Mehmet Nuri BİNGÖL
Köşe Yazarı
Mehmet Nuri BİNGÖL
 

TEPETAKLAYDI İÇİM...

<p>Rahmete liyakat kesp etmek bunca mı zor?</p> <p>Bir ses doğup i&ccedil;ime ağdı.</p> <p>&ldquo;Kendin ettin&hellip;&rdquo; Camları zangırdatan m&acirc;na y&uuml;reğimdeki dalgakıran misaliydi. C&uuml;mleyi tamamlamalıydım; &ouml;yle de yaptım. &ldquo;Kendin buldun.&rdquo;</p> <p>D&uuml;n gibiydi zaman,&nbsp; yırtınıyordu adam; kızgınlıktan kendi yakasını &ccedil;ekiştirerek:</p> <p>&ldquo;Bana denecek s&ouml;z m&uuml;?&rdquo; Hele ona, hele ona bile&hellip;<br /> Belki de o vakti s&uuml;slemek...<br /> &ldquo;&hellip; Olmayacak duaya amin&rdquo; mi demek?..<br /> *</p> <p>Yağmurda bahar kokuları vardı. Pencerelere, damlara; y&uuml;rek ve bileklere sağanak sağanak sızarken, patlamaya hazırlanan &ldquo;g&ouml;z&rdquo;leri daha bir şişiriyordu. Uzaklardan bakarken bizlere, belki de m&uuml;teşekkirdin, tebess&uuml;mdeydin.</p> <p>Birden d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;m; idr&acirc;ke d&uuml;şt&uuml;m.<br /> Esefliydin belki de, kimimize kızgındın.<br /> Sen ne demiştin, biz ne anlamış, ne eylemiştik?&nbsp;</p> <p>&ldquo;İlk bahar, nev-bahar, nevruz-u sultan&icirc;&hellip;&rdquo; diye işaretlemiştin. Biz &ndash;aha- sonbahara sarılmış, sonbaharla sarınmıştık.</p> <p>Hi&ccedil; unutmam. O tepedeki t&uuml;rbedeydik , kalabalıklarla i&ccedil; i&ccedil;e&hellip; Ama &ldquo;yalnız&rdquo; kubbedeydik; g&uuml;zelim yapının &ouml;n&uuml;ndeki d&uuml;zl&uuml;kte &ldquo;sizi&rdquo; dinliyorduk.</p> <p>&ldquo;Anladım ki&hellip;&rdquo; diyordunuz&hellip;<br /> Demek ki &ldquo;anlamak&rdquo; bir b&uuml;y&uuml;k kapı; m&acirc;na sarayının eşiği&hellip; O saraya layık olmaya &ccedil;alışmak&nbsp; az şey miydi?</p> <p>Yağmur pek dineceğe benzemiyordu. Sanayide idiler. Bir tornacının &ouml;n&uuml;nde oturmuş, inceliklerden birer demet sa&ccedil;ıyorlardı havaya.&nbsp;<br /> *</p> <p>Hen&uuml;z başlamamıştı sağanak. Devrile devrile gelen bulutlarda, &ouml;yle bir k&uuml;l renklilik vardı ki &uuml;rpermeden edemedik. Hem k&uuml;l rengi, hem de kırmızı felhan, i&ccedil; i&ccedil;e&hellip; Tıpkı g&uuml;n&uuml;m&uuml;z, ya da &ldquo;g&uuml;n&uuml;n&uuml;z&rdquo; gibi&hellip;<br /> &ldquo;Ne olacak halimiz?&rdquo; dedi biri.<br /> &ldquo;Herkes b&ouml;yle diye diye&hellip;&rdquo; d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rken, ne h&acirc;l kalırdı, ne &acirc;lem&hellip;<br /> &ldquo;Bu sene havalar da yağdı &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r&hellip;&rdquo; diye s&ouml;ylendi diğeri.