PENSİLVANYA MEKTUBU
<p>Başbakan’ın Dolmabahçe buluşmaları, Türkiye gündemi için milat olarak kabul edilmiştir. Başbakan Dolmabahçe’de bugüne kadar; sanatçılar, akademisyenler, STK’lar, akil adamların da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ve kuruluş ile toplantılar gerçekleştirmiştir.</p>
<p> </p>
<p>Kamuoyunda en çok konuşulan buluşma ise, Başbakan Erdoğan’ın, “27 Nisan e-muhtırası” olarak geçen bildiriden bir hafta sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile bir araya gelmesi idi. Yaklaşık 2,5 saat süren görüşmenin ardından kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmamış, bu da görüşmeye ilişkin pek çok iddianın ortaya atılmasına neden olmuştu.</p>
<p> </p>
<p>Dolmabahçe’nin bu seferki misafirleri gazeteciler ve basın mensuplarıydı. Görüşme bu kez kapalı kapılar ardında yapılmamış, gündemdeki gelişmelere ilişkin kafalarda oluşan sorular ve cevapları kamuoyu ile paylaşıldı.</p>
<p> </p>
<p>17 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra, operasyonunun ikinci dalgasını oluşturan 25 Aralık operasyonunun ana hedefinin Başbakan Erdoğan olduğu tezi artık yavaş yavaş netleşmeye başlıyor. Söz konusu operasyonlar, uzun zamandır kamuoyunda dillendirilen "Erdoğan’sız AK Parti" senaryolarının hayata geçirilmesi olarak da değerlendirilebilir. </p>
<p> </p>
<p>Kamuoyunda nasıl tevil edilirse edilsin, Başbakan Erdoğan’ın da gündeminde olan Hocaefendi’nin son mektubu, kısmen bir pazarlık, kısmen de bir barış çağrısıdır. Hocaefendi’nin mektubunun satır aralarından öne çıkan mesajlara bakacak olursak:</p>
<p> </p>
<p>1-“22 Aralık 2013, Pennsylvania” İngilizce yazılmış. Her yıl “Türkçe Olimpiyatları” düzenleyen bir Camianın başındaki isim olan Hocaefendi, Pennsylvania’nın Türkçe yazılışını kullanabilirdi. Neden İngilizcesini yazmayı tercih etti?</p>
<p> </p>
<p>2- Sayın Cumhurbaşkanı’ndan, Cemaate destek ve sahip çıkmasını, değilse hakem rolü oymasını talep ediliyor. Mektubun satır aralarında “Sayın Cumhurbaşkanı siz de bu çatışmaya müdahilsiniz ve eğer devreye girmezseniz bu daha uzayacaktır.” mesajı sıkıştırılmış.</p>
<p> </p>
<p>3- Geçmişte kendilerine “Hizmet”, “Hareket”, “Cemaat” veya “Camia” derken, geçmişteki isimlendirmelerden bir rahatsızlık mı var? Cemaat üyeleri geçmişte hizmet hareketi adı altında çalışırken, her tür ve renkten insana hitap etmiyorlar mıydı?</p>
<p> </p>
<p>4- Dershaneler kapatılmamalıdır. Başbakan, Cemaat’in başka kurumlarındaki mensuplarına olan tepkisinden, dershaneleri tümden kapama cihetine gitti. (Mazlum rolü oynanarak, kendilerine yönelik oluşan karşı tepkileri kırma. Kamuoyuna yönelik bir nevi algı yönetimi)</p>
<p> </p>
<p>5- Devletten ve Cemaat’ten bağımsız, kendine özgü bir yargı yapılanmasının oluştuğu ve kendisinin de bundan rahatsızlık duyduğunu ifade ediyor.</p>
<p> </p>
