“KAN” İLE BAŞLAYAN DOSTLUK
<p>Başlığı görüp de “kan ile dostluk olur mu?” dediğinizi duyar gibiyim...</p>
<p>“Kan” denildiğinde insanın aklına “savaş, çatışma, ölüm, acı ve gözyaşı” geliyor. Ve toplumun genelinde de bu şekilde algılanıyor. İnsan vücudunun yaşam kaynağı olan “kan”ın toplum nezdinde böyle olumsuz bir algısı varken, güzel dostluklara da vesile olabildiğini duymak, gerçekten çok güzel...</p>
<p>“Kan” ile dostluk başlar mı?</p>
<p>Evet. Meğer “kan” ile çok güzel dostluklar da kurulabiliyormuş. Karşılıksız… Sadece ve sadece ahde vefa gereği...</p>
<p>İslam âlemi olarak bir Kurban Bayramı coşkusunu daha yaşadık Elhamdülillah. Çok şükür. Ve bu vesile ile gidilen yakın akraba, dost, arkadaş ve komşular...</p>
<p>Bayramın ikinci günü… Bayram ziyaretindeyiz. Telefonu çaldı dostumuzun.</p>
<p>- “Efendim M. D. ağabey” derken yüzündeki o mutluğu görmeliydiniz. Çok kısa bir telefon görüşmesinden sonra, dostluğumuzun hukukuna binaen: “Sizi bu kadar mutlu eden şeyi biz de öğrenebilir miyiz?” dedik.</p>
<p>- Gözleri yaşararak, “bir dostum” dedi. “Yıllardır her Cuma günü ve her bayramda bizleri arar bu dostumuz” dedi ve başladı bu “kan” ile başlayan dostluğun hikâyesini anlatmaya.</p>
<p>“Yıl 2006, yer Ankara, mevsim sonbahar; akşam saatleri, gece mesaisi için hazırlanıyoruz. Bir arkadaşımız heyecanla girdi büroya. ‘kan’ lazım dedi. 0RH (+) . Ben de, benim kan grubum tutuyor, kime lazım ise verelim dedim. Arkadaşımız da ‘yarın sabah Ankara Üniversitesi Hastanesi’nde kalp kapakçıklarından ameliyat olacak olan 3 yaşındaki Süleyman çocuk için lazım.’ Ve ekledi: ‘Sabaha acilmiş’ dedi.</p>
<p>Sabah görevden çıktıktan sonra, üç arkadaşımla birlikte, Cebeci’deki Ankara Üniversitesi Hastanesi’ne gittik. Diyarbakır’dan acil olarak getirilen, Marangoz M.D.’nin dördüncü çocuğu olan Süleyman için kan vermeye başladık. O sırada, M.D.’nin korku ve heyecanını hiç unutamıyorum. Kan verme işlemi bittikten sonra istirahat için hastaneden ayrıldık.</p>
<p>Bir gün sonra, Süleyman’ın ameliyatının nasıl geçtiğini öğrenmek için babasını telefonla aradım. Babası; ‘ameliyatının çok başarılı geçtiğini, doktorlarının birkaç güne kadar kısmet olursa Süleyman’ı taburcu edebileceklerini’ söyledi.</p>
<p>Süleyman kardeşimizi taburcu olmadan, bir kez de hastanede ziyaret imkânı bulduk. Maşallah çok iyi idi. Boncuk boncuk gözleri, ışıl ışıl parlıyordu. Ziyaretimizden bir hafta sonra taburcu edilmiş, ailesiyle birlikte Diyarbakır’a dönmüşlerdi.</p>
<p>Türkiye zor bir dönemden geçiyordu yine... PKK terörü ve yaşanan çatışmalardan dolayı, güvenlik güçlerine ve polise hep mesafeli duran M.D. ve ailesi, o günden sonra özellikle Emniyet camiasına biraz daha sempati duymaya başladı. Hatta liseyi yeni bitirecek olan kızı, bu olaydan sonra polis olmaya karar verdi. Tabii bu kararı çevrede baskı görmesine neden oldu. Ama bu kızımızın çevresine olan cevabı çok manidardır: “Ankara’da kardeşime kan vermek için siz değil, bu devletin polisleri koştu”. Ve kararından da vazgeçmedi bu yürekli kızımız.</p>
<p>İşte o günden beri, aralıksız olarak, her cuma ve her bayramda bizleri arar, sorar M.D. kardeşimiz. Tabii Süleyman da şu an11 yaşına basmış, artık delikanlılık çağları kapıda... Allah hayırlı, sağlıklı, uzun ömürler versin” dedi. Ve bu güzel hikâyeyi sonlandırdı.</p>
<p>Dostumuzu dinlerken ben de o anları yaşadım sanki, çok duygulandım. Hayatın bir gerçeği olan bu hikâye; insanımızın şefkatini, mertliğini, kadirşinaslığını bir ahde vefa örneği olarak gözler önüne seriyor. </p>
<p>Aslında “bir” olan ve mayası İslam ile yoğrulmuş Anadolu insanının her zaman bu “bir”liğini muhafaza edebileceği kanaatini ve ümidini taşıyanlardanım.</p>
<p>Ne mutlu dostluğu bilenlere...</p>
<p>Ne mutlu dostlarına dost olabilenlere...</p>
<p>Ne mutlu dosta ve dostluklara ahde vefa gösterebilenlere...</p>
<p>Kalın sağlıcakla efendim...</p>
Ekleme
Tarihi: 18 Ekim 2013 - Cuma
