Toplumun kanayan yarısı oldu kiralar ve kira fiyatları. Bir tarafta ev sahipleri diğer tarafta kiracılar. Ev sahipleri enflasyon karşısında eriyen kiralarından dertli, kiracılar da aynı şekilde enflasyon karşısında eriyen gelirlerinden ve yetirememekten ve hatta ev sahiplerinin istedikleri kiraları ödeyememekten ve ödeyememe korkusundan dertli.
Peki burada asıl sorunun kaynağı ne?
Biz buraya nasıl ve neden geldik.
Gayrimenkul fiyatları yaklaşık 2 yıl önce dolar kurunun dalgalanması ile yükselişe geçmişti. Dövizin yükseliş etkisiyle konut maliyetleri de artmış, bununla birlikte önü alınamaz bir şekilde konut fiyatlarında artışlar söz konusu olmuştu. Ama bu artışların tamamen dolar, Euro veya altınla ilişkili olduğunu söyleyemeyeceğim. Fiyat artışlarının birkaç sebebi var. Ve bu sebeplerden en önemlisi İNSAN faktörü. İnsan faktörü ne alaka diyenlerin sesini duyar gibiyim… Bal gibi var. Bununla ilgili yok günün şartları bunu gerektiriyor, mecburuz fiyatları artırmaya diyenleri de duyuyorum!...
Evet! İnsan faktörü en önemli etken.
İnsanlar birkaç yıldır teknolojiyi çok iyi kullanmaya başladılar. Elinde akıllı telefonu olan herkes istediği mahalledeki gayrimenkullerin satış ve kira fiyatlarını öğrenebildiler. Teknolojinin vermiş olduğu konforu kendi egoları ile de birleştirerek kendi ekspertizliğini kendileri yaptılar. Bununla birlikte ilanlarda gördüğü fiyatlara göre kendi evini, arsasını daha üst sınıfa koydular. Akabinde de fiyat olarak “onun fiyatı buysa benim dairem daha fazla eder” diyerek kendi evlerinin fiyatlarını kendileri belirlemeye başladılar. Bu süreç böyle devam ederken ne oldu da bugün 10 insanın 10’u da kira fiyatlarını konuşur hale geldi!
Ne mi oldu?
DEPREM oldu.
Evet depremin etkisi ülkede konut kira fiyatlarında önce yüzde 100 şok etkisi oluşturdu. Çünkü insanlar deprem bölgesinde 11 ilde canlarını, mallarını kaybederken bir kısım ev sahibi vasfındaki insanlarda vicdanları deprem altında kalmışçasına kiralık olan konutlarının fiyatlarını önce iki katı fiyattan kiraya verdiler. Yetmedi 3 katına vermeye çalıştılar, yine yetmedi, yetmedi, yetmedi…
Depremden hemen 5 gün sonrasında yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Gayrimenkul danışmanı olduğum için deprem sonrasında depremzedelere yardım etmek adına bölgemizde boş olan kiralık dairelere ulaşmaya çalışıyorum. Tabi ki burada amacımız hizmet bedeli almadan depremzedelere barınma imkanı sağlayabilmek. Ki şükürler olsun firmamız bu konuda üzerine düşeni ve insanlık vazifesini sonuna kadar layıkıyla yaptı. Evinin balkonuna asılmış “SAHİBİNDEN KİRALIK” brandası gördüm. Orada yer alan telefondan ev sahibini aradım. Telefonu bir hanımefendi açtı ve kiralık daireye ihtiyacımız olduğunu söyledim. Tamam dediler. Fiyat sorduğumda “5000 TL” dediler. “Normalde 2500 TL olan yere 5000 TL istemek fırsatçılığa girer, sizin yaptığınız fırsatçılık” dedim. Ev sahibi hanımefendinin bana verdiği cevap “OLSUN. HERKES YAPIYOR” oldu. O anda anladım ki deprem olmuş kime ne, herkes kendi derdinde…
Bu yazı dizimizin devamı bir sonraki yazıda olacak. Tek seferde uzun yazarak siz değerli okuyucularımızı fazla da sıkmak istemiyorum.
Selam ve sevgilerimi iletiyorum. Kalın sağlıcakla…