Mehmet MEMDOĞLU
Köşe Yazarı
Mehmet MEMDOĞLU
 

Ehliyet ve Liyakat…!

<p>S&ouml;zl&uuml;k anlamı, <strong>&ldquo;yetki, elverişli, l&acirc;yık, yeterli olmak&rdquo;</strong>&nbsp; manalarına gelen <strong>&ldquo;ehliyet&rdquo;,</strong> aynı zamanda; bireyin din&icirc; ve hukuk&icirc; h&uuml;k&uuml;mlere muhatap olmaya elverişli oluşunu da ifade etmektedir. Daha geniş bir ifadeyle, insanların leh ve aleyhindeki hak ve sorumluluklara muhatap olabilme yeterliliğidir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Liyakat, <strong>&ldquo;bir işe ehil olmak, bir işe layık olmak&rdquo;</strong> demektir. <strong>&ldquo;İşe hakkını verme&rdquo;</strong> becerisidir. Ehil olmayan, liyakatsiz insan, emanetin gereğini de yerine getiremez. Toplumda barışın, adaletin, huzurun sağlanması, ehliyet ve liyakat sahibi insanların g&ouml;rev başına gelmeleri/getirilmeleriyle m&uuml;mk&uuml;n olabilir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Emanet, bir s&uuml;reliğine başkasının hizmetine sunulan değerdir. Emanet sahiplerinin emanet edecekleri insanda ilk arayacakları şart &ldquo;ehliyet&rdquo; ve &ldquo;liyakat&rdquo; olmalıdır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Cenab-ı Allah, Kur&rsquo;an&rsquo;ı Kerimde, <strong>&ldquo;Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında h&uuml;kmettiğiniz zaman adaletle h&uuml;kmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne g&uuml;zel &ouml;ğ&uuml;t veriyor! Ş&uuml;phesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla g&ouml;rendir.&rdquo;</strong> (Nisa:4/58) buyurarak, &nbsp;emanetin ve işin ehil kimselere verilmesinin &ouml;nemine dikkat &ccedil;ekmektedir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>&ldquo;Emin&rdquo;</strong> olmak Peygamber (s.a.v) Efendimiz vasıflarındandır. O, &ouml;rnek yaşayışıyla herkesin g&uuml;venini kazanmıştır. Mekke fethedildiğinde, Peygamber (s.a.v) Efendimiz K&acirc;be&#39;nin kapısının a&ccedil;ılmasını talep eder. K&acirc;be&#39;nin anahtarı hen&uuml;z M&uuml;sl&uuml;man olmamış Osman bin Talha&rsquo;dadır. Osman bin Talha, anahtarı Peygamber (s.a.v) Efendimiz&rsquo;e teslim eder.&nbsp; O esnada, &ccedil;ok sayıda M&uuml;sl&uuml;man bu g&ouml;revin kendilerine verilmesini bekler. Fakat Hz. Peygamber, K&acirc;be&#39;yi a&ccedil;tırıp i&ccedil;indeki putları temizletip ş&uuml;k&uuml;r i&ccedil;in iki rek&acirc;t namaz kıldıktan sonra, anahtarı yine Osman bin Talha&rsquo;ya teslim eder. Orada bulunan herkes, Peygamber Efendimiz&rsquo;in g&ouml;rev verme konusunda, <strong>&quot;ehliyet&quot;</strong> ve <strong>&quot;liy&acirc;kat&quot;</strong>i esas aldığına şahit olurlar.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Bir g&uuml;n beyleri Sultan Mahmut&#39;a: <em>&lsquo;Ayaz denilen bu k&ouml;lenin ne marifeti var ki sen ona otuz kişinin maaşı kadar maaş &ouml;d&uuml;yorsun?&rsquo;</em> dediler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sultan Mahmut bu soruya o anda cevap vermedi. Birka&ccedil; g&uuml;n sonra beylerini alarak ava &ccedil;ıktı. Yolda bir kervan g&ouml;rd&uuml;ler. Sultan Mahmut beylerden birine: <em>&lsquo;Git sor bakalım, bu kervan nereden geliyor?&rsquo;</em> dedi. Bey atını s&uuml;rerek gitti, birka&ccedil; dakika i&ccedil;inde geriye d&ouml;nd&uuml;. <em>&lsquo;Efendim kervan Rey şehrinden geliyor.&rsquo;</em> dedi. Sultan Mahmut: <em>&lsquo;Peki, nereye gidiyormuş?&rsquo;</em> diye sorunca, bey susup kaldı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bunun &uuml;zerine Sultan Mahmut başka birini g&ouml;nderdi. O da gidip geldi. <em>&lsquo;Efendim, Yemen&#39;e gidiyormuş.