HALİL KÖPRÜCÜOĞLU
Köşe Yazarı
HALİL KÖPRÜCÜOĞLU
 

NURLU BİR MÜMİNİN BİR GÜNÜ

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Nurlu m&uuml;min, Kur&rsquo;an&rsquo;ın, S&uuml;nnet&rsquo;in, onların yorumları olan Nurlu eserlerin ve &Uuml;stadının; onu, Kuds&icirc; Kaynaklara bağlayan &ouml;l&ccedil;&uuml;leri ve &ouml;rnek yaşayışıyla, hayatını şekillendirir ki; D&uuml;nyaya, kulluk i&ccedil;in geldiğinin idraki i&ccedil;indedir.<br /> <br /> Bu gaye, onun zihninde daima, taze bir m&acirc;n&acirc; olarak canlı ve aksiyoner bir şekilde durur. Rabbi dışında, &acirc;zam mahl&ucirc;kata da ibadete tenezz&uuml;l etmez. Cennet gibi &acirc;zam menfaat olan bir şeyi dahi gaye-i ibadet kabul etmez. Fıtraten, &ccedil;ok zayıf olduğunu, ancak her şeyin ona iliştiğini, m&uuml;teessir ve m&uuml;teellim ettiğini; gayet &acirc;ciz bulunduğunu, halbuki bel&acirc; ve d&uuml;şmanlarının pek &ccedil;ok olduğunu; &ccedil;ok fakir olduğunu, fakat ihtiy&acirc;c&acirc;tının pek ziyade bulunduğunu; Tembel ve iktidarsız oluşunu, buna karşı hayata ait vazifelerin gayet ağır olduğunu; İnsaniyetin onu k&acirc;inatla al&acirc;kadar ettiğini, ancak sevdiği, alıştığı şeylerin zeval ve firakının, m&uuml;temadiyen onu incittiğini; aklının ona y&uuml;ksek maksatlar ve b&acirc;ki meyveler g&ouml;stermesine karşılık, elinin, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n, iktidarının, sabrının kısa olduğunu &ccedil;ok iyi bilen bir ruh sahibi olarak; bir Kad&icirc;r-i Z&uuml;lcel&acirc;lin, bir Rah&icirc;m-i Z&uuml;lcem&acirc;lin derg&acirc;hına, Namaz ve niyazla m&uuml;racaat edip; yaşadığı bu &acirc;lemde başına gelecek, beline y&uuml;klenecek işleri, vazifeleri tahamm&uuml;l i&ccedil;in yardım istemenin, halini arz etmenin, ne kadar l&uuml;zumlu bir istinat noktası olduğunu&ccedil;ok a&ccedil;ık olarak anladığından:<br /> 1.(a)-Yaratıcısının huzuruna, o g&uuml;n ilk defa &ccedil;ıkacağı ibadette, din&ccedil; olabilmek i&ccedil;in, gece, m&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar erken yatmaya &ccedil;alışır; iki rekatlık s&uuml;nneti bile, d&uuml;nya ve i&ccedil;indekilerden kıymetli olan Sabah Namazına, zamanında kalkar.<br /> <br /> b-Namazı evinde kılıyor ise m&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar seccadede, c&uuml;ppe ve sarığıyla, ailesiyle cemaat olarak kılar. M&uuml;mk&uuml;n olduğu s&uuml;rece camiye, cemaate katılır. Evde namaz kıldığı yer zihnini dağıtacak, huş&ucirc;yu bozacak şeylerden &acirc;z&acirc;de olur. Belki tebe&icirc; de olsa, zihnen, hay&acirc;len K&acirc;be&rsquo;ye doğru durulabileceği, serbest hareket edebileceği sade bir zeminde namaz kılar. Evinde, namaz i&ccedil;in b&ouml;yle bir yer ayırır.<br /> <br /> c-Risale-i Nur&rsquo;dan, 9.S&ouml;z&uuml;n 5. N&uuml;ktesinin, kıldığı namazla ilgili b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;, m&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar m&acirc;n&acirc; olarak hatırlar; bunu refleks haline getirir. Namaza, t&ouml;vbe ve istiğfarla başlar; &Acirc;y&acirc;tı tefekk&uuml;r ederek, adeta Allah&rsquo;la konuşurcasına, samimi bir halde ve en iyi bildiği sure ve &Acirc;y&acirc;tı okuyarak, huzurda olmanın idraki ve huşusuyla kılar.<br /> <br /> &ccedil;-R&uuml;ku ve Secdelerde, teslimiyetin fiilen ifadesini de ortaya koyarak, b&uuml;t&uuml;n mevcudiyetiyle, O&rsquo;nun noksandan m&uuml;nezzehliğini ifade ederek vazifesini ifa eder.