TÜLAY GÜREL
Köşe Yazarı
TÜLAY GÜREL
 

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN Hayat, anda yaşanılan durumlarla değişkenlikler yaşatır. Anda yaşanan olaylar, bir ömre cehennemi de, cenneti de yaşatabilir bu dünyada. Zorluklar veya kolaylıklar... Mutluluklar, mutsuzluklar... Huzur veya huzursuzluklar bir anlık olayların ardından gelebilir. Birde sürekli tedirginlikler ile geçen yaşamlar vardır. Bu durumu 1) Geçmiş hayatında duygu durum bozuklukları yaşayan, kendini ifade etmesine izin verilmeyen, yokluklar ve zorluklar ile hayatını SÜRDÜRENLER ile 2) Anda yaşanan, hayata mutluluk huzur getirecek düşüncesi ile ve neslini sürdürebilmek için dünyaya gelmesine vesile olduğumuz, evlatlarımızla yaşarız. Engelli, özürlü, malul, sakat şimdi özel gereksinimli diye isimlendirilen bir insanda olabiliriz yâda böyle bir evlada da sahip olabiliriz. Musibetlerin; keder sıkıntılar diye adlandırılan mücadelelerin, hayatımızı değiştirmemiz, sakinlik, duraganlık, sadeleştirme temizlik için geldiğini düşünmeyiz. Bizler yaşanılan zorlu durumlarla mücadeleye gereksiz, faydasız olduğunu bilmeden başlar, maddi ve manevi kayıplar veririz. Sonra hüsranlar ile kalan ömrü geçirir iken birde bakmışız ki, aslında durağanlık, sadelik gelmiştir, kimse yoktur yanımızda. Mesela: evlat otizmli ise başta anneler olmak üzere aileye dur, off günleri gelmiştir. Aile bireylerinde kimi üzerine düşeni yapar, gerekirse herşeyi ona göre düzenler, gölgesi olur. Kimileri ise ara sıra müdahil olur iken kimileri ve en acısı da budur, bırakıp gidenler de vardır. Çok çaba, karışık ve herşeyi deneyimleyerek sorunu çözüme ulaştırma çabasına girer, otizmli bireylerin aileleri. Oysa önce otizmi öğrenilip, ardından barınma alanı ve beslenme düzeni oluşturmak çocuğu ve ailenin günlük yaşamını kolaylaştıracak şekilde planlanmalıdır . Ve bu şekilde herşey kontrol altına alınabilirken, huzurlu ve kolay geçen gün sayısı artar. Bu süre dur günleridir, sıra ile artırılarak harekete geçilmeli aslında. Fakat ülke ve dünya genelinde, herşeye yetişme çabasına olanlar çoğunluktadır. Dert, tasa, hastalığın çaresi çok şeyi deneyimlemekte zannederiz... Bu DUR günleri en çok bayramlar, kutlamalar, düğünler hatta cenazelerde kısacası topluluk organizesi olduğu günlerde canını acıtır, üzer, beklenti içine düşürür, Otizm yada diğer özel gereksinimli bireyler ve annelerini. Otizmli çocuklar alışamadıkları ortamlarda, ses, gürültü, ışık farklı durumların bir arada olduğu, deneyimleyip, planlı alıştırma sürecine girilip alıştırılamayan her alanda problem davranış yaşatırlar. Bayramlar da o günlerdendir. Bizler, otizm tanılı çocukların anneleri ne dini ne milli bayram kutlamalarında, ne düğün, dernek, cenazelerde, ne eğlence, bir türkü dinlemek için çay bahçesinde dahi bir saat geçiremeyiz, takip ve onu adapte etmekle geçer ki,adapte kısa sürede imkânsızdır. Sık sık tekrar ile öğrenen, alışan çocuklarımız çok uyaranlı ortamlarda ve günlerde huzursuz olurlar, özel eğitimde problem davranış denir, stresli, bağıran, huzursuz çocuklara. Bayramlar bu günlere en iyi örnektir işte. Bir söz vardır ya evdeki hesap çarşıya uymaz. Bize ise bu söz, çarşıda yaşanılacaklar da, evde de yaşanacaklar da hesaba kitaba uymaz. Otizmde tam olarak böyledir işte. Bayramlarda ziyaretlere gitmek isteriz aslında ama o gittiğimiz yerlerde evin her köşesini gezmek ister, hoşuna giden şeyleri almak, kullanmak ister, rahatsız edenleri kaldırmak ister ve bunları hızlı, zarar verici şekilde yapar bu durum ise evlere ve evdekilere tedirginlikler yaşatır. Aile en çokta anneler mahcup olur. Ziyaret yerleri takip ve öğretiler ile geçerken gezmenin tadı kalmaz. Bu sebeple hep olduğu gibi kabullenilip, daha çok kendilerine ziyaretler beklerler, bu aileler. Birde hergün aynı bireyle yaşayan aileye, soru yağmuruna tutarlar. Defalarca anlatılmasına rağmen, yâda bu konuda konuşmak istiyorum denmesine rağmen fikirler, akıllar, örnek