AHLÂK NEREYE SAKLANDI?
AHLÂK NEREYE SAKLANDI?
Emin olun saklandığı yerden çıkartmamız gerek artık onu. Yoksa hayat hepimize ve ayrı ayrı her birimize zehir olacak…
Benim çocukluğuma yâda ilk gençliğime isabet eden yıllarda insanlar her hareketlerinden önce karşılarındaki insanı yâda insan kitlesini düşünürlerdi.
Ne bileyim çocuğunu öpüp koklarken; karşısındakinin çocuğu var mı, yemek yerken; diğeri aç mı, tok mu, gülüp eğlenirken; arkadaşı da mutlu mu yoksa bir üzüntüsü var mı, coşkulu ve eğlenir haldeyken; hastası, ölüsü olan var mı gibi… Olan da, olmayan da paylaşmak için çırpınırdı.
Annelerimizden, anneannelerimizden bolca yardımlaşmakla ilgili atasözleri duyar, nasihatlar, ufak anektodlar, hatta uydurma olduğunu bildiğimiz masal tadında hikayeler dinlerdik.
Ömrümün hiç bir döneminde dini eğitim almadım ben. Ama severek okuduğum kitabımdan her seferinde hak ile, infak ile, yardım ile, barış ile, dürüstlük ile, kanaat ile, sabır ile, şükür ile, sevgi ile ilgili bir şeyler öğrendim.
Okuyanlar mutlak bilir, ukalalıktan Allah’a sığınırım… Kuranda ibadeti nasıl yapacağınız ayrıntıları ile anlatılmaz, ancak Allah'ı unutmadan ve onun rızası gayesiyle sahip olmanız gereken güzel ahlâk ziyadesi ile, ince ince anlatılır.
Öyle ki Allah, bu güzel hasletlerin hem bizler hem de kendisi açısından ne denli önemli olduğunu vurgulamak için bir çok kıssayı, bir çok kavmi, bir çok hayvanı, bitkiyi , doğa olayını örnek olarak vermiştir kitabımızda.
Gelin görün ki biz şu son yıllarda kitabımızın üzerinde hassasiyetle durduğu ahlaki değerleri teker teker yitirdik. Önce sevmeyi, barış içinde yaşamayı, hoşgörüyü, saygıyı kaybettik. Onlar gittikten sonra yardımlaşma gitti, infak gitti, paylaşma gitti, sonra sabır gitti, kanaat ve şükür gitti.
Şimdilerde herkesin yüzünde sahte bir gülümseme var ama ne kimse kimseyi seviyor, ne insanlar konu komşusu ile yardımlaşıyor, ne Kur'an'ın incelikle işlediği infak müessesesi işliyor, ne insanlar birbirlerine huzurlu barış içinde bir ortam sunma derdinde, ne kul hakkını düşünen var, ne birbiri için üzülen, sevinen kaldı, ne kötü ahlaktan, haramdan, haksızlıktan sakınan kaldı.
Ne olduysa insanların manayı madde ile değiştirdiği, malı mülkü, parayı pulu , gezmeyi eğlenmeyi, standartları yüksek yaşamayı önceleyip; bunlara sahip olmak adına “güzel ahlakı” ıskalamaya başladığı şu son yıllarda oldu.
Materyalist bir zihniyet çocuklarımızı gençlerimizi ve hatta içimizden bazılarını da ele geçirdi. Bu çürümüşlük ne bir ideolojiye ne de bir dini anlayışa yaslananilir. Bir gün modern giyimli ancak insani tüm değerlerini yitirdiği net bir kadının “banane Filistin'den, benim sorunum değil, ne halleri varsa görsünler” nidası ile irkiliyorsunuz, bir başka gün namazında niyazında bir hacı amcanın yüzde yüz zam yaptığı kiralık evinde oturan kiracının gözyaşları ile, bir gün canı yananın bir başkasının canını nasıl yaktığını izliyor, diğer gün hepsinin bu tablonun bir parçası olduğunu idrak etmeksizin birbirinden hayıflanmasını izliyorsun!
İnançlı olup kitabı mukaddes bilenlerin bile kitabın öğretilerinden fersah fersah uzaklaştığını, kulluk vazifesini sadece ibadetle sınırlandırıp Allah'ın gözünü boyadığını sandığını görüyor gördükçe dehşete kapılıyorsunuz.
Ah benim güzel, halen kötüye evrildiğine inanmak istemediğim can dostlarım, arkadaşlarım; açın okuyun, kıyama durun, Allah bizatihi kendi kelamı ile kitabında kaç yerde iyilikten, yardımdan, infaktan, hoşgörüden, barıştan, güleryüzden, kul hakkından ve yetim hakkından sakınmaktan, adaletten, dürüstlükten, sadakatten, tevazudan, sabırdan, şükürden bahsetmiş görün, fark edin…
Allah'ı bize dünya üzerinde layık gördüğü güzel manevi iklimi, biz kendimize de birbirimize de çok görüyoruz anlayın…
Artık şu kıyı köşe bir yerlere sakladığımız yâda tıkıştırdığımız güzel ahlâkın tozunu alıp ortaya çıkartma zamanı gelmedi mi? Dünya bir uyanışın arifesindeyken bize bu uykular çok gelmedi mi?
