15 TEMMUZ'DA BİZE KEFEN Mİ BİÇMEK? ( Darbr darbe dirildik hamdolsun)
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Meydandayız, gel de biç!<br />
<br />
Sıcak bir 15 Temmuz akşamı milletin büyük bir kısmı dinlenmeye çekilmişken onlara, yani bizzat millete kimi dış güçlerin emriyle darbe vurmaya çalıştılar. Bunun için bir kaç saat içinde başlatacakları kalkışmayı , kapalı kapılar ve kripto “ev ve üniversiteye hazırlık kurslarında” son hatlarını çizerek adım atmaya çalışıyorlardı.<br />
<br />
Darbe teşebbüsünün kesin tarihini tesbit etmemişlerdi ama hazırlandığı çok önceden belliydi. 15 Temmuz akşamı Büyükada’da ihtilâl danışma konseyi içinde bulunanlardan biri, darbeyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ocak 2009 tarihindeki “van minut” çıkışından sonra düşünmeye başladıklarını söylemiştir.<br />
<br />
Özellikle Türkiye ile -güya- müttefikimiz ülkeler arasında kasten çıkarılan gerilimler, o ülkelerin yetkilileri tarafından “bazı şeyleri tetikleyebileceği” tehdidinde bulunuyorlardı. Özellikle Batı basınında, “Türkiye’de darbe tehlikesi var.” dilekleri artmaya başlamıştı.<br />
<br />
ABD’nin eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in ulusal güvenlik danışmanı John Hannah, 2017 Haziran ayında, yani darbe teşebbüsünden iki ay önce, Foreign Policy isimli dergiye yazdığı yazıda, “Türkiye’nin yavaş yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlandığını” ileri sürerek, “Türkiye’de darbe riskinin olduğu” ifadelerini kullanmıştır.<br />
<br />
15 Temmuz darbe girişiminden önce belirli peryotlarla, ülkemiz sansasyonel terör saldırılarıyla karşılaştı. 20 Temmuz 2015’te Suruç saldırısından bu yana irili ufaklı 9 canlı bomba saldırısına maruz kalmış, bu saldırılarda 276 kişi hayatını kaybetmiştir.<br />
<br />
Yabancı kaynaklı olduğu, darbenin kilit isimlerinden Akın Öztürk’ün, “İsrail bizi sattı.” sözüyle açığa çıkan FETÖ darbe girişiminden önce, güya dost ülkelerin şaşırtıcı kararlar alması da dikkat çekiyordu.<br />
<br />
Batılı ülkelerin şaşırtıcı kararlar alması da dikkat çekiyordu. Batılı ülkeler sanki olacakları önceden biliyorlar gibi, vatandaşlarına terör saldırısı uyarıları yapmaya başlamıştı. Özellikle bu ülkeler arasında yer alan ABD’nin Mart 2016’da aldığı karar her şeyi açıklıyordu. Bu karar, İncirlik Üssü’nde bulunan personelin tahliye edilmesi gerektiği emriydi.<br />
<br />
15 Temmuz’u doğru anlamak ya da mazlum milletlerin umudu haline gelmiş, elimizde kalmış son vatan toprağımızı işgal ettirmeye hazırlayıcı; Türkiye Cumhuriyeti’nin karşılaştığı postmodern ya da aşikar 6 darbeden biri olduğunu kabullenmek için bu ve buna benzer gelişmeleri hatırlamak gerekir.<br />
<br />
Ancak FETÖ’yü kullanarak 15 Temmuz katliam ve ihanetini hazırlayanların hesaba katmadığı büyük bir gerçeklik vardı: Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Laz, Çerkez ve Abazasıyla bütün bir Türk milleti!<br />
<br />
15 Temmuz akşamı kimi ordu komutanlarımızın arka arkaya, kalkışmacılara karşı net ve sert açıklamaları ile büyük bir mücadele sonrasında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “halkı meydanlara, cadde ve sokaklara çağırmasıyla” sözü edilen gerçeklik sahne aldı. Eline bayrağını alan sokağa çıkmış, darbeciler milletin şamarıyla neye uğradıklarına şaşırmışlardı.<br />
