FERASET VE BASİRETLE TECRÜBE EDİNME
<p>“Feraset”, ileriyi görmek, düşüncede tutarlı olmak, bir şeyde düşünerek davranmak, basiretli hareket etmek, bir şeyin gerçek özelliklerini görebilmek, demektir. İnsan, olayların iç yüzünü görebildiği, sonuçlarını önceden tahmin edip, düşünebilme yeteneğine sahip olduğu sürece ferasetli sayılır. Aynı şekilde basiretin anlamı da; uzağı görmek, sezmek, öngörü sahibi olmak, anlayıp kavramak demektir. </p>
<p>Aslında basiret, Allah’ın sıfatlarından biri olan “Basar’ın kullarındaki görüntüsüdür. Bu tecelliden nasibi olmayanların gözlerinde perde var demektir. O nedenle de olayları iyi değerlendiremezler. Basiret sahibi olan insanlar sadece beş duyu organı ile bakan ve gören insanlar demek değil, gönül gözüyle görebilen, hissedebilen, kavrayabilen insanlardır. Basiret ile feraset arasında çok ince bir anlam farkı vardır. Basiret tefekkür teenni ile ulaşılabilen bir durum iken feraset ise maharet kazanma sebebiyle elde edilen doğruyu çok çabuk kavraya bilme hadisesidir. Bazen insan yaşadıklarını tecrübe ederek ferasete ulaşabilir. Onun içinde uyanık olmanın yanı sıra ferasetin açık olması gerekir. Ferasetin açık olması içinde olgunluğa ermek, manevi yönden pişmek gerekir. Olayları değerlendirirken feraset bakış açısıyla değerlendiremezsek çoğu zaman yanlış kararlar alabilir veya hatalar yapabiliriz. </p>
<p>Bir insanın feraset yeteneğini kazanabilmesi iman nuru ile yakından ilgi ve alakası vardır. Bunu, Rabbimizin Enfal Süresi’nin 29. ayetinden bizlere hitap edişiyle anlayabiliyoruz. “Ey iman edenler! Şayet Allah’tan ittika ederseniz, o size fürkân (hem zahir, hem batında hak olanı olmayandan, iyiyi kötüden, temizi habisten ayırt edici bir marifet ve nur) verir.” Buradan da anlayacağımız gibi feraset be basiret sahibi olabilmek için sağlam bir imana ihtiyacımız var. İmanımızın derecesi ne kadar ferasetli olabileceğimizi bize söylemektedir. Yaşadığımız hayata ferasetle bakışımız bizlere bir çok tecrübeler kazandıracaktır. İnsan hayatta tecrübe kazandıkça olgunlaşır ve kemale erer; olgunlaştıkça da hikmet, feraset ve basiret sahibi olur. Hikmet; düşünce, söz ve davranışların kontrollü ve isabetli olması, basiret ise; olaylara bilgi, tecrübe ve Rabbani yardımla bakabilmek tecrübesidir. Eğer insan yaşadıklarından ders çıkarıp tecrübe edinmez ise; biyolojik olarak olgunlaşabilir fakat akli olarak olgunlaşmış olamaz. Burada asıl olan da akli ve melekeler olarak olgunlaşabilmektir. Zira hayatın özü de bu noktada gizlidir. Bu sezgiyi kazanan insanlar gelecekte olası yaşanabilecek olumsuzlukları önceden sezinleyerek bu konuda tedbirli olmaya gayret eder, kendisini ona göre hazırlar. </p>
<p>Eğer insan yaşadığı tecrübelerden ders çıkarmaz, kendisine feraset ve basiret kazandıracak melekelerini geliştirmez ise hata yapmaya, yanılmaya ve bir çok sorunlar yumağı ile karşılaşmaya mahkum olur. Onun için yapılması gereken şey bizleri feraset ve basirete ulaştıracak sebeplere sarılmalı onları iyi bilmeliyiz. Kısaca bu sebepleri şöyle sıralayabiliriz: </p>
