NEREDE O GÜNLER
NEREDE O GÜNLER
Küçücüktüm, ufacıktım,
Top oynar acıkırdım.
Eve kadar gitmez, bulduğum ilk kapıyı çalardım.
“……teyze ben acıktım ha” derdim.
Gülerek, bakardı yüzüme
“Sen acıktın mı çağam…
oy gurban olam sana, hele dur geleyim”
Deyip geçerdi içeriye
Az sonra elinde salça sürülmüş ekmek arasında bir baş yeşil soğanla gelirdi.
Ya da yüklükteki küpten çıkardığı tuzdan taş gibi olmuş bir parça peynir ile biraz da ekmek getirirdi.
“Al çağam ye doymazsan gene gel” derdi.
Ben duymazdım bile bu sözleri nevaleyi kaptığım gibi arkadaşların yanına koşardım.
Ne kadar tatlı gelirdi ekmek arası.
Sanırsın Adana kebabı.
Salça türüm türüm kokardı.
Hele o peynir…
Sorma..
Susayınca da öyle yapardım, eve kadar gitmez en yakın kapıyı çalardım.
Sade ben mi?
Böyle yapardım.
Hayır hemen hemen tüm çocuklar öyle yapardı.
Ben başkasının kapısını çalardım, başka çocuklarda bizim kapımızı.
Kapıyı açan kimseden “Öfff” bile duymazdık.
Sabah çıktığımız eve ancak hava kararırken girerdik.
Ne taciz, ne tecavüz, ne de kaçırılma korkusu vardı.
Hele organ mafyasının esamesi okunmazdı.
İlla okuyacaksın, şu olacaksın, bu olacaksın diye baskı yapan da yoktu.
Hoş hiç birimiz de işsiz kalmadı.
Tek derdimiz kedilerdi.
Evet, evet kediler.
Şu evlere dadanıp bir türlü gitmeyen kediler.
Çuvala konulur verilirdi sırtımıza.
"Götür bunu uzaklara bırak" denilirdi.
Kaç kez yaptım hatırlamıyorum ama hatırladığım her seferinde kedinin benden önce eve gelmesiydi.
Hiç unutmam bir gün yine kediyi uzakça bir yere bıraktım.
Birkaç saat da sokakta oynadım ki annem çok uzağa gittim sansın.
Eve geldim elimi yıkarken Annem seslendi.
"Oğlum kediyi bıraktın mı."
Bir yandan elimi yıkarken “Evet Anne, öyle bir yere bıraktım ki evi bulması imkansız”
“Öyle mi?” dedi gülerek Annem ve devam etti “Peki bu kim”
Odaya girdim, kedi sobanın başında bana bakıyor.
Yahu o kadar yolu çuval içinde gittin nasıl buldun evi hayret.
Şimdi sokaklarda ne çocuk kaldı,
Ne çalacak kapı.
Ne de kapıyı açtığında mis gibi anne kokan teyzeler…
Ne salça da tat kaldı, ne de peynirde
Kırk çeşit salça, 50 çeşit peynir var ama...
O lezzet yok.
Arnavut kaldırımlarının yerini asfaltlar, kilit taşlar, parklar aldı ama.
Sokakta da o tat yok.
Üzgünüm çocuklar.
Sokakların tadı bizde adı sizde kaldı.
Sağlıcakla..
Mesut BALYEMEZ
0 530 516 40 00
Mesutb44@mail.com
Ekleme
Tarihi: 15 Eylül 2021 - Çarşamba
NEREDE O GÜNLER
NEREDE O GÜNLER
Küçücüktüm, ufacıktım,
Top oynar acıkırdım.
Eve kadar gitmez, bulduğum ilk kapıyı çalardım.
“……teyze ben acıktım ha” derdim.
Gülerek, bakardı yüzüme
“Sen acıktın mı çağam…
oy gurban olam sana, hele dur geleyim”
Deyip geçerdi içeriye
Az sonra elinde salça sürülmüş ekmek arasında bir baş yeşil soğanla gelirdi.
Ya da yüklükteki küpten çıkardığı tuzdan taş gibi olmuş bir parça peynir ile biraz da ekmek getirirdi.
“Al çağam ye doymazsan gene gel” derdi.
Ben duymazdım bile bu sözleri nevaleyi kaptığım gibi arkadaşların yanına koşardım.
Ne kadar tatlı gelirdi ekmek arası.
Sanırsın Adana kebabı.
Salça türüm türüm kokardı.
Hele o peynir…
Sorma..
Susayınca da öyle yapardım, eve kadar gitmez en yakın kapıyı çalardım.
Sade ben mi?
Böyle yapardım.
Hayır hemen hemen tüm çocuklar öyle yapardı.
Ben başkasının kapısını çalardım, başka çocuklarda bizim kapımızı.
Kapıyı açan kimseden “Öfff” bile duymazdık.
Sabah çıktığımız eve ancak hava kararırken girerdik.
Ne taciz, ne tecavüz, ne de kaçırılma korkusu vardı.
Hele organ mafyasının esamesi okunmazdı.
İlla okuyacaksın, şu olacaksın, bu olacaksın diye baskı yapan da yoktu.
Hoş hiç birimiz de işsiz kalmadı.
Tek derdimiz kedilerdi.
Evet, evet kediler.
Şu evlere dadanıp bir türlü gitmeyen kediler.
Çuvala konulur verilirdi sırtımıza.
"Götür bunu uzaklara bırak" denilirdi.
Kaç kez yaptım hatırlamıyorum ama hatırladığım her seferinde kedinin benden önce eve gelmesiydi.
Hiç unutmam bir gün yine kediyi uzakça bir yere bıraktım.
Birkaç saat da sokakta oynadım ki annem çok uzağa gittim sansın.
Eve geldim elimi yıkarken Annem seslendi.
"Oğlum kediyi bıraktın mı."
Bir yandan elimi yıkarken “Evet Anne, öyle bir yere bıraktım ki evi bulması imkansız”
“Öyle mi?” dedi gülerek Annem ve devam etti “Peki bu kim”
Odaya girdim, kedi sobanın başında bana bakıyor.
Yahu o kadar yolu çuval içinde gittin nasıl buldun evi hayret.
Şimdi sokaklarda ne çocuk kaldı,
Ne çalacak kapı.
Ne de kapıyı açtığında mis gibi anne kokan teyzeler…
Ne salça da tat kaldı, ne de peynirde
Kırk çeşit salça, 50 çeşit peynir var ama...
O lezzet yok.
Arnavut kaldırımlarının yerini asfaltlar, kilit taşlar, parklar aldı ama.
Sokakta da o tat yok.
Üzgünüm çocuklar.
Sokakların tadı bizde adı sizde kaldı.
Sağlıcakla..
Mesut BALYEMEZ
0 530 516 40 00
Mesutb44@mail.com
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.