Mehmet Nuri BİNGÖL
Köşe Yazarı
Mehmet Nuri BİNGÖL
 

Doğubayezıd Hâni

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&ldquo;Doğu Anadolu&rdquo; denince aklıma gelen iki isim: Ahmed-i H&acirc;n&icirc; ve Bedi&uuml;zzaman Said Nursi. Birincisinin t&uuml;rbesini g&ouml;rmek nasip oldu, ikincisinin de mezarının neden kayıp olduğunun izahı. (Nur &Uuml;stad kitabımda...)</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ahmed-i H&acirc;n&icirc; Hazretlerinin t&uuml;rbesi &ndash; malum- Doğubayezıd&rsquo;da. İlk ve yeg&acirc;ne ziyaretimde t&uuml;rbesinin hali i&ccedil;ler acısıydı. Yol arkadaşıma ş&ouml;yle dediğimi hatırlıyorum.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&ldquo; B&ouml;yle bir z&acirc;ta bu yapılır mı?..&rdquo;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ağzımda gayr-ı ihtiyari &ccedil;ıkan bu c&uuml;mle, ger&ccedil;i hakikatı ifade etmiyordu; &ldquo; ebed&icirc; alemin mukaddimesi&rdquo; olan &ldquo;berzah seyahatı&rdquo;na &ccedil;ıkanlar i&ccedil;in d&uuml;nyadaki &ldquo;kalıntı&rdquo; m&acirc;nasındaki mezar yerinin bir ehemmiyeti yoktu. Risaleler&rsquo;den, bu yerin &ldquo;denizin dibi&rdquo; bile olsa m&uuml;&rsquo;min i&ccedil;in fark ettirici bir hal olmadığını &ouml;ğrenmiştim. Fakat &ldquo;hiss-i zahiri&rdquo; denen sathi bakışım yine de incinmişti.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Muhatabımın buna cevap vermemesinden bu m&acirc;naları onun da d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; anladım. O sıralar, bana &Uuml;stad&rsquo;la Ahmed-i Hani Hazretlerinin m&acirc;nevi irtibatını anlatmakla meşguld&uuml;.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&ndash; &Uuml;stad&rsquo;ın Resulullah (asm)den ilim talebinde bulunduğu r&uuml;yası bilinir. Bu&nbsp; r&uuml;ya &uuml;zerine ilim tahsiline kaldığı yerden devam etmek ister. Doğubayezıd&rsquo;a gelir. Burada g&uuml;nd&uuml;zleri Şeyh Muhammed Celali&rsquo;den ders alırken, geceleri &uuml;nl&uuml; K&uuml;rt Alim ve Edibi Ahmed-i H&acirc;n&icirc;&rsquo;nin (Rahmetullahi Aleyh) g&uuml;nd&uuml;z bile havf ile girilen Kubbe-i Saadetine kapanır, gece de orda kalırdı. Buna binaen halk arasında &Uuml;stad&nbsp; i&ccedil;in Ahmed-i H&acirc;ni hazretlerinin feyzine mahzar olmuştur deniliyordu.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Sadece o zatın mı feyzine ayna olmuştu &Uuml;stad? Hepsine birden&nbsp; &ldquo; &Uuml;stadlarımdan&hellip;&rdquo; buyurduğu Abdulkadir Geylani, Mevl&acirc;na Celaleddin-i Rumi, İmam-ı Rabb&acirc;ni, İmam-ı Gaz&acirc;li&hellip;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Hatırlayınca yine tebess&uuml;m isteğiyle doldum. İskele &Ccedil;arşısı&rsquo;nda bir terzi d&uuml;kkanındayım. Yeni gelen gencin telaşlı ve ırk&ccedil;ılık kokan s&ouml;zlerine karşı, &ouml;v&uuml;nd&uuml;ğ&uuml; K&uuml;rd ırkının Ahmad-i H&acirc;n&icirc; Hazretleri gibi ne İslam &Acirc;limleri, Selahaddin-i Eyyubiler gibi ne İslam kahramanları &ccedil;ıkardığını s&ouml;yleyince gencin a&ccedil;ılan g&ouml;zlerine karşı sadece tebess&uuml;m ettim.