<p>Geçmişte yaşananlardan ders almalıyız. Gerek kendi yaşadıklarımız gerekse de bizden önce yaşayan insanların hayatlarından kendimize ibretler çıkartmalıyız. Kısaca tarihteki yaşanan olayları çok iyi özümsemeli orada yapılan hataları tekerrür etmemeli, ancak önemli gördüğümüz bizlere ışık olabilecek olayları da kulaklarımıza küpe olarak takmalıyız. Bir diğer basiret ve feraset kazanma yolu istişaredir. Rabbimiz de, bizlere hayatımızın her alanında istişare yapmayı emretmektedir. İstişare ortak aklı kullanmak, toplumsal tecrübeden istifade etmek demektir. Hiç şüphesiz akıl akıldan üstündür. İnsanlar farklı alanlarda becerilere sahiptirler. Allah’ın emrine icabet ederek istişareyle hareket edenler her zaman kazançlı çıkmışlardır. Ayrıca istişarede manevi bir berekette vardır.</p>
<p>Tecrübe kazanmak, yaşananlardan ders almak, hikmet, feraset ve basirete ulaşmak kolay bir iş değildir. Tecrübe sahibi olabilmek için özel gayret etmek gerekir. Düşünmemiz, ibret almamız, tarihte de yaşanmış örneklerle karşılaştırma yapmamız ve tecrübeleri somutlaştırmamız gerekir. İşte o zaman ferasete ulaşmış olur, tecrübelerimizi doğru yönde kullanabilecek seviyeye gelmiş oluruz. Bundan sonra da bu edindiğimiz tecrübeleri doğru şekilde gelecek nesillere açık ve anlaşılır bir şekilde aktarmaya gayret göstermeli ve onlara, kendilerine ışık olan birikimlerimizi miras bırakmalıyız.</p>
<p>Önder GÜZELARSLAN</p>
Ekleme
Tarihi: 27 Mart 2021 - Cumartesi
FERASET VE BASİRETLE TECRÜBE EDİNME
<p>“Feraset”, ileriyi görmek, düşüncede tutarlı olmak, bir şeyde düşünerek davranmak, basiretli hareket etmek, bir şeyin gerçek özelliklerini görebilmek, demektir. İnsan, olayların iç yüzünü görebildiği, sonuçlarını önceden tahmin edip, düşünebilme yeteneğine sahip olduğu sürece ferasetli sayılır. Aynı şekilde basiretin anlamı da; uzağı görmek, sezmek, öngörü sahibi olmak, anlayıp kavramak demektir. </p>
<p>Aslında basiret, Allah’ın sıfatlarından biri olan “Basar’ın kullarındaki görüntüsüdür. Bu tecelliden nasibi olmayanların gözlerinde perde var demektir. O nedenle de olayları iyi değerlendiremezler. Basiret sahibi olan insanlar sadece beş duyu organı ile bakan ve gören insanlar demek değil, gönül gözüyle görebilen, hissedebilen, kavrayabilen insanlardır. Basiret ile feraset arasında çok ince bir anlam farkı vardır. Basiret tefekkür teenni ile ulaşılabilen bir durum iken feraset ise maharet kazanma sebebiyle elde edilen doğruyu çok çabuk kavraya bilme hadisesidir. Bazen insan yaşadıklarını tecrübe ederek ferasete ulaşabilir. Onun içinde uyanık olmanın yanı sıra ferasetin açık olması gerekir. Ferasetin açık olması içinde olgunluğa ermek, manevi yönden pişmek gerekir. Olayları değerlendirirken feraset bakış açısıyla değerlendiremezsek çoğu zaman yanlış kararlar alabilir veya hatalar yapabiliriz. </p>