<br /> <br /> d-Tahiyyatta, &ldquo;Tahiyyatla, Tayyibatlarla ifade edilen m&acirc;n&acirc;yı, Nurlu Eserlerde anlattığı gibi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r, b&uuml;t&uuml;n mahlukatın yaptığı tesbihat ve vaz&acirc;ifin O&rsquo;na takdimi m&acirc;n&acirc;sında, okumaya &ccedil;alışır. (S&ouml;z Y.E,Şualar:788)<br /> <br /> e-Tesbihat&rsquo;ı, Peygamberimiz&#39;in (asm) S&uuml;nneti olduğunu bilerek, muhakkak ve uygun tarzda yapmaya &ccedil;alışır. M&uuml;mk&uuml;nse m&uuml;stakil şekilde kendisi okur; hatta zihninin sayılarla bile meşgul olmaması, kalb&icirc; rahatı i&ccedil;in, tespih kullanır. (Risale-i Nur&#39;un Kuts&icirc; Kaynakları, A.Badıllı, Envar Yayınları,&rdquo;Hususi ezkar, evrad ve tesbihatı&rdquo;Hadis&hellip;B&ouml;l&uuml;m&uuml;,788)<br /> <br /> f-Namaz sonrası S&uuml;nnet olan Aşir okumayı; yine S&uuml;nnete g&ouml;re, &ouml;nemle yerine getirir.<br /> <br /> 2-B&uuml;t&uuml;n namazları hep aynı şekilde, zamanında, vaktin evvelinde kılar. Ezanın abdest alma zamanını değil de, namaz kılma zamanını bildirdiğini hi&ccedil; unutmaz. Aşığın, maşukunu beklediği gibi, Allah&rsquo;ın huzuruna kabul edilmek olarak idrak ettiği namazı, hasret ve heyecanla bekler.<br /> <br /> 3-Akşam/Yatsı arası (veya başka vakitte) &Uuml;stadının, S&uuml;nnet&rsquo;e uyarak yaptığı ve tesbihatında da yazılı olan altı dua ve tesbihi şevkle, o da okur.<br /> <br /> 4-Yatarken, Hizb&rsquo;&uuml;l Hakaikın başında da bulunan T&ouml;vbe-İstiğfarı yapar; bunun da S&uuml;nnet olduğunu unutmaz. &Ouml;l&uuml;m&uuml;n kardeşi h&uuml;km&uuml;ndeki uykuya girmeden &ouml;nce, bir manev&icirc; gusul alır.<br /> <br /> 5-M&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar, haftanın bazı gecelerinde, tehecc&uuml;te kalkarak; adeta en kritik zamanda bile, en &ouml;nemli şeyin, O&rsquo;na teslim olmak olduğunu, ibadet ve kulluğu hi&ccedil; unutmadığını, bu konudaki &uuml;st&uuml;n idrakini, fiilen ortaya koyar.<br /> <br /> 6-Her g&uuml;n muhakkak, mutat Kur&rsquo;an hatmine devam eder, &Uuml;stadı gibi Hizb&rsquo;&uuml;l Hakaik, Cevşen okur. Kuts&icirc; Kaynaklarla irtibatını hi&ccedil; kesmez.<br /> <br /> 7.(a) Haftanın her g&uuml;n&uuml;, mutat olarak şahsen Nurlu Eserlerden takip ederek okur; haftada en az bir g&uuml;n arkadaş grubuyla tahkikli okuma programına katılır; bir-iki g&uuml;n de umumi sohbetlere katılmaya &ccedil;alışır. Tabi ki, evinde de namaz arkalarında kısaca okunan Nurlu kitap dışında, en az bir g&uuml;n, ailesiyle beraber bulunduğu bir zaman ve zeminde, bir defa olsun, ders yapmaya, yapılan derse katılmaya gayret eder.<br /> <br /> b-Evinin hemen her tarafında gayemiz, hayatımız, hedefimiz olan, asrın Kur&rsquo;an tefsiri Nurlu Kitaplardan ve yardımcı mahiyetteki diğer eserlerden bulundurur. Cebinde ve &ccedil;antasında en az bir Risale, varsa arabasında, bir takım K&uuml;lliyat (en azından yolculuğa &ccedil;ıkarken) bulundurur.<br /> <br /> c-Her hafta, her ay, her yıl belli sayıda insana, iman hakikatlerini tanıtmayı hedef olarak belirler; bunun i&ccedil;in ciddi planlar yapar, buna ulaşmak i&ccedil;in azam&icirc; gayret sarf eder. İyiliği anlatmak, k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğ&uuml; men etmekte vazifeli olduğunu hi&ccedil; unutmaz.<br /> <br /> 8-M&uuml;mk&uuml;n olduk&ccedil;a, hi&ccedil; olmazsa haftada bir g&uuml;n oru&ccedil; tutmaya; varsa, bir plan dahilinde bor&ccedil;lu olduğu namaz ve oru&ccedil;larını &ouml;demeye &ccedil;alışır.