NEDEN YA DA NERELERDEN DÜŞMEK
<p>Bir “kitle” gazetesindeki üç-beş yazar ile o “kitle”nin reisi manasındaki kişinin bir beyanını okuyunca aklıma malum kıssa geldi.</p>
<p>Hoca Nasreddin bir gün gezintiye çıkıyor.</p>
<p>Merkebininin üzerinde bir kumandan edasıyla ilerlerken talebeleri de arkasından geliyor.</p>
<p>Tam çarşıdan geçerken daha bir gurura kapılıyor Hoca. “Ben kimmişim be…” diye düşünemeden merkebinin ayağı sürçüyor ve yere, çamura yuvarlıyor Hoca’yı.</p>
<p>Çarşıdaki esnafla beraber talebeleri de karınlarını tuta tuta gülüyorlar.</p>
<p>Hoca kızarıp bozarıyor ama istifini de bozmuyor.</p>
<p>“ Ne gülüyorsunuz?” diyor. “ İnmeseydim de zaten inecektim.”<br />
NEDEN YA DA NERELERDEN DÜŞMEK</p>
<p>Bir “kitle” gazetesindeki üç-beş yazar ile o “kitle”nin reisi manasındaki kişinin bir beyanını okuyunca aklıma malum kıssa geldi.</p>
<p>Hoca Nasreddin bir gün gezintiye çıkıyor.</p>
<p>Merkebininin üzerinde bir kumandan edasıyla ilerlerken talebeleri de arkasından geliyor.</p>
<p>Tam çarşıdan geçerken daha bir gurura kapılıyor Hoca. “Ben kimmişim be…” diye düşünemeden merkebinin ayağı sürçüyor ve yere, çamura yuvarlıyor Hoca’yı.</p>
<p>Çarşıdaki esnafla beraber talebeleri de karınlarını tuta tuta gülüyorlar.</p>
<p>Hoca kızarıp bozarıyor ama istifini de bozmuyor.</p>
<p>“ Ne gülüyorsunuz?” diyor. “ İnmeseydim de zaten inecektim.”</p>
<p>*</p>
<p>Geçenlerde facebookta yazan biri –kulaklakları çınlasın- o malum felaket tellalı ve gayrı memnunlara hitaben:</p>
<p>“ Karşınızda adam var adam” diyordu. “ Sidiğini tutamadığından altı bağlı bir lideri , dünyaya meydan okuyup mazlumların hamisi olan kişiyle karıştırmayın sakın!”</p>
<p>Hele “hakikatperestlik sıddıkiyeti” ( Kastamonu Lahikası) içinde olması gereken bir “mevkute”nin başyazarı ile karikatürcüsünün tavrına ne demeli?</p>
<p>2004’ün o askeri vesayet şartları içinde – kapatmaya malzeme vermemek – ve “fetö"yü değil bütün İslami hizmet gruplarını, MGK gündeminden düşürmek için ama hemen o kararla alakalı hiçbir şey yapılmayan MGK belgesinden medet ummalarını garipseyerek ve ibretle seyrettim.</p>
<p>Daha düne kadar oy verip “alayı vala” ile ambalajladıkları bir genel başkanıni – Demirel'in- bizzat 28 Şubat post-darbesini dizayn etmesini “tankları nizamiyeden çevirme” girişimi diyerek milleti aldatan kimseler bunların “hınk” deyicileri ile kendileri değil miydi?</p>
<p>*</p>
<p>Tespitlere devam edelim; evet, haza hakikat, 28 Şubat bir Demirel-Cindoruk- Karadayı ortak yapımıydı. Birisini, 1961’de darbecilerin astığı rahmetli Adnan Menderes’in veliahtı, diğerini avukatı olarak bilinirdi.</p>
<p>Aynı ikili 27 Nisan 2007 ve 367 icadında da başrollerdeydi. Bu tutumlarıyla ya ‘dava’larına ihanet etmişlerdi, ya da ‘dava’ zaten başkaydı.</p>
<p>Sonra, iki ‘merkez sağ’ parti sandığımız DYP ve ANAP birleştirilmeye çalışıldı 2007 seçimlerine doğru.</p>
<p>Bu vetirede Ergenekondan hüküm alan bir gazeteci ANAP lideri Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’la görüşmüş, sonunda ‘birleşik merkez sağ’a adeta yeni lider havasıyla katılmıştı. Şimdi bu iki partinin eski liderleri ortalarda görünmüyorlar, ama açıklamak zorundalar, ‘birleşme’ de bir Ergenekon projesi miydi? !</p>
<p>Anlaşılan ‘merkez sağ’ denilen “ toplumsal kesimin” temsil organları, yani siyasi partileri ‘derin devlet’in arka bahçesi haline gelmiş. Bu, ne 28 Şubat’la ne de 27 Nisan’la başlayan bir hikâye.</p>