<br /> &ldquo;Halbuki ge&ccedil;en yıllar&hellip;&rdquo;<br /> &ldquo;Rahmet&rsquo;e liyakat artıyor demek ki&hellip;&rdquo;<br /> &ldquo;O zaman&hellip;&rdquo;<br /> &ldquo;Vakit &hellip;&rdquo; dedi &ouml;teki. &ldquo;Vakt-i merhun da demiş birileri.&rdquo;</p> <p>Yağmur yemeden aşınmış, oksitlenmiş, kurumuş bal&ccedil;ıkla sıvanmış beşli pulluk, tornacının &ouml;n&uuml;nde ağır başlılık taslıyordu. Epey yorgun olduğu fehmediliyordu; demek ki &ldquo;ziraat&rdquo; yapılan bir toprağı&nbsp; eşeleyip durmuştur.</p> <p>Niceden beri &ldquo;eğlendiğim&rdquo; yerden &ccedil;ıkmalıydım artık; &ldquo;bahar kokusu&rdquo; vardı ya yağmurda. Vestiyerdeki montumu alıp indim. Yağmur sakinlemişti ama hala &ldquo;sin sin&rdquo; yağıyordu.</p> <p>&quot;Ahmak ıslatan&hellip;&rdquo; dense de y&ouml;rede, bu yağmur altında &ldquo;teferr&uuml;c&rdquo;e &ccedil;ıkmayı, gezinmeyi pek severdim. Hele tahsil yaptığım o b&uuml;y&uuml;k şehirde?.. Eğer bahar istila etmeye başladıysa parklarını, bah&ccedil;elerini, yalılarını, erguvan, akasya ve at kestanesi ağa&ccedil;larını&hellip;&nbsp;</p> <p>Fakirhanemizden dışarıya acele ile yollanmamın sebebini, birlikte kaldığımız &ldquo;dost&rdquo;ların başka bir saike yormamış olmalarını ummaktan gayrı yapacak ne vardı elde?..</p> <p>&ldquo;M&uuml;min &ndash; alameti &ccedil;ıkmamış- her hal i&ccedil;in &ldquo;h&uuml;sn-&uuml; zanna&rdquo; memur &ldquo; değil miydi?</p>
Ekleme Tarihi: 28 Kasım 2020 - Cumartesi

TEPETAKLAYDI İÇİM...

<p>Rahmete liyakat kesp etmek bunca mı zor?</p> <p>Bir ses doğup i&ccedil;ime ağdı.</p> <p>&ldquo;Kendin ettin&hellip;&rdquo; Camları zangırdatan m&acirc;na y&uuml;reğimdeki dalgakıran misaliydi. C&uuml;mleyi tamamlamalıydım; &ouml;yle de yaptım. &ldquo;Kendin buldun.&rdquo;</p> <p>D&uuml;n gibiydi zaman,&nbsp; yırtınıyordu adam; kızgınlıktan kendi yakasını &ccedil;ekiştirerek:</p> <p>&ldquo;Bana denecek s&ouml;z m&uuml;?&rdquo; Hele ona, hele ona bile&hellip;<br /> Belki de o vakti s&uuml;slemek...<br /> &ldquo;&hellip; Olmayacak duaya amin&rdquo; mi demek?..<br /> *</p> <p>Yağmurda bahar kokuları vardı. Pencerelere, damlara; y&uuml;rek ve bileklere sağanak sağanak sızarken, patlamaya hazırlanan &ldquo;g&ouml;z&rdquo;leri daha bir şişiriyordu. Uzaklardan bakarken bizlere, belki de m&uuml;teşekkirdin, tebess&uuml;mdeydin.</p> <p>Birden d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;m; idr&acirc;ke d&uuml;şt&uuml;m.<br /> Esefliydin belki de, kimimize kızgındın.<br /> Sen ne demiştin, biz ne anlamış, ne eylemiştik?&nbsp;</p> <p>&ldquo;İlk bahar, nev-bahar, nevruz-u sultan&icirc;&hellip;&rdquo; diye işaretlemiştin. Biz &ndash;aha- sonbahara sarılmış, sonbaharla sarınmıştık.