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">-Ne diyorsun Hoca&rsquo;m. Bize bunları hi&ccedil; anlatmadılar. Demirci Kava varmış, şu varmış, bu varmış. Hem bizim İslam&rsquo;la bir alakamız da yokmuş.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu şekilde hususi cahil bırakmaların sadece &ccedil;ok azınlık bir gruba ait olduğunu izahla iktifa etmiştim yalnız, &ccedil;ok uzun izaha konjokt&uuml;r m&uuml;sait değildi o g&uuml;n. Keşke o gen&ccedil;le bug&uuml;n tekrar g&ouml;r&uuml;şebilseydim diye hayıflandığım &ccedil;ok olur.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Halbuki sadece bir tek &acirc;lim ve şair&nbsp; olan Ahmed-i H&acirc;n&icirc; Hazretlerinin hayatı, &Uuml;stad Bedi&uuml;zzaman (RA)&rsquo;ın tabiriyle , &ldquo; D&ouml;rtbu&ccedil;uk asırdan beri vahdet-i İslamiye ( İslam Birliği)nin fedakar ve cesur hadim ve tarafdarı olarak yaşamış&nbsp; ve din&icirc; an&rsquo;anesine sadakati gaye-i hayat bilmiş ( hayat gayesi kabul etmiş) olan K&uuml;rdler&rdquo;i ( Makaleler, Asar-ı Bedi&rsquo;iyye)&nbsp; anlamak i&ccedil;in ne b&uuml;y&uuml;k aynadır; bir endam aynası&hellip;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">1651&rsquo;de doğmuş, 1707&rsquo;de vefat etmiştir. Mem &uuml; Zin adlı meşhur eserin yazarıdır. K&uuml;rtlerin &uuml;nl&uuml; şair ve mutasavvıfıdır, din alimidir.. Eserlerini manzum şekilde kaleme almıştır. Eserlerinde, devrin sıkıntılarını ve sahipsizliklerini dile getirmiştir. Risale-i Nurda, &ldquo;K&uuml;rtlerin edib dah&icirc;lerinden Molla Ahmed Hani&rdquo; (Tarih&ccedil;e-i Hayat, s. 32) şeklinde kendisinden s&ouml;z edilmektedir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">H&acirc;n&icirc;, y&ouml;renin &ouml;nemli m&uuml;sbet ve dini ilimler merkezlerinden olan Cizre&rsquo;de bulunduğu sıralarda meşhur eseri Mem &uuml; Zin&rsquo;i kaleme aldı. K&uuml;rt&ccedil;e olarak kaleme aldığı eserlerinde dini konulara ağırlık verdi. Uluhiyet ve varlık konularını işledi. Ahlak, sosyal ve k&uuml;lt&uuml;rel konularla ilgili g&ouml;r&uuml;şlerini şiirleriyle dile getirdi. S&uuml;nni akidesine bağlı olup, bu &ccedil;er&ccedil;evede kainatın yaratılışı, insanlara y&uuml;klenmiş bulunan vazifelerin &uuml;zerinde durdu.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">H&acirc;n&icirc;, veli zat olarak kabul g&ouml;r&uuml;p, Şeyh Ahmed-i H&acirc;n&icirc; olarak &uuml;n yaptı. Tasavvufta &ouml;nemli bir mertebeye sahip olup, sadece İlahi aşkla ve g&uuml;nahlardan sakınılarak tam m&acirc;nasıyla g&uuml;zel vasıflara sahip olunabileceğini belirtti. Şiirlerinde işlediği tema ve vurguladığı konulardan dolayı&nbsp; Mevlana ve Molla Caminin etkisinde kaldığı ileri s&uuml;r&uuml;lmektedir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Tasavvufla olduğu kadar insanların problemleriyle de ilgilendi ve onlarla i&ccedil;i&ccedil;e yaşadı. Toplumda yaşanan sıkıntılar ve halkın sahipsizliğinden yakındı. Bu sıkıntılardan kurtulmanın yolu olarak; i&ccedil;timai&nbsp; dayanışma, bilgilenme ve yardımlaşmayı teklif etti. Kendi &uuml;zerine d&uuml;şeni yapmak i&ccedil;in gayret sarf etti. İlim ve hikmetin maddiyattan &ouml;nce gelmesi gerektiğini vurgulayarak, insanların bundaki zaafına dikkat &ccedil;ekti.