"Nâbî'yi Nabi Eden Hüsn-ü Nazar..."
<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Nâbî, edebiyatımızda hikmetli sözleri, düşündürücü şiirleri ile tanınmış bir divan şairimiz. 1600’lü yılların sonlarında yaşamış Osmanlı’nın duraklama devrine şahit olmuştur. İdare ve toplumda ortaya çıkmaya başlayan düzensizlikler, bozulmalar, belki de onu didaktik şiir yazmaya yönlendirmiştir.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Onun, birkaç beyitini incelemeye çalışacağımız şu gazeli; şairin, hayatı bir bütün olarak nasıl kavradığını, görmüş geçirmişliğini, hayattan bize sunduğu dersleri ne güzel anlatır.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Bağ-ı dehrin hem hazânın hem baharın görmüşüz</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Nâbî, belki de hayatı özetleyen bu giriş beytinde şöyle diyor: Biz bu dünya bahçesinin hem ilkbaharını hem de sonbaharını gördük. Yani biz gençliği de ihtiyarlığı da idrak ettik. Ve biz bu hayat denilen macerada, neşenin de kederin de hüküm sürdüğü demleri yaşadık. Hayatı; kederi, gamı ile de, sevinci ile de tanıdık, bildik.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ve başlıyor nasihatlerini etmeye, görüp öğrendiklerinden çıkardığı dersleri bizlere de nakletmeye.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu dünyayı bir ikbal, yani mevki makam, zenginlik gibi varlıklar ile yükselme yeri olarak görenleri ikaz ediyor. Bu dünya bir ikbal meyhanesidir diyor. Şan şöhret, büyüklük, ikbal ile sarhoş olanların yeri. İşte ey akıllı insan! Sen sen ol, bu baş döndüren meyhanede çok da mağrûr olma, gurur, kibir yapma. Çünkü biz böyle sarhoş olup da ertesi sabah baş ağrısı ile uyanan nice ikbal sahiplerini gördük.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Humâr, sarhoşluktan sonraki baş ağrısı ve mahmurluk halidir. Kısa süren mest olma, zevk hali geçer de bu insanlar can sıkıcı bir baş ağrısı ile uyanırlar.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Top-ı âh-ı inkisâra pâydâr olmaz yine</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Kişver-i câhın nice sengin hisârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Paraya, mevkiye aldanıp haksızlık etmeyesin, mazlûmun âhını almayasın. Biz bu hayatta yaşadık ve gördük ki, nice zenginlerin, sultanların sağlam, muhkem kaleleri, gönlü kırık olanların ettiği bir âha, bir bedduaya dayanmaz. Mazlumun âhının topu, nice sengi, hisârı yerle bir etmiştir.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Bir hâdeng-i can-güdâz-ı âhtır sermâyesi</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz bu meydanın nice çâbuk süvârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yine biz bu meydanda nice hızlı süvariler gördük ki onların sermayesi yani ellerindeki tek silahları; can yakıcı, derin bir âh idi. O âh, o beddua ki öyle gönülden edilmiştir ve bir mazlum kûşesinden gelmektedir. O yüzden akıl almaz bir sürate ve etkiye sahiptir.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı cây-gâh</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bî-aded mağrûrun sadr-ı itibarın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz, sayısız, bulunduğu makam ile gururlanıp mağrûr olan kişi gördük ki bunlar, oturdukları o yüksek mevkilerin önünde gün gelir bir hizmetkâr olarak el bağlayıp dururlar.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ve son beyit gelir en vurucu şekilde. Der ki ikbal sarhoşuna:</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">“Ey Nâbî biz bu mecliste çok bâde içenleri gördük ki ellerindeki murâd kadehi, gün gelir dilenci kâsesine dönüverir. İçindeki şarabın göz alıcı rengiyle insanı cezbeden o murâd alma kadehi, bir bakarsınız bir dilenci kâsesi haline gelmiş.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Divan şiirinin heybetli isimlerinden Nâbî. Ne de güzel benzetmelerle gözümüzün önünde canlandırıveriyor hayatın, hakikatin sahnelerini. Câm-ı Cem ile sarhoş olup kendinden geçen insanı sarsıyor, kendine getiriyor. Her devrin insanına fâniliği anlatıyor şiir dilince.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Fâniliği yakînen , hakk-el-yakîn derecesinde bilen ve bizlere de bildirmek için güzel nasihatler eden Nâbî’nin, kendine mahlâs olarak aldığı kelime de düşündürücü. Nâ ve bî kelimeleri Farsça’da “yok” anlamına gelmektedir. Denir ki, bu iki yok’u birleştirmiş, Nâbî şeklinde kendine isim edinmiştir üstâd.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Hatta şu güzel beytinde bu “yok”, “yok olma”halini çok güzel anlatır.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Bende yok sabr ü sükûn, sende vefâdan zerre</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small"> İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kerre" beyti bana Üstad Said Nursi'nin,</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">" Ben kendimi beğenmiyorum, beni beğenenleri de beğenmiyorum." ifadelerini hatırlattı...</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Onlar, o büyükler bilirler ki varlıktan geçip yokluk elbisesini giymeli insan. Ancak o zaman, yokluğunu bilen insan varlığa yükselebilir, yükseltilir. Nâbî bu sırları bilenlerden idi. Şiiri ile, yaşayışı ile, sözü, nasihati ile yârenlerine, takip eden nesillere bu sırları, güzellikleri nakletmeye çalıştı.</span></p>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"> </div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNGÖL </div>
Ekleme
Tarihi: 08 Mart 2020 - Pazar
"Nâbî'yi Nabi Eden Hüsn-ü Nazar..."
