MİSAFİR KALEM
Köşe Yazarı
MİSAFİR KALEM
 

K-POP SADECE MÜZİKTEN Mİ İBARET?

K-POP SADECE MÜZİKTEN Mİ İBARET? Geçenlerde marketten aldıklarımı ödemek için kasadayken birden arkamdan iki genç kızın çığlığıyla irkildim. Meseleyi anlamak için arkamı döndüğümde iki kız kardeşin aldıkları derginin üzerindeki şarkıcıya ayılıp bayıldığını ve çığlık atarak “ayy bu çok yakışıklı” dediklerini duydum. Dergi kapağındaki şarkıcıya baktığımda makyajından dolayı cinsiyetinden emin olamadığım bir yüzle karşılaştım. Kapağa baktığım an fotoğraftakinin meşhur K-pop grubunun bir üyesi olduğunu anlamıştım. Ancak fotoğrafa dikkatle bakmama rağmen cinsiyetinden bir türlü emin olamıyordum. Bu K-pop grubunun ismini duymuştum ve onlarla ilgili birkaç makale okumuştum ancak tüm gruptakilerin cinsiyetleriyle ilgili kesin bir bilgim yoktu. Kızların “yakışıklı” demelerinden hareketle fotoğraftakinin erkek olduğunu varsayarak kızlarına bu dergiyi aldığı için gururlandığını hissettiğim anneye yöneldim. Kısaca kendimi ve mesleğimi tanıtarak çocuk yaştaki kızlarının bir pop grubuna bu denli bağımlı olmasının ve avazı çıktığı kadar çığlık atmalarının normal olmadığını anlatmaya çalıştım. Kadın, kendisinin de kızlarıyla beraber bu grubu takip ettiğini ve hem grupta hem de kızlarında hiçbir problem olmadığını düşündüğünü ifade etti. Bunun üzerine iyi günler dileyerek yanlarından ayrıldım. Zaten şu zamanda bir insana tavsiye vermekle yeterince riske girmiştim. Uzatmanın manası yoktu. Eve döndüğümde bu pop grubu hakkında çok daha detaylı çalışmaya karar vermiştim. Zira gencecik kızlarımıza çılgınlar gibi çığlık attıran şeyin ne olduğunu öğrenmeliydim. Araştırma yaparken o marketten saldırıya uğramadan ayrıldığıma şükrettim. Çünkü bu grubun hayran kitlesi gruplarına öylesine bağlıymış ki kendilerine “army” yani ordu diyorlarmış. Gruplarına en ufak eleştiriye dahi saldırarak mukabele ediyorlarmış. Army olmak, onlar için uğrunda her türlü fedakârlığın yapılacağı bir dava demekti. Araştırma yaparken ilgili sitelerin birinde şu ilginç yoruma denk geldiğimde hem gülümsedim hem de ürperdim: “Evet gururla söylüyorum ki kızlarım beni army yaptı. Artık ben de bu saflarda bir army’im.” “Army yapmak”… bu ifade, üzerinde çok ciddi düşünülmesi gereken bir konu. Üstelik bunu bir anne söylüyordu. Tıpkı bir dine girer gibi ifade etme ihtiyacı hissetmiş kendini bu kadın. Meselenin bir pop grubu sevgisinden ibaret olmadığı aşikârdı. Daha detaylı incelemem gerekiyordu vakayı. Güney Kore menşeili bu pop gruplarının en meşhuru BTS adlı grupmuş. “K-Pop” da Kore Popu’nun kısaltmasıymış. İnanması güç ama araştırmam sırasında sırf grubun ismi yanlış telaffuz edildiği için sinir krizi geçirdiğini yazan hayranların olduğunu gördüm. Grubun tüm üyeleri erkekmiş (bunca araştırmama rağmen hala emin olamadan yazıyorum). Erkek olmalarına rağmen tıpkı kadınlar gibi makyaj yaparak klasik erkeksi görünümden oldukça uzaklaşıyorlar. Zaten sık sık LGBT hareketini desteklediklerini de ifade ediyorlar. Yani klasik cinsiyet tanımı ve rollerine karşı oldukları ortada. Zaten grubun kliplerinde cinsiyet rolleriyle ilgili açık ve net bir mesaj alamıyorsunuz. Klipler son derece kaliteli efektlerle dans figürleri üzerine kurulu. Grubun army’leri de şarkıları açarak komutanlarının(!) dans figürlerini taklit etmeye çalışıyor. Birkaç defa liseli kızların müzik dinlerken tuhaf figürler sergilediklerin şahit olmuştum. Demek o tuhaf figürler, grubun danslarını birebir taklitten