</p> <p>Hi&ccedil; unutmam. O tepedeki t&uuml;rbedeydik , kalabalıklarla i&ccedil; i&ccedil;e&hellip; Ama &ldquo;yalnız&rdquo; kubbedeydik; g&uuml;zelim yapının &ouml;n&uuml;ndeki d&uuml;zl&uuml;kte &ldquo;sizi&rdquo; dinliyorduk.</p> <p>&ldquo;Anladım ki&hellip;&rdquo; diyordunuz&hellip;<br /> Demek ki &ldquo;anlamak&rdquo; bir b&uuml;y&uuml;k kapı; m&acirc;na sarayının eşiği&hellip; O saraya layık olmaya &ccedil;alışmak&nbsp; az şey miydi?</p> <p>Yağmur pek dineceğe benzemiyordu. Sanayide idiler. Bir tornacının &ouml;n&uuml;nde oturmuş, inceliklerden birer demet sa&ccedil;ıyorlardı havaya.&nbsp;<br /> *</p> <p>Hen&uuml;z başlamamıştı sağanak. Devrile devrile gelen bulutlarda, &ouml;yle bir k&uuml;l renklilik vardı ki &uuml;rpermeden edemedik. Hem k&uuml;l rengi, hem de kırmızı felhan, i&ccedil; i&ccedil;e&hellip; Tıpkı g&uuml;n&uuml;m&uuml;z, ya da &ldquo;g&uuml;n&uuml;n&uuml;z&rdquo; gibi&hellip;<br /> &ldquo;Ne olacak halimiz?&rdquo; dedi biri.<br /> &ldquo;Herkes b&ouml;yle diye diye&hellip;&rdquo; d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rken, ne h&acirc;l kalırdı, ne &acirc;lem&hellip;<br /> &ldquo;Bu sene havalar da yağdı &ccedil;ok ş&uuml;k&uuml;r&hellip;&rdquo; diye s&ouml;ylendi diğeri.<br /> &ldquo;Halbuki ge&ccedil;en yıllar&hellip;&rdquo;<br /> &ldquo;Rahmet&rsquo;e liyakat artıyor demek ki&hellip;&rdquo;<br /> &ldquo;O zaman&hellip;&rdquo;<br /> &ldquo;Vakit &hellip;&rdquo; dedi &ouml;teki. &ldquo;Vakt-i merhun da demiş birileri.&rdquo;</p> <p>Yağmur yemeden aşınmış, oksitlenmiş, kurumuş bal&ccedil;ıkla sıvanmış beşli pulluk, tornacının &ouml;n&uuml;nde ağır başlılık taslıyordu. Epey yorgun olduğu fehmediliyordu; demek ki &ldquo;ziraat&rdquo; yapılan bir toprağı&nbsp; eşeleyip durmuştur.</p> <p>Niceden beri &ldquo;eğlendiğim&rdquo; yerden &ccedil;ıkmalıydım artık; &ldquo;bahar kokusu&rdquo; vardı ya yağmurda. Vestiyerdeki montumu alıp indim. Yağmur sakinlemişti ama hala &ldquo;sin sin&rdquo; yağıyordu.</p> <p>&quot;Ahmak ıslatan&hellip;&rdquo; dense de y&ouml;rede, bu yağmur altında &ldquo;teferr&uuml;c&rdquo;e &ccedil;ıkmayı, gezinmeyi pek severdim. Hele tahsil yaptığım o b&uuml;y&uuml;k şehirde?.. Eğer bahar istila etmeye başladıysa parklarını, bah&ccedil;elerini, yalılarını, erguvan, akasya ve at kestanesi ağa&ccedil;larını&hellip;&nbsp;</p> <p>Fakirhanemizden dışarıya acele ile yollanmamın sebebini, birlikte kaldığımız &ldquo;dost&rdquo;ların başka bir saike yormamış olmalarını ummaktan gayrı yapacak ne vardı elde?..</p> <p>&ldquo;M&uuml;min &ndash; alameti &ccedil;ıkmamış- her hal i&ccedil;in &ldquo;h&uuml;sn-&uuml; zanna&rdquo; memur &ldquo; değil miydi?</p>
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.