“GEZİ” OLMADI, “ODTÜ” DENEYELİM!
<p>Değerli dostlar!</p>
<p> </p>
<p>Farklılıklarımızı (etnik, inanç, düşünce v.s) birer zenginlik aracı olarak görmedik; görmüyoruz…</p>
<p> </p>
<p>Yıllarca; "Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur" telkinleriyle; dostça düşünmeyi, dostça bakışmayı, dostça konuşmayı unuttuk…</p>
<p> </p>
<p>Kendi kendimize dost olmadık, olamadık. Sürekli bir sanal düşman paranoyasıyla büyüdük, büyütüldük…</p>
<p> </p>
<p>Kendi canımızı, kendi kardeşimizi, kendi insanımızı hep potansiyel düşman olarak gördük, gösterdik gibi…</p>
<p> </p>
<p>Bu kirli düşünceler ve hamasetvari fikirler; kalbimizi, zihnimizi toplumumuzu kirletti ve bu gidişle de kirletmeye devam edecek…</p>
<p> </p>
<p>Türkiye aylarca Taksim Gezi Parkı olaylarını konuştu; konuşmaya da devam ediyor. Bilindiği gibi, Gezi olayları maksadını aşmış ve tam bir provokasyona dönüştürülmüştü. Kontrolden çıkan olaylar, o gün itibarıyla maalesef marjinal grupların kontrolüne girmişti. Bu marjinal gruplar, Türkiye'de en çok da Alevi kökenli vatandaşlarımız üzerinde etkili olmaktadırlar. Bunu bilen uluslararası derin güçler ve istihbarat servisleri de Türkiye'deki bu tip marjinal gruplara kolayca sızabiliyorlar ve çok kolayca yönlendirebiliyorlar.</p>
<p> </p>
<p>Nitekim olaylar sadece İstanbul ile sınırlı kalmadı. Türkiye’nin birçok ilinde (77) benzer olaylar yaşandı. Eylemler esnasında hayatını kaybedenler, yaralananlar oldu. Milyarlarca maddi zararlar meydana geldi. Gerçekleştirilen eylemlerde “vandalizm” tavan yaptı.</p>
<p>Eylemciler sosyal medya üzerinden (özellikle facebook ve twitter) birbirlerini haberleştiler. 31 Mayıs günü akşam 16:00’dan itibaren 12 saat içinde konu ile ilgili 3 ana hashtag (etiket) grubu için 2 milyon tweet atıldı. Tweetlerin 90’ı Türkiye kökenli olup, bunların 88’i Türkçe idi. Maalesef, “sosyal medya” içinde şüpheli ve tamamen yanlış birçok haber de toplum tarafından doğru olarak algılandı.</p>
<p>Gezi ve sonrası meydana gelen olaylar, hassas ve kırılgan bir yapıya sahip olan Türkiye’nin toplumsal ve sosyal fay hatlarını yerinden oynatmaya yetti ve toplumsal dokumuzun ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu gösterdi; Türkiye toplumunda hissedilir derecede kamplaşmalar oluşturdu. Bu kamplaşmalar bir an zihnimde 1980 öncesi sokak çatışmalarını canlandırdı. Şükürler olsun, bugün Türkiye’de karşılıklı sokak çatışmaları yaşanmıyor ama bu yaşanmayacak manasına da gelmez. Çatışmalar şimdilik sosyal medya üzerinden farklı bir boyutta devam ediyor. Hesapları olanlar bilir; “sosyal medya” üzerinden karşılıklı küfürleşmeler, dalaşmalar ve engellemeler tüm hızıyla devam ediyor.</p>
<p>Peki hedeflenen nedir? Halkı birbirleriyle çatıştırarak kamplara bölmek ve yeryüzündeki mezhep çatışmalarına benzer bir çatışmayı tetikleyerek, bütün dünyaya, "Bakın Türkiye'de de mezhep çatışmaları yaşanıyor!" diyebilmek… Türkiye halkı olarak bu şer güçlerinin oyunlarına gelmemeliyiz.</p>
<p> </p>
<p>Bir şekilde, Gezi ve sonrasındaki olaylarda hedeflediklerine ulaşamayan, istediklerini gerçekleştiremeyen marjinal gruplar ve uluslararası derin bağlantıları, son olarak Ankara’da, ODTÜ arazisi içerisinde geçecek olan yolu bahane ederek; kendilerince yarım kalan bir hesabı kapatmaya çalışıyorlar. Yani ODTÜ’de final...</p>