<p>Bir insanın feraset yeteneğini kazanabilmesi iman nuru ile yakından ilgi ve alakası vardır. Bunu, Rabbimizin Enfal Süresi’nin 29. ayetinden bizlere hitap edişiyle anlayabiliyoruz. “Ey iman edenler! Şayet Allah’tan ittika ederseniz, o size fürkân (hem zahir, hem batında hak olanı olmayandan, iyiyi kötüden, temizi habisten ayırt edici bir marifet ve nur) verir.” Buradan da anlayacağımız gibi feraset be basiret sahibi olabilmek için sağlam bir imana ihtiyacımız var. İmanımızın derecesi ne kadar ferasetli olabileceğimizi bize söylemektedir. Yaşadığımız hayata ferasetle bakışımız bizlere bir çok tecrübeler kazandıracaktır. İnsan hayatta tecrübe kazandıkça olgunlaşır ve kemale erer; olgunlaştıkça da hikmet, feraset ve basiret sahibi olur. Hikmet; düşünce, söz ve davranışların kontrollü ve isabetli olması, basiret ise; olaylara bilgi, tecrübe ve Rabbani yardımla bakabilmek tecrübesidir. Eğer insan yaşadıklarından ders çıkarıp tecrübe edinmez ise; biyolojik olarak olgunlaşabilir fakat akli olarak olgunlaşmış olamaz. Burada asıl olan da akli ve melekeler olarak olgunlaşabilmektir. Zira hayatın özü de bu noktada gizlidir. Bu sezgiyi kazanan insanlar gelecekte olası yaşanabilecek olumsuzlukları önceden sezinleyerek bu konuda tedbirli olmaya gayret eder, kendisini ona göre hazırlar. </p>
<p>Eğer insan yaşadığı tecrübelerden ders çıkarmaz, kendisine feraset ve basiret kazandıracak melekelerini geliştirmez ise hata yapmaya, yanılmaya ve bir çok sorunlar yumağı ile karşılaşmaya mahkum olur. Onun için yapılması gereken şey bizleri feraset ve basirete ulaştıracak sebeplere sarılmalı onları iyi bilmeliyiz. Kısaca bu sebepleri şöyle sıralayabiliriz: </p>
<p>Geçmişte yaşananlardan ders almalıyız. Gerek kendi yaşadıklarımız gerekse de bizden önce yaşayan insanların hayatlarından kendimize ibretler çıkartmalıyız. Kısaca tarihteki yaşanan olayları çok iyi özümsemeli orada yapılan hataları tekerrür etmemeli, ancak önemli gördüğümüz bizlere ışık olabilecek olayları da kulaklarımıza küpe olarak takmalıyız. Bir diğer basiret ve feraset kazanma yolu istişaredir. Rabbimiz de, bizlere hayatımızın her alanında istişare yapmayı emretmektedir. İstişare ortak aklı kullanmak, toplumsal tecrübeden istifade etmek demektir. Hiç şüphesiz akıl akıldan üstündür. İnsanlar farklı alanlarda becerilere sahiptirler. Allah’ın emrine icabet ederek istişareyle hareket edenler her zaman kazançlı çıkmışlardır. Ayrıca istişarede manevi bir berekette vardır.</p>
<p>Tecrübe kazanmak, yaşananlardan ders almak, hikmet, feraset ve basirete ulaşmak kolay bir iş değildir. Tecrübe sahibi olabilmek için özel gayret etmek gerekir. Düşünmemiz, ibret almamız, tarihte de yaşanmış örneklerle karşılaştırma yapmamız ve tecrübeleri somutlaştırmamız gerekir. İşte o zaman ferasete ulaşmış olur, tecrübelerimizi doğru yönde kullanabilecek seviyeye gelmiş oluruz. Bundan sonra da bu edindiğimiz tecrübeleri doğru şekilde gelecek nesillere açık ve anlaşılır bir şekilde aktarmaya gayret göstermeli ve onlara, kendilerine ışık olan birikimlerimizi miras bırakmalıyız.</p>
<p>Önder GÜZELARSLAN</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.