&rsquo;</em> dedi. Padişah: <em>&lsquo;Y&uuml;k&uuml; neymiş?&rsquo;</em> deyince, o da sustu kaldı. Bu defa padişah başka bir beye: <em>&lsquo;Sen de git y&uuml;k&uuml;n&uuml; &ouml;ğren&rsquo;</em> dedi. Bey gitti geldi. <em>&lsquo;Her cins mal var, fakat &ccedil;oğu Rey k&acirc;seleri.&rsquo;</em> dedi. Padişah: <em>&lsquo;Peki, kervan ne zaman yola &ccedil;ıkmış?&rsquo;</em> diye sorunca bey cevap veremedi.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Padişah b&ouml;yle tam otuz beyi g&ouml;nderdi, otuzu da istenen bilgileri tam olarak getiremediler. Padişah son olarak Ayaz&#39;ı &ccedil;ağırdı: <em>&lsquo;Ayaz, git bak bakalım, şu kervan nereden geliyor?&rsquo;</em> dedi. Ayaz: <em>&lsquo;Efendim, kervan g&ouml;r&uuml;n&uuml;r g&ouml;r&uuml;nmez sizin merak edeceğinizi tahmin ederek gidip gerekenleri &ouml;ğrendim. Kervan Rey&#39;den gelip Yemen&#39;e gidiyor, y&uuml;k&uuml; şudur, şu kadar at, şu kadar deveden oluşuyor, şu kadar insan var&rsquo;</em> diye kervan hakkında ayrıntılı bilgi verir. B&uuml;t&uuml;n bunları, beyler ağzı a&ccedil;ık dinliyorlardı. Ayaz tek başına otuz beyin edinemediği bilgiyi edinmişti.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Padişah beylerine d&ouml;nd&uuml;: <em>&lsquo;Ayaz&#39;a neden otuz kişinin &uuml;cretine denk &uuml;cret verdiğimi anladınız mı? G&ouml;r&uuml;yorsunuz ki bu bile onun hizmetine karşılık az geliyor.&rsquo;</em> B&ouml;ylece Ayaz&#39;ı &ccedil;ekemeyerek aleyhinde konuşan beyler utanıp yaptıklarına pişman oldular&rdquo; (G&uuml;lg&uuml;n Yazıcı- Mevl&acirc;n&acirc;&#39;nın Mesnevi&#39;sinde Ehliyet Ve Liyakat Kavramları)</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Y&ouml;netim ve iktidarı elinden alınmış bir sultana: <strong><em>&lsquo;Ni&ccedil;in devletin elinden &ccedil;ıktı, başkasına ge&ccedil;ti ve yetkilerin yok oldu?&rsquo;</em></strong> diye sorulduğunda ş&ouml;yle demiştir:</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>&lsquo;Devletim ve kuvvetim ile gururlandım, kendi g&ouml;r&uuml;ş&uuml;me ve yaptığıma razı oldum, istişareden uzak durdum, k&uuml;&ccedil;&uuml;k yaştaki ehliyetsiz kimseleri b&uuml;y&uuml;k işlerin başına getirdim, Vaktinde &ouml;nlem almadım, ihtiya&ccedil; anında bir &ccedil;&ouml;z&uuml;m i&ccedil;in fazla d&uuml;ş&uuml;nmedim ve &ccedil;are aramadım, acele edilecek bir yerde, ele ge&ccedil;en fırsatı değerlendirmede ve ihtiyacı gidermede ağır davrandım, geri durdum; bunun i&ccedil;in başıma bunlar geldi!&quot; </em></strong>(İmam-ı Gazali-Y&ouml;neticilere Altın &Ouml;ğ&uuml;tler, Semerkand Yayıncılık, Shf: 187)</p> <p>&nbsp;</p> <p>G&ouml;revin ehil ve liyakat sahibi idareci ve b&uuml;rokratlar yerine, imtiyazlı kişilere verilmesi,&nbsp; devlet idaresinde ciddi sorunları da beraberinde getirecektir. Bunun sonucunda ise &uuml;lke ekonomisi zarar g&ouml;recek, toplumda barışın, adaletin ve huzurun sağlanmasına halel gelecektir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Meşru hedeflere, gayrı meşru yollar &uuml;zerinden ulaşmak/ulaşmaya &ccedil;alışmak, varılan sonu&ccedil;lara hi&ccedil;bir zaman meşruiyet kazandırmaz...</p> <p>&nbsp;</p> <p>Tarih tekerr&uuml;rden ibaret değildir, tekerr&uuml;r eden yanlış ve hatadaki ısrardır&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Selametle kalın&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 25 Ocak 2018 - Perşembe

Ehliyet ve Liyakat…!