<p> </p>
<p>Neden ODTÜ… ?</p>
<p>-Bilindiği gibi, 1980 öncesi ideolojik kamplaşma ve çatışmaların önemli yerlerinden biri de ODTÜ’ydü. Üniversite yerleşkesinin ve binalarının, sol örgütlerce cephanelik gibi kullanıldığı unutulmuş değildir…</p>
<p>-12 Eylül öncesi sokak çatışmaları, bir kuşağı yok etti. Bu ülkenin okumuş 5 bine yakın genci, sağ-sol kavgalarında birbirlerini öldürdükleri unutulmuş değildir…</p>
<p>-En son 21 Eylül 2013 günü, Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü binası ile Dikmen Caddesi üzerinde bulunan Polisevi’ne roketatarla saldıran DHKP/C’li teröristlerin, kaçmak için ODTÜ ormanlarını tercih ettikleri bilinmektedir…</p>
<p>Sonuç olarak: İktidar ya da muhalefet, bütün kesimler, Türkiye'nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki; bir kıvılcım bir ormanı yok edebilir, etmiştir de. “Arap Baharı” denilen olaylar, M. Bouazizi’nin arabaya doldurduğu sebze meyveyi satarken zabıtalarca yakalanmasıyla başlamıştır…</p>
<p> </p>
<p>Kendimize ve geleceğimiz olan çocuklarımıza gönül penceresinden, sevgiyle bakmayı öğretmeliyiz; birbirimizi sevmeliyiz. Birbirimizi sevmeyi öğrenmedikçe huzurlu ve mutlu bir toplum olamayız. Sağduyulu olmak, milletin arasına fitne sokacak eylem ve söylemlerden uzat durmak ve fitnecilere fırsat vermemek …</p>
<p> </p>
<p>İşte toplumsal barışın formülasyonu…</p>
<p> </p>
<p>Mesele ağaç değil, mesele yol değil! Halâ anlaşılmadı mı?</p>
<p> </p>
<p>“Fitne uykudadır, uyandırana Allah lânet etsin!” (Hz. Muhammed)</p>
Ekleme
Tarihi: 26 Ekim 2013 - Cumartesi
“GEZİ” OLMADI, “ODTÜ” DENEYELİM!
<p>Değerli dostlar!</p>
<p> </p>
<p>Farklılıklarımızı (etnik, inanç, düşünce v.s) birer zenginlik aracı olarak görmedik; görmüyoruz…</p>
<p> </p>
<p>Yıllarca; "Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur" telkinleriyle; dostça düşünmeyi, dostça bakışmayı, dostça konuşmayı unuttuk…</p>
<p> </p>
<p>Kendi kendimize dost olmadık, olamadık. Sürekli bir sanal düşman paranoyasıyla büyüdük, büyütüldük…</p>
<p> </p>
<p>Kendi canımızı, kendi kardeşimizi, kendi insanımızı hep potansiyel düşman olarak gördük, gösterdik gibi…</p>
<p> </p>
<p>Bu kirli düşünceler ve hamasetvari fikirler; kalbimizi, zihnimizi toplumumuzu kirletti ve bu gidişle de kirletmeye devam edecek…</p>
<p> </p>
<p>Türkiye aylarca Taksim Gezi Parkı olaylarını konuştu; konuşmaya da devam ediyor. Bilindiği gibi, Gezi olayları maksadını aşmış ve tam bir provokasyona dönüştürülmüştü. Kontrolden çıkan olaylar, o gün itibarıyla maalesef marjinal grupların kontrolüne girmişti. Bu marjinal gruplar, Türkiye'de en çok da Alevi kökenli vatandaşlarımız üzerinde etkili olmaktadırlar. Bunu bilen uluslararası derin güçler ve istihbarat servisleri de Türkiye'deki bu tip marjinal gruplara kolayca sızabiliyorlar ve çok kolayca yönlendirebiliyorlar.</p>
<p> </p>
<p>Nitekim olaylar sadece İstanbul ile sınırlı kalmadı. Türkiye’nin birçok ilinde (77) benzer olaylar yaşandı. Eylemler esnasında hayatını kaybedenler, yaralananlar oldu. Milyarlarca maddi zararlar meydana geldi. Gerçekleştirilen eylemlerde “vandalizm” tavan yaptı.</p>