<br />
15 Temmuz darbe teşebbüsüne hâla “tiyatro” diyerek gerçeği örtmeye çalışan “kripto” Fetö mensupları ve “essebebül kelfail” sırrıyla aynısını yapma vebalini yüklenmiş değişik zihniyetteki destekçileri, Perşembe’nin gelişinin Çarşamba’dan belli olduğunu unutmadan şöyle bir, bu hain Fetö’nün tarihte ve şimdi kullandığı argümanlara bakma zahmetine girsinler!<br />
Yazar Hakkında : Mehmet Nuri BİNGÖL<br />
1961 yılında Şanlıurfa Birecik’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Birecik’te, Dumlupınar İlkokulu, Birecik Ortaokulu ve Birecik Lisesi’nde tamamladı. İlk hikâye ve şiiri "ulusal" bir gazetede yayımlandığında lise birinci sınıfta idi.<br />
<br />
Şanlıurfa- Birecik’te doğmaktan iftihar eden yazar, validesinin beyanına göre 1961 yılının bir Nisan ayında, nüfus cüzdanına göre ise 1961 yılının Ağustos 10’unda doğduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:<br />
<br />
“İlkokula 6. Yaşımda Dumlupınar ilkokulunda başladım. İlk öğretmenimin diğer arkadaşlarıma okuma-yazma öğretmek için ter dökerken ben bana verilen epeyce ileri sınıflar için olan bir hikaye kitabını okuduğumu hatırlarım. Çünkü okuma yazmayı okula başladığım yılın yazında öğrenmiştim ve âma olan dükkan komşumuza spor-toto tahminlerini rahatlıkla okuyordum. Babamın terzi dükkanı vardı ve hayat pencerelerimden biri de orası olmuştur. Beşinci sınıfa geçtiğim yıl babamın iş ve işçi bulma kurumundan Almanya’ya işçi olarak gidenlerin içinde adı çıkmıştı. Üç yıl sonra da annemi ve kardeşlerimi yanına aldırırken ben okumayı seçmiştim. Bu belki de hakiki manada okur-yazar olmamın da yolunu açmıştı; maddi yalnızlığı kitapların dostluğuna yaslanmakla silme yolunu açmıştı.”<br />
<br />
Ortaokul ve Lise’yi –o zamanlar her iki okul birdi- Birecik Lisesinde okuduğunu söylüyor. Okul üçüncülüğünü yarım puanla kaçırmıştı. Şimdi bile iftihar ettiği halin 1977 yılında Tübitak Kimya yarışmasında bölge II. Olan ekibin bir üyesi olmasıydı. Hedefini Lise 2’de iken seçmişti. Edebiyat okuyacaktı o. Bunda belki de aynı yılda bir “ulusal” gazetenin edebiyat ekinin yarışmasında 3. Olup eserinin de orada yayınlanmasının büyük rolü olmuştu. Psikolojik yanı ağır basan hikayenin müsveddesini –şimdi kaybettiğini diyor- okuyunca hazince gülümsediğini söylüyor. Daha sonra mezuniyetine kadar iki hikayesi ve birkaç çala-kalem şiiri de yayınlanınca kararı daha da pekişti. Bu mevzuda şunları der:<br />
<br />
“Hiç unutmam. Mezun olduğum 78’de yaptığım Üniversite tercihlerinin yedi tanesi Edebiyat fakültesiydi. En başa –eşantiyon nevinden- fenle ilgili birkaç bölümden sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi’nin Türkoloji Bölümünü tercih etmiştim. Giriş İmtihanından sonra Lise 2. olan arkadaşımla beraber Türkiye seyahatına çıktık. Önce Adana, sonra Ankara ve İzmir’den sonra İstanbul’a vardık. Sağolsunlar, hemşehriler bizi iyi ağırladılar. Onların rehberliğinde o şehirleri dolaştık. Ankara’da arkadaşım Veteriner Fakültesine gitti yalnıbaşına, bense İstanbul’da Edebiyat Fakültesine… İkimiz de ziyaret ettiğimiz bu okulları kazandık.”<br />
<br />
İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Yeni Türk Edebiyatı Bölümünden 1982 yılında mezun oldu. Fakültenin son iki yılında fahri olarak Köprü Dergisi'nin editörlüğünü yaptı. İstanbul hayatındaki en büyük şansının Hocası Prof. Dr. Mehmet Kaplan’la beraber, Tarık Buğra’nın romanları üzerine bitirme tezi yapmasını, romancı-araştırmacı Hüseyin Yılmaz’la mesai arkadaşlığını, tahsil senelerinde M. Nuri Yardım’la istişare halinde bulunmasını, Yazar- Yayımcı Mustafa Kaplan ve Bünyamin Ateş’le tanışması olduğunu söyler.<br />
<br />
Anadolu’nun çok yöresinde öğretmenlik yaptı. Türk Edebiyatı, Köprü, Altınoluk, Yaz-gı, Bizim Külliye dergileri ve Gap Gündemi, Yeni Şafak, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazı ve hikâyeleri yayımlandı. Tefrika halindeki romanlarının yanı sıra birçok hikâyesi de var.<br />
<br />
Tefrikaları: Sürgünda Tırmanış- 1 ve 2, Yokuşta, Kafkasya’da Sarp Ufuklar...<br />
<br />
Kitaplaşmış Romanı: Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı:2000),<br />
<br />
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002)<br />
<br />
Makale , şiir ve röportajlarının alındığı eserler: Politika Dışı (Tarık Buğra), Tarık Buğra Üzerine Röportajlar (Mehmet Tekin), 50. ve 60. Yılında Birecik Yıllığı...<br />
<br />
Şu anda bazı veb sitelerinde makale- sohbet- öykü yazıyor. Basılmayı bekleyen iki romanı da mevcut. 33 yıldan beri Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni. Şu an memleketinde aktif görevde...</div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"> </div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNGÖL </div>
Ekleme
Tarihi: 16 Temmuz 2020 - Perşembe
15 TEMMUZ'DA BİZE KEFEN Mİ BİÇMEK? ( Darbr darbe dirildik hamdolsun)
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Meydandayız, gel de biç!<br />
<br />
Sıcak bir 15 Temmuz akşamı milletin büyük bir kısmı dinlenmeye çekilmişken onlara, yani bizzat millete kimi dış güçlerin emriyle darbe vurmaya çalıştılar. Bunun için bir kaç saat içinde başlatacakları kalkışmayı , kapalı kapılar ve kripto “ev ve üniversiteye hazırlık kurslarında” son hatlarını çizerek adım atmaya çalışıyorlardı.<br />
<br />
Darbe teşebbüsünün kesin tarihini tesbit etmemişlerdi ama hazırlandığı çok önceden belliydi. 15 Temmuz akşamı Büyükada’da ihtilâl danışma konseyi içinde bulunanlardan biri, darbeyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ocak 2009 tarihindeki “van minut” çıkışından sonra düşünmeye başladıklarını söylemiştir.<br />
<br />
Özellikle Türkiye ile -güya- müttefikimiz ülkeler arasında kasten çıkarılan gerilimler, o ülkelerin yetkilileri tarafından “bazı şeyleri tetikleyebileceği” tehdidinde bulunuyorlardı. Özellikle Batı basınında, “Türkiye’de darbe tehlikesi var.” dilekleri artmaya başlamıştı.<br />
<br />
ABD’nin eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in ulusal güvenlik danışmanı John Hannah, 2017 Haziran ayında, yani darbe teşebbüsünden iki ay önce, Foreign Policy isimli dergiye yazdığı yazıda, “Türkiye’nin yavaş yavaş ama engel olunamaz bir şekilde uçurumdan aşağı yuvarlandığını” ileri sürerek, “Türkiye’de darbe riskinin olduğu” ifadelerini kullanmıştır.<br />
<br />