<p><span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Nâbî, edebiyatımızda hikmetli sözleri, düşündürücü şiirleri ile tanınmış bir divan şairimiz. 1600’lü yılların sonlarında yaşamış Osmanlı’nın duraklama devrine şahit olmuştur. İdare ve toplumda ortaya çıkmaya başlayan düzensizlikler, bozulmalar, belki de onu didaktik şiir yazmaya yönlendirmiştir.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Onun, birkaç beyitini incelemeye çalışacağımız şu gazeli; şairin, hayatı bir bütün olarak nasıl kavradığını, görmüş geçirmişliğini, hayattan bize sunduğu dersleri ne güzel anlatır.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Bağ-ı dehrin hem hazânın hem baharın görmüşüz</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Nâbî, belki de hayatı özetleyen bu giriş beytinde şöyle diyor: Biz bu dünya bahçesinin hem ilkbaharını hem de sonbaharını gördük. Yani biz gençliği de ihtiyarlığı da idrak ettik. Ve biz bu hayat denilen macerada, neşenin de kederin de hüküm sürdüğü demleri yaşadık. Hayatı; kederi, gamı ile de, sevinci ile de tanıdık, bildik.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ve başlıyor nasihatlerini etmeye, görüp öğrendiklerinden çıkardığı dersleri bizlere de nakletmeye.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bu dünyayı bir ikbal, yani mevki makam, zenginlik gibi varlıklar ile yükselme yeri olarak görenleri ikaz ediyor. Bu dünya bir ikbal meyhanesidir diyor. Şan şöhret, büyüklük, ikbal ile sarhoş olanların yeri. İşte ey akıllı insan! Sen sen ol, bu baş döndüren meyhanede çok da mağrûr olma, gurur, kibir yapma. Çünkü biz böyle sarhoş olup da ertesi sabah baş ağrısı ile uyanan nice ikbal sahiplerini gördük.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Humâr, sarhoşluktan sonraki baş ağrısı ve mahmurluk halidir. Kısa süren mest olma, zevk hali geçer de bu insanlar can sıkıcı bir baş ağrısı ile uyanırlar.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Top-ı âh-ı inkisâra pâydâr olmaz yine</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Kişver-i câhın nice sengin hisârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Paraya, mevkiye aldanıp haksızlık etmeyesin, mazlûmun âhını almayasın. Biz bu hayatta yaşadık ve gördük ki, nice zenginlerin, sultanların sağlam, muhkem kaleleri, gönlü kırık olanların ettiği bir âha, bir bedduaya dayanmaz. Mazlumun âhının topu, nice sengi, hisârı yerle bir etmiştir.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Bir hâdeng-i can-güdâz-ı âhtır sermâyesi</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz bu meydanın nice çâbuk süvârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Yine biz bu meydanda nice hızlı süvariler gördük ki onların sermayesi yani ellerindeki tek silahları; can yakıcı, derin bir âh idi. O âh, o beddua ki öyle gönülden edilmiştir ve bir mazlum kûşesinden gelmektedir. O yüzden akıl almaz bir sürate ve etkiye sahiptir.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı cây-gâh</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Bî-aded mağrûrun sadr-ı itibarın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz, sayısız, bulunduğu makam ile gururlanıp mağrûr olan kişi gördük ki bunlar, oturdukları o yüksek mevkilerin önünde gün gelir bir hizmetkâr olarak el bağlayıp dururlar.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz"</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Ve son beyit gelir en vurucu şekilde. Der ki ikbal sarhoşuna:</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">“Ey Nâbî biz bu mecliste çok bâde içenleri gördük ki ellerindeki murâd kadehi, gün gelir dilenci kâsesine dönüverir. İçindeki şarabın göz alıcı rengiyle insanı cezbeden o murâd alma kadehi, bir bakarsınız bir dilenci kâsesi haline gelmiş.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Divan şiirinin heybetli isimlerinden Nâbî. Ne de güzel benzetmelerle gözümüzün önünde canlandırıveriyor hayatın, hakikatin sahnelerini. Câm-ı Cem ile sarhoş olup kendinden geçen insanı sarsıyor, kendine getiriyor. Her devrin insanına fâniliği anlatıyor şiir dilince.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Fâniliği yakînen , hakk-el-yakîn derecesinde bilen ve bizlere de bildirmek için güzel nasihatler eden Nâbî’nin, kendine mahlâs olarak aldığı kelime de düşündürücü. Nâ ve bî kelimeleri Farsça’da “yok” anlamına gelmektedir. Denir ki, bu iki yok’u birleştirmiş, Nâbî şeklinde kendine isim edinmiştir üstâd.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Hatta şu güzel beytinde bu “yok”, “yok olma”halini çok güzel anlatır.</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">"Bende yok sabr ü sükûn, sende vefâdan zerre</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small"> İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kerre" beyti bana Üstad Said Nursi'nin,</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">" Ben kendimi beğenmiyorum, beni beğenenleri de beğenmiyorum." ifadelerini hatırlattı...</span><br />
<span style="color:rgb(34, 34, 34); font-family:arial,helvetica,sans-serif; font-size:small">Onlar, o büyükler bilirler ki varlıktan geçip yokluk elbisesini giymeli insan. Ancak o zaman, yokluğunu bilen insan varlığa yükselebilir, yükseltilir. Nâbî bu sırları bilenlerden idi. Şiiri ile, yaşayışı ile, sözü, nasihati ile yârenlerine, takip eden nesillere bu sırları, güzellikleri nakletmeye çalıştı.</span></p>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;"> </div>
<div style="color: rgb(34, 34, 34); font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Mehmet Nuri BİNGÖL </div>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.