AİLENİN AYAĞA KALKMASI-1
AİLENİN AYAĞA KALKMASI-1
Günümüzde en temel sorunlardan biri kadının toplumsal konumu ve haklarının kadim medeniyetimizin göz ardı edilerek ele alınmasıdır. Bir yerde cinsiyet ayrımından dolayı bir ayrıştırma, aşağılama veya şiddet varsa orada insanlık sorunu var demektir.
Hak ve Kardeşlik Platformu olarak, kadın ve erkeğin birbirine göre farklılıklarını tamamlayıcı bir özellik olarak değerlendiriyor, biyolojik cinsiyet (erkek ve kadın) gereği sağlam bir aileyi, temiz bir neslin inşası ve toplumsal yapı oluşturmanın vazgeçilmezi olarak görüyoruz.
Tüm bunları gerçekleştirmek için ilk önce saldırıya uğrayan, zayıflatılan Aile kurumu tez elden güçlendirilmelidir.
Aile bağlarını güçlendirmek için öncelikle evlenemeyen gençlere iş aş sağlanmalıdır. Çalışan memurların maaşındaki aile yardımı, asgari ücretin en az üçte biri olmalıdır. Bu aile yardımını isteyen eşinin maaşı içinde veya kişisel hesabına aktarılarak almalıdır. Bu uygulamanın sosyolojik, psikolojik ve algı yönünü burada tartışmayacağım. Yüzde yüz olumlu olduğu inancındayım.
Ev hanımının en büyük sıkıntısı, yaptığı üretimin gözükmeyişidir. Bu durum, ev hanımlığının ağır bir işçilik olduğunu gösterir. Çünkü evde zaman kavramı yoktur. Bu hizmet 24 saat süren bir faaliyettir.
Ev hanımlığı bir meslektir. Kanunen meslek olarak kabul edilmeli. İş yerinde olduğu gibi ev hanımı sigortalanmalı ve sosyal ihtiyaçları karşılanmalıdır.
Bu hususta yasal olarak düşünülmesi gereken pek çok şey vardır. Ev hanımlığının meslek olarak özendirilmesi gerekir. Her kadın evde iyi çocuk yetiştirmenin, iyi bir sekreter veya iyi bir iş kadını olmaktan daha basit olmadığını bilmelidir. İyi bir ev hanımlığı asla küçümsenmemesi ve yıpratılmaması gereken bir kavramdır. Çünkü insanlığın geleceğini, iyi yetiştirilen çocuklar belirleyecektir.
Ailenin fonksiyonunu küçümsemek veya zayıflatmak insanlığın geleceğine vurulan en büyük darbedir.
Aile yapısı zayıfladığı veya aileler dağıldığı zaman ülkenin geleceği tehlikededir.
Anne sütü nasıl çocuğun bağışıklığını kuvvetlendirip hastalıklardan koruyorsa, anne sevgisi, şefkati de çocuğun dünyaya duyduğu güveni güçlendirir, kendisine olan saygısını artırır, uyuşturucu tuzağından, çetelerden, kavgadan, sokak kültüründen, depresyondan, vatan hainliğinden, vicdansızlıktan, robotluktan koruyabilir.
Bu gerekçeyle ev içi emeğin saygınlığı korunarak ev hanımlığı meslek olarak tanımlamalı, belirli sayıda çocuk yetiştiren anneler maaşa bağlanmalı ve ihtiyarî emeklilik imkânı getirilmelidir.
Evinin işlerini ve çocuklarının bakımını yapan kadınlar bu faaliyetleriyle emekliliğe hak kazanmalıdır. İthal edilen mevcut yasalar sorunu çözmedi daha da kötüleştirdi. İçinden çıkılmaz hale getirecektir.
Kadını insan ve yaratılmışların en şereflisi olarak görmeyen feminist cinsiyetçi kafalar, aile sorununu çözemez.
Aile kurumu sağlıklı ve güçlü olursa, erdemli, diğergam ve idealist gençler de yetişir. Bunun için cinsiyetçi olmayan, hakkaniyetli, yerli ve milli bir “Milli Aile Güvenlik Kurulu” (MAGK) kurulmalıdır. Bu Milli Aile Güvenlik Kurulu kanunlarla azami ölçüde özel olarak yetkilendirilmelidir. Kadını, aileyi, çocuğu bu kurul kanuni olarak izleyecek ve takip edecektir. Bu kurul ailenin, kadın ve çocuğun gelişimini; sosyal medya, basılı ve görsel yayın programlarıyla milli ve manevi yönden olumsuz etkileyen her türlü eylem ve faaliyetleri takip edecektir.
Bunun sonucunda kanundan almış olduğu yetki ile gereken yaptırımları uygulayacaktır. Yasalar problem yaşayan bireye ceza vermekten çok, ıslah edici, düzeltici, iyileştirici, onarıcı, güzelliğe, iyiliğe özendirici olmalı.
Eğitim ve sağlık hizmetlerine eşit mesafede ve nitelikte erişmek ve yararlanmak her vatandaşın en temel hakkıdır.