ibaretti. Bu nasıl bir bağlılık ve taklit aşkıdır hayret etmemek ve dehşete kapılmamak elde değil! Yaptığım araştırmada hayran kitlesinin büyük çoğunluğunun kız olduğunu öğrendim. Üyelerinin tamamının erkek olduğu bir grup için kulağa normal gelebilir ancak bu, şu gerçeği de ortaya koyuyor: Kızlar, makyaj yapan ve erkeksi rollerden arınmış erkeklere hayran. Yani bu kızımız seveceği erkekte bu özellikleri arıyor. Günlük hayatında aradığı mükemmellikte erkeği bulamayan kızımızın daha çok sanallığa sığınacağı ortadadır. Bunun günlük hayata yansımaları üzerinde herkesin düşünmesi gerek. Özellikle “army” kızlara sahip ebeveynlerin daha fazla düşünmesi gerekir. K-pop sektörü Güney Kore’de tek kelimeyle vahşi bir sistemle işletiliyor. Pop gruplarının arkasında şirketler var. Bu şirketler şarkıcı olmak isteyen gençleri topluyor, çeşitli eğitimlerden geçiriyor ve çıkış yapabilenlerle attıkları adımın bile şirketin iznine tabi olacağı sözleşmeler imzalıyorlar. Ünlü olan grup bu dakikadan sonra şirketin tam manasıyla malı oluyor. Grup üyelerinin nerede olursa olsun yazacaklarına, söyleyeceklerine, ne yiyip ne içeceklerine hatta ne giyeceklerine bile şirket karar veriyor. Grup üyelerini aynı evde ikamet ettiren şirketler dahi var. Genellikle grup üyelerinin evlenmesi yasaklanıyor. Hatta bir grup üyesi evlendiği için hayranları büyük tepki gösterdi bunun üzerine şirket o grup üyesine evlendiği için özür diletti. Bakınız, gayet insani bir durum olan evliliği bile reddeden bir ilişki biçiminden bahsediyoruz. Şirketler, grup üyelerini insani ihtiyaçlardan münezzeh birer ilah gibi pazarlıyor. “Her halleri mükemmel ve her halleri olağan üstü” imajıyla armylerin karşısına çıkarıyorlar. Karşısında kusursuz bir varlık gören kızımız da bu sahte ilahın yaptığı her şeyi körü körüne taklit etmekten kendini alamıyor. Zira o yaptıysa kesinlikle doğrudur. Bu durumun aynısı erkekler de futbolcular için geçerli. Ancak futbol sözleşmeleri bile K-pop şirketlerinin sözleşmeleri yanında masum kalıyor. Yani evlatlarımız sadece bir pop grubu seyretmiyor; şirketlerce köleleştirilmiş sahte ilahları seyrediyorlar. Kızlarımız, hayranlık çığlıkları atarken aslında bir insana değil tanrı olarak gördüğü bir varlığa çığlık atıyor. Bu psikolojideki birinin ilah olarak gördüğü birine yöneltilen bir eleştiriye saldırganlıkla cevap vermesi de artık tuhaf olmasa gerek. Ortada bir pop akımının din yerine ikame edildiği gerçeği var. Gençlerimiz gözlerimizin önünde kayıp gidiyor. Bir şeyler yapmamız lazım! Araştırmam sırasında rastladığım nice dehşet verici detay olsa da yukarıda yazdıklarımın yeterli olduğunu düşünüyorum. Zira bu bilgiler dahi ne tür bir problemle karşı karşıya olduğumuzu apaçık şekilde ortaya koyuyor. Konuyu daha detaylı öğrenmek isteyenler için Dr. Mücahit Gültekin ile Psikolojik Danışman Sümeyra Demiryürek’in Youtube üzerinden gerçekleştirdikleri çok önemli söyleşiyi seyretmelerini tavsiye ederim. Sümeyra Demiryürek’in yüksek lisans tezi olarak hazırladığı Kore Dalgası konusunun işlendiği videoya Mücahit Gültekin Hoca’nın Youtube kanalından ulaşabilirsiniz. Bu çok önemli tezi yakın zamanda kitap olarak da okuyabileceğiz. Peki, gençlerimiz neden “köle ilahlara” çıldırmışçasına bağlanmış durumda? Neden attıkları her adımı dahi taklit etme derdindeler? Bunda ebeveynlerin rolü nedir? Bu soruları da gelecek yazımızda cevaplandırmaya çalışacağız. Feyzullah Akdağ
Ekleme Tarihi: 23 Ocak 2022 - Pazar

K-POP SADECE MÜZİKTEN Mİ İBARET?