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Doğubeyazıtta bulunduğu sıralarda Şii alimlerle ilmi m&uuml;nazaralara girdi. Şia alimleri S&uuml;nni alimleri dini konularda mağlup edip, Şiiliği yaymak maksadıyla İran&rsquo;dan Doğu Anadoluya gelmişlerdi. İşe Doğubeyazıttan başladıkları i&ccedil;in Ahmed H&acirc;n&icirc; ile ilmi sohbete başladılar. Ehl-i S&uuml;nnet mezhebinin hak ve doğru olduğunu, kendilerinin yanlış ve batıl inan&ccedil;lara sahip olduklarını g&ouml;rerek mağlup oldular. Bunun &uuml;zerine umduklarını bulamayarak İrana geri d&ouml;nd&uuml;ler.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Halk arasında veli zat olarak kabul edilen H&acirc;n&icirc;, bir &ccedil;ok kişinin kurtuluşuna vesile oldu. Onun nasihatleri ile bir &ccedil;ok kişi k&ouml;t&uuml; alışkanlıklarından ve yanlış yoldan d&ouml;nd&uuml;ler Risale-i Nurda kendisi i&ccedil;in; edip dahilerden Molla Ahmed (Tarih&ccedil;e-i Hayat, s. 32), Şeyh Ahmed (M&uuml;nazarat, s. 105), meşhur Şeyh Ahmed (Kastamonu Lahikası, s. 186) ifadeleri kullanılmıştır. Abdulkadir Badıllı tarafından kaleme alınan &ldquo;Bedi&uuml;zzaman Said-i Nursi: Mufassal Tarih&ccedil;e-i Hayatı&rdquo; adlı eserde H&acirc;n&icirc;; &ldquo;edip, şair, hamiyet-perver, Resulullaha aşık bir zat&rdquo; (I. Cilt, s. 94) olarak tanıtılmaktadır.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">H&acirc;n&icirc;, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n son yıllarını Doğubeyazıtta ge&ccedil;irdi ve 1707 yılında burada vefat etti. Halen ziyaretgah olarak kullanılan t&uuml;rbesi İshak Paşa Sarayının yakınında bulunmaktadır. Bedi&uuml;zzamanın &ccedil;ocukluk devresi anlatılırken H&acirc;n&icirc; ve t&uuml;rbesi ile ilgili olarak ilgin&ccedil; bilgiler aktarılmaktadır. Bedi&uuml;zzaman Hazretleri 14-15 yaşlarında iken ,bir ara Doğubeyazıta giderek bir s&uuml;re orada kaldı. G&uuml;nd&uuml;zleri medresede kalır, gecelerini ise Haninin t&uuml;rbesinde ge&ccedil;irirdi. G&uuml;nd&uuml;zleri bile girilmeye korkulan t&uuml;rbede gecelerini ge&ccedil;irmesi, halkın dikkatinden ka&ccedil;madı. Bundan dolayı halk arasında Bedi&uuml;zzaman i&ccedil;in, &ldquo;Ahmed Hani Hazretlerinin feyzine mazhar olmuştur&rdquo; denmeye başlandı. (Tarih&ccedil;e-i Hayat, s. 32)</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">En meşhur eseri Mem &uuml; Zin&rsquo;in dışında kaleme aldığı eserlerine dikkatli bakış bile, onun ilim seviyesini aşikar edecektir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ccedil;arkoşe; aşk, ayrılık ve kavuşma temaları d&ouml;rt ayrı dilde kaleme alınmıştır. Rubailerden oluşan eserin her bir mısrası Arap&ccedil;a, T&uuml;rk&ccedil;e, K&uuml;rt&ccedil;e ve Fars&ccedil;a olarak ayrı ayrı yazılmıştır.