Hak ve hukuk kapsamında kadını erkekten, erkeği kadından ayırmadan, yalnız toplumdaki aksaklık ve algı sonucu meydana gelen kız çocuklarının ve kadınların eğitim ve sağlıklarının teminat altına alınması ülke geleceğine yapılacak en büyük yatırımdır. Bunun sağlanması için ahlaki, sosyal, kültürel ve manevi değerlerimize uygun olarak yapılacak düzenlemelerle toplumun kadına bakış açısı yeniden şekillendirilmelidir. Cinsiyetçi anlayışa kapılmadan, şiddet veya tacize karşı gerekli tedbirler alınmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. Sadece yasa çıkartarak, ceza vererek değil, sosyolojik, psikolojik örf ve adet olarak da toplum bilinçlendirmelidir.
Kız çocuklarının her yönüyle daha iyi yetişmesi, olgunlaşması, bilinçlenmesi için bir takım tahrik ve tacize karşı tedbirler eğitim öğretim alanında da alınarak karma olmayan alternatif eğitim öğretim ortamları hazırlanmalıdır.
Tüketim kültürünün ağırlıklı olarak kadın üzerinden teşvik edilmesini, kadının bir meta, cinsel bir nesne olarak kullanılmasını önlemek için caydırıcı hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Bu uygulamayı Aile Güvenlik Kurulu yürütmesi gerekir.
Ayrıca toplumda, medyatik, meşhur kişilerle ve işadamlarıyla evlilik dışı ilişkiyle çocuk sahibi olma artış göstermektedir. Evlilik dışı doğan çocuk ilişki yaşanan şahsın mirasçısı olmaktadır. Ancak çocuğun toplumda geleceği açısından kendini dışlaması, suçlaması, psikolojinin ve kişiliğin bozulmaması için annesi de doğan çocuk gibi ayı haklara sahip olması gerekir. Bu şekilde kadınlar yasal güvence altına alınmış olabilir.
Kadınlar sadece toplumumuzun yarısını oluşturdukları için değil, her şeyden önce birey ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde birinci derecede etkin oldukları için, yılların ihmali sonucu biriken her türlü sorunlarıyla ilgilenilmesi, platformumuzun öncelik verdiği bir konudur. Yalnız bir takım yasal düzenlemeler yapılırken, dış ülkelerden kes kopyala yapıştır yapmanın yerine toplumsal gerçekler dikkate alınarak medeniyet temelli yapılmalıdır.
Prof. Dr. Naki ERDEMİR
Hak ve Kardeşlik Hareketi Genel Başkanı
Ekleme
Tarihi: 21 Eylül 2021 - Salı
AİLENİN AYAĞA KALKMASI-1
AİLENİN AYAĞA KALKMASI-1
Günümüzde en temel sorunlardan biri kadının toplumsal konumu ve haklarının kadim medeniyetimizin göz ardı edilerek ele alınmasıdır. Bir yerde cinsiyet ayrımından dolayı bir ayrıştırma, aşağılama veya şiddet varsa orada insanlık sorunu var demektir.
Hak ve Kardeşlik Platformu olarak, kadın ve erkeğin birbirine göre farklılıklarını tamamlayıcı bir özellik olarak değerlendiriyor, biyolojik cinsiyet (erkek ve kadın) gereği sağlam bir aileyi, temiz bir neslin inşası ve toplumsal yapı oluşturmanın vazgeçilmezi olarak görüyoruz.
Tüm bunları gerçekleştirmek için ilk önce saldırıya uğrayan, zayıflatılan Aile kurumu tez elden güçlendirilmelidir.
Aile bağlarını güçlendirmek için öncelikle evlenemeyen gençlere iş aş sağlanmalıdır. Çalışan memurların maaşındaki aile yardımı, asgari ücretin en az üçte biri olmalıdır. Bu aile yardımını isteyen eşinin maaşı içinde veya kişisel hesabına aktarılarak almalıdır. Bu uygulamanın sosyolojik, psikolojik ve algı yönünü burada tartışmayacağım. Yüzde yüz olumlu olduğu inancındayım.
Ev hanımının en büyük sıkıntısı, yaptığı üretimin gözükmeyişidir. Bu durum, ev hanımlığının ağır bir işçilik olduğunu gösterir. Çünkü evde zaman kavramı yoktur. Bu hizmet 24 saat süren bir faaliyettir.
Ev hanımlığı bir meslektir. Kanunen meslek olarak kabul edilmeli. İş yerinde olduğu gibi ev hanımı sigortalanmalı ve sosyal ihtiyaçları karşılanmalıdır.
Bu hususta yasal olarak düşünülmesi gereken pek çok şey vardır. Ev hanımlığının meslek olarak özendirilmesi gerekir. Her kadın evde iyi çocuk yetiştirmenin, iyi bir sekreter veya iyi bir iş kadını olmaktan daha basit olmadığını bilmelidir. İyi bir ev hanımlığı asla küçümsenmemesi ve yıpratılmaması gereken bir kavramdır. Çünkü insanlığın geleceğini, iyi yetiştirilen çocuklar belirleyecektir.