<br /> <br /> 9-Tefekk&uuml;r, hayatının ayrılmaz bir par&ccedil;asıdır. Yemekte, istirahat ederken, gezerken, y&uuml;r&uuml;rken, iş esnasında, her zaman ve zeminde, her vesilede tefekk&uuml;r eder, tefekk&uuml;re muvaffak olabilir.<br /> <br /> 10-Nurlu hizmetlerin en az bir yerinde vazife alır; bu işini en g&uuml;zel şekilde yapar, takip eder. Bu hizmetlere az da olsa, muhakkak madd&icirc; katkıda bulunur. Hayatının ana gayesi, sadece menfaatlerine ulaşmak değil, daha &ccedil;ok fazilet ve rıza-i İl&acirc;h&icirc; ağırlıklıdır.<br /> <br /> 11-D&uuml;nyayı ve ona ait b&uuml;t&uuml;n işleri, m&uuml;lk alemine has Adetullah&rsquo;a riayet ederek değerlendirir; yapılan fiillerin değişik bir dua hali olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r. Duayı, bir sırr-ı ubudiyet olarak g&ouml;r&uuml;r. D&uuml;nya ve ona ait olanlara tebe&icirc; bir nazarla bakacağını bilir; ancak tevekk&uuml;l&uuml; doğru olarak uygular. D&uuml;nyev&icirc;, fani şeyleri kesben değil, kalben terk etmeyi bilir. Bunu, refleks haline getirir. Buna bağlı olarak da: &ldquo;Kaybettiğine &uuml;z&uuml;lmez, kazandığına sevinmez.&rdquo;&nbsp;<br /> <br /> 12-Her zaman ve zeminde, ş&uuml;kredecek halde olduğunun idrakindedir ve ş&uuml;kreder; muhakkak iktisatla yaşar.Her konuda ve her sahada, o meselenin kendine ait kanunlarına uyarak yaşar. Ancak, sebep olarak g&ouml;r&uuml;nenlere rağmen; rızk, şifa, hıfz, korunmak dahil, her şeye, ancak Allah&rsquo;ın ulaştırdığını, O&rsquo;nun yarattığını itik&acirc;t eder; bu m&acirc;n&acirc;nın ilm&icirc; izahını da bilir. Bunu ifade i&ccedil;in her işe O&rsquo;nun ismiyle, Besmeleyle başlar. Muvaffakiyetlerinde hamdi,teşekk&uuml;r&uuml; de, O&rsquo;na g&ouml;nderir. Sebeplerin ve kendisinin, acz ve fakr i&ccedil;inde olduğunun, tam olarak ve her zaman farkındadır. Tefekk&uuml;r ile bunu &ccedil;ok geliştirerek, idrak eder.<br /> <br /> 13.(a)&ldquo;Hazırlanınız, başka, daimi bir memlekete gideceksiniz.&Ouml;yle bir memleket ki, bu memleket ona nispeten bir zindan h&uuml;km&uuml;ndedir.&rdquo;<br /> <br /> b-&ldquo;Programımız budur ki; D&uuml;nya bir misafirhanedir,İnsan ise onda az duracaktır; Ve vazifesi &ccedil;ok bir misafirdir. &ldquo; fikirlerini, hayatının temel prensipleri olarak g&ouml;r&uuml;r, ahireti ve ona ait olanları en &ouml;ne alır.<br /> <br /> c-Her davranışında; ittifak, tesan&uuml;d, teav&uuml;n, uhuvvet, incizap onun karekteri; nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kem&acirc;l&acirc;ta kam&ccedil;ılamakla serbest bırakmak onun hedefidir..<br /> <br /> 14-M&uuml;minleri ve hatta b&uuml;t&uuml;n insanları, sahil-i selamete taşıyan bir faaliyette bir hademe olduğunun farkındadır ve bu ulv&icirc; vazifenin d&uuml;sturlarına da uyar. S&uuml;nnet-i Seniyye, yaşayışının, değişmez temel rehberidir. Yeme-i&ccedil;mede, oturup kalkmada, hizmetlerde ve her şeyde S&uuml;nnete uymaya &ccedil;alışır.<br /> <br /> 15-Nokta-i istinad olarak, kuvvete bedel &quot;hakkı&quot; kabul eder. Yanlışlıklar ve haksızlıklar karşısında, uygun lisanla, meden&icirc; şekilde tepkisini g&ouml;sterir. Asla neme lazım demez. K&ouml;t&uuml; ve k&ouml;t&uuml;l&uuml;kle meden&icirc; bir şekilde m&uuml;cadele eder. Hayatta m&uuml;cadeleyi değil, yardımlaşmayı d&uuml;stur olarak alır. M&uuml;tev&acirc;zidir, selim, halimdir. Fakat, Rabbi dışında, O&rsquo;nun izni haricinde, ihtiyarıyla tezell&uuml;le tenezz&uuml;l etmez. Sultanının nihayetsiz kudretine istinad ettiği, dayandığı i&ccedil;in kav&icirc;dir, kuvvetlidir. Bunları b&uuml;t&uuml;n g&uuml;nl&uuml;k hayatında ve b&uuml;t&uuml;n hadiselerde uygular.