4 Nisan ve Apoizmin Kutsanması!
<p><em>“Adım Abdullah, yanı Allah’ın kulu; ama kul olmayı tam yüreğine oturtmamakla birlikte, saygılı olmanın, dolayısıyla o tanrısal güçleri ne kadar üzerime gelirlerse gelsinler, özgür insanı savunmanın büyük erdem olduğuna kendimi inandırmıştım…”</em> (A. Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa Cilt II, s. 195) diyerek kendisini tarif eden Öcalan’ı ilahlaştıran zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Sümerli rahiplerin tanrıça anamı ve aşk kadını İştar’ı tapınağa oradan kral sarayına, tanrı-kralların yanına götürüşünü öldüklerinde onlarla birlikte canlı canlı mezara konuluşunu iliklerime kadar anlamıştım...”</em> (A. Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa Cilt II; s. 195) diyerek kadını tanrıçalaştıran Öcalan’ı tanrılaştıran zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Babam bana bayılıyordu. Babam herhalde kusursuz iş yapma tarzıma baktı ve gördü. Adam en kadar tehlikeli bir iş içine girdiğimi de bilenlerdendi ve buna inanmıştı. Hikâye çok ilginç ama diyordu ki, <strong>‘Senin alnında fetih işareti var’</strong> Bunun ne anlama geldiğini ben de bilmiyordum, fakat o günden bugüne kadar, iş yapma tarzımız fetih tarzıdır. Şimdi bu bana göre zor da değil. Bana göre hem yaşamın, hem tüm işlere koşmanın en makbul en sonuç alıcı tarzıdır…”</em> (A. Öcalan, Demokratik Devrimde Halk Serhildanları Cilt I; s. 286) diyerek fatihliğe soyunan Öcalan’ı, fatih (!) olarak gören zavallı HDP’liler…</p>
<p><em>“Yurtdışına çıkışımız, Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretine benziyor. O zaman Hz. Muhammed oldukça sıkıştırılmıştı, eğer bir gece daha kalsaydı boğulacaktı. İşte bizimki de tamamen böyleydi. Eğer kalsaydık bir iki ayda boğulurduk…” </em>(A. Öcalan, Serxwebûn 101, s.14) diyerek, peygamberciliğe oynayan Öcalan’ı peygamberleştiren zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Soruyorlar: ‘Kendini Lenin’e mi daha yakın hissediyorsun, Hz. Muhammed’e mi?’ Tarz olarak benim yaklaşımım Hz. Muhammed’e oldukça benziyor. Çıkış, hicret, dönüş irade, azim olarak, tempo, yoğunluk olarak oldukça benziyor. Hem biçimsellik anlamında, sosyolojik açıdan değerlendirmeleri de Marksist-Lenininst temelde geliştirmekten ve oldukça etkilenmekten geri durmuyorum…”</em> (A. Öcalan, Serxwebûn 177, s.18) diyerek Hz. Muhammed (s.a.s) ile Marks ve Lenin’i aynı seviyeye getirerek seviyesizleşen Öcalan’ı, peygamberleştirerek seviyesizleşen zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Şimdi ben, bilimsel felsefeye ulaşmış biriyim. Bilgilerin sonuçlarını derleme anlamında bir bilinç felsefesi vardır. Ona bağlıyım. Yani ona inanırım”</em> (A. Öcalan, Orta Doğu’nun Çehresini Değiştireceğiz; Cilt I; s.149) diyerek bilimi din yerine konumlandıran Öcalan’ı tanrılaştıran zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Ben uyuyan bir melek değilim. Çağın peygamberi gibi büyük savaşım içindeyim. Yani filozofluktan öteye bizimki biraz peygamberce bir eylem olarak da tanımlanabilir. Şimdi daha iyi anlıyorum. İşte diyorsun ya ‘üç bin yıllık düşüş.’ Eğer bu doğruysa, verilecek cevap biraz peygamberce olmak zorunda. Öyle kendimi halkın anladığı bir peygamber olarak değerlendirmiyorum. Ama kimi özellikleriyle biraz peygambersel çıkışa benziyor…”</em> (A. Öcalan, Serxwebûn 180, s.19) diyecek kadar ve edepsizleşen Öcalan’ı kutsayan zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Ben kendi kendime yetebiliyorum. Tanrısal yalnızlığı yaşıyorum. Kutsal bir yalnızlık bu benim kimseye ihtiyacım yok. Sizinle de saygımdan dolayı görüşüyorum. Benim adıma tanrısallık yolunda olanlar ancak yürürler, kimse kendini kandırmasın. Bütün kutsal kitapları çözdüm”</em> (A. Öcalan, 07 Nisan 2004 tarihli Avukat Görüşme Notları’ndan) diyebilecek kadar ukalalaşan Öcalan’ın peşinden koşarak zavallılaşan (!) HDP’liler…</p>
<p>İradelerini Kandil’deki uluslararası istihbarat teşkilatlarının maşalığını yapan KCK’ya teslim ederek, Öcalan’ın şahsi fantezileri arkasından koşarak, her 4 Nisan’da (Öcalan’ın doğum yıldönümü) Öcalan’ın doğduğu evi, gezdiği yeri, oturduğu ağacı kutsayarak kendi inanç ve düşünce dünyalarını İslam’ın yasakladığı ritüellerle süsleyen HDP’liler!</p>
<p>Yüzyıllardan beri Müslüman kimliğiyle İslam’a hizmet etmiş olan Kürtleri, düştüğünüz çukura düşüremeyeceksiniz.</p>
<p>Her 4 Nisan’da Öcalan’ı kutsayan PKK destekli bu güruh, makyavelist bir yaklaşımla; utanmadan ve sıkılmadan Peygamber Efendimiz (s.a.v) için tüm Türkiye’de düzenlenen “Kutlu Doğum Haftası” etkinliklerine alternatif “Kutlu Doğum” etkinlikleri de düzenlemektedirler.</p>
<p>"Çözüm Süreci" döneminde Öcalan'ı boşa çıkaran HDP-PKK ve şürekası! Öcalan’ı kutsamak, Kürtlere huzur getirmez…</p>
<p> </p>
<p><strong>NOT: Öcalan'ın din ve dine ilişkin açıklama ve düşüncelerini, "Abdullah Öcalan'ın Din Okumaları" adlı kitapta bulabilirsiniz</strong></p>
Ekleme
Tarihi: 04 Nisan 2016 - Pazartesi
4 Nisan ve Apoizmin Kutsanması!
<p><em>“Adım Abdullah, yanı Allah’ın kulu; ama kul olmayı tam yüreğine oturtmamakla birlikte, saygılı olmanın, dolayısıyla o tanrısal güçleri ne kadar üzerime gelirlerse gelsinler, özgür insanı savunmanın büyük erdem olduğuna kendimi inandırmıştım…”</em> (A. Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa Cilt II, s. 195) diyerek kendisini tarif eden Öcalan’ı ilahlaştıran zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Sümerli rahiplerin tanrıça anamı ve aşk kadını İştar’ı tapınağa oradan kral sarayına, tanrı-kralların yanına götürüşünü öldüklerinde onlarla birlikte canlı canlı mezara konuluşunu iliklerime kadar anlamıştım...”</em> (A. Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa Cilt II; s. 195) diyerek kadını tanrıçalaştıran Öcalan’ı tanrılaştıran zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Babam bana bayılıyordu. Babam herhalde kusursuz iş yapma tarzıma baktı ve gördü. Adam en kadar tehlikeli bir iş içine girdiğimi de bilenlerdendi ve buna inanmıştı. Hikâye çok ilginç ama diyordu ki, <strong>‘Senin alnında fetih işareti var’</strong> Bunun ne anlama geldiğini ben de bilmiyordum, fakat o günden bugüne kadar, iş yapma tarzımız fetih tarzıdır. Şimdi bu bana göre zor da değil. Bana göre hem yaşamın, hem tüm işlere koşmanın en makbul en sonuç alıcı tarzıdır…”</em> (A. Öcalan, Demokratik Devrimde Halk Serhildanları Cilt I; s. 286) diyerek fatihliğe soyunan Öcalan’ı, fatih (!) olarak gören zavallı HDP’liler…</p>
