Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
Köşe Yazarı
Prof.Dr Cahit KURBANOĞLU
 

MERHABA ÇOCUKLAR Bize verilen davete bakacağız.

MERHABA ÇOCUKLAR Bize verilen davete bakacağız. Çocuklar, sağlıklı günler dileyerek konuşmaya başlıyorum. Şimdi gördük ki Allah isteseydi, sadece bir ekmekle, bir suyla ve bir de havayla hayatımızın devamını sağlayabilirdi. Ama Yaratan Rabbim öyle mi yapmış? “Hem bizi ve bu dünyamızı yaratan, halk eden ve bizi nimetleriyle, yiyecekleriyle donatan, perverde eden şu semâvât ve arzın ilâhı bizden ne istiyor? Marziyâtı, hoşuna gidecek şeyler nedir?” “Sultan-ı Ezelî’ye; kudret ve idaresinin başlangıcı ve sonu olmayan Cenâb-ı Allah’a iman ile bağlanan ve amel-i salih ile Allah’ın hoşuna giden işler yaparak itaat eden bir insan, şu dünya misafirhanesinin menzillerinden, âlem-i berzah (kabir âlemi) ve âlem-i mahşer (kıyametten sonra insanların tekrar diriltilip toplanacakları yer) dairelerinden, kabirden sonraki bütün âlemlerin geniş hudutlarından, berk (şimşek) ve burâk sür'atinde (Cennet’in bineği hızında) geçerek tâ saadet-i ebediyeyi, sonsuz mutluluğu bulur.” Orucun toplum hayatına, sosyal hayata çok faydaları vardır. Saymakla bitmez. İnsan olarak bizler geçim noktasında farklı farklıyız. Cenâb-ı Allah, zenginleri fakirlere yardım etmeye davet ediyor. Ne var ki, zenginler fakirlerin yardıma muhtaç ve acınacak hallerini ancak oruç ile akıllarına getirip anlayabiliyorlar. Oruç olmasaydı, nefsinden başkasını düşünmeyen zenginler, açlığın nasıl bir hâl olduğunu anlayamazlardı. Fukaraların yardıma ne kadar çok ihtiyaçları olduğunu nasıl bileceklerdi? Ancak oruçla onlara acıyabilirler. Eğer oruç olmazsa, nefsinin arzularına düşkün olan birçok zengin, aç olan fakirlerin karnını doyurmayı ve onlara yardım etmeyi aklına getirmezdi. Çocuklar, Ramazan’ın verdiği o açlıkla akşama doğru nasıl yemek yemeyi arzu ediyoruz? Öyleyse, bizim gibi aç olan fakir ve fukaranın da yemek yeme arzuları yok mu? Onların yiyecek ihtiyacını temin etmek için oruç bize gayret vermiyor mu? Onları aklımıza getirmiyor mu? İşte, Ramazan’ın faydalarını daha çok sayabiliriz, ama bakın, toplum hayatını ne kadar güzel bir düzene sokuyor! O zaman geliniz, şöyle bir program yapalım: İftar vakti yaklaşınca, “Sadece biz mi açız? Sadece biz mi karnımızı doyuracağız? Bizden başka açlar da var mı?” diye bir düşünelim. Sonra annemize, babamıza diyelim ki: “Ailem, bizim iftarımızı açacağımız yiyeceklere sahibiz, elhamdülillah. Ancak buna sahip olmayanlar var mı? Çevremize bir göz gezdirsek, biraz dolaşıp ihtiyaç sahiplerini görsek... Onlara da yardım etsek, gerekirse bizim iftarımızı yapacağımız yiyeceklerle birlikte ortak paylaşsak... Ne kadar güzel olur!” Bunları düşünmemiz ve annemizi, babamızı da bu konuda uyarmamız gerekir. Unutmayalım... Hayırlı Ramazanlar diliyorum. 22.03.2025 Cahit Kurbanoğlu
Ekleme Tarihi: 22 Mart 2025 - Cumartesi

MERHABA ÇOCUKLAR Bize verilen davete bakacağız.