Ayla YILDIRIM
Ekleme
Tarihi: 30 Mayıs 2024 - Perşembe
AHLÂK NEREYE SAKLANDI?
AHLÂK NEREYE SAKLANDI?
Emin olun saklandığı yerden çıkartmamız gerek artık onu. Yoksa hayat hepimize ve ayrı ayrı her birimize zehir olacak…
Benim çocukluğuma yâda ilk gençliğime isabet eden yıllarda insanlar her hareketlerinden önce karşılarındaki insanı yâda insan kitlesini düşünürlerdi.
Ne bileyim çocuğunu öpüp koklarken; karşısındakinin çocuğu var mı, yemek yerken; diğeri aç mı, tok mu, gülüp eğlenirken; arkadaşı da mutlu mu yoksa bir üzüntüsü var mı, coşkulu ve eğlenir haldeyken; hastası, ölüsü olan var mı gibi… Olan da, olmayan da paylaşmak için çırpınırdı.
Annelerimizden, anneannelerimizden bolca yardımlaşmakla ilgili atasözleri duyar, nasihatlar, ufak anektodlar, hatta uydurma olduğunu bildiğimiz masal tadında hikayeler dinlerdik.
Ömrümün hiç bir döneminde dini eğitim almadım ben. Ama severek okuduğum kitabımdan her seferinde hak ile, infak ile, yardım ile, barış ile, dürüstlük ile, kanaat ile, sabır ile, şükür ile, sevgi ile ilgili bir şeyler öğrendim.
Okuyanlar mutlak bilir, ukalalıktan Allah’a sığınırım… Kuranda ibadeti nasıl yapacağınız ayrıntıları ile anlatılmaz, ancak Allah'ı unutmadan ve onun rızası gayesiyle sahip olmanız gereken güzel ahlâk ziyadesi ile, ince ince anlatılır.
Öyle ki Allah, bu güzel hasletlerin hem bizler hem de kendisi açısından ne denli önemli olduğunu vurgulamak için bir çok kıssayı, bir çok kavmi, bir çok hayvanı, bitkiyi , doğa olayını örnek olarak vermiştir kitabımızda.
Gelin görün ki biz şu son yıllarda kitabımızın üzerinde hassasiyetle durduğu ahlaki değerleri teker teker yitirdik. Önce sevmeyi, barış içinde yaşamayı, hoşgörüyü, saygıyı kaybettik. Onlar gittikten sonra yardımlaşma gitti, infak gitti, paylaşma gitti, sonra sabır gitti, kanaat ve şükür gitti.
Şimdilerde herkesin yüzünde sahte bir gülümseme var ama ne kimse kimseyi seviyor, ne insanlar konu komşusu ile yardımlaşıyor, ne Kur'an'ın incelikle işlediği infak müessesesi işliyor, ne insanlar birbirlerine huzurlu barış içinde bir ortam sunma derdinde, ne kul hakkını düşünen var, ne birbiri için üzülen, sevinen kaldı, ne kötü ahlaktan, haramdan, haksızlıktan sakınan kaldı.
Ne olduysa insanların manayı madde ile değiştirdiği, malı mülkü, parayı pulu , gezmeyi eğlenmeyi, standartları yüksek yaşamayı önceleyip; bunlara sahip olmak adına “güzel ahlakı” ıskalamaya başladığı şu son yıllarda oldu.
Materyalist bir zihniyet çocuklarımızı gençlerimizi ve hatta içimizden bazılarını da ele geçirdi. Bu çürümüşlük ne bir ideolojiye ne de bir dini anlayışa yaslananilir. Bir gün modern giyimli ancak insani tüm değerlerini yitirdiği net bir kadının “banane Filistin'den, benim sorunum değil, ne halleri varsa görsünler” nidası ile irkiliyorsunuz, bir başka gün namazında niyazında bir hacı amcanın yüzde yüz zam yaptığı kiralık evinde oturan kiracının gözyaşları ile, bir gün canı yananın bir başkasının canını nasıl yaktığını izliyor, diğer gün hepsinin bu tablonun bir parçası olduğunu idrak etmeksizin birbirinden hayıflanmasını izliyorsun!
İnançlı olup kitabı mukaddes bilenlerin bile kitabın öğretilerinden fersah fersah uzaklaştığını, kulluk vazifesini sadece ibadetle sınırlandırıp Allah'ın gözünü boyadığını sandığını görüyor gördükçe dehşete kapılıyorsunuz.
Ah benim güzel, halen kötüye evrildiğine inanmak istemediğim can dostlarım, arkadaşlarım; açın okuyun, kıyama durun, Allah bizatihi kendi kelamı ile kitabında kaç yerde iyilikten, yardımdan, infaktan, hoşgörüden, barıştan, güleryüzden, kul hakkından ve yetim hakkından sakınmaktan, adaletten, dürüstlükten, sadakatten, tevazudan, sabırdan, şükürden bahsetmiş görün, fark edin…
Allah'ı bize dünya üzerinde layık gördüğü güzel manevi iklimi, biz kendimize de birbirimize de çok görüyoruz anlayın…
Artık şu kıyı köşe bir yerlere sakladığımız yâda tıkıştırdığımız güzel ahlâkın tozunu alıp ortaya çıkartma zamanı gelmedi mi? Dünya bir uyanışın arifesindeyken bize bu uykular çok gelmedi mi?
Ayla YILDIRIM
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.