15 Temmuz darbe girişiminden önce belirli peryotlarla, ülkemiz sansasyonel terör saldırılarıyla karşılaştı. 20 Temmuz 2015’te Suruç saldırısından bu yana irili ufaklı 9 canlı bomba saldırısına maruz kalmış, bu saldırılarda 276 kişi hayatını kaybetmiştir.<br />
<br />
Yabancı kaynaklı olduğu, darbenin kilit isimlerinden Akın Öztürk’ün, “İsrail bizi sattı.” sözüyle açığa çıkan FETÖ darbe girişiminden önce, güya dost ülkelerin şaşırtıcı kararlar alması da dikkat çekiyordu.<br />
<br />
Batılı ülkelerin şaşırtıcı kararlar alması da dikkat çekiyordu. Batılı ülkeler sanki olacakları önceden biliyorlar gibi, vatandaşlarına terör saldırısı uyarıları yapmaya başlamıştı. Özellikle bu ülkeler arasında yer alan ABD’nin Mart 2016’da aldığı karar her şeyi açıklıyordu. Bu karar, İncirlik Üssü’nde bulunan personelin tahliye edilmesi gerektiği emriydi.<br />
<br />
15 Temmuz’u doğru anlamak ya da mazlum milletlerin umudu haline gelmiş, elimizde kalmış son vatan toprağımızı işgal ettirmeye hazırlayıcı; Türkiye Cumhuriyeti’nin karşılaştığı postmodern ya da aşikar 6 darbeden biri olduğunu kabullenmek için bu ve buna benzer gelişmeleri hatırlamak gerekir.<br />
<br />
Ancak FETÖ’yü kullanarak 15 Temmuz katliam ve ihanetini hazırlayanların hesaba katmadığı büyük bir gerçeklik vardı: Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Laz, Çerkez ve Abazasıyla bütün bir Türk milleti!<br />
<br />
15 Temmuz akşamı kimi ordu komutanlarımızın arka arkaya, kalkışmacılara karşı net ve sert açıklamaları ile büyük bir mücadele sonrasında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “halkı meydanlara, cadde ve sokaklara çağırmasıyla” sözü edilen gerçeklik sahne aldı. Eline bayrağını alan sokağa çıkmış, darbeciler milletin şamarıyla neye uğradıklarına şaşırmışlardı.<br />
<br />
15 Temmuz darbe teşebbüsüne hâla “tiyatro” diyerek gerçeği örtmeye çalışan “kripto” Fetö mensupları ve “essebebül kelfail” sırrıyla aynısını yapma vebalini yüklenmiş değişik zihniyetteki destekçileri, Perşembe’nin gelişinin Çarşamba’dan belli olduğunu unutmadan şöyle bir, bu hain Fetö’nün tarihte ve şimdi kullandığı argümanlara bakma zahmetine girsinler!<br />
Yazar Hakkında : Mehmet Nuri BİNGÖL<br />
1961 yılında Şanlıurfa Birecik’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Birecik’te, Dumlupınar İlkokulu, Birecik Ortaokulu ve Birecik Lisesi’nde tamamladı. İlk hikâye ve şiiri "ulusal" bir gazetede yayımlandığında lise birinci sınıfta idi.<br />
<br />
Şanlıurfa- Birecik’te doğmaktan iftihar eden yazar, validesinin beyanına göre 1961 yılının bir Nisan ayında, nüfus cüzdanına göre ise 1961 yılının Ağustos 10’unda doğduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:<br />
<br />
“İlkokula 6. Yaşımda Dumlupınar ilkokulunda başladım. İlk öğretmenimin diğer arkadaşlarıma okuma-yazma öğretmek için ter dökerken ben bana verilen epeyce ileri sınıflar için olan bir hikaye kitabını okuduğumu hatırlarım. Çünkü okuma yazmayı okula başladığım yılın yazında öğrenmiştim ve âma olan dükkan komşumuza spor-toto tahminlerini rahatlıkla okuyordum. Babamın terzi dükkanı vardı ve hayat pencerelerimden biri de orası olmuştur. Beşinci sınıfa geçtiğim yıl babamın iş ve işçi bulma kurumundan Almanya’ya işçi olarak gidenlerin içinde adı çıkmıştı. Üç yıl sonra da annemi ve kardeşlerimi yanına aldırırken ben okumayı seçmiştim. Bu belki de hakiki manada okur-yazar olmamın da yolunu açmıştı; maddi yalnızlığı kitapların dostluğuna yaslanmakla silme yolunu açmıştı.”<br />