<p><em>“Yurtdışına çıkışımız, Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretine benziyor. O zaman Hz. Muhammed oldukça sıkıştırılmıştı, eğer bir gece daha kalsaydı boğulacaktı. İşte bizimki de tamamen böyleydi. Eğer kalsaydık bir iki ayda boğulurduk…” </em>(A. Öcalan, Serxwebûn 101, s.14) diyerek, peygamberciliğe oynayan Öcalan’ı peygamberleştiren zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Soruyorlar: ‘Kendini Lenin’e mi daha yakın hissediyorsun, Hz. Muhammed’e mi?’ Tarz olarak benim yaklaşımım Hz. Muhammed’e oldukça benziyor. Çıkış, hicret, dönüş irade, azim olarak, tempo, yoğunluk olarak oldukça benziyor. Hem biçimsellik anlamında, sosyolojik açıdan değerlendirmeleri de Marksist-Lenininst temelde geliştirmekten ve oldukça etkilenmekten geri durmuyorum…”</em> (A. Öcalan, Serxwebûn 177, s.18) diyerek Hz. Muhammed (s.a.s) ile Marks ve Lenin’i aynı seviyeye getirerek seviyesizleşen Öcalan’ı, peygamberleştirerek seviyesizleşen zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Şimdi ben, bilimsel felsefeye ulaşmış biriyim. Bilgilerin sonuçlarını derleme anlamında bir bilinç felsefesi vardır. Ona bağlıyım. Yani ona inanırım”</em> (A. Öcalan, Orta Doğu’nun Çehresini Değiştireceğiz; Cilt I; s.149) diyerek bilimi din yerine konumlandıran Öcalan’ı tanrılaştıran zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Ben uyuyan bir melek değilim. Çağın peygamberi gibi büyük savaşım içindeyim. Yani filozofluktan öteye bizimki biraz peygamberce bir eylem olarak da tanımlanabilir. Şimdi daha iyi anlıyorum. İşte diyorsun ya ‘üç bin yıllık düşüş.’ Eğer bu doğruysa, verilecek cevap biraz peygamberce olmak zorunda. Öyle kendimi halkın anladığı bir peygamber olarak değerlendirmiyorum. Ama kimi özellikleriyle biraz peygambersel çıkışa benziyor…”</em> (A. Öcalan, Serxwebûn 180, s.19) diyecek kadar ve edepsizleşen Öcalan’ı kutsayan zavallı (!) HDP’liler…</p>
<p><em>“Ben kendi kendime yetebiliyorum. Tanrısal yalnızlığı yaşıyorum. Kutsal bir yalnızlık bu benim kimseye ihtiyacım yok. Sizinle de saygımdan dolayı görüşüyorum. Benim adıma tanrısallık yolunda olanlar ancak yürürler, kimse kendini kandırmasın. Bütün kutsal kitapları çözdüm”</em> (A. Öcalan, 07 Nisan 2004 tarihli Avukat Görüşme Notları’ndan) diyebilecek kadar ukalalaşan Öcalan’ın peşinden koşarak zavallılaşan (!) HDP’liler…</p>
<p>İradelerini Kandil’deki uluslararası istihbarat teşkilatlarının maşalığını yapan KCK’ya teslim ederek, Öcalan’ın şahsi fantezileri arkasından koşarak, her 4 Nisan’da (Öcalan’ın doğum yıldönümü) Öcalan’ın doğduğu evi, gezdiği yeri, oturduğu ağacı kutsayarak kendi inanç ve düşünce dünyalarını İslam’ın yasakladığı ritüellerle süsleyen HDP’liler!</p>
<p>Yüzyıllardan beri Müslüman kimliğiyle İslam’a hizmet etmiş olan Kürtleri, düştüğünüz çukura düşüremeyeceksiniz.</p>
<p>Her 4 Nisan’da Öcalan’ı kutsayan PKK destekli bu güruh, makyavelist bir yaklaşımla; utanmadan ve sıkılmadan Peygamber Efendimiz (s.a.v) için tüm Türkiye’de düzenlenen “Kutlu Doğum Haftası” etkinliklerine alternatif “Kutlu Doğum” etkinlikleri de düzenlemektedirler.</p>
<p>"Çözüm Süreci" döneminde Öcalan'ı boşa çıkaran HDP-PKK ve şürekası! Öcalan’ı kutsamak, Kürtlere huzur getirmez…</p>
<p> </p>
<p><strong>NOT: Öcalan'ın din ve dine ilişkin açıklama ve düşüncelerini, "Abdullah Öcalan'ın Din Okumaları" adlı kitapta bulabilirsiniz</strong></p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.