göstermelerle, acıyan, ayy Allah yar ve yardımcınız olsun kelimeleri ile devam eden konuşmalar... Beş dakika da pırıl pırıl ev darmadağınık olurken, herşey hazır masalar yerle bir olabilir... Kimileri günde bir defa ev düzeni yemek düzeni ile uğraşırken, kimileri ev düzen, temizliğini haftada bir yapar, otizmli çocuğu olan anne sürekli etrafında dolanır ve hep ve hiç durmadan temizler, düzeltir. Algılayıp, anlayıp, öğrenene kadar çocuğu ve bu hep böyledir. Ve özler eski bayramları, ZİYARETLERİ... DÜZENLİ EVLERİ... ÇAY KAHVE İLE MUHABBETLERİ O GÜNE, GÜNLERE UYGUN KIYAFETLERİ... Dur günlerinde ise yargılamak, sorgulamak, eksik aramak, yük yüklemek yerine onların değişimine destek olmak, onları olduğu gibi kabul etmek, çay koy geliyoruz derken bir simit, bir poğaça, bir kek hazırlayıp kapıyı çalmakla bayramlar yaşanabilir amma bizler maalesef gece geç saatlerde sokak sokak dolaşırken, bizi çok iyi taşıyanların davetine katılırız. 1)Yüzünü ekşitip başını çevirdi. 2)Görme engelli o kişi geldi diye. 3)Ama (ey Peygamber!) Sen nereden bileceksin, belki o kendini arındıracaktı. 4)Yahut o bir öğüt alacak, bu öğüt kendisine fayda verecekti. 5-6)Sen ise kendini her bakımdan ihtiyaçsız görenle ilgileniyorsun. 7)Onun arınmamasından sen sorumlu tutulmayacaksın ki! 8-10)Gönlünde Allah korkusu taşıyarak koşup sana geleni umursamıyorsun! 8,9,10)Allah'a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun. 11) Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur'an) bir öğüttür. 12)Dileyen ondan öğüt alır. 13,14,15,16 )O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir. Abese1/12. Olanı olduğu gibi kabul edip, ihtiyaçları için destek olmak, belki de onları izlemek nefsin azgınlıklarından korur ve yaradana yaklaştırır bizleri. Yaradılanı yaradan hatırına seven, saygı duyanların bayramı kutlu olsun. Özel Gereksinimli Bireyler Dernek Başkanı Tülay Gürel.
Ekleme Tarihi: 19 Haziran 2024 - Çarşamba

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN Hayat, anda yaşanılan durumlarla değişkenlikler yaşatır. Anda yaşanan olaylar, bir ömre cehennemi de, cenneti de yaşatabilir bu dünyada. Zorluklar veya kolaylıklar... Mutluluklar, mutsuzluklar... Huzur veya huzursuzluklar bir anlık olayların ardından gelebilir. Birde sürekli tedirginlikler ile geçen yaşamlar vardır. Bu durumu 1) Geçmiş hayatında duygu durum bozuklukları yaşayan, kendini ifade etmesine izin verilmeyen, yokluklar ve zorluklar ile hayatını SÜRDÜRENLER ile 2) Anda yaşanan, hayata mutluluk huzur getirecek düşüncesi ile ve neslini sürdürebilmek için dünyaya gelmesine vesile olduğumuz, evlatlarımızla yaşarız. Engelli, özürlü, malul, sakat şimdi özel gereksinimli diye isimlendirilen bir insanda olabiliriz yâda böyle bir evlada da sahip olabiliriz. Musibetlerin; keder sıkıntılar diye adlandırılan mücadelelerin, hayatımızı değiştirmemiz, sakinlik, duraganlık, sadeleştirme temizlik için geldiğini düşünmeyiz. Bizler yaşanılan zorlu durumlarla mücadeleye gereksiz, faydasız olduğunu bilmeden başlar, maddi ve manevi kayıplar veririz. Sonra hüsranlar ile kalan ömrü geçirir iken birde bakmışız ki, aslında durağanlık, sadelik gelmiştir, kimse yoktur yanımızda. Mesela: evlat otizmli ise başta anneler olmak üzere aileye dur, off günleri gelmiştir. Aile bireylerinde kimi üzerine düşeni yapar, gerekirse herşeyi ona göre düzenler, gölgesi olur. Kimileri ise ara sıra müdahil olur iken kimileri ve en acısı da budur, bırakıp gidenler de vardır. Çok çaba, karışık ve herşeyi deneyimleyerek sorunu çözüme ulaştırma çabasına girer, otizmli bireylerin aileleri. Oysa önce otizmi öğrenilip, ardından barınma alanı ve beslenme düzeni oluşturmak çocuğu ve ailenin günlük yaşamını kolaylaştıracak şekilde planlanmalıdır . Ve bu şekilde herşey kontrol altına alınabilirken, huzurlu ve kolay geçen gün sayısı artar. Bu süre dur günleridir, sıra ile artırılarak harekete geçilmeli aslında. Fakat ülke ve dünya genelinde, herşeye yetişme