“KAN” İLE BAŞLAYAN DOSTLUK
<p>Başlığı görüp de “kan ile dostluk olur mu?” dediğinizi duyar gibiyim...</p>
<p>“Kan” denildiğinde insanın aklına “savaş, çatışma, ölüm, acı ve gözyaşı” geliyor. Ve toplumun genelinde de bu şekilde algılanıyor. İnsan vücudunun yaşam kaynağı olan “kan”ın toplum nezdinde böyle olumsuz bir algısı varken, güzel dostluklara da vesile olabildiğini duymak, gerçekten çok güzel...</p>
<p>“Kan” ile dostluk başlar mı?</p>
<p>Evet. Meğer “kan” ile çok güzel dostluklar da kurulabiliyormuş. Karşılıksız… Sadece ve sadece ahde vefa gereği...</p>
<p>İslam âlemi olarak bir Kurban Bayramı coşkusunu daha yaşadık Elhamdülillah. Çok şükür. Ve bu vesile ile gidilen yakın akraba, dost, arkadaş ve komşular...</p>
<p>Bayramın ikinci günü… Bayram ziyaretindeyiz. Telefonu çaldı dostumuzun.</p>
<p>- “Efendim M. D. ağabey” derken yüzündeki o mutluğu görmeliydiniz. Çok kısa bir telefon görüşmesinden sonra, dostluğumuzun hukukuna binaen: “Sizi bu kadar mutlu eden şeyi biz de öğrenebilir miyiz?” dedik.</p>
<p>- Gözleri yaşararak, “bir dostum” dedi. “Yıllardır her Cuma günü ve her bayramda bizleri arar bu dostumuz” dedi ve başladı bu “kan” ile başlayan dostluğun hikâyesini anlatmaya.</p>
<p>“Yıl 2006, yer Ankara, mevsim sonbahar; akşam saatleri, gece mesaisi için hazırlanıyoruz. Bir arkadaşımız heyecanla girdi büroya. ‘kan’ lazım dedi. 0RH (+) . Ben de, benim kan grubum tutuyor, kime lazım ise verelim dedim. Arkadaşımız da ‘yarın sabah Ankara Üniversitesi Hastanesi’nde kalp kapakçıklarından ameliyat olacak olan 3 yaşındaki Süleyman çocuk için lazım.’ Ve ekledi: ‘Sabaha acilmiş’ dedi.</p>
<p>Sabah görevden çıktıktan sonra, üç arkadaşımla birlikte, Cebeci’deki Ankara Üniversitesi Hastanesi’ne gittik. Diyarbakır’dan acil olarak getirilen, Marangoz M.D.’nin dördüncü çocuğu olan Süleyman için kan vermeye başladık. O sırada, M.D.’nin korku ve heyecanını hiç unutamıyorum. Kan verme işlemi bittikten sonra istirahat için hastaneden ayrıldık.</p>
<p>Bir gün sonra, Süleyman’ın ameliyatının nasıl geçtiğini öğrenmek için babasını telefonla aradım. Babası; ‘ameliyatının çok başarılı geçtiğini, doktorlarının birkaç güne kadar kısmet olursa Süleyman’ı taburcu edebileceklerini’ söyledi.</p>
<p>Süleyman kardeşimizi taburcu olmadan, bir kez de hastanede ziyaret imkânı bulduk. Maşallah çok iyi idi. Boncuk boncuk gözleri, ışıl ışıl parlıyordu. Ziyaretimizden bir hafta sonra taburcu edilmiş, ailesiyle birlikte Diyarbakır’a dönmüşlerdi.</p>
<p>Türkiye zor bir dönemden geçiyordu yine... PKK terörü ve yaşanan çatışmalardan dolayı, güvenlik güçlerine ve polise hep mesafeli duran M.D. ve ailesi, o günden sonra özellikle Emniyet camiasına biraz daha sempati duymaya başladı. Hatta liseyi yeni bitirecek olan kızı, bu olaydan sonra polis olmaya karar verdi. Tabii bu kararı çevrede baskı görmesine neden oldu. Ama bu kızımızın çevresine olan cevabı çok manidardır: “Ankara’da kardeşime kan vermek için siz değil, bu devletin polisleri koştu”. Ve kararından da vazgeçmedi bu yürekli kızımız.</p>
<p>İşte o günden beri, aralıksız olarak, her cuma ve her bayramda bizleri arar, sorar M.D. kardeşimiz. Tabii Süleyman da şu an11 yaşına basmış, artık delikanlılık çağları kapıda... Allah hayırlı, sağlıklı, uzun ömürler versin” dedi. Ve bu güzel hikâyeyi sonlandırdı.</p>
<p>Dostumuzu dinlerken ben de o anları yaşadım sanki, çok duygulandım. Hayatın bir gerçeği olan bu hikâye; insanımızın şefkatini, mertliğini, kadirşinaslığını bir ahde vefa örneği olarak gözler önüne seriyor. </p>
<p>Aslında “bir” olan ve mayası İslam ile yoğrulmuş Anadolu insanının her zaman bu “bir”liğini muhafaza edebileceği kanaatini ve ümidini taşıyanlardanım.</p>
<p>Ne mutlu dostluğu bilenlere...</p>
<p>Ne mutlu dostlarına dost olabilenlere...</p>
<p>Ne mutlu dosta ve dostluklara ahde vefa gösterebilenlere...</p>
<p>Kalın sağlıcakla efendim...</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.