<p>6- Özellikle, kimi medya organlarının yakışıksız bir dil kullanarak ortamı daha da gerdiğini, sosyal ve görsel medyadaki bu kötü propagandanın sona ermesini istiyor. Bu kara propagandanın engellenmesi durumunda, Cemaat medyasının da karşı propagandayı bırakacağı mesajını veriyor. (Sulh çağrısı olmakla birlikte, üstü kapalı bir ifade ile meydana okuma da var.)</p>
<p> </p>
<p>7- Başbakan’ın başta dershaneler olmak üzere, meydana gelen krizi iyi idare edemediğini, Başbakan’ın yetersizliğinden; duruma Cumhurbaşkanı’nın müdahale etmesini istiyor. Cumhurbaşkanı’nı kendisi (hizmet hareketi) ile Başbakan arasında aracı olmaya ve ciddi etkiler karşısında yetkilerini kullanmaya çağırıyor.</p>
<p> </p>
<p>8- Devlet kurumlarındaki (emniyet ve yargıdaki) atama furyasının durdurulmasını ve kamu kurumlarına memur alımlarda Cemaatin kadrolaşma iddialarından büyük rahatsızlık duyduğunu, açıkça dile getiriyor.</p>
<p> </p>
<p>9- Giriş cümlesinde “hizmet hareketi” tanımlamasına rahatsızlık duyulduğu ifade edilirken, mektubun ortalarında kendisi “hizmet hareketi” tabirini kullanıyor.</p>
<p> </p>
<p>10-, "Bugün bize karşı yapılan, yarın sizlere de yapılabilir... Bu durumda bizimle beraber hareket edin." Mesajı ile Türkiye'deki diğer cemaatlere yönelik üstü örtülü bir tehdit mesajı dillendiriliyor.</p>
<p> </p>
<p>11- Mektubun sonunda, Hizmet hareketine yönelik samimi yaklaşımlara, kendilerinin de samimiyetle karşılık vereceklerini ifade ediliyor.</p>
<p> </p>
<p>Buna karşılık Başbakan Erdoğan’ın mesajları ise gayet açık ve net. Başbakan’ın “paralel yapılanma” konusunda, Cemaatten bir cevap, bir hareket beklediği söylenebilir. Başbakan’ın açıklamalardan çıkan net mesaj ise, son yaşananlar nedeniyle devlet içerisindeki hiçbir paralel yapılanmaya müsaade edilmeyeceğini konusundaki kararlılığıydı.</p>
<p> </p>
<p>Başbakan Erdoğan, 17 Aralık operasyonunu “paralel devlet” olarak tanımlıyor. (bu paralel yapılanmadan, şimdiye kadar haberdar olmaması ise tartışılır.) Başbakan bu tanımlamayı yaparken, çalışma ofisine konulan dinleme cihazlarının müsebbiplerinden tutun da son operasyonların karanlık noktalarının aydınlatılamamış olmasının da bu tür yapılanmaları güçlendireceğini belirtiyor. Başbakan’ın bu ifadelerinden şu sonuca ulaşabiliriz: Demokrasimiz yeterince şeffaf değil.</p>
<p> </p>
<p>Başbakan’ın dikkat çektiği “paralel yapılanma” konusunda, Cemaatin üst düzey yöneticilerinden olduğunu iddia eden biri, yazdığı ihbar mektubunda: “Kendimi ihbar ediyorum. Öğrencilerim oldu, gayri ahlaki yöntemlerle devlet içerisine sızan, sızdıran kişiler oldu. Bu ülkede büyük bir paralel devlet yapılanması vardır. Bu ülkede paralel devletin kendisini feda eden savcıları var, evet görüyoruz varlar, ama bu ülkenin adaletli savcıları yok mu, adalet dağıtan hakimleri yok mu...?</p>
<p> </p>