<br /> <br /> 16-İlm&icirc; tavır sahibi olarak, hep doğruların yanında olmaya; her hareketinde &ldquo;İhl&acirc;s&rdquo; ve &ldquo;Uhuvvet&rdquo; d&uuml;sturlarına, muhakkak uymaya &ccedil;alışır. Bunu kulluğunun gereği olarak g&ouml;r&uuml;r.<br /> <br /> 17-Hastalık ve musibetlerle karşılaştığında sabretmeyi bilir; Allah&rsquo;ı her t&uuml;rl&uuml; noksan ve yanlışlıktan tenzih eder. Bunu r&uuml;k&ucirc;, secde ve namaz sonrası tespihlerde, Suphanallah, S.Rabbiyel &Acirc;la ve S.Rabbiyel Az&icirc;m s&ouml;zleriyle yaparken; g&uuml;nl&uuml;k hayatında ise fiilen ve her hal&uuml;k&acirc;rda yapar, yapmasını bilir.<br /> <br /> 18-Bu asırda muhakkak cemaat olunmasının gerektiğine inanır, ekip &ccedil;alışmasının ruhuna uygun hareket eder ve bunu zaruri g&ouml;r&uuml;r. Dava arkadaşlarıyla dostluk ve muhabbetin zedelenmemesi ve bozulmaması i&ccedil;in her fedak&acirc;rlığı g&ouml;ze alır, t&uuml;kr&uuml;klerini misk&rsquo;&uuml; amber g&ouml;r&uuml;r. Onların varsa dertleriyle kendi dertleri gibi ilgilenir. Onlarla &ccedil;ok sıkı bir irtibat i&ccedil;inde olmaya gayret eder.<br /> <br /> 19-B&uuml;t&uuml;n ilişkilerinde; hangi din, ırk ve meşrepten olursa olsun b&uuml;t&uuml;n insanlara İslam&rsquo;ın nezaket ve terbiyesine uygun ve ill&acirc;k&icirc; şefkatle davranır. Başkaların imanına kuvvet verecek tarzda &ccedil;alışmanın, &ouml;nemli bir d&uuml;stur olduğunu hi&ccedil; unutmaz. Kimseye, asla, tahakk&uuml;m etmez, edemez. Medenilere ikna ile yanaşır. B&uuml;y&uuml;klerine, yakınlarına, komşularına değer verir. Onlara karşı vazifeleri olduğunun farkındadır; ihtiya&ccedil; halinde muavenet eder, yardım eder, vefalı davranır. Hayatı cidalle değil, muavenetle yaşar.<br /> <br /> 20-Kur&rsquo;an&rsquo;ın, s&acirc;lih&acirc;tı mutlak bıraktığını iyi bilir. Hanesinde tevazulu; makamında, makamın izzetine uygun davranacağını; hanım ise cesaretin ve c&ouml;mertliğin onun i&ccedil;in &ccedil;ok doğru olmadığını, Bu konularda dikkatli bulunması gerektiğini bilir ve tatbik eder.Ve b&uuml;t&uuml;n bunlarla O, insanlığın iki cihanda da mesut olması i&ccedil;in, farklılığa saygılı olan; durumun gerektirdiği meden&icirc; usul ve iletişim imkanlarını kullanan; ortak olan madd&icirc; ve manev&icirc; değerleri, doğru bir İsl&acirc;m&icirc; anlayışla yorumlayarak; nefsin hevesatına ve tecav&uuml;z&acirc;tına sed &ccedil;ekip, ruhu ulvi şeylere teşvik ve ulvi hissiyatını tatmin ederek; kendini ve diğer insanları, kem&acirc;l&acirc;ta sevk edip, &uuml;st&uuml;n insanlar haline getirmeyi, m&uuml;kemmel bir medeniyet ortaya &ccedil;ıkarmayı,yaratılış gayesi olarak g&ouml;ren;ona ulaşmaya azimle &ccedil;alışan; g&ouml;z&uuml; yaşlı bir M&uuml;mindir; Nurun Talebesidir.....<br /> <br /> NOT: Bu yazı, Tire&rsquo;deki bir Nur Sohbetinde, M.Emin Birinci Ağabeye &ldquo;Ağabey, sen de ehl-i tar&icirc;k gibi olmuşsun&rdquo; diye sormam &uuml;zerine, onun Risalelerden okuyup anlattıklarının ve ayrıca, yazılarını olduk&ccedil;a beğendiğim Ahmet Taşgetiren Beyin, Altınoluk dergisinde yayınlanan &ldquo;Sofi&rsquo;nin Bir G&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;&rdquo; yazısının etkisiyle yazılmıştı.<br /> &nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;Halil K&Ouml;PR&Uuml;C&Uuml;OĞLU</div>
Ekleme Tarihi: 30 Mayıs 2020 - Cumartesi