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">N&ucirc;bah&acirc;r&acirc; Pı&ccedil;&ucirc;k&acirc;n; Arap&ccedil;a-K&uuml;rt&ccedil;e manzum s&ouml;zl&uuml;kt&uuml;r. Giriş kısmında Kuran-ı Kerimi bitiren &ccedil;ocuklara y&ouml;nelik olarak sarf ve nahiv konularına yer verilmektedir. Eser on &uuml;&ccedil; b&ouml;l&uuml;m olarak kaleme alınmıştır. Bu eserin muhtelif zaman ve yerlerde basıldığı gibi şerhi de yapılmıştır.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Akid&acirc; İm&acirc;nı; iman esaslarını tamamen S&uuml;nni g&ouml;r&uuml;ş &ccedil;er&ccedil;evesinde ele almaktadır. Eser seksen beyitten oluşmaktadır. Cenab-ı Hakkın sıfatları, dua, n&uuml;b&uuml;vvet, tevhid, şefaat, kıyamet ve ahiret gibi konular işlenmiştir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">S&ouml;z&uuml; edilen eserler dışında Ak&icirc;d&acirc; İsl&acirc;mı, Y&ucirc;suf u Zeliha adlı eserlerin de kendisi tarafından kaleme alındığı iddia edilmektedir. Ancak, s&ouml;z konusu eserlerin kendisine ait olup olmadığı konusu hen&uuml;z kesinlik kazanmamıştır.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&ldquo;Ehl-i S&uuml;nnet Ve Cemaat olan ehl-i hak&rdquo; ( Lemalar, 23)&nbsp; ifadesinden de anlaşıldığı gibi, &Uuml;stad Bedi&uuml;zzaman Said Nursi&rsquo;nin&nbsp; &ldquo;ehl-i hak&rdquo; t&acirc;birini sadece &ldquo; ehl-i s&uuml;nnet&rdquo;e&nbsp; m&uuml;nhasır kılmasında, &ldquo;feyzine erdiği&rdquo; s&ouml;ylenen Ahmed-i H&acirc;n&icirc; gibi alimlerin eserlerinin b&uuml;y&uuml;k payı bulunduğu anlaşılıyor.</span><br /> &nbsp;</p>
Ekleme Tarihi: 22 Ocak 2020 - Çarşamba

Doğubayezıd Hâni

<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&ldquo;Doğu Anadolu&rdquo; denince aklıma gelen iki isim: Ahmed-i H&acirc;n&icirc; ve Bedi&uuml;zzaman Said Nursi. Birincisinin t&uuml;rbesini g&ouml;rmek nasip oldu, ikincisinin de mezarının neden kayıp olduğunun izahı. (Nur &Uuml;stad kitabımda...)</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ahmed-i H&acirc;n&icirc; Hazretlerinin t&uuml;rbesi &ndash; malum- Doğubayezıd&rsquo;da. İlk ve yeg&acirc;ne ziyaretimde t&uuml;rbesinin hali i&ccedil;ler acısıydı. Yol arkadaşıma ş&ouml;yle dediğimi hatırlıyorum.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&ldquo; B&ouml;yle bir z&acirc;ta bu yapılır mı?..&rdquo;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ağzımda gayr-ı ihtiyari &ccedil;ıkan bu c&uuml;mle, ger&ccedil;i hakikatı ifade etmiyordu; &ldquo; ebed&icirc; alemin mukaddimesi&rdquo; olan &ldquo;berzah seyahatı&rdquo;na &ccedil;ıkanlar i&ccedil;in d&uuml;nyadaki &ldquo;kalıntı&rdquo; m&acirc;nasındaki mezar yerinin bir ehemmiyeti yoktu. Risaleler&rsquo;den, bu yerin &ldquo;denizin dibi&rdquo; bile olsa m&uuml;&rsquo;min i&ccedil;in fark ettirici bir hal olmadığını &ouml;ğrenmiştim. Fakat &ldquo;hiss-i zahiri&rdquo; denen sathi bakışım yine de incinmişti.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Muhatabımın buna cevap vermemesinden bu m&acirc;naları onun da d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; anladım. O sıralar, bana &Uuml;stad&rsquo;la Ahmed-i Hani Hazretlerinin m&acirc;nevi irtibatını anlatmakla meşguld&uuml;.