EY İNSANLAR
EY İNSANLAR!
Ne çok geçer ayetler de değil mi?
Ey insanlar!
Ey müminler!
Ey iman edenler!
Kur'an ayetlerini okuyanlar, çokça duyarız bu hitapları. Bazen de, bulunduğumuz mekanlar da, kulak aşinası olmuşuzdur. Duyarız duymasına, okuruz okumasına da ne kadar üzerimize alırız.
Evet dostlar!
Bugün sizler ile bu önemli halimizi konuşup, bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum.
Dinimiz ile alâkalı birçok hitabı uyarıyı hamdolsun ki okuruz. Hiç âyet meali ya da tefsiri açmamış olsak bile ki bu en büyük kayıp, muhakkak bir sohbet meclisin de, bir hocayı dinlerken, ya da camiye yolu düşenlerin kulaklarına değdiği hitaplardır bunlar.
Ah değiyor değmesine de üzerimize alıyormuyuz. Aslın da bu hitapların bize şahsımıza söylendiğinin ne kadar farkındayız?
Ey İman edenler! derken; bende o iman idenlerden biriyim.
Ey inananlar! derken; bende o inananlardanım.
Ey İnsanlar! derken; o insan benim! diyormuyuz?
O hitap, ben kula! bunun ne kadar farkındayım?
Sorular, sorular.
Evet dostlar haydi soralım bunu kendimize,
Biz ALLAH'ın kulu değil miyiz?
Biz, ALLAH'ın yarattığı insan değil miyiz?
Biz, ALLAH''a iman edenlerden değil miyiz?
Ve biz, o inananların içinde değilmiyiz. Değilsek şayet zaten konuşacak birşey yok. Amaaa öyle isek bu hitap neden bizi ürpertmiyor?
Neden sadece Kuran'ın indiği zaman ki insanlara, sahabelere hitap ediliyormuş gibi algılıyoruz.
Ve yine neden?
O hitapların arkasından gelen uyarılar, kaideler kurallar bir başkasına gelmişcesine bizi etkilemiyor.
Hitabı duyuyoruz aklımıza kendimiz haricinde herkes geliyor değil mi? Herhangi bir uyarı geliyorsa bu hitabın akabinde hemen aklımıza başka isim geliyor.
Tesettür ise, başkasının tesettürü, faiz ise, hemen yakınımızda faiz yiyen, kul hakkı ise, bizim hakkımızın yenildiği düşüncesi beliriyor aklımız da.
Oysa o hitap banaa!
Ben insan olan, iman eden inandım diyen kula!
O zaman her uyarıyı kendi üzerime almam, her kural kaide de kendi kurallarımı koymam, her teselli de gönlümü teselli etmem gerekir.
Cennet anlatılıyor ise huzur bulmam, azaptan bahsediyorsa ürpermem, insan hakkı yiyen diyorsa; acaba mı? diye iç muhasebemi yapmam gerekiyor. O hitap bana dostlar, bize tek tek her birimize;
Ey insanlar, biziz!
Muhatap alınmış şahsımıza hitap edilmiştir. Abdullah ibni Mesud'un(r.a) dediği gibi;
"Siz bilseydiniz eğer, bunun(Ey insanlar!) ne demek olduğunu, sanki;" ALLAH'IN sizinle konuşmasın da ey Ali!, ey Fatıma! Ey Zehra! demesi gibidir."
Allah ondan razı olsun. Nasıl güzel anlatmış bizlere bu hitabın kişiye özel olduğunu.
İşte bizim de bu şekilde bu. hitapları şahsımıza alıp; Kainatın efendisini dinleyen;
"Ümmü SELEME"(r.a) gibi,
Ey insanlar! hitabını duyunca kalbimizin titreyip bu hitap bana; Ben insan değil miyim? dememiz gerekiyor.
"Ey insanlar!
Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye layık olan O'dur."(Fatır15)
Gülhanım CAN
Ekleme
Tarihi: 24 Mayıs 2022 - Salı
EY İNSANLAR
EY İNSANLAR!