NURLU BİR MÜMİNİN BİR GÜNÜ

<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Nurlu m&uuml;min, Kur&rsquo;an&rsquo;ın, S&uuml;nnet&rsquo;in, onların yorumları olan Nurlu eserlerin ve &Uuml;stadının; onu, Kuds&icirc; Kaynaklara bağlayan &ouml;l&ccedil;&uuml;leri ve &ouml;rnek yaşayışıyla, hayatını şekillendirir ki; D&uuml;nyaya, kulluk i&ccedil;in geldiğinin idraki i&ccedil;indedir.<br /> <br /> Bu gaye, onun zihninde daima, taze bir m&acirc;n&acirc; olarak canlı ve aksiyoner bir şekilde durur. Rabbi dışında, &acirc;zam mahl&ucirc;kata da ibadete tenezz&uuml;l etmez. Cennet gibi &acirc;zam menfaat olan bir şeyi dahi gaye-i ibadet kabul etmez. Fıtraten, &ccedil;ok zayıf olduğunu, ancak her şeyin ona iliştiğini, m&uuml;teessir ve m&uuml;teellim ettiğini; gayet &acirc;ciz bulunduğunu, halbuki bel&acirc; ve d&uuml;şmanlarının pek &ccedil;ok olduğunu; &ccedil;ok fakir olduğunu, fakat ihtiy&acirc;c&acirc;tının pek ziyade bulunduğunu; Tembel ve iktidarsız oluşunu, buna karşı hayata ait vazifelerin gayet ağır olduğunu; İnsaniyetin onu k&acirc;inatla al&acirc;kadar ettiğini, ancak sevdiği, alıştığı şeylerin zeval ve firakının, m&uuml;temadiyen onu incittiğini; aklının ona y&uuml;ksek maksatlar ve b&acirc;ki meyveler g&ouml;stermesine karşılık, elinin, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n, iktidarının, sabrının kısa olduğunu &ccedil;ok iyi bilen bir ruh sahibi olarak; bir Kad&icirc;r-i Z&uuml;lcel&acirc;lin, bir Rah&icirc;m-i Z&uuml;lcem&acirc;lin derg&acirc;hına, Namaz ve niyazla m&uuml;racaat edip; yaşadığı bu &acirc;lemde başına gelecek, beline y&uuml;klenecek işleri, vazifeleri tahamm&uuml;l i&ccedil;in yardım istemenin, halini arz etmenin, ne kadar l&uuml;zumlu bir istinat noktası olduğunu&ccedil;ok a&ccedil;ık olarak anladığından:<br /> 1.(a)-Yaratıcısının huzuruna, o g&uuml;n ilk defa &ccedil;ıkacağı ibadette, din&ccedil; olabilmek i&ccedil;in, gece, m&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar erken yatmaya &ccedil;alışır; iki rekatlık s&uuml;nneti bile, d&uuml;nya ve i&ccedil;indekilerden kıymetli olan Sabah Namazına, zamanında kalkar.<br /> <br /> b-Namazı evinde kılıyor ise m&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar seccadede, c&uuml;ppe ve sarığıyla, ailesiyle cemaat olarak kılar. M&uuml;mk&uuml;n olduğu s&uuml;rece camiye, cemaate katılır. Evde namaz kıldığı yer zihnini dağıtacak, huş&ucirc;yu bozacak şeylerden &acirc;z&acirc;de olur. Belki tebe&icirc; de olsa, zihnen, hay&acirc;len K&acirc;be&rsquo;ye doğru durulabileceği, serbest hareket edebileceği sade bir zeminde namaz kılar. Evinde, namaz i&ccedil;in b&ouml;yle bir yer ayırır.<br /> <br /> c-Risale-i Nur&rsquo;dan, 9.S&ouml;z&uuml;n 5. N&uuml;ktesinin, kıldığı namazla ilgili b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml;, m&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar m&acirc;n&acirc; olarak hatırlar; bunu refleks haline getirir. Namaza, t&ouml;vbe ve istiğfarla başlar; &Acirc;y&acirc;tı tefekk&uuml;r ederek, adeta Allah&rsquo;la konuşurcasına, samimi bir halde ve en iyi bildiği sure ve &Acirc;y&acirc;tı okuyarak, huzurda olmanın idraki ve huşusuyla kılar.<br /> <br /> &ccedil;-R&uuml;ku ve Secdelerde, teslimiyetin fiilen ifadesini de ortaya koyarak, b&uuml;t&uuml;n mevcudiyetiyle, O&rsquo;nun noksandan m&uuml;nezzehliğini ifade ederek vazifesini ifa eder.