Ailenin fonksiyonunu küçümsemek veya zayıflatmak insanlığın geleceğine vurulan en büyük darbedir.
Aile yapısı zayıfladığı veya aileler dağıldığı zaman ülkenin geleceği tehlikededir.
Anne sütü nasıl çocuğun bağışıklığını kuvvetlendirip hastalıklardan koruyorsa, anne sevgisi, şefkati de çocuğun dünyaya duyduğu güveni güçlendirir, kendisine olan saygısını artırır, uyuşturucu tuzağından, çetelerden, kavgadan, sokak kültüründen, depresyondan, vatan hainliğinden, vicdansızlıktan, robotluktan koruyabilir.
Bu gerekçeyle ev içi emeğin saygınlığı korunarak ev hanımlığı meslek olarak tanımlamalı, belirli sayıda çocuk yetiştiren anneler maaşa bağlanmalı ve ihtiyarî emeklilik imkânı getirilmelidir.
Evinin işlerini ve çocuklarının bakımını yapan kadınlar bu faaliyetleriyle emekliliğe hak kazanmalıdır. İthal edilen mevcut yasalar sorunu çözmedi daha da kötüleştirdi. İçinden çıkılmaz hale getirecektir.
Kadını insan ve yaratılmışların en şereflisi olarak görmeyen feminist cinsiyetçi kafalar, aile sorununu çözemez.
Aile kurumu sağlıklı ve güçlü olursa, erdemli, diğergam ve idealist gençler de yetişir. Bunun için cinsiyetçi olmayan, hakkaniyetli, yerli ve milli bir “Milli Aile Güvenlik Kurulu” (MAGK) kurulmalıdır. Bu Milli Aile Güvenlik Kurulu kanunlarla azami ölçüde özel olarak yetkilendirilmelidir. Kadını, aileyi, çocuğu bu kurul kanuni olarak izleyecek ve takip edecektir. Bu kurul ailenin, kadın ve çocuğun gelişimini; sosyal medya, basılı ve görsel yayın programlarıyla milli ve manevi yönden olumsuz etkileyen her türlü eylem ve faaliyetleri takip edecektir.
Bunun sonucunda kanundan almış olduğu yetki ile gereken yaptırımları uygulayacaktır. Yasalar problem yaşayan bireye ceza vermekten çok, ıslah edici, düzeltici, iyileştirici, onarıcı, güzelliğe, iyiliğe özendirici olmalı.
Eğitim ve sağlık hizmetlerine eşit mesafede ve nitelikte erişmek ve yararlanmak her vatandaşın en temel hakkıdır.
Hak ve hukuk kapsamında kadını erkekten, erkeği kadından ayırmadan, yalnız toplumdaki aksaklık ve algı sonucu meydana gelen kız çocuklarının ve kadınların eğitim ve sağlıklarının teminat altına alınması ülke geleceğine yapılacak en büyük yatırımdır. Bunun sağlanması için ahlaki, sosyal, kültürel ve manevi değerlerimize uygun olarak yapılacak düzenlemelerle toplumun kadına bakış açısı yeniden şekillendirilmelidir. Cinsiyetçi anlayışa kapılmadan, şiddet veya tacize karşı gerekli tedbirler alınmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. Sadece yasa çıkartarak, ceza vererek değil, sosyolojik, psikolojik örf ve adet olarak da toplum bilinçlendirmelidir.
Kız çocuklarının her yönüyle daha iyi yetişmesi, olgunlaşması, bilinçlenmesi için bir takım tahrik ve tacize karşı tedbirler eğitim öğretim alanında da alınarak karma olmayan alternatif eğitim öğretim ortamları hazırlanmalıdır.
Tüketim kültürünün ağırlıklı olarak kadın üzerinden teşvik edilmesini, kadının bir meta, cinsel bir nesne olarak kullanılmasını önlemek için caydırıcı hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Bu uygulamayı Aile Güvenlik Kurulu yürütmesi gerekir.
Ayrıca toplumda, medyatik, meşhur kişilerle ve işadamlarıyla evlilik dışı ilişkiyle çocuk sahibi olma artış göstermektedir. Evlilik dışı doğan çocuk ilişki yaşanan şahsın mirasçısı olmaktadır. Ancak çocuğun toplumda geleceği açısından kendini dışlaması, suçlaması, psikolojinin ve kişiliğin bozulmaması için annesi de doğan çocuk gibi ayı haklara sahip olması gerekir. Bu şekilde kadınlar yasal güvence altına alınmış olabilir.
Kadınlar sadece toplumumuzun yarısını oluşturdukları için değil, her şeyden önce birey ve sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde birinci derecede etkin oldukları için, yılların ihmali sonucu biriken her türlü sorunlarıyla ilgilenilmesi, platformumuzun öncelik verdiği bir konudur. Yalnız bir takım yasal düzenlemeler yapılırken, dış ülkelerden kes kopyala yapıştır yapmanın yerine toplumsal gerçekler dikkate alınarak medeniyet temelli yapılmalıdır.
Prof. Dr. Naki ERDEMİR
Hak ve Kardeşlik Hareketi Genel Başkanı
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.