<p>Eylemciler sosyal medya üzerinden (özellikle facebook ve twitter) birbirlerini haberleştiler. 31 Mayıs günü akşam 16:00’dan itibaren 12 saat içinde konu ile ilgili 3 ana hashtag (etiket) grubu için 2 milyon tweet atıldı. Tweetlerin 90’ı Türkiye kökenli olup, bunların 88’i Türkçe idi. Maalesef, “sosyal medya” içinde şüpheli ve tamamen yanlış birçok haber de toplum tarafından doğru olarak algılandı.</p>
<p>Gezi ve sonrası meydana gelen olaylar, hassas ve kırılgan bir yapıya sahip olan Türkiye’nin toplumsal ve sosyal fay hatlarını yerinden oynatmaya yetti ve toplumsal dokumuzun ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu gösterdi; Türkiye toplumunda hissedilir derecede kamplaşmalar oluşturdu. Bu kamplaşmalar bir an zihnimde 1980 öncesi sokak çatışmalarını canlandırdı. Şükürler olsun, bugün Türkiye’de karşılıklı sokak çatışmaları yaşanmıyor ama bu yaşanmayacak manasına da gelmez. Çatışmalar şimdilik sosyal medya üzerinden farklı bir boyutta devam ediyor. Hesapları olanlar bilir; “sosyal medya” üzerinden karşılıklı küfürleşmeler, dalaşmalar ve engellemeler tüm hızıyla devam ediyor.</p>
<p>Peki hedeflenen nedir? Halkı birbirleriyle çatıştırarak kamplara bölmek ve yeryüzündeki mezhep çatışmalarına benzer bir çatışmayı tetikleyerek, bütün dünyaya, "Bakın Türkiye'de de mezhep çatışmaları yaşanıyor!" diyebilmek… Türkiye halkı olarak bu şer güçlerinin oyunlarına gelmemeliyiz.</p>
<p> </p>
<p>Bir şekilde, Gezi ve sonrasındaki olaylarda hedeflediklerine ulaşamayan, istediklerini gerçekleştiremeyen marjinal gruplar ve uluslararası derin bağlantıları, son olarak Ankara’da, ODTÜ arazisi içerisinde geçecek olan yolu bahane ederek; kendilerince yarım kalan bir hesabı kapatmaya çalışıyorlar. Yani ODTÜ’de final...</p>
<p> </p>
<p>Neden ODTÜ… ?</p>
<p>-Bilindiği gibi, 1980 öncesi ideolojik kamplaşma ve çatışmaların önemli yerlerinden biri de ODTÜ’ydü. Üniversite yerleşkesinin ve binalarının, sol örgütlerce cephanelik gibi kullanıldığı unutulmuş değildir…</p>
<p>-12 Eylül öncesi sokak çatışmaları, bir kuşağı yok etti. Bu ülkenin okumuş 5 bine yakın genci, sağ-sol kavgalarında birbirlerini öldürdükleri unutulmuş değildir…</p>
<p>-En son 21 Eylül 2013 günü, Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü binası ile Dikmen Caddesi üzerinde bulunan Polisevi’ne roketatarla saldıran DHKP/C’li teröristlerin, kaçmak için ODTÜ ormanlarını tercih ettikleri bilinmektedir…</p>
<p>Sonuç olarak: İktidar ya da muhalefet, bütün kesimler, Türkiye'nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki; bir kıvılcım bir ormanı yok edebilir, etmiştir de. “Arap Baharı” denilen olaylar, M. Bouazizi’nin arabaya doldurduğu sebze meyveyi satarken zabıtalarca yakalanmasıyla başlamıştır…</p>
<p> </p>
<p>Kendimize ve geleceğimiz olan çocuklarımıza gönül penceresinden, sevgiyle bakmayı öğretmeliyiz; birbirimizi sevmeliyiz. Birbirimizi sevmeyi öğrenmedikçe huzurlu ve mutlu bir toplum olamayız. Sağduyulu olmak, milletin arasına fitne sokacak eylem ve söylemlerden uzat durmak ve fitnecilere fırsat vermemek …</p>
<p> </p>
<p>İşte toplumsal barışın formülasyonu…</p>
<p> </p>
<p>Mesele ağaç değil, mesele yol değil! Halâ anlaşılmadı mı?</p>
<p> </p>
<p>“Fitne uykudadır, uyandırana Allah lânet etsin!” (Hz. Muhammed)</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.