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&ndash; &Uuml;stad&rsquo;ın Resulullah (asm)den ilim talebinde bulunduğu r&uuml;yası bilinir. Bu&nbsp; r&uuml;ya &uuml;zerine ilim tahsiline kaldığı yerden devam etmek ister. Doğubayezıd&rsquo;a gelir. Burada g&uuml;nd&uuml;zleri Şeyh Muhammed Celali&rsquo;den ders alırken, geceleri &uuml;nl&uuml; K&uuml;rt Alim ve Edibi Ahmed-i H&acirc;n&icirc;&rsquo;nin (Rahmetullahi Aleyh) g&uuml;nd&uuml;z bile havf ile girilen Kubbe-i Saadetine kapanır, gece de orda kalırdı. Buna binaen halk arasında &Uuml;stad&nbsp; i&ccedil;in Ahmed-i H&acirc;ni hazretlerinin feyzine mahzar olmuştur deniliyordu.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Sadece o zatın mı feyzine ayna olmuştu &Uuml;stad? Hepsine birden&nbsp; &ldquo; &Uuml;stadlarımdan&hellip;&rdquo; buyurduğu Abdulkadir Geylani, Mevl&acirc;na Celaleddin-i Rumi, İmam-ı Rabb&acirc;ni, İmam-ı Gaz&acirc;li&hellip;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Hatırlayınca yine tebess&uuml;m isteğiyle doldum. İskele &Ccedil;arşısı&rsquo;nda bir terzi d&uuml;kkanındayım. Yeni gelen gencin telaşlı ve ırk&ccedil;ılık kokan s&ouml;zlerine karşı, &ouml;v&uuml;nd&uuml;ğ&uuml; K&uuml;rd ırkının Ahmad-i H&acirc;n&icirc; Hazretleri gibi ne İslam &Acirc;limleri, Selahaddin-i Eyyubiler gibi ne İslam kahramanları &ccedil;ıkardığını s&ouml;yleyince gencin a&ccedil;ılan g&ouml;zlerine karşı sadece tebess&uuml;m ettim.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">-Ne diyorsun Hoca&rsquo;m. Bize bunları hi&ccedil; anlatmadılar. Demirci Kava varmış, şu varmış, bu varmış. Hem bizim İslam&rsquo;la bir alakamız da yokmuş.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu şekilde hususi cahil bırakmaların sadece &ccedil;ok azınlık bir gruba ait olduğunu izahla iktifa etmiştim yalnız, &ccedil;ok uzun izaha konjokt&uuml;r m&uuml;sait değildi o g&uuml;n. Keşke o gen&ccedil;le bug&uuml;n tekrar g&ouml;r&uuml;şebilseydim diye hayıflandığım &ccedil;ok olur.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Halbuki sadece bir tek &acirc;lim ve şair&nbsp; olan Ahmed-i H&acirc;n&icirc; Hazretlerinin hayatı, &Uuml;stad Bedi&uuml;zzaman (RA)&rsquo;ın tabiriyle , &ldquo; D&ouml;rtbu&ccedil;uk asırdan beri vahdet-i İslamiye ( İslam Birliği)nin fedakar ve cesur hadim ve tarafdarı olarak yaşamış&nbsp; ve din&icirc; an&rsquo;anesine sadakati gaye-i hayat bilmiş ( hayat gayesi kabul etmiş) olan K&uuml;rdler&rdquo;i ( Makaleler, Asar-ı Bedi&rsquo;iyye)&nbsp; anlamak i&ccedil;in ne b&uuml;y&uuml;k aynadır; bir endam aynası&hellip;</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">1651&rsquo;de doğmuş, 1707&rsquo;de vefat etmiştir. Mem &uuml; Zin adlı meşhur eserin yazarıdır. K&uuml;rtlerin &uuml;nl&uuml; şair ve mutasavvıfıdır, din alimidir.. Eserlerini manzum şekilde kaleme almıştır. Eserlerinde, devrin sıkıntılarını ve sahipsizliklerini dile getirmiştir. Risale-i Nurda, &ldquo;K&uuml;rtlerin edib dah&icirc;lerinden