<p>Belki de başlangıcı, Demirel’in Adalet Partisi genel başkanı seçildiği 1964 kongresine gider. Parti’yi zaten emekli bir general, darbe sonrası bir dönem genelkurmay başkanlığı bile yapan Ragıp Gümüşpala kurmuştu.</p>
<p>Erken ölümünün ardında da ‘sağlam’ bir isme, Süleyman Demirel’e emanet edildi parti ile birlikte Demokrat Parti seçmeni. Ne yani, 1950’lerde üç seçimde yüzde ellinin üzerinde oy alan bir harekete karşı darbe yapıp, başbakanını asanlar bu partiyi ve tabanını müstakil ve milli bir politika takip etme ihtimalini serbest mi bırakacaklardı?</p>
<p>1980 darbesinden sonra da merkez sağın iki partisi oldu: Tamamen cuntacıların güdümünde olan Milliyetçi Demokrasi Partisi ile Demirel’in arkasında olduğu söylenen Büyük Türkiye Partisi. Birincisinin kurucusu emekli bir generaldi, 12 Mart muhtırasında perde arkasında işleri yöneten Turgut Sunalp. İkincisinin genel başkanı da bir başka general, Ali Fethi Esener.</p>
<p>İlginç değil mi? Galiba merkez sağ diye milleti “oyalayan” güçler, onlarla beraber destekçileri “grup” ve “ cemaat taslaklarını” da dibe çekiyor.</p>
<p>Not: Bir diğer "dibe çekilme" faaliyeti de ihlassızlık ve "ene" davasından doğuyor. Fırıncı Ağabey'le alakalı yazımı, kendisinin anlatım ve cümle bozuklukları bulunan, bir sosyal ihtilaftan dolayı RAHMETLİĞİ şiddetle eleştiren birinin, anı yazımdaki hatırayla ortak şahitlik belirttiğini kinayeyle tenkit eden "adem"in kulakları çınlasın...<br />
*</p>
<p>Geçenlerde facebookta yazan biri –kulakları çınlasın- o malum felaket tellalı ve gayrı memnunlara hitaben:</p>
<p>“ Karşınızda adam var adam” diyordu. “ Sidiğini tutamadığından altı bağlı bir lideri , dünyaya meydan okuyup mazlumların hamisi olan kişiyle karıştırmayın sakın!”</p>
<p>Hele “hakikatperestlik sıddıkiyeti” ( Kastamonu Lahikası) içinde olması gereken bir “mevkute”nin başyazarı ile karikatürcüsünün tavrına ne demeli?</p>
<p>2004’ün o askeri vesayet şartları içinde – kapatmaya malzeme vermemek – ve “fetö"yü değil bütün İslami hizmet gruplarını, MGK gündeminden düşürmek için ama hemen o kararla alakalı hiçbir şey yapılmayan MGK belgesinden medet ummalarını garipseyerek ve ibretle seyrettim.</p>
<p>Daha düne kadar oy verip “alayı vala” ile ambalajladıkları bir genel başkanıni – Demirel'in- bizzat 28 Şubat post-darbesini dizayn etmesini “tankları nizamiyeden çevirme” girişimi diyerek milleti aldatan kimseler bunların “hınk” deyicileri ile kendileri değil miydi?</p>
<p>*</p>
<p>Tespitlere devam edelim; evet, haza hakikat, 28 Şubat bir Demirel-Cindoruk- Karadayı ortak yapımıydı. Birisini, 1961’de darbecilerin astığı rahmetli Adnan Menderes’in veliahtı, diğerini avukatı olarak bilinirdi.</p>
<p>Aynı ikili 27 Nisan 2007 ve 367 icadında da başrollerdeydi. Bu tutumlarıyla ya ‘dava’larına ihanet etmişlerdi, ya da ‘dava’ zaten başkaydı.</p>
<p>Sonra, iki ‘merkez sağ’ parti sandığımız DYP ve ANAP birleştirilmeye çalışıldı 2007 seçimlerine doğru.</p>
<p>Bu vetirede Ergenekondan hüküm alan bir gazeteci ANAP lideri Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’la görüşmüş, sonunda ‘birleşik merkez sağ’a adeta yeni lider havasıyla katılmıştı. Şimdi bu iki partinin eski liderleri ortalarda görünmüyorlar, ama açıklamak zorundalar, ‘birleşme’ de bir Ergenekon projesi miydi? !</p>