MERHABA ÇOCUKLAR Bize verilen davete bakacağız. Çocuklar, sağlıklı günler dileyerek konuşmaya başlıyorum. Şimdi gördük ki Allah isteseydi, sadece bir ekmekle, bir suyla ve bir de havayla hayatımızın devamını sağlayabilirdi. Ama Yaratan Rabbim öyle mi yapmış? “Hem bizi ve bu dünyamızı yaratan, halk eden ve bizi nimetleriyle, yiyecekleriyle donatan, perverde eden şu semâvât ve arzın ilâhı bizden ne istiyor? Marziyâtı, hoşuna gidecek şeyler nedir?” “Sultan-ı Ezelî’ye; kudret ve idaresinin başlangıcı ve sonu olmayan Cenâb-ı Allah’a iman ile bağlanan ve amel-i salih ile Allah’ın hoşuna giden işler yaparak itaat eden bir insan, şu dünya misafirhanesinin menzillerinden, âlem-i berzah (kabir âlemi) ve âlem-i mahşer (kıyametten sonra insanların tekrar diriltilip toplanacakları yer) dairelerinden, kabirden sonraki bütün âlemlerin geniş hudutlarından, berk (şimşek) ve burâk sür'atinde (Cennet’in bineği hızında) geçerek tâ saadet-i ebediyeyi, sonsuz mutluluğu bulur.” Orucun toplum hayatına, sosyal hayata çok faydaları vardır. Saymakla bitmez. İnsan olarak bizler geçim noktasında farklı farklıyız. Cenâb-ı Allah, zenginleri fakirlere yardım etmeye davet ediyor. Ne var ki, zenginler fakirlerin yardıma muhtaç ve acınacak hallerini ancak oruç ile akıllarına getirip anlayabiliyorlar. Oruç olmasaydı, nefsinden başkasını düşünmeyen zenginler, açlığın nasıl bir hâl olduğunu anlayamazlardı. Fukaraların yardıma ne kadar çok ihtiyaçları olduğunu nasıl bileceklerdi? Ancak oruçla onlara acıyabilirler. Eğer oruç olmazsa, nefsinin arzularına düşkün olan birçok zengin, aç olan fakirlerin karnını doyurmayı ve onlara yardım etmeyi aklına getirmezdi. Çocuklar, Ramazan’ın verdiği o açlıkla akşama doğru nasıl yemek yemeyi arzu ediyoruz? Öyleyse, bizim gibi aç olan fakir ve fukaranın da yemek yeme arzuları yok mu? Onların yiyecek ihtiyacını temin etmek için oruç bize gayret vermiyor mu? Onları aklımıza getirmiyor mu? İşte, Ramazan’ın faydalarını daha çok sayabiliriz, ama bakın, toplum hayatını ne kadar güzel bir düzene sokuyor! O zaman geliniz, şöyle bir program yapalım: İftar vakti yaklaşınca, “Sadece biz mi açız? Sadece biz mi karnımızı doyuracağız? Bizden başka açlar da var mı?” diye bir düşünelim. Sonra annemize, babamıza diyelim ki: “Ailem, bizim iftarımızı açacağımız yiyeceklere sahibiz, elhamdülillah. Ancak buna sahip olmayanlar var mı? Çevremize bir göz gezdirsek, biraz dolaşıp ihtiyaç sahiplerini görsek... Onlara da yardım etsek, gerekirse bizim iftarımızı yapacağımız yiyeceklerle birlikte ortak paylaşsak... Ne kadar güzel olur!” Bunları düşünmemiz ve annemizi, babamızı da bu konuda uyarmamız gerekir. Unutmayalım... Hayırlı Ramazanlar diliyorum. 22.03.2025 Cahit Kurbanoğlu
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.