Molla Ahmed Hani&rdquo; (Tarih&ccedil;e-i Hayat, s. 32) şeklinde kendisinden s&ouml;z edilmektedir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">H&acirc;n&icirc;, y&ouml;renin &ouml;nemli m&uuml;sbet ve dini ilimler merkezlerinden olan Cizre&rsquo;de bulunduğu sıralarda meşhur eseri Mem &uuml; Zin&rsquo;i kaleme aldı. K&uuml;rt&ccedil;e olarak kaleme aldığı eserlerinde dini konulara ağırlık verdi. Uluhiyet ve varlık konularını işledi. Ahlak, sosyal ve k&uuml;lt&uuml;rel konularla ilgili g&ouml;r&uuml;şlerini şiirleriyle dile getirdi. S&uuml;nni akidesine bağlı olup, bu &ccedil;er&ccedil;evede kainatın yaratılışı, insanlara y&uuml;klenmiş bulunan vazifelerin &uuml;zerinde durdu.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">H&acirc;n&icirc;, veli zat olarak kabul g&ouml;r&uuml;p, Şeyh Ahmed-i H&acirc;n&icirc; olarak &uuml;n yaptı. Tasavvufta &ouml;nemli bir mertebeye sahip olup, sadece İlahi aşkla ve g&uuml;nahlardan sakınılarak tam m&acirc;nasıyla g&uuml;zel vasıflara sahip olunabileceğini belirtti. Şiirlerinde işlediği tema ve vurguladığı konulardan dolayı&nbsp; Mevlana ve Molla Caminin etkisinde kaldığı ileri s&uuml;r&uuml;lmektedir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Tasavvufla olduğu kadar insanların problemleriyle de ilgilendi ve onlarla i&ccedil;i&ccedil;e yaşadı. Toplumda yaşanan sıkıntılar ve halkın sahipsizliğinden yakındı. Bu sıkıntılardan kurtulmanın yolu olarak; i&ccedil;timai&nbsp; dayanışma, bilgilenme ve yardımlaşmayı teklif etti. Kendi &uuml;zerine d&uuml;şeni yapmak i&ccedil;in gayret sarf etti. İlim ve hikmetin maddiyattan &ouml;nce gelmesi gerektiğini vurgulayarak, insanların bundaki zaafına dikkat &ccedil;ekti.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Doğubeyazıtta bulunduğu sıralarda Şii alimlerle ilmi m&uuml;nazaralara girdi. Şia alimleri S&uuml;nni alimleri dini konularda mağlup edip, Şiiliği yaymak maksadıyla İran&rsquo;dan Doğu Anadoluya gelmişlerdi. İşe Doğubeyazıttan başladıkları i&ccedil;in Ahmed H&acirc;n&icirc; ile ilmi sohbete başladılar. Ehl-i S&uuml;nnet mezhebinin hak ve doğru olduğunu, kendilerinin yanlış ve batıl inan&ccedil;lara sahip olduklarını g&ouml;rerek mağlup oldular. Bunun &uuml;zerine umduklarını bulamayarak İrana geri d&ouml;nd&uuml;ler.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Halk arasında veli zat olarak kabul edilen H&acirc;n&icirc;, bir &ccedil;ok kişinin kurtuluşuna vesile oldu. Onun nasihatleri ile bir &ccedil;ok kişi k&ouml;t&uuml; alışkanlıklarından ve yanlış yoldan d&ouml;nd&uuml;ler Risale-i Nurda kendisi i&ccedil;in; edip dahilerden Molla Ahmed (Tarih&ccedil;e-i Hayat, s. 32), Şeyh Ahmed (M&uuml;nazarat, s. 105), meşhur Şeyh Ahmed (Kastamonu Lahikası, s. 186) ifadeleri kullanılmıştır. Abdulkadir Badıllı tarafından kaleme alınan &ldquo;Bedi&uuml;zzaman Said-i Nursi: Mufassal Tarih&ccedil;e-i Hayatı&rdquo; adlı eserde H&acirc;n&icirc;; &ldquo;edip, şair, hamiyet-perver, Resulullaha aşık bir zat&rdquo; (I. Cilt, s. 94) olarak tanıtılmaktadır.