<p>S&ouml;zl&uuml;k anlamı, <strong>&ldquo;yetki, elverişli, l&acirc;yık, yeterli olmak&rdquo;</strong>&nbsp; manalarına gelen <strong>&ldquo;ehliyet&rdquo;,</strong> aynı zamanda; bireyin din&icirc; ve hukuk&icirc; h&uuml;k&uuml;mlere muhatap olmaya elverişli oluşunu da ifade etmektedir. Daha geniş bir ifadeyle, insanların leh ve aleyhindeki hak ve sorumluluklara muhatap olabilme yeterliliğidir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Liyakat, <strong>&ldquo;bir işe ehil olmak, bir işe layık olmak&rdquo;</strong> demektir. <strong>&ldquo;İşe hakkını verme&rdquo;</strong> becerisidir. Ehil olmayan, liyakatsiz insan, emanetin gereğini de yerine getiremez. Toplumda barışın, adaletin, huzurun sağlanması, ehliyet ve liyakat sahibi insanların g&ouml;rev başına gelmeleri/getirilmeleriyle m&uuml;mk&uuml;n olabilir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Emanet, bir s&uuml;reliğine başkasının hizmetine sunulan değerdir. Emanet sahiplerinin emanet edecekleri insanda ilk arayacakları şart &ldquo;ehliyet&rdquo; ve &ldquo;liyakat&rdquo; olmalıdır.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Cenab-ı Allah, Kur&rsquo;an&rsquo;ı Kerimde, <strong>&ldquo;Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında h&uuml;kmettiğiniz zaman adaletle h&uuml;kmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne g&uuml;zel &ouml;ğ&uuml;t veriyor! Ş&uuml;phesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla g&ouml;rendir.&rdquo;</strong> (Nisa:4/58) buyurarak, &nbsp;emanetin ve işin ehil kimselere verilmesinin &ouml;nemine dikkat &ccedil;ekmektedir.</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong>&ldquo;Emin&rdquo;</strong> olmak Peygamber (s.a.v) Efendimiz vasıflarındandır. O, &ouml;rnek yaşayışıyla herkesin g&uuml;venini kazanmıştır. Mekke fethedildiğinde, Peygamber (s.a.v) Efendimiz K&acirc;be&#39;nin kapısının a&ccedil;ılmasını talep eder. K&acirc;be&#39;nin anahtarı hen&uuml;z M&uuml;sl&uuml;man olmamış Osman bin Talha&rsquo;dadır. Osman bin Talha, anahtarı Peygamber (s.a.v) Efendimiz&rsquo;e teslim eder.&nbsp; O esnada, &ccedil;ok sayıda M&uuml;sl&uuml;man bu g&ouml;revin kendilerine verilmesini bekler. Fakat Hz. Peygamber, K&acirc;be&#39;yi a&ccedil;tırıp i&ccedil;indeki putları temizletip ş&uuml;k&uuml;r i&ccedil;in iki rek&acirc;t namaz kıldıktan sonra, anahtarı yine Osman bin Talha&rsquo;ya teslim eder. Orada bulunan herkes, Peygamber Efendimiz&rsquo;in g&ouml;rev verme konusunda, <strong>&quot;ehliyet&quot;</strong> ve <strong>&quot;liy&acirc;kat&quot;</strong>i esas aldığına şahit olurlar.</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Bir g&uuml;n beyleri Sultan Mahmut&#39;a: <em>&lsquo;Ayaz denilen bu k&ouml;lenin ne marifeti var ki sen ona otuz kişinin maaşı kadar maaş &ouml;d&uuml;yorsun?&rsquo;</em> dediler.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Sultan Mahmut bu soruya o anda cevap vermedi. Birka&ccedil; g&uuml;n sonra beylerini alarak ava &ccedil;ıktı. Yolda bir kervan g&ouml;rd&uuml;ler. Sultan Mahmut beylerden birine: <em>&lsquo;Git sor bakalım, bu kervan nereden geliyor?&rsquo;</em> dedi. Bey atını s&uuml;rerek gitti, birka&ccedil; dakika i&ccedil;inde geriye d&ouml;nd&uuml;. <em>&lsquo;Efendim kervan Rey şehrinden geliyor.&rsquo;</em> dedi. Sultan Mahmut: <em>&lsquo;Peki, nereye gidiyormuş?&rsquo;</em> diye sorunca, bey susup kaldı.