Ne çok geçer ayetler de değil mi?
Ey insanlar!
Ey müminler!
Ey iman edenler!
Kur'an ayetlerini okuyanlar, çokça duyarız bu hitapları. Bazen de, bulunduğumuz mekanlar da, kulak aşinası olmuşuzdur. Duyarız duymasına, okuruz okumasına da ne kadar üzerimize alırız.
Evet dostlar!
Bugün sizler ile bu önemli halimizi konuşup, bazı noktalara dikkat çekmek istiyorum.
Dinimiz ile alâkalı birçok hitabı uyarıyı hamdolsun ki okuruz. Hiç âyet meali ya da tefsiri açmamış olsak bile ki bu en büyük kayıp, muhakkak bir sohbet meclisin de, bir hocayı dinlerken, ya da camiye yolu düşenlerin kulaklarına değdiği hitaplardır bunlar.
Ah değiyor değmesine de üzerimize alıyormuyuz. Aslın da bu hitapların bize şahsımıza söylendiğinin ne kadar farkındayız?
Ey İman edenler! derken; bende o iman idenlerden biriyim.
Ey inananlar! derken; bende o inananlardanım.
Ey İnsanlar! derken; o insan benim! diyormuyuz?
O hitap, ben kula! bunun ne kadar farkındayım?
Sorular, sorular.
Evet dostlar haydi soralım bunu kendimize,
Biz ALLAH'ın kulu değil miyiz?
Biz, ALLAH'ın yarattığı insan değil miyiz?
Biz, ALLAH''a iman edenlerden değil miyiz?
Ve biz, o inananların içinde değilmiyiz. Değilsek şayet zaten konuşacak birşey yok. Amaaa öyle isek bu hitap neden bizi ürpertmiyor?
Neden sadece Kuran'ın indiği zaman ki insanlara, sahabelere hitap ediliyormuş gibi algılıyoruz.
Ve yine neden?
O hitapların arkasından gelen uyarılar, kaideler kurallar bir başkasına gelmişcesine bizi etkilemiyor.
Hitabı duyuyoruz aklımıza kendimiz haricinde herkes geliyor değil mi? Herhangi bir uyarı geliyorsa bu hitabın akabinde hemen aklımıza başka isim geliyor.
Tesettür ise, başkasının tesettürü, faiz ise, hemen yakınımızda faiz yiyen, kul hakkı ise, bizim hakkımızın yenildiği düşüncesi beliriyor aklımız da.
Oysa o hitap banaa!
Ben insan olan, iman eden inandım diyen kula!
O zaman her uyarıyı kendi üzerime almam, her kural kaide de kendi kurallarımı koymam, her teselli de gönlümü teselli etmem gerekir.
Cennet anlatılıyor ise huzur bulmam, azaptan bahsediyorsa ürpermem, insan hakkı yiyen diyorsa; acaba mı? diye iç muhasebemi yapmam gerekiyor. O hitap bana dostlar, bize tek tek her birimize;
Ey insanlar, biziz!
Muhatap alınmış şahsımıza hitap edilmiştir. Abdullah ibni Mesud'un(r.a) dediği gibi;
"Siz bilseydiniz eğer, bunun(Ey insanlar!) ne demek olduğunu, sanki;" ALLAH'IN sizinle konuşmasın da ey Ali!, ey Fatıma! Ey Zehra! demesi gibidir."
Allah ondan razı olsun. Nasıl güzel anlatmış bizlere bu hitabın kişiye özel olduğunu.
İşte bizim de bu şekilde bu. hitapları şahsımıza alıp; Kainatın efendisini dinleyen;
"Ümmü SELEME"(r.a) gibi,
Ey insanlar! hitabını duyunca kalbimizin titreyip bu hitap bana; Ben insan değil miyim? dememiz gerekiyor.
"Ey insanlar!
Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye layık olan O'dur."(Fatır15)
Gülhanım CAN
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.