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">H&acirc;n&icirc;, &ouml;mr&uuml;n&uuml;n son yıllarını Doğubeyazıtta ge&ccedil;irdi ve 1707 yılında burada vefat etti. Halen ziyaretgah olarak kullanılan t&uuml;rbesi İshak Paşa Sarayının yakınında bulunmaktadır. Bedi&uuml;zzamanın &ccedil;ocukluk devresi anlatılırken H&acirc;n&icirc; ve t&uuml;rbesi ile ilgili olarak ilgin&ccedil; bilgiler aktarılmaktadır. Bedi&uuml;zzaman Hazretleri 14-15 yaşlarında iken ,bir ara Doğubeyazıta giderek bir s&uuml;re orada kaldı. G&uuml;nd&uuml;zleri medresede kalır, gecelerini ise Haninin t&uuml;rbesinde ge&ccedil;irirdi. G&uuml;nd&uuml;zleri bile girilmeye korkulan t&uuml;rbede gecelerini ge&ccedil;irmesi, halkın dikkatinden ka&ccedil;madı. Bundan dolayı halk arasında Bedi&uuml;zzaman i&ccedil;in, &ldquo;Ahmed Hani Hazretlerinin feyzine mazhar olmuştur&rdquo; denmeye başlandı. (Tarih&ccedil;e-i Hayat, s. 32)</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">En meşhur eseri Mem &uuml; Zin&rsquo;in dışında kaleme aldığı eserlerine dikkatli bakış bile, onun ilim seviyesini aşikar edecektir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&Ccedil;arkoşe; aşk, ayrılık ve kavuşma temaları d&ouml;rt ayrı dilde kaleme alınmıştır. Rubailerden oluşan eserin her bir mısrası Arap&ccedil;a, T&uuml;rk&ccedil;e, K&uuml;rt&ccedil;e ve Fars&ccedil;a olarak ayrı ayrı yazılmıştır.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">N&ucirc;bah&acirc;r&acirc; Pı&ccedil;&ucirc;k&acirc;n; Arap&ccedil;a-K&uuml;rt&ccedil;e manzum s&ouml;zl&uuml;kt&uuml;r. Giriş kısmında Kuran-ı Kerimi bitiren &ccedil;ocuklara y&ouml;nelik olarak sarf ve nahiv konularına yer verilmektedir. Eser on &uuml;&ccedil; b&ouml;l&uuml;m olarak kaleme alınmıştır. Bu eserin muhtelif zaman ve yerlerde basıldığı gibi şerhi de yapılmıştır.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Akid&acirc; İm&acirc;nı; iman esaslarını tamamen S&uuml;nni g&ouml;r&uuml;ş &ccedil;er&ccedil;evesinde ele almaktadır. Eser seksen beyitten oluşmaktadır. Cenab-ı Hakkın sıfatları, dua, n&uuml;b&uuml;vvet, tevhid, şefaat, kıyamet ve ahiret gibi konular işlenmiştir.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">S&ouml;z&uuml; edilen eserler dışında Ak&icirc;d&acirc; İsl&acirc;mı, Y&ucirc;suf u Zeliha adlı eserlerin de kendisi tarafından kaleme alındığı iddia edilmektedir. Ancak, s&ouml;z konusu eserlerin kendisine ait olup olmadığı konusu hen&uuml;z kesinlik kazanmamıştır.</span><br /> <br /> <span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">&ldquo;Ehl-i S&uuml;nnet Ve Cemaat olan ehl-i hak&rdquo; ( Lemalar, 23)&nbsp; ifadesinden de anlaşıldığı gibi, &Uuml;stad Bedi&uuml;zzaman Said Nursi&rsquo;nin&nbsp; &ldquo;ehl-i hak&rdquo; t&acirc;birini sadece &ldquo; ehl-i s&uuml;nnet&rdquo;e&nbsp; m&uuml;nhasır kılmasında, &ldquo;feyzine erdiği&rdquo; s&ouml;ylenen Ahmed-i H&acirc;n&icirc; gibi alimlerin eserlerinin b&uuml;y&uuml;k payı bulunduğu anlaşılıyor.</span><br /> &nbsp;</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.