<br />
Ortaokul ve Lise’yi –o zamanlar her iki okul birdi- Birecik Lisesinde okuduğunu söylüyor. Okul üçüncülüğünü yarım puanla kaçırmıştı. Şimdi bile iftihar ettiği halin 1977 yılında Tübitak Kimya yarışmasında bölge II. Olan ekibin bir üyesi olmasıydı. Hedefini Lise 2’de iken seçmişti. Edebiyat okuyacaktı o. Bunda belki de aynı yılda bir “ulusal” gazetenin edebiyat ekinin yarışmasında 3. Olup eserinin de orada yayınlanmasının büyük rolü olmuştu. Psikolojik yanı ağır basan hikayenin müsveddesini –şimdi kaybettiğini diyor- okuyunca hazince gülümsediğini söylüyor. Daha sonra mezuniyetine kadar iki hikayesi ve birkaç çala-kalem şiiri de yayınlanınca kararı daha da pekişti. Bu mevzuda şunları der:<br />
<br />
“Hiç unutmam. Mezun olduğum 78’de yaptığım Üniversite tercihlerinin yedi tanesi Edebiyat fakültesiydi. En başa –eşantiyon nevinden- fenle ilgili birkaç bölümden sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi’nin Türkoloji Bölümünü tercih etmiştim. Giriş İmtihanından sonra Lise 2. olan arkadaşımla beraber Türkiye seyahatına çıktık. Önce Adana, sonra Ankara ve İzmir’den sonra İstanbul’a vardık. Sağolsunlar, hemşehriler bizi iyi ağırladılar. Onların rehberliğinde o şehirleri dolaştık. Ankara’da arkadaşım Veteriner Fakültesine gitti yalnıbaşına, bense İstanbul’da Edebiyat Fakültesine… İkimiz de ziyaret ettiğimiz bu okulları kazandık.”<br />
<br />
İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Yeni Türk Edebiyatı Bölümünden 1982 yılında mezun oldu. Fakültenin son iki yılında fahri olarak Köprü Dergisi'nin editörlüğünü yaptı. İstanbul hayatındaki en büyük şansının Hocası Prof. Dr. Mehmet Kaplan’la beraber, Tarık Buğra’nın romanları üzerine bitirme tezi yapmasını, romancı-araştırmacı Hüseyin Yılmaz’la mesai arkadaşlığını, tahsil senelerinde M. Nuri Yardım’la istişare halinde bulunmasını, Yazar- Yayımcı Mustafa Kaplan ve Bünyamin Ateş’le tanışması olduğunu söyler.<br />
<br />
Anadolu’nun çok yöresinde öğretmenlik yaptı. Türk Edebiyatı, Köprü, Altınoluk, Yaz-gı, Bizim Külliye dergileri ve Gap Gündemi, Yeni Şafak, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazı ve hikâyeleri yayımlandı. Tefrika halindeki romanlarının yanı sıra birçok hikâyesi de var.<br />
<br />
Tefrikaları: Sürgünda Tırmanış- 1 ve 2, Yokuşta, Kafkasya’da Sarp Ufuklar...<br />
<br />
Kitaplaşmış Romanı: Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı:2000),<br />
<br />
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002)<br />
<br />
Makale , şiir ve röportajlarının alındığı eserler: Politika Dışı (Tarık Buğra), Tarık Buğra Üzerine Röportajlar (Mehmet Tekin), 50. ve 60. Yılında Birecik Yıllığı...<br />
<br />
Şu anda bazı veb sitelerinde makale- sohbet- öykü yazıyor. Basılmayı bekleyen iki romanı da mevcut. 33 yıldan beri Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni. Şu an memleketinde aktif görevde...</div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"> </div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNGÖL </div>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.