Geçtiğimiz günlerde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde yaşanan skandal bir kez daha gözleri üniversitelere dikti.
“İnek Bayramı” adı altında yapılan geleneksel sözde kutlamalarda dini değerlerimizle alay edildi.
"Ben bir imamım.” diye bağırmaya başlayan ve salonda kahkaha ve alkışlarla karşılanan tiplemeyi yapan öğrenciye salonda bulunan sağduyulu öğrencilerden bazıları tepki gösterdi.
Bu tür eylemlere Özgürlük deyip geçemezsiniz.
Eğitimde ileri gitmiş hangi Ülkenin Üniversitesinde böyle bir olay yaşanır?
Bazı kesimlerin eğitimde örnek gösterdiği ülkelerin üniversitelerinde halkın inançlarıyla böyle dalga geçen öğrenciler var mı acaba?
Elbette yok… Olmaz, Olamaz..
Tabii ki orası bir üniversite onlarca öğrencisi var bunların içinde dindarı da, ateisti de, deisti de olur.
Buna sözüm yok ama hiç kimsenin halkımızın inançlarına ve kutsal değerlerine saldırıda bulunmasına asla müsaade edilemez.
Hele hele halkın vergileriyle kurulan ve yaşatılan bir eğitim kurumunda katiyyen müsaade edilemez, edilmemeli.
Hiçbir kişi ya da zümre özellikle de bir eğitim kurumunda devletin ve milletin manevi değerlerine saldıramaz.
Üniversite gibi toplumun temel taşı eğitim kurumlarının yaptıkları pozitif ilim ve bilimsel çalışmalar ile gündeme gelmesi gerekirken böyle toplumsal infial çıkarmaya yönelik kirli eylemlerle gündeme gelmesi eminim sağduyu sahibi herkesi üzmüştür.
Fakültede her yıl olduğu gibi bu yıl da aynı komedi tekrar edilirken üniversite yönetimi ise her sene olduğu gibi uyumaya devam etmiş.
Bu tür proveke eylemler ve mezuniyet törenlerindeki utanç verici pankartlar ne yazık ki her yıl karşımıza çıkmaya devam ediyor.
Tepkilere rağmen her yıl tekrarlanan bu eylemlere üniversite yönetimlerinin engel olamaması akla bin türlü fesatlık getiriyor.
Eylem olup bittikten sonra “Üniversite Yönetimi soruşturma” açmış diye duyuyoruz.
"Eee günaydın niye zahmet ettiniz" diye sorası geliyor insanın.
O kadar güvenlikçiniz var, eylem yapılmadan önleseydiniz ya..
Böyle bir pravakasyonun destek alınmadan yapılması inandırıcı gelmez.
Mutlaka ve mutlaka bu olaylara üniversite içinden yol veren yöneticiler vardır.
Sayın Cumhurbaşkanımız bu son yaşanan provakasyon olayda ihmali var ise (ki bence var) fakültenin dekanı ve rektörü görevden almalıdır.
Aslında her şerde bir hayr olabilir.
Bu şer olay dikkatlerimizin Üniversitelere çevrilmesini sağlayabilir.
Uzmanlarca dile getirilen iddialara göre fetö örgütü yapılanmasının ilk ayağı eğitimdir, akademik camiadır. Akademik camiada yapılanan Fetö oradan mezun ettiği (Başta Hakim, Savcı ve Öğretmen olmak üzere) örgüt mensupları aracılığı ile devleti ele geçirmeye çalışmıştır.
Bu teoriye göre örgüt tarafından yetiştirilen birçok akademisyenin bugün profesör olup, üniversitelerin her kademesinde yönetici olarak yer alma
olasılıkları vardır.
Fetö yapılanmasında, her kurumda olduğu gibi her üniversitenin, fakültenin, yüksekokulun ve her enstitünün bir imamı vardır.
Bu imamlar o birime alınacak yükseklisans ve doktora öğrencileri ile diğer akademisyenleri bizzat kendileri seçer.
Tahmin edeceğiniz gibi örgüt ile ilişkisi olmayan birisini de (Çok elzem değilse) imamlık yaptığı kuruma kesinlikle almaz.
Şimdi örgütün yapısından dolayı her üniversitenin ve o üniversiteye bağlı her birimin bir imamı olduğunu biliyoruz.
Merak ettiğim bu imamların tamamı belirlendi ve üniversite ile ilişkisi kesildi mi?
Ne yazık ki bu soruya tam anlamıyla “Evet” diyemiyoruz.
Muhtemeldir ki kendisini, saklayanlar, gizleyenler olmuştur.
Dolayısı ile bu imamların yetiştirdiği doktora ve yükseklisans öğrencileri ile üniversitelere aldıkları akademisyenler yeterince araştırıldı mı bilemiyoruz.
Kesinlikle araştırılması ve incelenmesi gereken bir husustur.
15 Temmuzdan sonra ABD’ye kaçan Fetö’nün YÖK’ten sorumlu imamları tarafından yetiştirilen veya üniversitelere yerleştirilen birçok akademisyen bugün görevdedir.
Tabii ki bunlar tarafından yetiştirilen veya üniversitelere yerleştirilen herkese elimizde yeterli delil olmadan “Örgüt mensubu” diyemeyiz ama hiç bir şey yokmuş gibi de davranamayız.
Dolayısı ile üniversiteler ve bu kurumlarda görev yapan akademisyenler Deniz Kuvvetleri tarafından geliştirilen “Fetömetre” denilen süzgeçten geçirilmelidir.
Özellikle bugünden sonra atanacak rektörlerin, geçmişi ve bağlantıları çok iyi
araştırılmalıdır.
Sağlıcakla..
Mesut BALYEMEZ
mesutb44@gmail.com
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.