<p>Anlaşılan ‘merkez sağ’ denilen “ toplumsal kesimin” temsil organları, yani siyasi partileri ‘derin devlet’in arka bahçesi haline gelmiş. Bu, ne 28 Şubat’la ne de 27 Nisan’la başlayan bir hikâye.</p>
<p>Belki de başlangıcı, Demirel’in Adalet Partisi genel başkanı seçildiği 1964 kongresine gider. Parti’yi zaten emekli bir general, darbe sonrası bir dönem genelkurmay başkanlığı bile yapan Ragıp Gümüşpala kurmuştu.</p>
<p>Erken ölümünün ardında da ‘sağlam’ bir isme, Süleyman Demirel’e emanet edildi parti ile birlikte Demokrat Parti seçmeni. Ne yani, 1950’lerde üç seçimde yüzde ellinin üzerinde oy alan bir harekete karşı darbe yapıp, başbakanını asanlar bu partiyi ve tabanını müstakil ve milli bir politika takip etme ihtimalini serbest mi bırakacaklardı?</p>
<p>1980 darbesinden sonra da merkez sağın iki partisi oldu: Tamamen cuntacıların güdümünde olan Milliyetçi Demokrasi Partisi ile Demirel’in arkasında olduğu söylenen Büyük Türkiye Partisi. Birincisinin kurucusu emekli bir generaldi, 12 Mart muhtırasında perde arkasında işleri yöneten Turgut Sunalp. İkincisinin genel başkanı da bir başka general, Ali Fethi Esener.</p>
<p>İlginç değil mi? Galiba merkez sağ diye milleti “oyalayan” güçler, onlarla beraber destekçileri “grup” ve “ cemaat taslaklarını” da dibe çekiyor.</p>
<p>Not: Bir diğer "dibe çekilme" faaliyeti de ihlassızlık ve "ene" davasından doğuyor. Fırıncı Ağabey'le alakalı yazımı, kendisinin anlatım ve cümle bozuklukları bulunan, bir sosyal ihtilaftan dolayı RAHMETLİĞİ şiddetle eleştiren birinin, anı yazımdaki hatırayla ortak şahitlik belirttiğini kinayeyle tenkit eden "adem"in kulakları çınlasın...</p>
Ekleme
Tarihi: 17 Ekim 2020 - Cumartesi
NEDEN YA DA NERELERDEN DÜŞMEK
<p>Bir “kitle” gazetesindeki üç-beş yazar ile o “kitle”nin reisi manasındaki kişinin bir beyanını okuyunca aklıma malum kıssa geldi.</p>
<p>Hoca Nasreddin bir gün gezintiye çıkıyor.</p>
<p>Merkebininin üzerinde bir kumandan edasıyla ilerlerken talebeleri de arkasından geliyor.</p>
<p>Tam çarşıdan geçerken daha bir gurura kapılıyor Hoca. “Ben kimmişim be…” diye düşünemeden merkebinin ayağı sürçüyor ve yere, çamura yuvarlıyor Hoca’yı.</p>
<p>Çarşıdaki esnafla beraber talebeleri de karınlarını tuta tuta gülüyorlar.</p>
<p>Hoca kızarıp bozarıyor ama istifini de bozmuyor.</p>
<p>“ Ne gülüyorsunuz?” diyor. “ İnmeseydim de zaten inecektim.”<br />
NEDEN YA DA NERELERDEN DÜŞMEK</p>
<p>Bir “kitle” gazetesindeki üç-beş yazar ile o “kitle”nin reisi manasındaki kişinin bir beyanını okuyunca aklıma malum kıssa geldi.</p>
<p>Hoca Nasreddin bir gün gezintiye çıkıyor.</p>
<p>Merkebininin üzerinde bir kumandan edasıyla ilerlerken talebeleri de arkasından geliyor.</p>
<p>Tam çarşıdan geçerken daha bir gurura kapılıyor Hoca. “Ben kimmişim be…” diye düşünemeden merkebinin ayağı sürçüyor ve yere, çamura yuvarlıyor Hoca’yı.</p>
<p>Çarşıdaki esnafla beraber talebeleri de karınlarını tuta tuta gülüyorlar.</p>
<p>Hoca kızarıp bozarıyor ama istifini de bozmuyor.</p>
<p>“ Ne gülüyorsunuz?” diyor. “ İnmeseydim de zaten inecektim.”</p>
<p>*</p>
<p>Geçenlerde facebookta yazan biri –kulaklakları çınlasın- o malum felaket tellalı ve gayrı memnunlara hitaben:</p>
<p>“ Karşınızda adam var adam” diyordu. “ Sidiğini tutamadığından altı bağlı bir lideri , dünyaya meydan okuyup mazlumların hamisi olan kişiyle karıştırmayın sakın!”</p>