K-POP SADECE MÜZİKTEN Mİ İBARET? Geçenlerde marketten aldıklarımı ödemek için kasadayken birden arkamdan iki genç kızın çığlığıyla irkildim. Meseleyi anlamak için arkamı döndüğümde iki kız kardeşin aldıkları derginin üzerindeki şarkıcıya ayılıp bayıldığını ve çığlık atarak “ayy bu çok yakışıklı” dediklerini duydum. Dergi kapağındaki şarkıcıya baktığımda makyajından dolayı cinsiyetinden emin olamadığım bir yüzle karşılaştım. Kapağa baktığım an fotoğraftakinin meşhur K-pop grubunun bir üyesi olduğunu anlamıştım. Ancak fotoğrafa dikkatle bakmama rağmen cinsiyetinden bir türlü emin olamıyordum. Bu K-pop grubunun ismini duymuştum ve onlarla ilgili birkaç makale okumuştum ancak tüm gruptakilerin cinsiyetleriyle ilgili kesin bir bilgim yoktu. Kızların “yakışıklı” demelerinden hareketle fotoğraftakinin erkek olduğunu varsayarak kızlarına bu dergiyi aldığı için gururlandığını hissettiğim anneye yöneldim. Kısaca kendimi ve mesleğimi tanıtarak çocuk yaştaki kızlarının bir pop grubuna bu denli bağımlı olmasının ve avazı çıktığı kadar çığlık atmalarının normal olmadığını anlatmaya çalıştım. Kadın, kendisinin de kızlarıyla beraber bu grubu takip ettiğini ve hem grupta hem de kızlarında hiçbir problem olmadığını düşündüğünü ifade etti. Bunun üzerine iyi günler dileyerek yanlarından ayrıldım. Zaten şu zamanda bir insana tavsiye vermekle yeterince riske girmiştim. Uzatmanın manası yoktu. Eve döndüğümde bu pop grubu hakkında çok daha detaylı çalışmaya karar vermiştim. Zira gencecik kızlarımıza çılgınlar gibi çığlık attıran şeyin ne olduğunu öğrenmeliydim. Araştırma yaparken o marketten saldırıya uğramadan ayrıldığıma şükrettim. Çünkü bu grubun hayran kitlesi gruplarına öylesine bağlıymış ki kendilerine “army” yani ordu diyorlarmış. Gruplarına en ufak eleştiriye dahi saldırarak mukabele ediyorlarmış. Army olmak, onlar için uğrunda her türlü fedakârlığın yapılacağı bir dava demekti. Araştırma yaparken ilgili sitelerin birinde şu ilginç yoruma denk geldiğimde hem gülümsedim hem de ürperdim: “Evet gururla söylüyorum ki kızlarım beni army yaptı. Artık ben de bu saflarda bir army’im.” “Army yapmak”… bu ifade, üzerinde çok ciddi düşünülmesi gereken bir konu. Üstelik bunu bir anne söylüyordu. Tıpkı bir dine girer gibi ifade etme ihtiyacı hissetmiş kendini bu kadın. Meselenin bir pop grubu sevgisinden ibaret olmadığı aşikârdı. Daha detaylı incelemem gerekiyordu vakayı. Güney Kore menşeili bu pop gruplarının en meşhuru BTS adlı grupmuş. “K-Pop” da Kore Popu’nun kısaltmasıymış. İnanması güç ama araştırmam sırasında sırf grubun ismi yanlış telaffuz edildiği için sinir krizi geçirdiğini yazan hayranların olduğunu gördüm. Grubun tüm üyeleri erkekmiş (bunca araştırmama rağmen hala emin olamadan yazıyorum). Erkek olmalarına rağmen tıpkı kadınlar gibi makyaj yaparak klasik erkeksi görünümden oldukça uzaklaşıyorlar. Zaten sık sık LGBT hareketini desteklediklerini de ifade ediyorlar. Yani klasik cinsiyet tanımı ve rollerine karşı oldukları ortada. Zaten grubun kliplerinde cinsiyet rolleriyle ilgili açık ve net bir mesaj alamıyorsunuz. Klipler son derece kaliteli efektlerle dans figürleri üzerine kurulu. Grubun army’leri de şarkıları açarak komutanlarının(!) dans figürlerini taklit etmeye çalışıyor. Birkaç defa liseli kızların müzik dinlerken tuhaf figürler sergilediklerin şahit olmuştum. Demek o tuhaf figürler, grubun danslarını birebir taklitten ibaretti. Bu nasıl bir bağlılık ve