<br /> <br /> d-Tahiyyatta, &ldquo;Tahiyyatla, Tayyibatlarla ifade edilen m&acirc;n&acirc;yı, Nurlu Eserlerde anlattığı gibi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r, b&uuml;t&uuml;n mahlukatın yaptığı tesbihat ve vaz&acirc;ifin O&rsquo;na takdimi m&acirc;n&acirc;sında, okumaya &ccedil;alışır. (S&ouml;z Y.E,Şualar:788)<br /> <br /> e-Tesbihat&rsquo;ı, Peygamberimiz&#39;in (asm) S&uuml;nneti olduğunu bilerek, muhakkak ve uygun tarzda yapmaya &ccedil;alışır. M&uuml;mk&uuml;nse m&uuml;stakil şekilde kendisi okur; hatta zihninin sayılarla bile meşgul olmaması, kalb&icirc; rahatı i&ccedil;in, tespih kullanır. (Risale-i Nur&#39;un Kuts&icirc; Kaynakları, A.Badıllı, Envar Yayınları,&rdquo;Hususi ezkar, evrad ve tesbihatı&rdquo;Hadis&hellip;B&ouml;l&uuml;m&uuml;,788)<br /> <br /> f-Namaz sonrası S&uuml;nnet olan Aşir okumayı; yine S&uuml;nnete g&ouml;re, &ouml;nemle yerine getirir.<br /> <br /> 2-B&uuml;t&uuml;n namazları hep aynı şekilde, zamanında, vaktin evvelinde kılar. Ezanın abdest alma zamanını değil de, namaz kılma zamanını bildirdiğini hi&ccedil; unutmaz. Aşığın, maşukunu beklediği gibi, Allah&rsquo;ın huzuruna kabul edilmek olarak idrak ettiği namazı, hasret ve heyecanla bekler.<br /> <br /> 3-Akşam/Yatsı arası (veya başka vakitte) &Uuml;stadının, S&uuml;nnet&rsquo;e uyarak yaptığı ve tesbihatında da yazılı olan altı dua ve tesbihi şevkle, o da okur.<br /> <br /> 4-Yatarken, Hizb&rsquo;&uuml;l Hakaikın başında da bulunan T&ouml;vbe-İstiğfarı yapar; bunun da S&uuml;nnet olduğunu unutmaz. &Ouml;l&uuml;m&uuml;n kardeşi h&uuml;km&uuml;ndeki uykuya girmeden &ouml;nce, bir manev&icirc; gusul alır.<br /> <br /> 5-M&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar, haftanın bazı gecelerinde, tehecc&uuml;te kalkarak; adeta en kritik zamanda bile, en &ouml;nemli şeyin, O&rsquo;na teslim olmak olduğunu, ibadet ve kulluğu hi&ccedil; unutmadığını, bu konudaki &uuml;st&uuml;n idrakini, fiilen ortaya koyar.<br /> <br /> 6-Her g&uuml;n muhakkak, mutat Kur&rsquo;an hatmine devam eder, &Uuml;stadı gibi Hizb&rsquo;&uuml;l Hakaik, Cevşen okur. Kuts&icirc; Kaynaklarla irtibatını hi&ccedil; kesmez.<br /> <br /> 7.(a) Haftanın her g&uuml;n&uuml;, mutat olarak şahsen Nurlu Eserlerden takip ederek okur; haftada en az bir g&uuml;n arkadaş grubuyla tahkikli okuma programına katılır; bir-iki g&uuml;n de umumi sohbetlere katılmaya &ccedil;alışır. Tabi ki, evinde de namaz arkalarında kısaca okunan Nurlu kitap dışında, en az bir g&uuml;n, ailesiyle beraber bulunduğu bir zaman ve zeminde, bir defa olsun, ders yapmaya, yapılan derse katılmaya gayret eder.<br /> <br /> b-Evinin hemen her tarafında gayemiz, hayatımız, hedefimiz olan, asrın Kur&rsquo;an tefsiri Nurlu Kitaplardan ve yardımcı mahiyetteki diğer eserlerden bulundurur. Cebinde ve &ccedil;antasında en az bir Risale, varsa arabasında, bir takım K&uuml;lliyat (en azından yolculuğa &ccedil;ıkarken) bulundurur.<br /> <br /> c-Her hafta, her ay, her yıl belli sayıda insana, iman hakikatlerini tanıtmayı hedef olarak belirler; bunun i&ccedil;in ciddi planlar yapar, buna ulaşmak i&ccedil;in azam&icirc; gayret sarf eder. İyiliği anlatmak, k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğ&uuml; men etmekte vazifeli olduğunu hi&ccedil; unutmaz.<br /> <br /> 8-M&uuml;mk&uuml;n olduk&ccedil;a, hi&ccedil; olmazsa haftada bir g&uuml;n oru&ccedil; tutmaya; varsa, bir plan dahilinde bor&ccedil;lu olduğu namaz ve oru&ccedil;larını &ouml;demeye &ccedil;alışır.