çabasına olanlar çoğunluktadır. Dert, tasa, hastalığın çaresi çok şeyi deneyimlemekte zannederiz... Bu DUR günleri en çok bayramlar, kutlamalar, düğünler hatta cenazelerde kısacası topluluk organizesi olduğu günlerde canını acıtır, üzer, beklenti içine düşürür, Otizm yada diğer özel gereksinimli bireyler ve annelerini. Otizmli çocuklar alışamadıkları ortamlarda, ses, gürültü, ışık farklı durumların bir arada olduğu, deneyimleyip, planlı alıştırma sürecine girilip alıştırılamayan her alanda problem davranış yaşatırlar. Bayramlar da o günlerdendir. Bizler, otizm tanılı çocukların anneleri ne dini ne milli bayram kutlamalarında, ne düğün, dernek, cenazelerde, ne eğlence, bir türkü dinlemek için çay bahçesinde dahi bir saat geçiremeyiz, takip ve onu adapte etmekle geçer ki,adapte kısa sürede imkânsızdır. Sık sık tekrar ile öğrenen, alışan çocuklarımız çok uyaranlı ortamlarda ve günlerde huzursuz olurlar, özel eğitimde problem davranış denir, stresli, bağıran, huzursuz çocuklara. Bayramlar bu günlere en iyi örnektir işte. Bir söz vardır ya evdeki hesap çarşıya uymaz. Bize ise bu söz, çarşıda yaşanılacaklar da, evde de yaşanacaklar da hesaba kitaba uymaz. Otizmde tam olarak böyledir işte. Bayramlarda ziyaretlere gitmek isteriz aslında ama o gittiğimiz yerlerde evin her köşesini gezmek ister, hoşuna giden şeyleri almak, kullanmak ister, rahatsız edenleri kaldırmak ister ve bunları hızlı, zarar verici şekilde yapar bu durum ise evlere ve evdekilere tedirginlikler yaşatır. Aile en çokta anneler mahcup olur. Ziyaret yerleri takip ve öğretiler ile geçerken gezmenin tadı kalmaz. Bu sebeple hep olduğu gibi kabullenilip, daha çok kendilerine ziyaretler beklerler, bu aileler. Birde hergün aynı bireyle yaşayan aileye, soru yağmuruna tutarlar. Defalarca anlatılmasına rağmen, yâda bu konuda konuşmak istiyorum denmesine rağmen fikirler, akıllar, örnek göstermelerle, acıyan, ayy Allah yar ve yardımcınız olsun kelimeleri ile devam eden konuşmalar... Beş dakika da pırıl pırıl ev darmadağınık olurken, herşey hazır masalar yerle bir olabilir... Kimileri günde bir defa ev düzeni yemek düzeni ile uğraşırken, kimileri ev düzen, temizliğini haftada bir yapar, otizmli çocuğu olan anne sürekli etrafında dolanır ve hep ve hiç durmadan temizler, düzeltir. Algılayıp, anlayıp, öğrenene kadar çocuğu ve bu hep böyledir. Ve özler eski bayramları, ZİYARETLERİ... DÜZENLİ EVLERİ... ÇAY KAHVE İLE MUHABBETLERİ O GÜNE, GÜNLERE UYGUN KIYAFETLERİ... Dur günlerinde ise yargılamak, sorgulamak, eksik aramak, yük yüklemek yerine onların değişimine destek olmak, onları olduğu gibi kabul etmek, çay koy geliyoruz derken bir simit, bir poğaça, bir kek hazırlayıp kapıyı çalmakla bayramlar yaşanabilir amma bizler maalesef gece geç saatlerde sokak sokak dolaşırken, bizi çok iyi taşıyanların davetine katılırız. 1)Yüzünü ekşitip başını çevirdi. 2)Görme engelli o kişi geldi diye. 3)Ama (ey Peygamber!) Sen nereden bileceksin, belki o kendini arındıracaktı. 4)Yahut o bir öğüt alacak, bu öğüt kendisine fayda verecekti. 5-6)Sen ise kendini her bakımdan ihtiyaçsız görenle ilgileniyorsun. 7)Onun arınmamasından sen sorumlu tutulmayacaksın ki! 8-10)Gönlünde Allah korkusu taşıyarak koşup sana geleni umursamıyorsun! 8,9,10)Allah'a karşı derin bir saygıyla korku içinde koşarak sana geleni ise bırakıp, ona aldırmıyorsun. 11) Hayır, böyle yapma! Çünkü bu (Kur'an) bir öğüttür. 12)Dileyen ondan öğüt alır. 13,14,15,16 )O, şerefli ve sâdık yazıcı meleklerin elindeki yüksek, tertemiz ve çok değerli sahifelerdedir. Abese1/12. Olanı olduğu gibi kabul edip, ihtiyaçları için destek olmak, belki de onları izlemek nefsin azgınlıklarından korur ve yaradana yaklaştırır bizleri. Yaradılanı yaradan hatırına seven, saygı duyanların bayramı kutlu olsun. Özel Gereksinimli Bireyler Dernek Başkanı Tülay Gürel.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haber111.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.