<p>Hele “hakikatperestlik sıddıkiyeti” ( Kastamonu Lahikası) içinde olması gereken bir “mevkute”nin başyazarı ile karikatürcüsünün tavrına ne demeli?</p>
<p>2004’ün o askeri vesayet şartları içinde – kapatmaya malzeme vermemek – ve “fetö"yü değil bütün İslami hizmet gruplarını, MGK gündeminden düşürmek için ama hemen o kararla alakalı hiçbir şey yapılmayan MGK belgesinden medet ummalarını garipseyerek ve ibretle seyrettim.</p>
<p>Daha düne kadar oy verip “alayı vala” ile ambalajladıkları bir genel başkanıni – Demirel'in- bizzat 28 Şubat post-darbesini dizayn etmesini “tankları nizamiyeden çevirme” girişimi diyerek milleti aldatan kimseler bunların “hınk” deyicileri ile kendileri değil miydi?</p>
<p>*</p>
<p>Tespitlere devam edelim; evet, haza hakikat, 28 Şubat bir Demirel-Cindoruk- Karadayı ortak yapımıydı. Birisini, 1961’de darbecilerin astığı rahmetli Adnan Menderes’in veliahtı, diğerini avukatı olarak bilinirdi.</p>
<p>Aynı ikili 27 Nisan 2007 ve 367 icadında da başrollerdeydi. Bu tutumlarıyla ya ‘dava’larına ihanet etmişlerdi, ya da ‘dava’ zaten başkaydı.</p>
<p>Sonra, iki ‘merkez sağ’ parti sandığımız DYP ve ANAP birleştirilmeye çalışıldı 2007 seçimlerine doğru.</p>
<p>Bu vetirede Ergenekondan hüküm alan bir gazeteci ANAP lideri Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’la görüşmüş, sonunda ‘birleşik merkez sağ’a adeta yeni lider havasıyla katılmıştı. Şimdi bu iki partinin eski liderleri ortalarda görünmüyorlar, ama açıklamak zorundalar, ‘birleşme’ de bir Ergenekon projesi miydi? !</p>
<p>Anlaşılan ‘merkez sağ’ denilen “ toplumsal kesimin” temsil organları, yani siyasi partileri ‘derin devlet’in arka bahçesi haline gelmiş. Bu, ne 28 Şubat’la ne de 27 Nisan’la başlayan bir hikâye.</p>
<p>Belki de başlangıcı, Demirel’in Adalet Partisi genel başkanı seçildiği 1964 kongresine gider. Parti’yi zaten emekli bir general, darbe sonrası bir dönem genelkurmay başkanlığı bile yapan Ragıp Gümüşpala kurmuştu.</p>
<p>Erken ölümünün ardında da ‘sağlam’ bir isme, Süleyman Demirel’e emanet edildi parti ile birlikte Demokrat Parti seçmeni. Ne yani, 1950’lerde üç seçimde yüzde ellinin üzerinde oy alan bir harekete karşı darbe yapıp, başbakanını asanlar bu partiyi ve tabanını müstakil ve milli bir politika takip etme ihtimalini serbest mi bırakacaklardı?</p>
<p>1980 darbesinden sonra da merkez sağın iki partisi oldu: Tamamen cuntacıların güdümünde olan Milliyetçi Demokrasi Partisi ile Demirel’in arkasında olduğu söylenen Büyük Türkiye Partisi. Birincisinin kurucusu emekli bir generaldi, 12 Mart muhtırasında perde arkasında işleri yöneten Turgut Sunalp. İkincisinin genel başkanı da bir başka general, Ali Fethi Esener.</p>
<p>İlginç değil mi? Galiba merkez sağ diye milleti “oyalayan” güçler, onlarla beraber destekçileri “grup” ve “ cemaat taslaklarını” da dibe çekiyor.</p>
<p>Not: Bir diğer "dibe çekilme" faaliyeti de ihlassızlık ve "ene" davasından doğuyor. Fırıncı Ağabey'le alakalı yazımı, kendisinin anlatım ve cümle bozuklukları bulunan, bir sosyal ihtilaftan dolayı RAHMETLİĞİ şiddetle eleştiren birinin, anı yazımdaki hatırayla ortak şahitlik belirttiğini kinayeyle tenkit eden "adem"in kulakları çınlasın...<br />
*</p>
<p>Geçenlerde facebookta yazan biri –kulakları çınlasın- o malum felaket tellalı ve gayrı memnunlara hitaben:</p>