<br /> <br /> 9-Tefekk&uuml;r, hayatının ayrılmaz bir par&ccedil;asıdır. Yemekte, istirahat ederken, gezerken, y&uuml;r&uuml;rken, iş esnasında, her zaman ve zeminde, her vesilede tefekk&uuml;r eder, tefekk&uuml;re muvaffak olabilir.<br /> <br /> 10-Nurlu hizmetlerin en az bir yerinde vazife alır; bu işini en g&uuml;zel şekilde yapar, takip eder. Bu hizmetlere az da olsa, muhakkak madd&icirc; katkıda bulunur. Hayatının ana gayesi, sadece menfaatlerine ulaşmak değil, daha &ccedil;ok fazilet ve rıza-i İl&acirc;h&icirc; ağırlıklıdır.<br /> <br /> 11-D&uuml;nyayı ve ona ait b&uuml;t&uuml;n işleri, m&uuml;lk alemine has Adetullah&rsquo;a riayet ederek değerlendirir; yapılan fiillerin değişik bir dua hali olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r. Duayı, bir sırr-ı ubudiyet olarak g&ouml;r&uuml;r. D&uuml;nya ve ona ait olanlara tebe&icirc; bir nazarla bakacağını bilir; ancak tevekk&uuml;l&uuml; doğru olarak uygular. D&uuml;nyev&icirc;, fani şeyleri kesben değil, kalben terk etmeyi bilir. Bunu, refleks haline getirir. Buna bağlı olarak da: &ldquo;Kaybettiğine &uuml;z&uuml;lmez, kazandığına sevinmez.&rdquo;&nbsp;<br /> <br /> 12-Her zaman ve zeminde, ş&uuml;kredecek halde olduğunun idrakindedir ve ş&uuml;kreder; muhakkak iktisatla yaşar.Her konuda ve her sahada, o meselenin kendine ait kanunlarına uyarak yaşar. Ancak, sebep olarak g&ouml;r&uuml;nenlere rağmen; rızk, şifa, hıfz, korunmak dahil, her şeye, ancak Allah&rsquo;ın ulaştırdığını, O&rsquo;nun yarattığını itik&acirc;t eder; bu m&acirc;n&acirc;nın ilm&icirc; izahını da bilir. Bunu ifade i&ccedil;in her işe O&rsquo;nun ismiyle, Besmeleyle başlar. Muvaffakiyetlerinde hamdi,teşekk&uuml;r&uuml; de, O&rsquo;na g&ouml;nderir. Sebeplerin ve kendisinin, acz ve fakr i&ccedil;inde olduğunun, tam olarak ve her zaman farkındadır. Tefekk&uuml;r ile bunu &ccedil;ok geliştirerek, idrak eder.<br /> <br /> 13.(a)&ldquo;Hazırlanınız, başka, daimi bir memlekete gideceksiniz.&Ouml;yle bir memleket ki, bu memleket ona nispeten bir zindan h&uuml;km&uuml;ndedir.&rdquo;<br /> <br /> b-&ldquo;Programımız budur ki; D&uuml;nya bir misafirhanedir,İnsan ise onda az duracaktır; Ve vazifesi &ccedil;ok bir misafirdir. &ldquo; fikirlerini, hayatının temel prensipleri olarak g&ouml;r&uuml;r, ahireti ve ona ait olanları en &ouml;ne alır.<br /> <br /> c-Her davranışında; ittifak, tesan&uuml;d, teav&uuml;n, uhuvvet, incizap onun karekteri; nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kem&acirc;l&acirc;ta kam&ccedil;ılamakla serbest bırakmak onun hedefidir..<br /> <br /> 14-M&uuml;minleri ve hatta b&uuml;t&uuml;n insanları, sahil-i selamete taşıyan bir faaliyette bir hademe olduğunun farkındadır ve bu ulv&icirc; vazifenin d&uuml;sturlarına da uyar. S&uuml;nnet-i Seniyye, yaşayışının, değişmez temel rehberidir. Yeme-i&ccedil;mede, oturup kalkmada, hizmetlerde ve her şeyde S&uuml;nnete uymaya &ccedil;alışır.<br /> <br /> 15-Nokta-i istinad olarak, kuvvete bedel &quot;hakkı&quot; kabul eder. Yanlışlıklar ve haksızlıklar karşısında, uygun lisanla, meden&icirc; şekilde tepkisini g&ouml;sterir. Asla neme lazım demez. K&ouml;t&uuml; ve k&ouml;t&uuml;l&uuml;kle meden&icirc; bir şekilde m&uuml;cadele eder. Hayatta m&uuml;cadeleyi değil, yardımlaşmayı d&uuml;stur olarak alır. M&uuml;tev&acirc;zidir, selim, halimdir. Fakat, Rabbi dışında, O&rsquo;nun izni haricinde, ihtiyarıyla tezell&uuml;le tenezz&uuml;l etmez. Sultanının nihayetsiz kudretine istinad ettiği, dayandığı i&ccedil;in kav&icirc;dir, kuvvetlidir. Bunları b&uuml;t&uuml;n g&uuml;nl&uuml;k hayatında ve b&uuml;t&uuml;n hadiselerde uygular.