<p>İç Anadolu eğitim danışmanı. Eğitim danışmanının altında üniversite mesulü, mezun mesulü, devre mesulü( lise 1, 2, 3, 4), emineri mesulü( hizmet evinde kalmayan kişiler ve evleriyle ilgilenmek amacıyla oluşturuldu), kek mesulü (üniversiteyi kendi ilinde okuyan öğrenciler için oluşturulan yapı), lise mesulü, ilköğretim mesulü, imam hatim mesulü... Bu şekilde sıralanıp gitmektedir...”* diyerek, iddialarıyla tartışmaya yeni bir boyut kazandırmıştır.</p>
<p> </p>
<p> Evet, şeffaf olan demokrasilerde, bu tür yapıların oluşması mümkün değildir.</p>
<p> </p>
<p>Devlet aklının yerinde bir algı yönetimi kullanarak (ki son günlerde bunu yapmaya başladı) "Bizim problemimiz, Cemaatlerle, memurlarla değil. Devleti cemaat, grup, tarikat vs. mantığıyla yönetmek isteyenleredir…” diyerek, kamuoyunda oluşabilecek yanlış bir algılamaya sebebiyet vermemelidir.</p>
<p> </p>
<p>Türkiye’de, mevcut AK Parti iktidarının iç ve dış politikasını tasvip etmeyenler olabilir. Beğenmeyenlerin olması demokrasinin gereğidir. İktidarın değişmesini isteyen bu gruplar, bunun yolunu bir nevi paralel yapılanmalar kurarak değil de siyaseten ve açıktan yapmalıdırlar. Demokratik mücadeleler, alenen ve meşru araçlarla yapılır.</p>
<p> </p>
<p>İktidarları değiştirecek yegâne kasa sandıktır. Sandığın anahtarı ise halktır.</p>
<p> </p>
<p>Selametle kalın efendim…</p>
<p> </p>
<p> *<a href="http://www.timeturk.com/tr/2013/12/31/paralel-devlet-i-anlatip-kendini-ihbar-etti.html@kendinelaik#.UsscvNJdWZ8">http://www.timeturk.com/tr/2013/12/31/paralel-devlet-i-anlatip-kendini-ihbar-etti.html@kendinelaik#.UsscvNJdWZ8</a></p>
<p> </p>
Ekleme
Tarihi: 07 Ocak 2014 - Salı
PENSİLVANYA MEKTUBU
<p>Başbakan’ın Dolmabahçe buluşmaları, Türkiye gündemi için milat olarak kabul edilmiştir. Başbakan Dolmabahçe’de bugüne kadar; sanatçılar, akademisyenler, STK’lar, akil adamların da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ve kuruluş ile toplantılar gerçekleştirmiştir.</p>
<p> </p>
<p>Kamuoyunda en çok konuşulan buluşma ise, Başbakan Erdoğan’ın, “27 Nisan e-muhtırası” olarak geçen bildiriden bir hafta sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile bir araya gelmesi idi. Yaklaşık 2,5 saat süren görüşmenin ardından kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmamış, bu da görüşmeye ilişkin pek çok iddianın ortaya atılmasına neden olmuştu.</p>
<p> </p>
<p>Dolmabahçe’nin bu seferki misafirleri gazeteciler ve basın mensuplarıydı. Görüşme bu kez kapalı kapılar ardında yapılmamış, gündemdeki gelişmelere ilişkin kafalarda oluşan sorular ve cevapları kamuoyu ile paylaşıldı.</p>
<p> </p>
<p>17 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra, operasyonunun ikinci dalgasını oluşturan 25 Aralık operasyonunun ana hedefinin Başbakan Erdoğan olduğu tezi artık yavaş yavaş netleşmeye başlıyor. Söz konusu operasyonlar, uzun zamandır kamuoyunda dillendirilen "Erdoğan’sız AK Parti" senaryolarının hayata geçirilmesi olarak da değerlendirilebilir. </p>
<p> </p>
<p>Kamuoyunda nasıl tevil edilirse edilsin, Başbakan Erdoğan’ın da gündeminde olan Hocaefendi’nin son mektubu, kısmen bir pazarlık, kısmen de bir barış çağrısıdır. Hocaefendi’nin mektubunun satır aralarından öne çıkan mesajlara bakacak olursak:</p>