<p>“ Karşınızda adam var adam” diyordu. “ Sidiğini tutamadığından altı bağlı bir lideri , dünyaya meydan okuyup mazlumların hamisi olan kişiyle karıştırmayın sakın!”</p>
<p>Hele “hakikatperestlik sıddıkiyeti” ( Kastamonu Lahikası) içinde olması gereken bir “mevkute”nin başyazarı ile karikatürcüsünün tavrına ne demeli?</p>
<p>2004’ün o askeri vesayet şartları içinde – kapatmaya malzeme vermemek – ve “fetö"yü değil bütün İslami hizmet gruplarını, MGK gündeminden düşürmek için ama hemen o kararla alakalı hiçbir şey yapılmayan MGK belgesinden medet ummalarını garipseyerek ve ibretle seyrettim.</p>
<p>Daha düne kadar oy verip “alayı vala” ile ambalajladıkları bir genel başkanıni – Demirel'in- bizzat 28 Şubat post-darbesini dizayn etmesini “tankları nizamiyeden çevirme” girişimi diyerek milleti aldatan kimseler bunların “hınk” deyicileri ile kendileri değil miydi?</p>
<p>*</p>
<p>Tespitlere devam edelim; evet, haza hakikat, 28 Şubat bir Demirel-Cindoruk- Karadayı ortak yapımıydı. Birisini, 1961’de darbecilerin astığı rahmetli Adnan Menderes’in veliahtı, diğerini avukatı olarak bilinirdi.</p>
<p>Aynı ikili 27 Nisan 2007 ve 367 icadında da başrollerdeydi. Bu tutumlarıyla ya ‘dava’larına ihanet etmişlerdi, ya da ‘dava’ zaten başkaydı.</p>
<p>Sonra, iki ‘merkez sağ’ parti sandığımız DYP ve ANAP birleştirilmeye çalışıldı 2007 seçimlerine doğru.</p>
<p>Bu vetirede Ergenekondan hüküm alan bir gazeteci ANAP lideri Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’la görüşmüş, sonunda ‘birleşik merkez sağ’a adeta yeni lider havasıyla katılmıştı. Şimdi bu iki partinin eski liderleri ortalarda görünmüyorlar, ama açıklamak zorundalar, ‘birleşme’ de bir Ergenekon projesi miydi? !</p>
<p>Anlaşılan ‘merkez sağ’ denilen “ toplumsal kesimin” temsil organları, yani siyasi partileri ‘derin devlet’in arka bahçesi haline gelmiş. Bu, ne 28 Şubat’la ne de 27 Nisan’la başlayan bir hikâye.</p>
<p>Belki de başlangıcı, Demirel’in Adalet Partisi genel başkanı seçildiği 1964 kongresine gider. Parti’yi zaten emekli bir general, darbe sonrası bir dönem genelkurmay başkanlığı bile yapan Ragıp Gümüşpala kurmuştu.</p>
<p>Erken ölümünün ardında da ‘sağlam’ bir isme, Süleyman Demirel’e emanet edildi parti ile birlikte Demokrat Parti seçmeni. Ne yani, 1950’lerde üç seçimde yüzde ellinin üzerinde oy alan bir harekete karşı darbe yapıp, başbakanını asanlar bu partiyi ve tabanını müstakil ve milli bir politika takip etme ihtimalini serbest mi bırakacaklardı?</p>
<p>1980 darbesinden sonra da merkez sağın iki partisi oldu: Tamamen cuntacıların güdümünde olan Milliyetçi Demokrasi Partisi ile Demirel’in arkasında olduğu söylenen Büyük Türkiye Partisi. Birincisinin kurucusu emekli bir generaldi, 12 Mart muhtırasında perde arkasında işleri yöneten Turgut Sunalp. İkincisinin genel başkanı da bir başka general, Ali Fethi Esener.</p>
<p>İlginç değil mi? Galiba merkez sağ diye milleti “oyalayan” güçler, onlarla beraber destekçileri “grup” ve “ cemaat taslaklarını” da dibe çekiyor.</p>
<p>Not: Bir diğer "dibe çekilme" faaliyeti de ihlassızlık ve "ene" davasından doğuyor. Fırıncı Ağabey'le alakalı yazımı, kendisinin anlatım ve cümle bozuklukları bulunan, bir sosyal ihtilaftan dolayı RAHMETLİĞİ şiddetle eleştiren birinin, anı yazımdaki hatırayla ortak şahitlik belirttiğini kinayeyle tenkit eden "adem"in kulakları çınlasın...</p>
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.