<br /> <br /> 16-İlm&icirc; tavır sahibi olarak, hep doğruların yanında olmaya; her hareketinde &ldquo;İhl&acirc;s&rdquo; ve &ldquo;Uhuvvet&rdquo; d&uuml;sturlarına, muhakkak uymaya &ccedil;alışır. Bunu kulluğunun gereği olarak g&ouml;r&uuml;r.<br /> <br /> 17-Hastalık ve musibetlerle karşılaştığında sabretmeyi bilir; Allah&rsquo;ı her t&uuml;rl&uuml; noksan ve yanlışlıktan tenzih eder. Bunu r&uuml;k&ucirc;, secde ve namaz sonrası tespihlerde, Suphanallah, S.Rabbiyel &Acirc;la ve S.Rabbiyel Az&icirc;m s&ouml;zleriyle yaparken; g&uuml;nl&uuml;k hayatında ise fiilen ve her hal&uuml;k&acirc;rda yapar, yapmasını bilir.<br /> <br /> 18-Bu asırda muhakkak cemaat olunmasının gerektiğine inanır, ekip &ccedil;alışmasının ruhuna uygun hareket eder ve bunu zaruri g&ouml;r&uuml;r. Dava arkadaşlarıyla dostluk ve muhabbetin zedelenmemesi ve bozulmaması i&ccedil;in her fedak&acirc;rlığı g&ouml;ze alır, t&uuml;kr&uuml;klerini misk&rsquo;&uuml; amber g&ouml;r&uuml;r. Onların varsa dertleriyle kendi dertleri gibi ilgilenir. Onlarla &ccedil;ok sıkı bir irtibat i&ccedil;inde olmaya gayret eder.<br /> <br /> 19-B&uuml;t&uuml;n ilişkilerinde; hangi din, ırk ve meşrepten olursa olsun b&uuml;t&uuml;n insanlara İslam&rsquo;ın nezaket ve terbiyesine uygun ve ill&acirc;k&icirc; şefkatle davranır. Başkaların imanına kuvvet verecek tarzda &ccedil;alışmanın, &ouml;nemli bir d&uuml;stur olduğunu hi&ccedil; unutmaz. Kimseye, asla, tahakk&uuml;m etmez, edemez. Medenilere ikna ile yanaşır. B&uuml;y&uuml;klerine, yakınlarına, komşularına değer verir. Onlara karşı vazifeleri olduğunun farkındadır; ihtiya&ccedil; halinde muavenet eder, yardım eder, vefalı davranır. Hayatı cidalle değil, muavenetle yaşar.<br /> <br /> 20-Kur&rsquo;an&rsquo;ın, s&acirc;lih&acirc;tı mutlak bıraktığını iyi bilir. Hanesinde tevazulu; makamında, makamın izzetine uygun davranacağını; hanım ise cesaretin ve c&ouml;mertliğin onun i&ccedil;in &ccedil;ok doğru olmadığını, Bu konularda dikkatli bulunması gerektiğini bilir ve tatbik eder.Ve b&uuml;t&uuml;n bunlarla O, insanlığın iki cihanda da mesut olması i&ccedil;in, farklılığa saygılı olan; durumun gerektirdiği meden&icirc; usul ve iletişim imkanlarını kullanan; ortak olan madd&icirc; ve manev&icirc; değerleri, doğru bir İsl&acirc;m&icirc; anlayışla yorumlayarak; nefsin hevesatına ve tecav&uuml;z&acirc;tına sed &ccedil;ekip, ruhu ulvi şeylere teşvik ve ulvi hissiyatını tatmin ederek; kendini ve diğer insanları, kem&acirc;l&acirc;ta sevk edip, &uuml;st&uuml;n insanlar haline getirmeyi, m&uuml;kemmel bir medeniyet ortaya &ccedil;ıkarmayı,yaratılış gayesi olarak g&ouml;ren;ona ulaşmaya azimle &ccedil;alışan; g&ouml;z&uuml; yaşlı bir M&uuml;mindir; Nurun Talebesidir.....<br /> <br /> NOT: Bu yazı, Tire&rsquo;deki bir Nur Sohbetinde, M.Emin Birinci Ağabeye &ldquo;Ağabey, sen de ehl-i tar&icirc;k gibi olmuşsun&rdquo; diye sormam &uuml;zerine, onun Risalelerden okuyup anlattıklarının ve ayrıca, yazılarını olduk&ccedil;a beğendiğim Ahmet Taşgetiren Beyin, Altınoluk dergisinde yayınlanan &ldquo;Sofi&rsquo;nin Bir G&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;&rdquo; yazısının etkisiyle yazılmıştı.<br /> &nbsp;</div> <div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">&nbsp;Halil K&Ouml;PR&Uuml;C&Uuml;OĞLU</div>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.