<p> </p>
<p>1-“22 Aralık 2013, Pennsylvania” İngilizce yazılmış. Her yıl “Türkçe Olimpiyatları” düzenleyen bir Camianın başındaki isim olan Hocaefendi, Pennsylvania’nın Türkçe yazılışını kullanabilirdi. Neden İngilizcesini yazmayı tercih etti?</p>
<p> </p>
<p>2- Sayın Cumhurbaşkanı’ndan, Cemaate destek ve sahip çıkmasını, değilse hakem rolü oymasını talep ediliyor. Mektubun satır aralarında “Sayın Cumhurbaşkanı siz de bu çatışmaya müdahilsiniz ve eğer devreye girmezseniz bu daha uzayacaktır.” mesajı sıkıştırılmış.</p>
<p> </p>
<p>3- Geçmişte kendilerine “Hizmet”, “Hareket”, “Cemaat” veya “Camia” derken, geçmişteki isimlendirmelerden bir rahatsızlık mı var? Cemaat üyeleri geçmişte hizmet hareketi adı altında çalışırken, her tür ve renkten insana hitap etmiyorlar mıydı?</p>
<p> </p>
<p>4- Dershaneler kapatılmamalıdır. Başbakan, Cemaat’in başka kurumlarındaki mensuplarına olan tepkisinden, dershaneleri tümden kapama cihetine gitti. (Mazlum rolü oynanarak, kendilerine yönelik oluşan karşı tepkileri kırma. Kamuoyuna yönelik bir nevi algı yönetimi)</p>
<p> </p>
<p>5- Devletten ve Cemaat’ten bağımsız, kendine özgü bir yargı yapılanmasının oluştuğu ve kendisinin de bundan rahatsızlık duyduğunu ifade ediyor.</p>
<p> </p>
<p>6- Özellikle, kimi medya organlarının yakışıksız bir dil kullanarak ortamı daha da gerdiğini, sosyal ve görsel medyadaki bu kötü propagandanın sona ermesini istiyor. Bu kara propagandanın engellenmesi durumunda, Cemaat medyasının da karşı propagandayı bırakacağı mesajını veriyor. (Sulh çağrısı olmakla birlikte, üstü kapalı bir ifade ile meydana okuma da var.)</p>
<p> </p>
<p>7- Başbakan’ın başta dershaneler olmak üzere, meydana gelen krizi iyi idare edemediğini, Başbakan’ın yetersizliğinden; duruma Cumhurbaşkanı’nın müdahale etmesini istiyor. Cumhurbaşkanı’nı kendisi (hizmet hareketi) ile Başbakan arasında aracı olmaya ve ciddi etkiler karşısında yetkilerini kullanmaya çağırıyor.</p>
<p> </p>
<p>8- Devlet kurumlarındaki (emniyet ve yargıdaki) atama furyasının durdurulmasını ve kamu kurumlarına memur alımlarda Cemaatin kadrolaşma iddialarından büyük rahatsızlık duyduğunu, açıkça dile getiriyor.</p>
<p> </p>
<p>9- Giriş cümlesinde “hizmet hareketi” tanımlamasına rahatsızlık duyulduğu ifade edilirken, mektubun ortalarında kendisi “hizmet hareketi” tabirini kullanıyor.</p>
<p> </p>
<p>10-, "Bugün bize karşı yapılan, yarın sizlere de yapılabilir... Bu durumda bizimle beraber hareket edin." Mesajı ile Türkiye'deki diğer cemaatlere yönelik üstü örtülü bir tehdit mesajı dillendiriliyor.</p>
<p> </p>
<p>11- Mektubun sonunda, Hizmet hareketine yönelik samimi yaklaşımlara, kendilerinin de samimiyetle karşılık vereceklerini ifade ediliyor.</p>
<p> </p>