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Bunun &uuml;zerine Sultan Mahmut başka birini g&ouml;nderdi. O da gidip geldi. <em>&lsquo;Efendim, Yemen&#39;e gidiyormuş.&rsquo;</em> dedi. Padişah: <em>&lsquo;Y&uuml;k&uuml; neymiş?&rsquo;</em> deyince, o da sustu kaldı. Bu defa padişah başka bir beye: <em>&lsquo;Sen de git y&uuml;k&uuml;n&uuml; &ouml;ğren&rsquo;</em> dedi. Bey gitti geldi. <em>&lsquo;Her cins mal var, fakat &ccedil;oğu Rey k&acirc;seleri.&rsquo;</em> dedi. Padişah: <em>&lsquo;Peki, kervan ne zaman yola &ccedil;ıkmış?&rsquo;</em> diye sorunca bey cevap veremedi.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Padişah b&ouml;yle tam otuz beyi g&ouml;nderdi, otuzu da istenen bilgileri tam olarak getiremediler. Padişah son olarak Ayaz&#39;ı &ccedil;ağırdı: <em>&lsquo;Ayaz, git bak bakalım, şu kervan nereden geliyor?&rsquo;</em> dedi. Ayaz: <em>&lsquo;Efendim, kervan g&ouml;r&uuml;n&uuml;r g&ouml;r&uuml;nmez sizin merak edeceğinizi tahmin ederek gidip gerekenleri &ouml;ğrendim. Kervan Rey&#39;den gelip Yemen&#39;e gidiyor, y&uuml;k&uuml; şudur, şu kadar at, şu kadar deveden oluşuyor, şu kadar insan var&rsquo;</em> diye kervan hakkında ayrıntılı bilgi verir. B&uuml;t&uuml;n bunları, beyler ağzı a&ccedil;ık dinliyorlardı. Ayaz tek başına otuz beyin edinemediği bilgiyi edinmişti.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Padişah beylerine d&ouml;nd&uuml;: <em>&lsquo;Ayaz&#39;a neden otuz kişinin &uuml;cretine denk &uuml;cret verdiğimi anladınız mı? G&ouml;r&uuml;yorsunuz ki bu bile onun hizmetine karşılık az geliyor.&rsquo;</em> B&ouml;ylece Ayaz&#39;ı &ccedil;ekemeyerek aleyhinde konuşan beyler utanıp yaptıklarına pişman oldular&rdquo; (G&uuml;lg&uuml;n Yazıcı- Mevl&acirc;n&acirc;&#39;nın Mesnevi&#39;sinde Ehliyet Ve Liyakat Kavramları)</p> <p>&nbsp;</p> <p>&ldquo;Y&ouml;netim ve iktidarı elinden alınmış bir sultana: <strong><em>&lsquo;Ni&ccedil;in devletin elinden &ccedil;ıktı, başkasına ge&ccedil;ti ve yetkilerin yok oldu?&rsquo;</em></strong> diye sorulduğunda ş&ouml;yle demiştir:</p> <p>&nbsp;</p> <p><strong><em>&lsquo;Devletim ve kuvvetim ile gururlandım, kendi g&ouml;r&uuml;ş&uuml;me ve yaptığıma razı oldum, istişareden uzak durdum, k&uuml;&ccedil;&uuml;k yaştaki ehliyetsiz kimseleri b&uuml;y&uuml;k işlerin başına getirdim, Vaktinde &ouml;nlem almadım, ihtiya&ccedil; anında bir &ccedil;&ouml;z&uuml;m i&ccedil;in fazla d&uuml;ş&uuml;nmedim ve &ccedil;are aramadım, acele edilecek bir yerde, ele ge&ccedil;en fırsatı değerlendirmede ve ihtiyacı gidermede ağır davrandım, geri durdum; bunun i&ccedil;in başıma bunlar geldi!&quot; </em></strong>(İmam-ı Gazali-Y&ouml;neticilere Altın &Ouml;ğ&uuml;tler, Semerkand Yayıncılık, Shf: 187)</p> <p>&nbsp;</p> <p>G&ouml;revin ehil ve liyakat sahibi idareci ve b&uuml;rokratlar yerine, imtiyazlı kişilere verilmesi,&nbsp; devlet idaresinde ciddi sorunları da beraberinde getirecektir. Bunun sonucunda ise &uuml;lke ekonomisi zarar g&ouml;recek, toplumda barışın, adaletin ve huzurun sağlanmasına halel gelecektir.</p> <p>&nbsp;</p> <p>Meşru hedeflere, gayrı meşru yollar &uuml;zerinden ulaşmak/ulaşmaya &ccedil;alışmak, varılan sonu&ccedil;lara hi&ccedil;bir zaman meşruiyet kazandırmaz...</p> <p>&nbsp;</p> <p>Tarih tekerr&uuml;rden ibaret değildir, tekerr&uuml;r eden yanlış ve hatadaki ısrardır&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>Selametle kalın&hellip;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p> <p>&nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.