taklit aşkıdır hayret etmemek ve dehşete kapılmamak elde değil! Yaptığım araştırmada hayran kitlesinin büyük çoğunluğunun kız olduğunu öğrendim. Üyelerinin tamamının erkek olduğu bir grup için kulağa normal gelebilir ancak bu, şu gerçeği de ortaya koyuyor: Kızlar, makyaj yapan ve erkeksi rollerden arınmış erkeklere hayran. Yani bu kızımız seveceği erkekte bu özellikleri arıyor. Günlük hayatında aradığı mükemmellikte erkeği bulamayan kızımızın daha çok sanallığa sığınacağı ortadadır. Bunun günlük hayata yansımaları üzerinde herkesin düşünmesi gerek. Özellikle “army” kızlara sahip ebeveynlerin daha fazla düşünmesi gerekir. K-pop sektörü Güney Kore’de tek kelimeyle vahşi bir sistemle işletiliyor. Pop gruplarının arkasında şirketler var. Bu şirketler şarkıcı olmak isteyen gençleri topluyor, çeşitli eğitimlerden geçiriyor ve çıkış yapabilenlerle attıkları adımın bile şirketin iznine tabi olacağı sözleşmeler imzalıyorlar. Ünlü olan grup bu dakikadan sonra şirketin tam manasıyla malı oluyor. Grup üyelerinin nerede olursa olsun yazacaklarına, söyleyeceklerine, ne yiyip ne içeceklerine hatta ne giyeceklerine bile şirket karar veriyor. Grup üyelerini aynı evde ikamet ettiren şirketler dahi var. Genellikle grup üyelerinin evlenmesi yasaklanıyor. Hatta bir grup üyesi evlendiği için hayranları büyük tepki gösterdi bunun üzerine şirket o grup üyesine evlendiği için özür diletti. Bakınız, gayet insani bir durum olan evliliği bile reddeden bir ilişki biçiminden bahsediyoruz. Şirketler, grup üyelerini insani ihtiyaçlardan münezzeh birer ilah gibi pazarlıyor. “Her halleri mükemmel ve her halleri olağan üstü” imajıyla armylerin karşısına çıkarıyorlar. Karşısında kusursuz bir varlık gören kızımız da bu sahte ilahın yaptığı her şeyi körü körüne taklit etmekten kendini alamıyor. Zira o yaptıysa kesinlikle doğrudur. Bu durumun aynısı erkekler de futbolcular için geçerli. Ancak futbol sözleşmeleri bile K-pop şirketlerinin sözleşmeleri yanında masum kalıyor. Yani evlatlarımız sadece bir pop grubu seyretmiyor; şirketlerce köleleştirilmiş sahte ilahları seyrediyorlar. Kızlarımız, hayranlık çığlıkları atarken aslında bir insana değil tanrı olarak gördüğü bir varlığa çığlık atıyor. Bu psikolojideki birinin ilah olarak gördüğü birine yöneltilen bir eleştiriye saldırganlıkla cevap vermesi de artık tuhaf olmasa gerek. Ortada bir pop akımının din yerine ikame edildiği gerçeği var. Gençlerimiz gözlerimizin önünde kayıp gidiyor. Bir şeyler yapmamız lazım! Araştırmam sırasında rastladığım nice dehşet verici detay olsa da yukarıda yazdıklarımın yeterli olduğunu düşünüyorum. Zira bu bilgiler dahi ne tür bir problemle karşı karşıya olduğumuzu apaçık şekilde ortaya koyuyor. Konuyu daha detaylı öğrenmek isteyenler için Dr. Mücahit Gültekin ile Psikolojik Danışman Sümeyra Demiryürek’in Youtube üzerinden gerçekleştirdikleri çok önemli söyleşiyi seyretmelerini tavsiye ederim. Sümeyra Demiryürek’in yüksek lisans tezi olarak hazırladığı Kore Dalgası konusunun işlendiği videoya Mücahit Gültekin Hoca’nın Youtube kanalından ulaşabilirsiniz. Bu çok önemli tezi yakın zamanda kitap olarak da okuyabileceğiz. Peki, gençlerimiz neden “köle ilahlara” çıldırmışçasına bağlanmış durumda? Neden attıkları her adımı dahi taklit etme derdindeler? Bunda ebeveynlerin rolü nedir? Bu soruları da gelecek yazımızda cevaplandırmaya çalışacağız. Feyzullah Akdağ
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.