<p>Buna karşılık Başbakan Erdoğan’ın mesajları ise gayet açık ve net. Başbakan’ın “paralel yapılanma” konusunda, Cemaatten bir cevap, bir hareket beklediği söylenebilir. Başbakan’ın açıklamalardan çıkan net mesaj ise, son yaşananlar nedeniyle devlet içerisindeki hiçbir paralel yapılanmaya müsaade edilmeyeceğini konusundaki kararlılığıydı.</p>
<p> </p>
<p>Başbakan Erdoğan, 17 Aralık operasyonunu “paralel devlet” olarak tanımlıyor. (bu paralel yapılanmadan, şimdiye kadar haberdar olmaması ise tartışılır.) Başbakan bu tanımlamayı yaparken, çalışma ofisine konulan dinleme cihazlarının müsebbiplerinden tutun da son operasyonların karanlık noktalarının aydınlatılamamış olmasının da bu tür yapılanmaları güçlendireceğini belirtiyor. Başbakan’ın bu ifadelerinden şu sonuca ulaşabiliriz: Demokrasimiz yeterince şeffaf değil.</p>
<p> </p>
<p>Başbakan’ın dikkat çektiği “paralel yapılanma” konusunda, Cemaatin üst düzey yöneticilerinden olduğunu iddia eden biri, yazdığı ihbar mektubunda: “Kendimi ihbar ediyorum. Öğrencilerim oldu, gayri ahlaki yöntemlerle devlet içerisine sızan, sızdıran kişiler oldu. Bu ülkede büyük bir paralel devlet yapılanması vardır. Bu ülkede paralel devletin kendisini feda eden savcıları var, evet görüyoruz varlar, ama bu ülkenin adaletli savcıları yok mu, adalet dağıtan hakimleri yok mu...?</p>
<p> </p>
<p>İç Anadolu eğitim danışmanı. Eğitim danışmanının altında üniversite mesulü, mezun mesulü, devre mesulü( lise 1, 2, 3, 4), emineri mesulü( hizmet evinde kalmayan kişiler ve evleriyle ilgilenmek amacıyla oluşturuldu), kek mesulü (üniversiteyi kendi ilinde okuyan öğrenciler için oluşturulan yapı), lise mesulü, ilköğretim mesulü, imam hatim mesulü... Bu şekilde sıralanıp gitmektedir...”* diyerek, iddialarıyla tartışmaya yeni bir boyut kazandırmıştır.</p>
<p> </p>
<p> Evet, şeffaf olan demokrasilerde, bu tür yapıların oluşması mümkün değildir.</p>
<p> </p>
<p>Devlet aklının yerinde bir algı yönetimi kullanarak (ki son günlerde bunu yapmaya başladı) "Bizim problemimiz, Cemaatlerle, memurlarla değil. Devleti cemaat, grup, tarikat vs. mantığıyla yönetmek isteyenleredir…” diyerek, kamuoyunda oluşabilecek yanlış bir algılamaya sebebiyet vermemelidir.</p>
<p> </p>
<p>Türkiye’de, mevcut AK Parti iktidarının iç ve dış politikasını tasvip etmeyenler olabilir. Beğenmeyenlerin olması demokrasinin gereğidir. İktidarın değişmesini isteyen bu gruplar, bunun yolunu bir nevi paralel yapılanmalar kurarak değil de siyaseten ve açıktan yapmalıdırlar. Demokratik mücadeleler, alenen ve meşru araçlarla yapılır.</p>
<p> </p>
<p>İktidarları değiştirecek yegâne kasa sandıktır. Sandığın anahtarı ise halktır.</p>
<p> </p>
<p>Selametle kalın efendim…</p>
<p> </p>
<p> *<a href="http://www.timeturk.com/tr/2013/12/31/paralel-devlet-i-anlatip-kendini-ihbar-etti.html@kendinelaik#.UsscvNJdWZ8">http://www.timeturk.com/tr/2013/12/31/paralel-devlet-i-anlatip-kendini-ihbar-etti.html@kendinelaik#.UsscvNJdWZ8</a></p>
<p> </p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.